Görev nedir, Görev ne demek

  • Bir nesne veya bir kimsenin yaptığı iş.
  • Bir cümlede bir dil biriminin öbür birimlerle ilişkisi aracılığıyla yerine getirdiği iş.
  • Resmî iş, vazife.
  • Bir kimseye veya bir kurula verilen özel amaçlı iş, misyon.
  • İşlev.
  • Bir değerin başka değerlerle olan ilişkisi.
  • Bir organ veya hücrenin yaptığı iş

"Görev" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Cavit Bey görevi ona verdiği gün Abdi Bey çok sevinmişti." - A. İlhan

Biyoloji'deki anlamı:

Bir organ ya da bölgeye özgü olan doğal faaliyet. Fonksiyon.

Bilişim alanındaki terim anlamı:

Bilgisayarda uygulanacak bir işi oluşturan öğelerden her biri; iş birimi.

Dil bilgisi olarak anlamı:

Bir sözcüğün sözdiziminde belirttiği iş: Güzeller sevimli olur (ad görevinde sıfat) ; Arkadaşım güzel konuşur (belirteç görevinde sıfat) ; Okul kitabında yanlış kalmamalıdır (dolaylı tümleç görevinde tamlama) ve benzeri

Eğitim alanındaki sözlük anlamı:

Bir nesnenin ya da bir kimsenin gördüğü iş, kendisinden beklenen eylem.

Belli bir değişkenle ilişkili olan herhangi bir matematiksel ifade.

İş görme yetisi.

Felsefi anlamı:

Bir etkenin değişmesiyle öteki etkenin de değiştiği bağlılık ilişkisi; özellikle iki dizi arasındaki yasal bağlantı.

Bir organın başarısı, gördüğü iş, etkinlik biçimi.(Ör. Görme gözün görevidir.)

 

(Lat. functio = yerine getirme, gerçekleştirme) :

Zooloji alanındaki anlamı:

(anlamdaş. fonksiyon) Bir organ ya da bölgeye özgü olan doğal çalışma.

İngilizce'de Görev ne demek? Görev ingilizcesi nedir?:

function, task

Osmanlıca Görev ne demek? Görev Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

vazife

Görev anlamı, tanımı:

Görev almak : Bir görevde bulunmak, bir görevi üstlenmek.

Görev bilmek : Görev olarak üzerine almak, sorumluluk üstlenmek.

Görevden almak : Bulunduğu makama ait sorumlulukları elinden almak. bir görevliyi işinden ayırıp açıkta bırakmak, çıkarmak, azletmek.

Görevden ayrılmak : Yapmakta olduğu işi bırakmak.

Görevden uzaklaştırmak : Yapmakta olduğu görevi üzerinden almak, el çektirmek.

Görev adamı : Verilen işi en ince ayrıntısına kadar harfi harfine yapan kimse.

Görev kurbanı : Görev şehidi.

Görev şehidi : Görev başında şehit olan kimse, görev kurbanı, vazife kurbanı, vazife şehidi.

Ek görev : Bir görevlinin asıl işiyle birlikte veya asıl işi dışında yürüttüğü ikinci görev.

Son görev : Bir akraba veya dostun ölümünde gerekli olan saygıyı gösterme, töreleri yerine getirme, son vazife.

Vatani görev : Askerlik hizmeti, vatani vazife.

Görevcilik : İşlevcilik.

Görevdaş : Aynı görevi yapanlardan her biri. Birlikte görev yapanlardan her biri.

Görevdaşlık : Bir görevin yerine getirilmesi için birkaç organın birlikte çalışması durumu, sinerji.

Görevlendirilme : Görevlendirilmek işi.

Görevlendirilmek : Görev verilmek, tavzif edilmek.

Görevlendirmek : Birine bir görev vermek, vazifelendirmek, tavzif etmek.

Görevlenmek : Görev almak.

 

Görevli : Resmî görevi olan kimse, memur. Görevi olan, vazifeli.

Görevsel : Göreve ilişkin, görevle ilgili.

Görevsel dil bilimi : Kelimeleri cümle içinde yüklendikleri görev bakımından inceleyen dil bilimi.

Görevselcilik : İşlevcilik.

Görevsiz : Bir görevi bulunmayan.

Görevsizlik : Görevsiz olma durumu.

Görevsizlik kararı : Yargıcın bir davada mahkemeyi yetkisiz bulması.

Araştırma görevlisi : Yükseköğretim kurumlarında yapılmış olan araştırma, inceleme ve deneylerde yardımcı olan ve yetkili organlarca verilen görevleri yapan öğretim yardımcısı, asistan.

Güvenlik görevlisi : Güvenliği sağlamakla görevli kimse.

Kamu görevlisi : Devlet hizmetinde çalışan kişi, kamu personeli.

Kat görevlisi : Otellerde odaların, katların temizliğinden ve gerekli malzemelerin temininden sorumlu olan kimse.

Koruma görevlisi : Koruma.

Öğretim görevlisi : Yükseköğretim kuruluşlarında öğretim üyesi bulunmayan dersler için geçici veya sürekli olarak görevlendirilen, ders veren ve uygulama yaptıran kimse.

Sağlık görevlisi : Sağlıkla ilgili kurum ve kuruluşlarda görev yapan kimse.

Nesne : Belli bir ağırlığı ve hacmi, rengi olan her türlü cansız varlık, şey, obje. Geçişli fiili bütünleyen yalın veya belirtme durumunda bulunan tümleç. Öznenin dışında kalan her konu, obje.

Kimse : Herhangi bir kişi, kim olduğu bilinmeyen kişi.

İşlev : Bir yapının gerçekleştirilebileceği ve onu başka yapılardan ayırt etme imkânı veren eylem türü, fonksiyon. Bir deneyi yaparken izlenen yol, izlev. Bir nesne veya bir kimsenin gördüğü iş, iş görme yetisi, görev, fonksiyon.

Vazife : Günlük ücret, yevmiye. Görev. Ödev.

Kurul : Bir işi yapmak, yönetmek veya bir kurum ve kuruluşu temsil etmek için görevlendirilmiş kişilerden oluşmuş topluluk, heyet, konsey, asamble.

Amaçlı : Bir amaca yönelik. Amacı olan, gayeli.

Misyon : Görev. Dinsel, bilimsel veya diplomatik bir görev yüklenmiş kimselerden oluşan kurul. Amaç.

İş : Sürme. Yakıtın tam yanmamasından oluşan, dumanla yükselen kömürleşmiş tanecikler. Dumanın değdiği yerde bıraktığı kara leke.

Görev bilmek : görev olarak üzerine almak, sorumluluk üstlenmek. İlgili cümle: "“Umutlu da olsam umutsuz da olsam görev bildiğim işi yerine getiririm.”" M. C. Anday.

Görev bozukluğu : Herhangi bir organın yetersiz veya dengesiz görev yapması hâli, malfonksiyon, disfonksiyon.

Görev bulgusu : Bilinen bir aracın, yeni bir teknik görev için kullanılır duruma getirmesiyle ilgili bulgu.

Görev sakatlığı bağışıklığı : Yasasında ayrıntıları ile belirtilen görevden doğma sakatlıklar nedeni ile kişilere yapılan yardım ve ödemelerin vergi ile bağımlı tutulmaması.

Görevden ötürü : re'sen.

Görevi kötüye kullanma : Bir devlet görevlisinin, bir kişi ya da öbür görevli hakkında yasa dışı işlem yapması.

Görevi savsama : Bir görevin gereği gibi izleniminden kaçınma.

Görevit : Yünü taraktan geçirince, tarağın dişleri arasında kalan kırıntı, kıtık.

Görevlendirebilme : Görevlendirebilmek işi.

Görevlendirebilmek : Görevlendirme imkânı veya olasılığı bulunmak.

Görev ile ilgili Cümleler

  • Biz görevimizi yapıyoruz.
  • Görev başka her şeyden önce gelmeli.
  • Mütevelli Yönetim kurulu yurt dışı holdingleri görevden almak için oy kullandı.
  • Görev başarılıydı.
  • Görev başında sigara içmesen iyi olur.
  • Görev basitti.
  • Görev beni aşar.
  • Ali görevini yaptığını hissetti.
  • Görev başarısızdı.
  • Bu görev zordur.
  • Ali güvenlik görevlisi olarak çalışıyor.
  • Bizim sorunlarımız yok. Yalnızca görevlerimiz var.
  • Kral açıkça anayasal görevini aşmıştı.
  • Görev başarıyla tamamlandı.

Diğer dillerde Görev anlamı nedir?

İngilizce'de Görev ne demek? : n. duty, mission, Job, work, function, service, part, assignment, commission, appointment, billet, business, charge, devoir, employment, incumbency, office, piece of work, position, situation, stint, task, workings

Fransızca'da Görev : fonction [la], charge [la], emploi [le], office [le], service [le], besogne [la], place [la], poste [le], tâche [la]

Almanca'da Görev : n. Amt, Anstellung, Arbeit, Aufgabe, Beschäftigung, Dienst, Dienstreise, Eigenschaft, Funktion, Obliegenheit, Pflicht, Schuldigkeit, Zellenlehre

adj. obligat, obligatorisch

Rusça'da Görev : n. должность (F), служба (F), дело (N), работа (F), долг (M), назначение (N), пост (M), функция (F), поручение (N), роль (F), миссия (F), амплуа (N), нагрузка (F)

adj. должностной, служебный