Yetersiz nedir, Yetersiz ne demek

Yetersiz; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de sıfat olarak kullanılır.

"Yetersiz" ile ilgili cümle

  • "Karşılığı olmayan, içeriksiz ve yetersiz bir sözcüktür mutluluk." - İ. Aral

İngilizce'de Yetersiz ne demek? Yetersiz ingilizcesi nedir?:

insufficient

Fransızca'da Yetersiz ne demek?:

insuffisant, ante

Yetersiz kısaca anlamı, tanımı:

Yeter : İhtiyacı karşılayacak kadar olan, kâfi. ünl. “Kâfi, yetişir, yeterli” anlamlarında bir söz.

Yetersizlik : Yetersiz olma durumu, kifayetsizlik.

Beslenme yetersizliği : Çeşitli güçlükler ve yokluklar yüzünden vücuda gerekli olan gıdaların yerinde ve zamanında alınamaması durumu.

Konuşma yetersizliği : Beklenen düzeyde veya yeterli ölçüde konuşamama.

Mitral yetersizlik : Karıncığın kasılması sırasında kanın kulakçığa geri gelmesi sonucu ortaya çıkan hastalık.

Protein yetersizliği : Yeterli protein alınmaması veya düşük kaliteli proteinlerin alınması sonucu ortaya çıkan, büyümeyi engelleyen, hastalıkların ağır seyretmesine yol açan, kan hücrelerinin yapımını geciktiren ve kansızlığa sebep olan dengesiz beslenme.

 

Gerek : Gerçekleşmesi zorunlu olarak beklenen, lazım. İcap.

Bilgi : Kurallardan yararlanarak kişinin veriye yönelttiği anlam. Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek, malumat, vukuf. İnsan zekâsının çalışması sonucu ortaya çıkan düşünce ürünü, malumat, vukuf. Genel olarak ve ilk sezi durumunda zihnin kavradığı temel düşünceler. Bilim. İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, bili, malumat.

Yeterli : Gereksinimlere cevap veren, ihtiyaçları karşılayan. Bir işi yapma gücünü sağlayan özel bilgisi olan, kifayetli, ehliyetli. Bir görevi, işlevi yerine getirme gücü olan, etkisi olan.

Kifayetsiz : Yetersiz.

Ehliyetsiz : Ehliyeti olmayan. Yetersiz.

Nitel : Nitelik bakımından, nitelikle ilgili, kalitatif.

Verimli : Çok yazan, velut. Kendisinden beklenen sonucu veren, semereli. Verimi iyi ve bol olan, bitek, randımanlı, mahsuldar, mümbit, müsmir, verimkâr.

Kadar : Miktarda, derecede. Ölçüsünde, derecesinde. Dek. Büyüklüğünde, genişliğinde. Bir sayıdan sonra geldiğinde kesinlikle belli olmayan bir niceliği belirten söz. Denli. Gibi. Süre belirten bir söz.

Yetersiz araç : Ölçüye vurulan konuda bireyler ya da nesneler arasındaki gerçek ayrımların yanı sıra içerdiği sınarların niteliğine bağlı değişkenliği de yansıtan ya da güvenilir ve geçerli ölçümler yapamayan ölçme aracı.

Yetersiz beslenme : Kişi başına tüketilen günlük besinlerden sağlanan ortalama kalorinin gereken niceliğin altına düşmesi durumu. Malnutrisyon.

Yetersiz çelgi : Bir dürtüş ya da vuruşa karşı korunmak için yapılan, yerinde ve yeterli olmayan çelgi.

 

Yetersiz ejakülasyon : Sperma gelişinin yetersiz oluşu.

Yetersiz kallus : Kırık bölgesinde oluşan kallus formasyonunun kırığın konsolidasyonu için gerekli oran ve nitelikte gelişmemesi, kallus insuffisant.

Yetersiz kişilik : Anlıksal durumunda ya da düzeninde herhangi bir eksiklik ya da bozukluk söz konusu olmaksızın uygun ve etkili yargılama gücünden yoksun görünüp tuttuğu hiç bir işte başarı sağlayamayan kişi.

Yetersiz paklama : Paklama çözeltisi asitliliğinin ya da paklama sıcaklığının düşüklüğü nedeniyle, yüzeyin, kabuklarından tam arınamaması.

Yetersiz sertleşme : Su verme işlemiyle ulaşılabilecek tüm sertliğe ulaştırmayan sertleşme.

Yetersiz sertleşmiş : Yetersiz sertleşmeye uğramış olan.

Yetersiz sertleşmiş çelik : Yetersiz sertleşmeye uğramış olan çelik.

Yetersiz ile ilgili Cümleler

  • Sözlerin yetersiz kaldığı durumlarda müzik konuşur.
  • Sermaye yetersizliği nedeniyle projemizi gerçekleştiremedik.
  • Bu, yetersiz.
  • Şehrin bu kısmında aydınlatma yetersiz.
  • Tom'un yetersiz uyuması şaşılacak bir şey değil; o, günde on iki fincana kadar kahve içer.
  • Yetersiz eğitim politikası Japonya için zararlıdır.
  • Arabam beygir gücünde yetersiz.
  • Yetersiz değildim; depresyondaydım.
  • Yetersiz bir sürücü olmasına rağmen sürücü sınavını geçebildi.
  • Yetersizdin.
  • Yetersiz kalan bir ifade bu.
  • 5 yaşından önce ölen çocukların üçte biri yetersiz beslenmeden ölüyor.

Diğer dillerde Yetersiz anlamı nedir?

İngilizce'de Yetersiz ne demek? : adj. defective, deficient, disqualified, exiguous, half-way, handicapped, inadequate, incapable, incommensurate, incompetent, inconclusive, inefficient, ineligible, insufficient, meager, meagre, powerless, scant, scanty, scrimp, scrimpy, shoestring

adv. poorly

Fransızca'da Yetersiz : déficient/e, déficitaire, inadéquat/e, incompétent/e

Almanca'da Yetersiz : adj. begrenzt, ideenarm, insuffizient, notdürftig, unzulänglich, unzureichend

Rusça'da Yetersiz : adj. некомпетентный, недостаточный

adv. недостаточно