Kız nedir, Kız ne demek

  • Dişi çocuk
  • Üzerinde kadın resmi bulunan iskambil kâğıdı.
  • Dişi cinsten birine daha yaşlı biri tarafından kullanılan bir seslenme sözü.

"Kız" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Oğlu savaşın birinde şehit düştü, iki kızı da evlenip ücra yerlere gittiler." - Halikarnas Balıkçısı
  • "Karo kızı."

Yerel Türkçe anlamı:

[Bakınız: gız]

Diğer sözlük anlamları:

Pahalı, ağır pahalı, kıt, az bulunur.

Kıtlık, darlık, azlık, pahalılık

Osmanlıca Kız ne demek? Kız Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

bâkire

Kız hakkında bilgiler

Kız, çocuk veya genç yaştaki dişi insan. Kız kavramının yaş limiti kültürler arasında değişebilir.

Türkçede yaş evresi daha net belirtilmek istendiğinde çocuk yaştaki kızlar genellikle "kız çocuğu", genç yaştaki kızlar ise "genç kız" şeklinde adlandırılırlar. "Kız evlatları" kastederken ise sözcük genellikle tek başına kullanılır.

İnsanda 46 adet (23 çift) gen bulunur. Bunlardan cinsiyeti belirleyen iki tanesi X ve Y olarak adlandırılmıştır. Kızlarda, Y kromozomu bulunmaz ancak iki adet X kromozomu (XX) bulunur. Kromozomların biri anneden, diğeri babadan gelir. Nadir olarak üç (XXX) veya tek X kromozomlu kız çocuklarına da rastlanır.

Kızlar dişi üreme organlarıyla doğarlar. Bununla birlikte üreme organları tam belirginleşmemiş ancak kendini dişi hisseden bireyler de kız olarak adlandırılabilir.

 

Kız ile ilgili Cümleler

  • Tom'un sayısız kız arkadaşı vardı.
  • Tom'un bir tane üvey kız kardeşi vardır.
  • Kaç tanesi oğlan ve kaç tanesi kız?
  • Kız adama sırtını döndü.
  • Böyle aceleyle nereye gidiyorsun, kız?
  • Jale sınıftaki en güzel kız.
  • Genç kız Nicki Minaj gibi ünlü olmak istiyor.
  • Kız ağaçlarla konuştu.
  • Kız açık mavi bir kimono giydi.
  • Tom'un üç tane kız kardeşi vardı.

Kız anlamı, tanımı:

Kız almak : Bir ailenin kızını gelin olarak kendi ailelerine katmak.

Kız gibi : Kıza benzeyen. çok güzel ve yeni. utangaç.

Kız istemek : Bir kızı evlenmek için ana ve babasından veya yakınlarından istemek.

Kız kaçırmak : Bir kızı kendinin veya ailesinin rızası olmadan alıp götürmek.

Kız vermek : Bir ailenin kızını bir başka aileye gelin etmek.

Kızı gönlüne bırakırsan ya davulcuya kaçar ya zurnacıya : "evlenme çağındaki kızı, büyükleri uyarmazlarsa uygun olmayan birisiyle evlenir" anlamında kullanılan bir söz.

Kızı kısrağı : Birinin ailesindeki kızlar ve kadınlar.

Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla : Doğrudan doğruya kendisine söylenemeyen düşünce ve uyarıların, o kimsenin çok yakınına söylendiğinde kullanılan bir söz. herhangi birine dolaylı olarak söylenecek uyarı söz konusu olduğunda kullanılan bir söz.

Kızını dövmeyen dizini döver : "çocuğunu gerektiği gibi eğitmeyen, ileride çok pişman olur" anlamında kullanılan bir söz.

Kız başına : Tek başına kız olarak.

Kız böceği : Eklem bacaklıların kız böcekleri takımından, başı büyük, vücudu narin, zar kanatlı bir böcek (Libellula depressa).

 

Kızevi : Evlenme sürecinde kız tarafı.

Kızkalbi : Şahteregillerden, kalp biçiminde pembe çiçekli bir süs bitkisi (Dicentra).

Kız kardeş : Bir kimsenin bayan kardeşi, şvester.

Kız kızan : Çoluk çocuk, ev halkı.

Kız kilimi : Göçebe kızların işledikleri süslü çeyizlik kilim.

Kız kurusu : Evlenmemiş yaşlı kız.

Kız kuşu : Yağmur kuşugillerden, uzunluğu 34 santimetre olan, eti yenebilen, başı sorguçlu, koyu yeşilimsi renkte esmer, küçük bir kuş (Vanellus vanellus).

Kızmemesi : Bir tür şeftali. Greyfurt.

Kızoğlan : Bakire.

Kız tavlası : Belli bir düzene göre sıralanmış pulların gelen zara göre önce kendi hanesinde yayılması ve sonra toplanmasıyla oynanan tavla oyunu, Yahudi tavlası.

Kızlar ağası : Osmanlı sarayındaki harem ağalarının başı.

Kızlı erkekli : Kız erkek karışık olarak. Kız erkek karışık.

Besleme kız : Besleme.

Gelinlik kız : Evlenme çağına gelmiş kız çocuğu.

Karı kız milleti : Toplumun dişi cinsten oluşan bölümünün tümü.

Kiralık kız : Kiralık kadın.

Naylon kız : Çağdaş, modern kız. Gerçekte olması gerektiği gibi davranmayan kız.

Üvey kız : Karı kocanın her birine göre öbürünün ayrı bir eşinden dünyaya gelmiş olan kız çocuk.

Yedikızkardeş : Ülker.

Dayı kızı : Dayının kızı.

Denizkızı : Solunumunu hem akciğer hem de solungaçlarıyla yapan, arka üyeleri olmayan, otçul amfibyumlar sınıfından bir hayvan.

Deniz kızı : Denize yakın kayalıklar üzerinde şarkı söyleyen, başı ve göğsü kadın biçiminde, belden aşağısı balık kuyruklu olduğu varsayılan doğaüstü yaratık.

Elkızı : Gelin. Kadın, eş.

Emmi kızı : Amca kızı.

Hala kızı : Halanın kızı.

Kapak kızı : Resimli dergilerin kapak resimleri için poz veren genç kız.

Maça kızı : Bir tür iskambil oyunu. İskambil destesinde maça dizisinde yer alan kız.

Sokak kızı : Sokak kadını.

Analıkızlı : Yuvalama.

Dişi : Yumuşak, kolay işlenen (maden). Girintili ve çıkıntılı olarak bir çift oluşturan nesnelerden girintili olan. Verimli, doğurgan. Kadın. Yumurta oluşturan veya yavru doğuran (birey). Şuh, işveli, çekici. Erkeği tarafından döllenecek biçimde oluşmuş (hayvan veya bitki).

Çocuk : Büyüklere yakışmayacak, daha çok küçüklerin yapabileceği gibi davranan kimse. Küçük yaştaki erkek veya kız. Belli bir işte yeteri kadar deneyimi ve yeteneği olmayan kimse. Genç erkek. Soy bakımından oğul veya kız, evlat. Büyükler arasında daha az yaşlı olan kişi. Bebeklik ile erginlik arasındaki gelişme döneminde bulunan oğlan veya kız, uşak.

Kız beşikte , çeyiz sandıkta : “kız daha beşikte veya kundakta iken çeyiz düzmeye başlamak gerekir” anlamında kullanılan bir söz.

Kız bitirmek : Bir erkeğe kız istemek, söz kesmek.

Kız çıkarmak : Kız gelin etmek

Kız ekinokok : Ana ekinokokun hem içinde, hem dışında meydana gelen ve ekinokok kumundan başka, daha genç tomurcuklar doğurabilme yeteneği de gösteren kese.

Kız enstitüsü : Kız öğrencilere yurttaşlık eğitimi veren, onları aile yaşamına bilgili ve becerikli birer ev kadını olarak hazırlayan, el uzluğu isteyen kadın işleriyle ilgili, kazanç getirici nitelik ve becerilerle yetiştiren okul.

Kız evi : Kız tarafı, kızın ailesi.

Kız evli : Kız tarafı, kızın ailesi.

Kız hücre : Parazitlerde bir hücrenin bölünmesiyle meydana gelen iki yeni hücreden her biri.

Kız kalını : Kız evine düğünde verilen armağan.

Kız kese : Hidatit içerisinde bulunan ve protoskoleks içeren kese. Unilokuler hidatidin germinal tabakalarından ekzojen tomurcuklanmayla oluşan içerisi sıvı ve protoskloleksle dolu kese. Echinococcus granulosus’un neden olduğu hidatit kistte daha büyük bir kistin iç duvarından oluşan küçük parazitik kist.

Diğer dillerde Kız anlamı nedir?

İngilizce'de Kız ne demek? : adj. maiden

n. girl, daughter, Miss, chick, chicken, maid, babe, bird, bunny, colleen, female, gal, jenny, lass, lassie, wench

v. be angry, get hot, become hot, heat, be angry with smb., chafe, fret, gall, grow hot, huff, inflame, lose one's temper, be nettled at, be riled at, cut up rough, ruffle

Almanca'da Kız : n. Girl, Jungfer, Mädchen, Maid

Rusça'da Kız : n. девушка (F), девица (F), девочка (F), дева (F), девка (F), бабенка (F), дочь (F), дама (F)

adj. девический, девичий