Silah nedir, Silah ne demek

Silah; kökeni arapça dilinden gelmektedir.

"Silah" ile ilgili cümleler

  • "Yalnız katlanmamı değil katlanmam gereken şeyi yapması için eline silah vermemi de istiyordu." - R. Mağden

Silah hakkında bilgiler

Silah, insanların diğer canlılara karşı savunma veya saldırı amacıyla kullandığı her türlü araç. Silahlar, bıçak ve kılıç gibi kesici araçlardan, top ve tüfek gibi patlayıcı araçlara kadar çok geniş bir yelpazede yer alırlar.

Gürz, bıçak, kılıç, mızrak, kargı, kırbaç, yay, cirit, bumerang, kalkan, zırh, mancınık, koçbaşı, hançer, balta, kama ve bunlara benzer pek çok çeşitte silah geliştirildi. Bunların savaşta en yaygın olanı kılıçtı. Meç, şimşir, gaddare, yatağan gibi çeşitleri vardı. Ateşli silahların bulunuşuna kadar yaygın olarak kullanılan diğer bir silah oktu. Mancınık, gülleleri ve büyük okları fırlatmaya yarayan bir aletten çok bir mekanizmaydı. Günümüzde hala kullanılmakta olan kasatura, tüfeğin ucuna takılan dürtücü ve kesici ateşsiz bir silahtır. Koçbaşı, ucunda demir bir koçbaşı bulunan asılı bir kirişten ibarettir. Kale kapılarını yıkmak için kullanılır.

 

Doğu ülkelerinde bulunan barutun, Ortadoğu ve Avrupa'ya geçmesiyle ateşli silahlarda da önemli gelişmeler oldu. Suriye'den Bizans'a geçen bir ateşli silah şaşkınlıkla karşılandı. Çok eskiden beri Asya'da Türkler ve Çinliler tarafından kullanılan barut sonradan roket, top ve tüfek gibi silahlarda kullanılmaya başlandı. Selçuklu ve Osmanlılar döneminde bu tür silahlarda büyük gelişmeler kaydedildi. Kosova Meydan Muharebesi'nde ve özellikle Fatih Sultan Mehmed Han tarafından, İstanbul'un fethinde toptan büyük ölçüde faydalanıldı. Yavuz Sultan Selim Han zamanında, tüfek orduda yaygın bir şekilde kullanılmaktaydı. Top namlularına ilk yivi veren de Yavuz Sultan Selim Han'dır. O zamanlar top tekniği Avrupalılardan çok üstündü.

Zamanla büyük değişikliğe uğrayan ateşli silahlar, tabanca, tüfek, bombaatar, top, obüs, havan gibi çeşitli adlar altında, değişik vasıflara sahip birçok çeşitlere ayrıldı. Bunların her birinin kullanılma gayesine göre özellikleri vardır. Ayrıca bunların makineli, yarı otomatik tipleri gelişti.

Silah ile ilgili Cümleler

  • Silah ateşlenmemişti.
  • Silah ihracatı yasaklanmıştı.
  • Ben üç kez silahla vuruldum.
  • Polis, kaçıranların silahlı olabileceklerinden şüpheleniyor.
  • Onlar üç kişiydi ve hepsi silahlıydı.
  • Onlar teröristlere silah sağlamakla suçlandılar.
  • Ali silahlı çatışmadan sağ salim kaçtı.
  • Silah ihracatı yasaklandı.
  • Ali ölümcül silahla saldırıdan mahkum edildi.
  • Silah atışı duyduk.
  • Silah ihracatına izin verilmedi.
  • Silah kazara ateş aldı.
  • Hiçbir silah keşfedilmedi.
  • Silah bulmadık.

Silah kısaca anlamı, tanımı:

 

Araç : Taşıt. Bir iş yapmakta veya sonuçlandırmakta gücünden yararlanılan nesne. Kastamonu iline bağlı ilçelerden biri. Kişiler veya nesneler arasında bağlantı sağlayan şey, vasıta.

Silah atmak : Silahtan mermileri boşaltmak.

Silah başına : Silah başı etmek için verilen komut.

Silah başı etmek : Askerlikte, verilen komut üzerine herkes görevi başına geçmek.

Silah çatmak : Silahları uç uca çapraz bir biçimde dayayarak durdurmak.

Silah patlamak : Silah ateş almak. savaş başlamak.

Silah silaha girmek : Karşılıklı olarak ateş etmek.

Silah çekmek : Silahla vurmaya davranmak. silahla vurmak.

Silaha davranmak : Kullanmak için silahına el atmak.

Silaha sarılmak : Silahtan güç almak.

Silahaltı : Askerlik görevi.

Silah arkadaşı : Aynı ülküyü benimseyen kimseler. Birlikte savaşanlardan her biri.

Silahhane : Silahların saklandığı, korunduğu yer.

Ateşli silah : Patlayıcı madde aracı ile mermi atan top, tüfek vb. silah.

Kimyasal silah : İnsan, hayvan ve bitkiler üzerinde zehirli maddelerle ölümcül olaylara neden olan silah.

Konvansiyonel silah : Taraflarca gücü, niteliği bilinen ve klasik olarak kabul edilen nükleer ve kimyasal silah dışında kalan savaş aracı.

Nükleer silah : Nükleer enerji ile yıkım gücü sağlayan silah.

Pompalı silah : Pompası olan, içindeki mermiyi mekanik olarak veya basınçlı hava yardımıyla fırlatan silah.

Lav silahı : Uzun menzilli, ateşli bir silah türü.

Silahaltına almak : Askerlik görevine başlatmak.

Silahaltında bulunmak : Askerlik görevini yapmak.

Silahçılık : Silahçı olma durumu.

Silahlı : Silahı olan.

Silahsızlık : Silahsız olma durumu.

Silahşor : Bir ideolojiyi bağnaz bir biçimde savunan kimse. Silah kullanmada usta olan kimse.

Silahşorluk : Silahşor olma durumu.

Silahtar ağa : Osmanlı döneminde görevi sarayda padişahı korumak, törende padişahın kılıcını taşımak olan kimse.

Eli silah tutmak : Silah kullanabilmek.

Gece silahlı gündüz külahlı : "kimseye sezdirmeden kötü işler yapan kimse" anlamında kullanılan bir söz.

Gündüz külahlı gece silahlı : Gerçekte iyi olmadığı hâlde iyi gibi görünen kimseler için kullanılan bir söz.

Savunmak : Yapılan bir suçlamaya veya ithama karşı kendi haklı gösterecek sebepler ileri sürmek. Herhangi bir saldırıya karşı koymak, saldırıya karşı korumak, müdafaa etmek. Hareket veya düşünceyi söz ve yazı ile doğru, haklı göstermeye çalışmak. Futbolda bir takım kendi kalesini korumak için oyun süresince çaba göstermek. Bir kişiyi desteklemek, ona arka çıkmak.

Saldırmak : Bir kimseye veya bir şeye karşı saldırı yöneltmek, zarar verici bir davranışta bulunmak, hücum etmek. Gemi, kalkmak için yelken açıp başını gideceği yola çevirmek. Yıkıcı ve sert eleştiriler yapmak. Etkisiyle eritmek. Bir şey veya kimse üzerine saldırı yapılmasına sebep olmak.

Nesne : Geçişli fiili bütünleyen yalın veya belirtme durumunda bulunan tümleç. Öznenin dışında kalan her konu, obje. Belli bir ağırlığı ve hacmi, rengi olan her türlü cansız varlık, şey, obje.

Etken : Doğrudan doğruya öznenin yaptığı işi anlatan, öznesi belli olan fiil, etken fiil, aktif, aktif fiil, malum, edilgen karşıtı. Bir madde üzerinde belli bir değişiklik yapan şey, müessir. Etki eden şey, faktör.

Etki : Bir kimse üzerinde bırakılan izlenim. Bir kimse veya nesnenin başka bir kişi veya şey üzerindeki gücü, tesir. Bir etken veya bir sebebin sonucu, yardım.

İnsan : Huy ve ahlak yönünden üstün nitelikli (kimse). Toplum hâlinde bir kültür çevresinde yaşayan, düşünme ve konuşma yeteneği olan, evreni bütün olarak kavrayabilen, bulguları sonucunda değiştirebilen ve biçimlendirebilen canlı. Âdemoğlu, âdem evladı.

Diğer : Başka, özge, öteki, öbür.

Bir : Beraber. Sayıların ilki. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Eş, aynı, bir boyda. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Bir kez. Ancak, yalnız. Aynı, benzer. Sadece. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Bu sayı kadar olan. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Tek.

Etkili : Etkisi olan, tesirli, müessir, patetik.

Her : Önüne geldiği ismin benzerlerini "teker teker hepsi, birer birer hepsi, birer birer tamamı" anlamıyla kapsayacak biçimde genelleştiren söz.

Şey : Madde, eşya, söz, olay, iş, durum vb.nin yerine kullanılan, belirsiz anlamda bir söz. Nesne, madde.

Silah bağlanmak : Silâh kuşanmak, silâhlanmak.

Silah sesi : Sahne arkasından verilen silah sesi etmeni.

Silahbastı : Kollu kadın yeleği.

Silahçı : Silah yapan veya satan kimse.

Silahendaz : Gereğinde karaya çıkarılan, özellikle tüfeklerle donatılmış deniz eri.

Silahlama : Silahlamak işi.

Silahlamak : Silahlandırmak.

Silahlandırılma : Silahlandırılmak işi.

Silahlandırılmak : Silahlandırma işine konu olmak.

Silahlandırma : Silahlandırmak işi.

Diğer dillerde Silah anlamı nedir?

İngilizce'de Silah ne demek? : [silâh] n. weapon, gun, arms, arm, gat

Fransızca'da Silah : arme [la]

Almanca'da Silah : n. Stahl, Waffe

Rusça'da Silah : n. оружие (N), вооружение (N), доспехи (PL), ружье (N), орудие (N), средство (N)