Bulgu nedir, Bulgu ne demek

  • Var olduğu hâlde bilinmeyeni bulup ortaya çıkarma işi ve bu işin sonunda elde edilen şey.
  • Araştırma verilerinin çözümlenmesinden çıkarılan bilimsel sonuç, netice.
  • Vücuttaki işlevsel bir bozukluğun veya hastalığın belirlenmesine yarayan, hekimin saptadığı işaret

Yerel Türkçe anlamı:

Anlayış.

İlham.

Keşif, icat.

Gösteri Sanat terimi olarak anlamı:

Aristoteles'in Poetika'sında bir kişinin başkasını çeşitli izlerden, eşyalardan ve yaptığı hareketlerden, dolayı tanıması. Bilgisizlikten bilgiye geçiş.

Tiyatro'daki terim anlamı:

[Bakınız: tanıma]

Veterinerlik alanındaki anlamları:

Belirti.

Zanaat Ticaret alanındaki sözlük anlamı:

Sazın sesini düzenlemeğe yarayan saz tellerinin bağlandığı (T) çubukları. (Karaağaç *Bozüyük -Bilecik)

Bulgu isminin anlamı, Bulgu ne demek:

Erkek ismi olarak; Bulunan şey, keşif. Anlayış. İlham.

Bilimsel terim anlamı:

Bilinmeyen bir nesneyi ya da bir niteliği ortaya çıkarma.

Araştırma verilerinin çözümlenmesinden çıkarılan bilimsel sonuç.

İngilizce'de Bulgu ne demek? Bulgu ingilizcesi nedir?:

invention, sign, finding

Fransızca'da Bulgu ne demek?:

invention

Bulgu hakkında bilgiler

Tıpta bulgu, doktorun hastada belirlediği, gözlediği, bulduğu, onun tıbbi durumun belirtisi olan bir işarettir. Hastanın hissettikleri için kullanılan "belirti" (semptom) teriminin aksine, bulgular nesneldir. Bulgular hasta için bir şey ifade etmese de onun şikayetlerine neden olan hastalığın tanımlanabilmesi için doktoruna yardımcı olur.

 

Örneğin, hastanın başının ağrımasından yakınması bir belirtidir. Doktor, ayrıntılı bir sorgulamayla, bu yakınmanın enseden başın arkasına doğru yayılan ve zonklayıcı tarzda bir şikayet olduğunu öğrenebilir ve bu tabloyu, muhtemel bir hipertansiyon halinin belirtisi olarak değerlendirebilir ("ön tanı"). Hikâye bitip de muayeneye gelindiğinde, tansiyon ölçme, göz dibi muayenesi vb. yöntemlerle, hastanın "belirti"lerine uyan yüksek tansiyon "bulgu"ları elde edilebilir.

Bulgu ile ilgili Cümleler

  • Çoğu bilim adamı, onun bulgusunun birazını düşünür.
  • Bu konuda yeni bulgular, son derece önemli.
  • Benim bulgularım durumun böyle olmadığını gösteriyor.
  • Tom'un bulgularımı tasdik etmesini istedim.
  • Bir dahaki sefere Çinli aşçılara söyle böceği bulgur pilavının tam ortasının ortasına koysun o zaman artık kime denk gelirse olur, canım.
  • Bulgur pilavı ve cacık birlikte harika gider.

Bulgu anlamı, kısaca tanımı:

Hasta : Hastalık, kaza veya yaralanma dolayısıyla fizik veya ruh sağlığı bozulmuş ve tedavi edilmesi gereken kimse, rahatsız. Zihinsel yetenekleri bozulmuş olan. Parasız, züğürt. Aşırı düşkün, tutkun.

İşaret : Belirti, gösterge, alamet. El, yüz hareketleriyle gösterme. Anlam yükletilen şey, anlamlı iz, im.

Bulgulama : Yeni olayları ve bilgileri bulma yöntemi ve öğretisi. Bulgulamak işi.

Bulgulamak : Yeni olayları ve bilgileri bulmak.

 

Bulgur : Sert ve ufak taneler durumunda yağan kar, ebebulguru. Kaynatılıp kurutulduktan ve kabuğu çıkarıldıktan sonra kırılan buğday.

Bulgur çorbası : Domates, bulgur, yeşilbiber, soğan, tereyağı ve salça kullanılarak hazırlanan bir çorba türü.

Bulgur pilavı : Bulgurla pişirilen pilav.

Bulgurcu : Bulgur yapan ve satan kimse.

Bulgurcuk : Güneş yüzeyinde teleskopla seçilebilen küçük, dairesel görünüşlü değişken oluşumlardan her biri.

Bulgurculuk : Bulgurcunun yaptığı iş.

Bulgurlamak : Bulgur taneleri gibi küçük parçalara ayırmak.

Bulgurlanma : Güneş yüzeyinde bulgurcuk denilen taneciklerin kaynaşması olayı. Bulgurlanma işi.

Bulgurlu : Bulguru olan. "Bu kadar süslenmeye gerek yok"anlamındaki Bulgurlu'ya gelin mi gidecek deyiminde geçen bir söz.

Bulgurlu köfte : İnce bulgurla yoğrulmuş köfte.

Bulgurluk : Bulgur yapmaya elverişli.

Bulgurumsu : Bulgursu.

Bulgusal : Bulguyla ilgili, bulguya ait.

Bulgusal yöntem : Öğretilmek istenen şeyi, öğrencilerin kendilerinin bulmasını sağlayan öğretim yöntemi.

Bilinmeyen : Değeri belli olmayan, bilinmedik (nicelik), bilinmez, meçhul.

Ortay : Bir uzayı, bir yüzeyi eşit iki parçaya bölen (düzlem, çizgi). Bir düzlem şeklin aynı yöndeki paralel bütün kirişlerini eşit parçalara bölen (çizgi).

Çıkarma : Düşman kıyılarına gemi, bot vb.nden asker indirme, asker çıkarma. Dört işlemden biri, çıkarmak işlemi, tarh. Çıkarmak işi, emisyon.

Araştırma : Bilim ve sanatla ilgili olarak yapılmış olan yöntemli çalışma, araştırı. Araştırmak işi, araştırı, istikşaf, taharri, tetkik.

Çözüm : Bir problemi çözmek için verilenler üzerinde yapılacak işlemlerin gösterilmesi. Bir denklemde bilinmeyenlerin yerine konulduğunda o denklemi gerçekleştiren sayı veya sayılar. Bir sorunun çözülmesinden alınan sonuç, hal.

Bilimsel : Bilimle ilgili, bilime dayanan, ilmî.

Sonuç : Öz, özet. Bir olayın doğurduğu başka bir olay veya durum, netice. Sürmekte olan veya biten bir yarışmanın veya spor karşılaşmasının sayı bakımından durumu, skor. Yazının veya sözün bitim bölümü. Bir gelişim veya girişimden elde edilen şey.

Doktor : Bir fakülteyi veya bir yüksekokulu bitirdikten sonra belli bir bilim dalında en yükseköğrenim basamağına vardığını, geçirdiği özel sınavla ve başarılı bir eserle gösterenlere verilen akademik unvan. Hekim.

Bulgu belgelerini bölümleme : Kütüğe yazım kolaylığı sağlamak ve yinelemeleri önlemek için, bulgu belgelerini bilim dalları kümelemesine dayanan bir kurala göre ayırma.

Bulgu belgelerini uluslararası bölümleme : Bulgu belgelerini, bilim dallarına ve ondalık dizgeye göre uluslararası bölümleme.

Bulgu belgelerinin alım satımı : Bulgu belgelerinin bir şey ya da para karşılığı alınıp satılması.

Bulgu belgelerinin bağımsızlığı : Çeşitli ülkelerde kütüğe yazılı bulgu belgelerinin, birbirine bağlı olmaması ve bir ülkedeki geçersiz sayılmanın, öteki ülkelerdekileri etkilememesi.

Bulgu belgelerinin kendiliğinden kamu malı olması : Bulgu belgelerinin, yasalarda belirtilen sürenin geçmesiyle kamu malı olması.

Bulgu belgeli teknikler : Bulgu belgesine bağlanmış ve böylece tekel hakkı altında bulunan teknikler.

Bulgu belgeli üretim : Bulgu belgesinin konusuna giren malların üretimi.

Bulgu belgeli yöntemlerin işletilmesi : Yeniliği kabul edilerek bulgu belgesi verilmiş olan yöntemlerin işletilmesi, onlardan yararlanılarak üretim yapılması.

Bulgu belgesi : Bulgunun yeniliğini ve kütüğe yazıldığını gösteren belge. Yapım çalışmalarına ilişkin işlerde eskiyi iyileştirme, değişik, yeni bir türetme yapma ya da bilinmeyen yepyeni bir şey bulma gibi olaylarda bulan kişinin bu sonuç ve çalışmalardan doğacak yararlanmaları tekelinde bulundurabilmesi için devletçe kendisine verilen belge.

Bulgu belgesi dizgesinin tekelci sonuçları : Bulgu belgesi almakla ortaya çıkan hakların bağışladığı tekelci haklar.

Diğer dillerde Bulgu anlamı nedir?

İngilizce'de Bulgu ne demek? : n. symptom, evidence, finding, discovery, find, indication

Fransızca'da Bulgu : exploration [la]

Almanca'da Bulgu : n. Befund