Düzlük nedir, Düzlük ne demek

  • Düz olma durumu.
  • Geniş, düz yer.
  • Deniz yüzeyine göre değişik yüksekliklerde olan az eğimli yer

"Düzlük" ile ilgili cümleler

  • "Derenin önündeki düzlükten birdenbire bir ses duydum, durdum." - H. E. Adıvar

Sinema ve Televizyon dünyasındaki anlamı:

İşliklerde film çevirmekte kullanılan uzun, geniş, yüksek, hangar biçiminde, içinde aydınlatmayı, alıcı devinimlerini, bezem kurmayı kolaylaştıracak düzeni bulunan yapı.

Bir yayının hazırlandığı işlik ya da işliğin bir bölümü.

İngilizce'de Düzlük ne demek? Düzlük ingilizcesi nedir?:

floor, studio stage, live stage, studio, television studio

Gezilecek görülecek bir yer, şehir olarak tanımı:

Diyarbakır şehrinde, Eğil ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir bölge. Mardin kenti, merkez ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi. Trabzon ilinde, Vakfıkebir ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yer.

Düzlük hakkında bilgiler

Ova veya düzlük; coğrafyada, deniz yüzeyine göre değişik yüksekliklerde olan az eğimli yerlere verilen isimdir. Düzlükler çiftçiliğe yaylalardan veya dağlardan daha elverişlidir. Birikinti ovaları (alüvyonlu düzlük) uzun süreler boyunca dağlardan gelen nehirlerin biriktirdiği alüvyonlu topraklarla oluşmuş yeryüzü şekilleridir. Eğim çok az olduğu için buralarda bulunan akarsular, menderesler oluşturarak akar.

 

Fiziki haritada ovalar yükseltilerine göre,

Akarsuların taşıdığı alüvyonların deniz kıyısında birikmesi sonucu delta ovaları oluşur. Akarsu havzasındaki arazinin jeolojik yapısının kolay aşınabilen tabakalardan oluşması, gelgit olayının ve kuvvetli akıntıların olmaması ve akarsuyun bolca alüvyon taşıması delta ovalarının oluşması için gereken şartlardır.

Kireçtaşı, alçıtaşı, dolomit ve kayatuzu gibi karstik kayaçların bolca olduğu arazilerde çözünmeye bağlı oluşan ovalardır. Türkiye'de en çok Akdeniz Bölgesi'nde rastlanır. Tefenni ovası, Acıpayam ovası, Korkuteli ovası, Muğla ovası, Kestel ovası ve Elmalı ovası...

Düzlük tanımı, anlamı:

Deniz : Çokluk, yoğunluk. Aydaki düzlükler. Geniş alan. Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu su kütlesi. Bu su kütlesinin belirli bir parçası.

Yüzey : Bir cismi uzaydan ayıran dış ve yaygın bölüm, satıh, yüz.

Değişik : Farklı. Yedek iç çamaşırı, giyecek. Alışılmışın dışında bir özelliği bulunan. Çok hastalık geçirerek gelişmemiş çocuk. Değiştirilmiş, muaddel.

Yükseklik : Yükselti. Bir yıldızdan gelen ışın ile ufuk düzlemi arasındaki açı. Yüksek olma durumu. Geometrik biçimlerde, tabandan tepeye olan uzaklık.

Eğimli : Bir şeyi yapmaya içten yönelmiş, meyyal. Eğimi olan.

Durum : Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri. Duruş biçimi, konum, tavır.

 

Geniş : Kolay kolay tasalanmayan, hoşgörülü, rahat. Bol (elbise). Çok. Kapsamı büyük, dar sınırlar içinde kalmayan, yaygın, makro. Eni çok olan, enli, vâsi. Alanı büyük olan, makro, dar karşıtı.

Coğrafya : Bir yeryüzü parçasını, bir bölgeyi, bir ülkeyi belirleyen, niteleyen, fiziksel, ekonomik, beşerî, siyasal gerçekliklerin tümü. Yeryüzünü fiziksel, ekonomik, beşerî, siyasal yönlerden inceleyen bilim.

İsim : Ad. Ad. Kişi, insan.

Çiftçi : Geçimini toprağı ekerek sağlayan kimse.

Yayla : Akarsularla derin bir biçimde yarılmış, parçalanmış, üzerinde düzlüklerin belirgin olarak bulunduğu, deniz yüzeyinden yüksek yeryüzü parçası, plato. Dağlık, yüksek bölgelerde, kışın hayat şartları güç olduğu için boş bırakılan, yazın havası iyi ve serin olan, hayvan otlatma veya dinlenme yeri.

Birikinti : Bir yerde kendi kendine birikmiş olan şey.

Düz : Kısa ökçeli, ökçesiz (ayakkabı). Yatay durumda olan, eğik ve dik olmayan. Çizgisiz, desensiz ve tek renkli. Yalın, sade, süssüz. Kıvrımlı olmayan, doğru, stabil. Engebesiz olan yer, düzlük, ova. Düz rakı. Kıvırcık veya dalgalı olmayan (saç). Yüzeyinde girinti çıkıntı olmayan, müstevi. Yayvan, altı derin olmayan.

Olma : Olmak işi.

Yer : Bulunulan, yaşanılan, oturulan bölge. Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân. Gezinilen, ayakla basılan taban. Önem. İz. Bir olayın geçtiği veya geçeceği bölüm, alan, mahal. Ülke. Ekime elverişli toprak parçası, arazi. Durum, konum, vaziyet. Yerküre. Üzerine yapı kurulmaya elverişli arazi, arsa. Görev, makam. Otel, motel vb.nde kalınacak oda. Durum, konum.

Düzlük çukuru : Düzlüklerin tabanında yer alan, üzeri isteğe göre açılıp örtülebilen, düzlük düzeyinden aşağıdaki bezemlerin kurulmasında, alçak görüş noktasından çevirimlerin gerçekleştirilmesinde kullanılan yüzme havuzunu andırır çukur.

Düzlük kaplaması : Düzlüğün, çevirim sırasında kaydırma arabası, vinç, sestoplar arabası, vb. tekerlekli araçların düzgün, sarsıntısız devinimini sağlayacak, sesi soğuracak, dayanıklı, boyama ve temizlemeye yatkın nitelikteki taban örtüsü.

Düzlük tasarı : Bezem kurulması, alıcı ve sestoplar devinimleri, kişilerin devinimleri, giriş ve çıkışlar gibi çeşitli çevirim çalışmalarının ayrıntılarını önceden saptamak amacıyla hazırlanan tasar.

Düzlük yönetmeni : Düzlükteki çalışmaların düzenli biçimde gerçekleştirilmesinden; oyuncuların, figüranların çağrılmasından; görünçlük donatımının yerleştirilmesinden; çevirime hazır duruma geçilmesinden sorumlu olan görevli.

Düzlük yuvarlaklık uyumu, küçük ünlü uyumu, küçük uyum : Azerbaycan Türkçesi: dodaglanan dodaglanmayan ahängi; Türkmen Türkçesi: doodak ve doodaklanmadık çekimlileriň saazlaşıgı; Gagauz Türkçesi: dudaklanma-dudaksızlanma garmoniyası ~ dudakgarmoniyası; Özbek Türkçesi: lab garmoniyasi ~ lablanganlik-lablanmaganlikka korauyğunlik; Uygur Türkçesi: üzük tavuşlarnin qismän ahandaşliq qanuniyiti; Tatar Türkçesi: irenläşügarmoniyase; Başkurt Türkçesi: iren garmoniyahı ~ irenlaşew-irenläşmäw buyinsagarmoniyazi; Kmk: (sozuk awazlam erinlilikde gelişiwü; Krç.-Malk.: eringarmoniya; Nogay Türkçesi: erîn kelîslîgî ~ erîn kelîslîk ~ erîn kelîspewlîk boyınşagarmoniya; Kazak Türkçesi: erin ündestigi; Kırgız Türkçesi: erinçil okşoşuu; Alt:: eringarmoniyazı ~ erin çöyiler-çöyilbes garmoniya; Hakas Türkçesi: irîn garmoniyazi; Tuva Türkçesi: erin ayannajılgazı; Şor Türkçesi: erni garmoniyazı; Rusça: gubnaya garmoniya ~garmoniya po labializatsii-nelabializatsii

Diğer dillerde Düzlük anlamı nedir?

İngilizce'de Düzlük ne demek? : n. plain, platform, floor, flatness, plainness, evenness, esplanade, fen, flat, level, straight

Fransızca'da Düzlük : égalité [la], rectitude [la], plaine [la]

Almanca'da Düzlük : n. Absatz, Ebenheit, Fläche, Flachland, Glätte, Glattheit

Rusça'da Düzlük : n. ровность (F), гладкость (F), равнина (F), плоскость (F), простота (F)