Questioned türkçesi Questioned nedir

Questioned ile ilgili cümleler

English: Ali was being questioned by the police in the next room.
Turkish: Ali yan odada polis tarafından sorgulanmaya başlıyordu.

English: Ali is still being questioned by the police.
Turkish: Ali hâlâ polis tarafından sorgulanıyor.

English: Ali was questioned by the police about what had happened.
Turkish: Ali ne olduğu hakkında polis tarafından sorgulandı.

English: Have you questioned him?
Turkish: Onu sorguladın mı?

English: Ali questioned Mary.
Turkish: Ali Mary'yi sorguladı.

Questioned ingilizcede ne demek, Questioned nerede nasıl kullanılır?

Unquestioned : Şüphesiz. Sorgulanmamış. Sorgusuz. Kesin. Muhakkak. Sorgusuz sualsiz.

Questioner : Soru soran kimse. Çok soru soran kimse. Sorgulayan kimse. Soru soran.

Questioners : Soru soran. Sorgulayan kimse. Soru soran kimse. Çok soru soran kimse.

Cross questioner : Sorgucu.

Question mark : Soru işareti. Soru imi.

Question of asi river : Asi nehri sorunu.

Question sequence : Soru düzeni. Bir soru ya da görüşme çizinliğine içbütünlük ve işlerlik kazandırabilmek üzere sorulara verilen uygun sıra düzeni.

Question of fact : Maddi sorun. Üzerinde tartışma yaratan mesele. Bir muamma.

 

Question of life and death : Ölüm kalım meselesi.

Question sheet : Soru kağıdı.

İngilizce Questioned Türkçe anlamı, Questioned eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Questioned ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Disbelieved : İman etmemek. Güvenmemek. İnanmamak. İnançsız olmak.

Examine : İrdelemek. İmtihan etmek. Sınav yapmak. İncelemede bulunmak. Gözden geçirmek. Sınamak. Sınavdan geçirmek. İncelemek. Yoklamak.

Question of fact : Maddi sorun. Üzerinde tartışma yaratan mesele. Bir muamma.

Queried : Doğruluğunu sormak. Sorgu. -den kuşku duymak. Şüphesi olmak. Soru işareti koymak. Soru.

Poll : Halkın nabzını yoklamak. Oy toplamak. Budamak. Yoklama. Oyunu kullanmak. Kesmek. Anket. Oylama.

Debriefs : -den bilgi almak. Bilgi almak.

Impugning : Aleyhinde olmak. Karşı olmak. Yalanlamak. Dil uzatmak. Yalancı çıkarmak.

Catechise : Dini konuları soru cevap yoluyla öğretmek. En ince ayrıntısına kadar sorgulama. Soru cevap yöntemiyle öğretmek. Soru ve cevapları kullanarak eğitme. Hristiyanlıkta ilmihale dayanarak din dersi vermek. İlmihale dayanarak din dersi vermek. (hristiyanlık'ta) bir insana sorular ve cevaplar kullanarak dini bilgiler verme (ayrıca catechize). İlmihal öğretmek.

Disbelieves : İman etmemek. İnançsız olmak. İnanmamak. Güvenmemek.

Interrogating : İfadesini almak. Sorgulama.

Questioned synonyms : cross question, doubt, ask a question, inquire, have doubts about, catechizes, interrogate, examines, doubted, interrogation, asked, impugned, be sceptical of, debriefed, impugn, interrogates, interrogee, be doubtful, quiz, be skeptical about, inquires, catechizing, inquiry, distrusting, grills, be sceptical about, asks, disbelieve, subject, grill, enquiry, matter of law, disbelieving.

 

Questioned zıt anlamlı kelimeler, Questioned kelime anlamı

Answer : Yeterli olmak. Cevap. Cevaplamak. Gitmek. Yetmek. Bakmak (kapı). Karşılık vermek. Uymak. Yanıt. Tanımlamak.

Certainty : Açıklık. Kesinlik. Kesin olan şey. Gerekirlik. Belirli olma. Emniyet. Muhakkak. Belirlilik. Kuşkusuzluk. Katiyet.