Çılbır nedir, Çılbır ne demek

  • Kaynamış suyun içine kırılan yumurta piştikten sonra kevgirden geçirilip üzerine sarımsaklı yoğurt ve sos dökülerek hazırlanan bir yemek türü
  • Yulara takılan ip ya da zincir.

Yerel Türkçe anlamı:

Hayvanların yular başlığının çene altındaki halkasına bağlanan ip veya takılan zincir.

Mısır ununun içine peynir koyarak yapılmış olan katı bir yemek.

Anahtar zinciri: Bu çakının çılbırı kısa.

Yeni yavrulamış ineklere verilmek için undan sulu olarak hazırlanmış bir yiyecek: Yeni yavrulamış ineklere çılbır yapacağım.

Diğer sözlük anlamları:

Yular, yular sapı

Çılbır hakkında bilgiler

Çılbır, çiğ yumurtanın kaynayan suya kırılıp pişirilmesiyle hazırlanan bir tür yemektir. Üzerine sarımsaklı yoğurt ve kızdırılmış tereyağlı-pul biberli sos dökülerek servis edilir.

Çılbır anlamı, kısaca tanımı:

Yumurta : Kanatlı hayvanların çoğalmasını sağlayan kabuklu bir besin maddesi. Çorap onarmakta kullanılan, yumurta biçiminde, genellikle tahta veya mermerden kalıp. Er bezi. Tavuk yumurtası. Bir dişinin vücudunda oluşan, yumurtlama ve döllenmeden sonra aynı türden bir canlı oluşturan hücre.

Sarımsaklı : İçinde sarımsak bulunan.

Yoğurt : Maya katılarak koyulaştırılmış beyaz, kıvamlı bir süt ürünü.

 

Yemek : Yasal yoldan cezalandırılmak. Harcamak, tüketmek, bitirmek. Günün belli saatlerinde yenilen besin. Kandırmak. Hoşa gitmeyen kötü bir duruma uğramak, tutulmak. Sürekli üzmek, tedirgin etmek. Konuklara yiyecek verilerek yapılmış olan ağırlama. Batmak, çizmek, kaşındırmak, dalamak. Aşındırmak, kemirmek, oymak, delmek. Gücünü kırmak, perişan etmek, mahvetmek. Yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek, aş, taam, ekmek. Başkasının parasını harcamak. Birine alacağını vermemek, ödememek. Harcanmak, kullanılmak, sarf edilmek. Ağızda çiğneyerek yutmak. Yemek yeme, karın doyurma işi. Isırmak. Hakkı olmayan ve kendisine yasak edilmiş bulunan bir şeyi kabul etmek.

Kevgir : Haşlanmış yiyeceklerin sıvılarını veya bazı sıvıları süzmek için kullanılan, delikli, genellikle yuvarlak biçimli mutfak kabı, süzgeç.

Yular : Bir yere bağlamak veya çekerek götürmek için hayvanın başlığına veya tasmasına bağlanan ip.

Zincir : Art arda gelen şeylerin oluşturduğu dizi. Taşıtların kar veya buzda kaymaması için tekerleklerine takılan alet. Hükümlülerin eline, ayağına vurulan demir bağ. Birbirine geçmiş bir sıra metal halkadan oluşan bağ. Altın veya gümüşten yapılmış takı.

Pişirilme : Pişirilmek işi.

Tereyağlı : Tereyağı ile yapılmış.

Biber : Bu bitkinin tazeyken sebze olarak yenilen ürünü. Bu bitkinin kurutulup baharat olarak yararlanılan ürünü. Patlıcangillerden, yurdumuzda çok yetişen ve çeşitli türleri bulunan bir bitki (Capsicum annuum).

Servis : Herhangi bir kuruluşun ulaşım işlerinde kullanılan taşıma aracı. Sofrada hizmet etmekle görevli kimsenin yaptığı iş ve bu işin yapılma biçimi, sofra hizmeti. Voleybol, masa tenisi, tenis vb. oyunlarda oyuna başlama vuruşu. Otomobil, beyaz eşya vb. ürünlerin bakım ve onarımlarının yapıldığı yer. Burada görevli kimselerin tümü. Bir yönetimde, bir kurum veya kuruluşta, bütünün bir parçasını oluşturan iş, hizmet; bu işin yapıldığı yer. Yemekte gerekli olan tabak, çatal, bıçak, kaşık, peçete vb. şeylerin tümü.

 

İp : İplik. Asarak öldürme cezası.

Veya : Ayrı olmakla birlikte aynı değerde tutulan iki şeyi anlatan kelimelerden ikincisinin önüne getirilen söz, yahut. Olacağı sanılan, seçime bırakılan şeyler ikiden çok olduğunda kullanılan bir söz.

Çılbır parası : Hayvan satışlarında, hayvanı pazara getiren çocuğun, satın alandan, ayak kirası olarak aldığı para: Çılbır paramı isterim.

Çılbır yol : Patika.

Çılbırcı : Balıkesir kenti, Düvertepe bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.

Çılbırlamak : Hayvanları yürütmek için dizginleriyle vurmak.

Diğer dillerde Çılbır anlamı nedir?

İngilizce'de Çılbır ne demek? : [Cilbir] n. poached egg

Almanca'da Çılbır : Speise aus Eiern