The türkçesi The nedir

  • Belli bir objeyi veya kişiyi veya yeri nitelemek için kullanılır.
  • Belirli veya spesifik bir kimse veya şeyi ifade etmek veya tanımlamak için kullanılan betimleyici (gramer).
  • Belgili tanımlık.
  • Belirli durumlarda isimden önce kullanılır.

The ile ilgili cümleler

English: "A" is the first of all letters -- God is the first of everything in the world.
Turkish: "A" bütün harflerin birincisidir-- Allah dünyada her şeyin birincisidir.

English: "Are you gonna do it for the love or the money?" "I'm gonna do it for the money."
Turkish: "Bunu sevgi yada para için yapacak mısın?" "Bunu para için yapacağım.

English: "A is equivalent to B" has the same meaning as "A is true if and only if B is true".
Turkish: "A, B'ye eşittir" önermesi, "Eğer ve yalnızca eğer B doğruysa A doğrudur" ile aynı anlama gelmektedir.

English: "A Happy New Year!" "I wish you the same!"
Turkish: "Mutlu Yeni Yıllar." "Sana da aynısını diliyorum!"

English: "And where are the bosses?" – "At dinner".
Turkish: "Peki patronlar nerede?" - "Akşam yemeğinde."

The ingilizcede ne demek, The nerede nasıl kullanılır?

The 1967 borders : Yeşil hat. Bağımsızlık savaşı sonrasında ateşkes anlaşmalarında oluşturulan sınırlar (israil tarihi). 1967 sınırları.

The 2004 tsunami : Bir depremin tetiklediği ve iki kıtada 8 ülkede (tayland, hindistan, endonezya, malezya, maldivler, seylan, somali ve sri lanka) yaklaşık 225. 26 aralık 2004'teki büyük tsunami. 000 insanın ölümüne yol açan 26 aralık 2004'te meydana gelen yıkıcı tsunami. 2004 tsumanisi.

 

The a team : A takımı. Televizyonda macera dizisi ismi.

The ablative : Çıkma durumu. İsmin -den hali. Ablatif.

The above : Yukarıdaki. Yukarıda yazılanlar (bir sayfada). Yukarıda anılan. Yukarıki.

The accused : Issız bir bölgedeki bir barda bir kadının uğradığı tecavüz hakkında gerçek bir hikayeye dayanan başrolünde jodie foster'ın oynadığı 1988 abd yapımı film. Sanık.

The above mentioned : Yukarıdaki. Yukarıda bahsedilen. Yukarıda adı geçen. Daha önce yukarda bahsedilen. Yukarıda sözü edilen. Daha önce adı geçen. Üstte gösterilen.

The absolute : Saltlık. Kesinlik.

The absurd : Olanaksız. Anlamsız. Mantıksız. Saçma. Abes. Uyumsuz. Manasız. İpe sapa gelmez. Gülünç. Abzürd.

The active : Pratik. Faal. Çalışkan. Aktif. Çevik. Etkin. İşleyen. Muvazzaf. Üretken.

İngilizce The Türkçe anlamı, The eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak The ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

On site : (inşaat) şantiyedeki faaliyetler ve nesneler. Belirli bir yerde gerçekleşen. Yerinde. Belirli yerde bulunan. Tesis içi.

Unusual : Sıradışı. Seyrek. Fevkalade. Görülmemiş. Tuhaf. Tip. Olağandışı. Ender. Acayip. Görülmedik.

Definite article : Belirli belirtme edatı. İsmin spesifik olduğunu belirtmek için önünde kullanılan “the” kelimesi (dilbilim). Belirli artikel. Belirli tanımlık.

 

The synonyms : on the scene.

The zıt anlamlı kelimeler, The kelime anlamı

Off site : Belli bir mekanda meydana gelmeyen. Alan dışı. Dışındaki. Belirli bir yerde gerçekleşmeyen.

Usual : Klasik. Alışılagelmiş. Adi. Olağan. Alelade. Alışılmış. Her günkü. Herzamanki. Her zamanki. Mutat.

The ingilizce tanımı, definition of The

The kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : By so much. Used before comparatives. By how much. As, the longer we continue in sin, the more difficult it is to reform. [Bakınız: Thee]. A word placed before nouns to limit or individualize their meaning. By that. On that account.