Zarar nedir, Zarar ne demek

Zarar; kökeni arapça dilinden gelmektedir.

"Zarar" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Aldığı günlerde iyi para getiren oteli zararla kapatmaya başlamışlar." - M. Ş. Esendal

İktisat alanındaki kelime anlamı:

Toplam gelir ile toplam maliyet arasındaki negatif fark.

İngilizce'de Zarar ne demek? Zarar ingilizcesi nedir?:

damage, loss

Zarar hakkında bilgiler

Zarar, bir mal ve hizmet üretiminde elde edilen gelirin maliyetten düşük olma durumudur.

Bu ilişkinin ters olması durumunda kâr ortaya çıkar.

Zarar ile ilgili Cümleler

  • Zarar beş milyon yen'i buldu.
  • Zarar nedir?
  • Zarar verildi.
  • Zarar görmüş değilim.
  • Ali kendine tekrar zarar vermeyecek.
  • Ali zarar ziyan için para ödemek zorunda kaldı.
  • Zarar bize çok paraya mal olacak.
  • Zarar üç milyon yene ulaştı.
  • Zarar verilmeyeceksin.
  • Konsantre asetik asit solumak akciğerlerinize zarar verebilir.
  • Sürekli oyunlar oynarsan görme yeteneğine zarar vereceksin.
  • Çocuklarınızla vakit harcamanın zararı olamaz.
  • Plastik torbalar çevre için zararlıdır.
  • Birine yarar ötekine zarar.

Zarar anlamı, kısaca tanımı:

Zarar çekmek : Zarara uğramak.

Zarar etmek : Maddi ve manevi bakımdan kayba uğramak.

Zarar gelmek : Kötülük gelmek.

 

Zarar görmek : Kötü sonuca uğramak.

Zarar vermek : Kötülük etmek. birinin parasal kayba uğramasına sebep olmak.

Zarara uğramak : Parasal kayba uğramak. kötü bir durumla karşılaşmak.

Zarara sokmak : Zarar vermek.

Zararda olmak : Kötü duruma düşmek. alışverişte kâr elde edememek.

Zararı dokunmak : Kötülüğe uğratmak.

Zararı olmamak : Kötülüğe yol açmamak.

Zararı yok : Özür dileyenlere karşılık olarak bağışlandığını, olayın pek önemli olmadığını bildirmek için söylenen bir söz.

Akıllara zarar : Akla zarar.

Akla zarar : Karşılaşılan olumsuz durum üzerine hayret ve şaşkınlık bildiren bir söz, akla ziyan, akıllara seza, akıllara şifa, akıllara zarar, akıllara ziyan.

Maddi zarar : Kişilerin bedenine veya mal varlığına verilen zarar.

Manevi zarar : Manevi yönden uğranılan kayıp.

Zararına : Zarar ederek.

Zararlı : Zarar veren, zararı dokunan, dokuncalı, muzır, tahripkâr.

Zararlı çıkmak : Zarar etmek. bir işin sonunda değerli sanılan bazı şeyleri yitirmek.

Zararlıkıran : Bitkilerin sağlıklı biçimde gelişmelerini engelleyen böcek, kurt vb. canlıları yok eden tarım ilacı.

Zararsız : Oldukça iyi, ziyansız. Zarar vermeyen, zararı dokunmayan, dokuncasız, ziyansız.

Zararsızlık : Zararsız olma durumu.

Ak köpeğin pamuk pazarına zararı vardır : "kötü şey, görünüşte iyi şeye benziyorsa iyi şeyin değeri azalır" anlamında kullanılan bir söz.

Bir kötünün yedi mahalleye zararı vardır : "bir kötünün, yalnızca yakın çevresine değil daha geniş çevrelere de zararı dokunur" anlamında kullanılan bir söz.

Çoğu zarar azı karar : "hiçbir zaman aşırıya kaçılmamalıdır" anlamında kullanılan bir söz.

 

Keskin sirke küpüne zarar : "öfkeli, sert kimsenin zararı kendisinedir" anlamında kullanılan bir söz.

Kırlangıcın zararını biberciden sor : "kırlangıç, bibere çok düşkün olduğundan onun ne kadar zararlı bir yaratık olduğunu ancak biberci bilir" anlamında kullanılan bir söz.

Korkak bezirgan ne kar eder ne zarar : "iş yapmaya korkan tüccar, kendisini zarardan korur ancak kazanç da sağlayamaz" anlamında kullanılan bir söz.

Olay : Önemli tarihsel olgu, fenomen. Ortaya çıkan, oluşan durum, ilgi çeken veya çekebilecek nitelikte olan her türlü iş, hadise, vaka.

Olumsuz : Onaylamayan, kabul etmeyen, aleyhte olan. Davranışları beğenilmeyen, yıkıcı düşünceleri olan, zararlı, menfi. Bir şeyi inkâr eden, inkâr veya ret özelliği taşıyan. Olumsuzluk anlatan (kelime, cümle), menfi. Yapıcı ve yararlı olmayan, hiçbir sonuca ulaşmayan, gözetilen amaca veya beklenilene uygun olmayan, menfi, negatif.

Sonuç : Yazının veya sözün bitim bölümü. Sürmekte olan veya biten bir yarışmanın veya spor karşılaşmasının sayı bakımından durumu, skor. Öz, özet. Bir gelişim veya girişimden elde edilen şey. Bir olayın doğurduğu başka bir olay veya durum, netice.

Ziyan : Zarar.

Mazarrat : Zarar.

Hizmet : Bakım, özen, ihtimam. Görev, iş. Birinin işini görme veya birine yarayan bir işi yapma.

Üretim : Belirli faaliyet ve işlemler sonucu yeni bir mal veya hizmet meydana getirme, istihsal, tüketim karşıtı.

Zarar enazlaştırması : Bir firmanın olası zararını enaza indirebilmek amacıyla fiyat veya üretim miktarını ayarlama ilkesi.

Zarar gidermek : tazmîn etmek.

Zarar gören : mutazarrır.

Zarar-giderim : tazmînât.

Zarara gitmek : Başı boş bırakılan hayvan ekili tarlalara gitmek

Zarardan sakınma : Yatırımcının elindeki bir finansal aracın ya da portföyün gelecekteki spot fiyatında meydana gelebilecek düşmeye karşı kendisini korumak için vadeli işlem sözleşmesi yapması. krş. sakınma

Zararın giderilmesi : zararın tazmîni.

Zararın tazmini : zararın giderilmesi.

Zararına -e hali : Bazı dillerde, bir şeyin "zararına" fikrini veren -e hali.

Zararına liderlik fiyatlandırması : Perakende satışlarda tüketiciyi mağazaya çekebilmek amacıyla belirli malların maliyetlerin altında satılmasına dayanan bir tür saldırgan fiyatlama yöntemi.

Diğer dillerde Zarar anlamı nedir?

İngilizce'de Zarar ne demek? : n. average, bad, cost, damage, detriment, disadvantage, disservice, encroachment, evil, forfeit, harm, havoc, hurt, injury, loss, maleficence, mischief, ravage, sacrifice, scathe, wreckage, prejudice

Fransızca'da Zarar : dommage [le], préjudice [le], perte [la], détriment [le], brèche [la], dégât [le], déprédation [la], mal (maux) [le], méfait [le]

Almanca'da Zarar : n. Abtrag, Beschädigung, Einbuße, Eintrag, Nachteil, Schaden, Verderben, Verlust

Rusça'da Zarar : n. вред (M), ущерб (M), урон (M), убыток (M), убыль (F), невыгода (F)