Literature türkçesi Literature nedir

  • Yazılı eser.
  • Yazın.
  • Literatür.
  • Tanıtıcı kitap.
  • Edebiyat.
  • Broşür.
  • Kaynak.
  • Bilgi kaynağı.
  • Kaynakça.
  • Basılmış maddeler (broşür, genelge vb).
  • Alanyazın.

Literature ile ilgili cümleler

English: Every man's work, whether it be literature or music or a picture or architecture or anything else, is always a portrait of himself.
Turkish: Her erkeğin işi, ister edebi ya da müzik ya da bir resim ya da mimari ya da başka bir şey olsun, her zaman kendisinin bir portresidir.

English: Although many European researchers have studied ancient Persian literature in the nineteenth century, the new world is not paying attention to our contemporary literature.
Turkish: Birçok Avrupalı ​​araştırmacılar on dokuzuncu yüzyılda eski Fars edebiyatı eğitimi almasına rağmen, yeni dünya çağdaş edebiyatımıza dikkat etmiyor.

English: He read English Literature at Oxford University.
Turkish: Oxford Üniversitesinde İngiliz Edebiyatı okudu.

English: Ali majored in Japanese literature in college.
Turkish: Ali üniversitede Japon edebiyatında ihtisas yaptı.

English: Ali majored in literature at the university.
Turkish: Ali üniversitede edebiyatı asıl branş olarak aldı.

Literature ingilizcede ne demek, Literature nerede nasıl kullanılır?

Bachelor of literature : Edebiyat alanında diploma. Edebiyat diploması. Edebiyat alanında diploma sahibi kimse. Edebiyat mezunu. Edebiyat mezuniyeti. Edebiyat alanında lisans mezunu.

 

Biblical literature : İncil'de yer alan meseleleri kapsayan edebiyat. İncil edebiyatı.

Classical literature : Yunan ve roma dönemleri edebiyatı. Klasik edebiyat.

English language and literature : İngiliz dili ve edebiyatı.

English literature : İngiliz edebiyatı.

Folk literature : Halk yazını. Adı belli olan ve olmayan kişilerin yarattıkları koşuk, destan ve öykü gibi yazın türlerinin tümü. bk. halk koşuğu.

National literature : Milli edebiyat.

Light literature : Kolay okunan hafif kitaplar.

Teacher of literature : Edebiyatçı.

Jewish religious literature : Yahudi dini edebiyat. Yahudi diniyle ilgili olan edebiyat.

İngilizce Literature Türkçe anlamı, Literature eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Literature ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Technical literature : Teknik yazın. Teknik litaratür. Teknik literatür.

Bibl : Kaynak dizini. Belirli bir yazarın belli bir konudaki kitaplarının listesi. Bibliyografya. Bibliography (bibliyografya). Bilimsel bir çalışma hazırlanırken kullanılan kaynak malzemelerin listesi.

Bottoms : Dayanma gücü. Popo. Alt. Tortu. Temel. Tekne. Dip. Alt kenarlar. Kıç (argo terim).

Fount : Font. Memba. Pınar. Çeşme.

Language : Mesleki dil. Dil. Dili. Konuşulur. Lisan.

Context : Kontekst. Bir olay ya da anlatımın anlamını belirten ve içerimlerini saptamaya yarayan olgusal, kavramsal ya da dizgesel çerçeve. Bir cümlede, bir konuşmada veya bir metin içinde yer alan herhangi bir kelimenin anlamının daha iyi belirlenebilmesi ve başka anlamlarından ayırt edilebilmesi için, kendisini çevreleyen ve karşılıklı ilişkide bulunduğu öteki öge veya ögelerle oluşturduğu bütün. söz gelişi baş kelimesi dün başım çok ağrıyordu ibaresinde «insan başı» anlamına geldiği halde, kumaşın iki başındaki eğrilik ibaresinde «kumaşın uçları», havuz başı, ocak başı, mangal başı sözlerinde «bir şeyin yakını, çevresi», başı çekmek deyiminde «bir işe önayak olmak, öncülük etmek»; her işin başı sağlıktır cümlesinde «esas, temel»; söz başı, ay başı, yıl başı kelime gruplarında «başlangıç», bu çocukla baş edemiyorum cümlesinde ise «hakim olamama, disiplin altına alamama» anlamlarını vermektedir. baş kelimesinin sıralanan örneklerdeki bu birbirinden farklı anlamları, ancak, o cümleler içinde kendisini çevreleyen ve karşılıklı ilişkilerde bulunduğu diğer ögelerle oluşturduğu bütün, yani bağlam sayesinde belirlenebilmektedir. Şartlar. Durum. Bağlam. Ortam. Genel durum. Bir sözcüğün, tümce içinde birlikte geçtiği ve anlamının belirmesi için incelenmesi gerekebilen tümce kesimleri. bir bilgisayar dizgesindeki görevlerin işletilebilmeleri için işletim dizgesinin sağladığı ortam.

 

Authorities : Yetkililer. Resmi merciler. Merci. Yetkili makamlar. Yetkili makam ve merciler. Makam ve merci.

Pamphlet : Bir tanıma göre 48, bir tanıma göre 100 sayfadan az olan ciltsiz yayın türü. Küçük kitap. Kitapça. Kitapçık. Kitapcık. El kitabı. El ilanı. Bröşür. Hiciv.

Births : Nesil. Doğumlar. Soy. Köken. Yavrulama. Doğurma. Doğuş. Doğma. Doğum.

Fonts : Yazı tipleri. Lambanın gaz haznesi. Yazı tipi. Yazıtipleri. Memba. Vaftiz su kabı. Pınar.

Literature synonyms : sanskrit literature, piece of writing, literary study, brochures, belles lettres, letters, prospectus, folder, breeder, bibliographies, aggregator, in the summer, basis, leafleting, written work, font, table of authorities, written material, writing, polite letters, in summer, source of information, derivation, leaflets, tract, bulletin, brochure, leaflet, booklets, inquiries, wellspring of knowledge, litterateur, booklet.

Literature ingilizce tanımı, definition of Literature

Literature kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Acquaintance with letters or books. Learning.