Çıplak nedir, Çıplak ne demek

Çıplak; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de sıfat olarak kullanılır.

"Çıplak" cümle içindeki kullanımı

  • "Askerliğini yapmamış, beş parasız, çıplak bir Cemal'in nesi vardı evlenilecek?" - N. Cumalı
  • "Ankara tepelerinin birinde, boz renkli bir binanın çıplak ve dar bir odasında onunla karşı karşıyayız." - Y. K. Karaosmanoğlu
  • "Çıplak bir anlatım."
  • "Kız, çıplak tabanlarını bozuk yolda şaplata şaplata köyün içerisine doğru uzaklaştı." - E. E. Talu
  • "Irmağın başında kocaman, çıplak bir tek kavak vardı." - H. E. Adıvar

Çıplak hakkında bilgiler

Çıplak, Kreş grubunun 17 Ekim 2011'de yayınladığı yayınladığı ikinci stüdyo albümü. Albüm Lila Müzik etiketiyle yayınlanmıştır.

Çıplak ile ilgili Cümleler

  • Çıplak ayakla yürümeyi sever misin?
  • Çıplak bir kadına asla güvenme.
  • Bu yıldız çıplak gözle görülemez.
  • Ali Mary'yi hiç çıplak görmedi.
  • Çocuklar çıplak yüzüyorlardı.
  • Çıplak ayak yürüdü.
  • Yeri ovalamak için çıplak ellerini kullanma.
  • Duvarlar çıplaktı.
  • Çocuklar çıplak ayaklıydılar.
  • Bu yıldızı çıplak gözle görebilmek mümkün değil.
  • Çıplak ayakla ateşin üzerinde yürüdü.
  • Çıplak ayakla dolaşmayı severim.
  • Çıplak ayakla sıcak kumda yürüyemeyiz.
  • Çıplak ellerle tencereye dokunma.
 

Çıplak tanımı, anlamı:

Çıplak alev : Isıtılacak maddelere veya bunların içinde bulunduğu kaplara doğrudan doğruya yöneltilen ateş veya alev.

Çıplak at : Koşumları ve gemi takılmamış, eyerlenmemiş at.

Çıplak gözle : Görmeye yardımcı olacak hiçbir araç kullanmaksızın.

Çıplak maaş : Çıplak ücret.

Çıplak maden : Tamamen saf durumda, içinde hiçbir yabancı madde bulunmayan maden.

Çıplak mülkiyet : Yararlanma hakkı başkasının olan bir mal üzerindeki sahiplik durumu.

Çıplak resim : Resim sanatında çıplak insanı konu alan bir resim türü, nü.

Çıplak tohumlular : Açık tohumlular.

Çıplak ücret : Vergiler, yan ödemeler veya primler dışında kalan asli ücret, çıplak maaş.

Çıplaklar kampı : İnsanların giysisiz dolaştıkları dinlenme bölgesi.

Baldırı çıplak : Ayaktakımından, işsiz, serseri (kimse).

Çıplaklaşma : Çıplaklaşmak işi.

Çıplaklaşmak : Çıplak duruma gelmek.

Çıplaklaştırmak : Çıplak duruma getirmek.

Çıplaklık : Çıplak olma durumu.

Baldırı çıplaklık : Baldırı çıplak olma durumu.

Bütün çıplaklığıyla : Hiçbir şey saklamaksızın, olduğu gibi.

İki çıplak bir hamama yakışır : "iki yoksul kimsenin birbiriyle evlenmesi uygundur" anlamında kullanılan bir söz.

Üstün : Benzerlerine göre daha yüksek bir düzeyde olan, onları geride bırakan. Birine veya bir şeye göre nitelik bakımından daha yüksek, daha elverişli olan, faik. Arap harfli metinlerde bir ünsüzün a, e seslerinden biriyle okunacağını gösteren işaret, fetha.

 

Bulunma : Bulunmak işi.

Gerek : İcap. Gerçekleşmesi zorunlu olarak beklenen, lazım.

Giysi : Her türlü giyim eşyası, giyecek, elbise, kıyafet, esvap, libas, urba.

Örtü : Örtmek için kullanılan şey, vualet. Yapılarda çatı, dam.

Üryan : Çıplak.

Cıbıl : Yoksul, parasız, geçim darlığı çeken. Çıplak.

Kreş : Çocuk yuvası.

Saçsız : Saçı olmayan.

Üzerinde : Üstünde. ... ile ilgili, üzerine.

Yaprak : Kitap, defter vb. şeylerde ön ve arka yüzü oluşturan kâğıtlardan her biri, varak. Kat kat ayrılabilen şeylerde kat. Sarma yapılmış olan asma yaprağı. Eni 50, boyu 75 santimetre olan bayrak ölçüsü. Börek, baklava vb. şeylerde yufka. Bitkilerde solunum, karbon özümlenmesi, terleme vb. olayların oluştuğu, çoğu klorofilli, yeşil ve türlü biçimdeki bölümler. Birkaç parça eklenerek yapılmış olan şeylerde her parça.

İçinde : Ortamında. Süresince, zarfında. ... ile dolu bir biçimde.

Gerekli : Yapılması, olması veya bulunması uygun olan, yerinde olan, lüzumlu, vacip, mukteza, zaruri.

Eşya : Türlü amaçlarla kullanılan, insan yapısı, taşınabilir cansız nesneler.

Yoksul : Geçinmekte çok sıkıntı çeken (kimse, toplum, ülke), yoksuz, varlıksız, variyetsiz, fakir, fukara, zengin, varsıl karşıtı. İstenilen nitelikte ve özellikte olmayan, yetersiz.

Yalın : Gösterişsiz, süssüz, sade (söz, yazı). Alev. Çıplak, kınından çıkmış.

Süssüz : Süsü olmayan, süslenmemiş, gösterişsiz, yalın, sade.

Diğer dillerde Çıplak anlamı nedir?

İngilizce'de Çıplak ne demek? : adj. naked, bare, undressed, uncovered, nude, innocent of clothes, bleak, unclad

Fransızca'da Çıplak : à poil, dénudé/e, nu/e

Almanca'da Çıplak : adj. blank, bloß, kahl, nackt, textilfrei, unbekleidet, ungeschminkt

adv. in natura

Rusça'da Çıplak : adj. голый, лысый {перен.}, обнаженный, оголенный, нагой, неприкрашенный