Çalgı nedir, Çalgı ne demek
Çalgı; bir müzik terimidir.
"Çalgı" ile ilgili cümle
- "Sokağın dibinde çalgı sesleri işiterek birkaç adım ilerledi." - P. Safa
- "Çalgı, yerine geçmiş oturmuştu." - E. E. Talu
Yerel Türkçe anlamı:
Çalıdan yapılmış ahır süpürgesi
Başörtüsü.
Kibrit.
Ahır ve ağıl süpürgesi (Ç. Çiftliği)
Yoğurt mayası.
Tırpan.
Müzik aleti
Zanaat Ticaret alanındaki sözlük anlamı:
Harman süpürgesi. (Yukarıdinek *Şarkikaraağaç -Isparta; Eşmeyazı -Kars; Deliilyas *Şarkışla -Sivas)
Gök bilimleri ve Uzay alanındaki anlamı:
Bir takımyıldızın adı.
İngilizce'de Çalgı ne demek? Çalgı ingilizcesi nedir?:
lyra, lyr, lyrae, lyre
Osmanlıca Çalgı ne demek? Çalgı Osmanlıca'da ne anlama gelir?:
şelyak
Gezilecek görülecek bir yer, şehir olarak tanımı:
Erzincan şehrinde, Kemah ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.
Çalgı hakkında bilgiler
Çalgı (müzik aleti) müzik yapmak için kullanılan âletlere verilen genel isimdir. Çalgıların türleri, tarihi, yapım biçimleri gibi konuları inceleyen bilim dalına da Organoloji denir.
Çalgı yapımı, bazı bilim alanlarını yakından ilgilendiren bir teknolojidir. Akustik bilimi ve sanat tarihi bu yan dallar arasındadır. Çalgıların kullanımları ve tarih içinden gelerek aldıkları yeni biçimler, sosyolojik araştırmaların kapsamındadır. Arkeolojik araştırmalar ise çalgıların 5000 yıl önce kullanıldığını göstermektedir. Çalgı biliminin temeli 20. yüzyıl başlarında atılmıştır. Çalgılarda bulunan parçaların adlandırılarak uluslar arası birer terim haline gelmesi de bu yakın döneme rastlar. Müzik yazarı ve çalgı yapımcısı Victor-Charles Mahillon, çalgı bilim alanında önderlik eden bir uzmandır. Doğal olarak bu alanda derinleşebilmek için, akustikçilerin ve müzikologların katkılarına ihtiyaç duyulmuştur. Çalgıların bilimsel olarak sınıflandırılmasını ve adlandırılmasını 16. yüzyılda Sebastian Virdung ve Martin Agricola ile 17. yüzyılda Michael Praetorius ve Rahip Marin Mersennenin (1588 - 1648) gerçekleştirdikleri söylenebilir.
Çalgı ile ilgili Cümleler
- Ali sık sık arkadaşlarıyla çalgı çalar.
- Çalgı çalmak için Tom'un evine gitmemde bir sakınca var mı?
- Çalgı çalarak geçimimi sağlıyorum.
- Yaz boyunca biraz sokak çalgıcılığı yaptım.
- Çalgı çalmak için Tom'un evine gidebilir miyim?
- Çalgı seslerini duyup geldiler.
Çalgı anlamı, tanımı:
Müzik : Bu biçimde düzenlenmiş seslerden oluşan eserlerin okunması veya çalınması. Birtakım duygu ve düşünceleri belli kurallar çerçevesinde uyumlu seslerle anlatma sanatı, musiki.
Alet : Bir sanatı yapmaya, uygulamaya yarayan özel araç. Bir makineyi oluşturan ve işlemesine yardım eden parçalardan her biri. Maşa. Bir el işini veya mekanik bir işi gerçekleştirmek için özel olarak yapılmış nesne.
Çalgı çalmak : Bir müzik aletini kullanmak.
Çalgı aleti : Çalgı.
Çalgı çağanak : Çalgılı, neşeli ve gürültülü bir biçimde, çengüçağanak.
Çalgıhane : Müzik evi, çalgılı lokanta veya eğlence yeri.
Çalgı orağı : Tırpan.
Elektronik çalgılar : Elektrikten yararlanarak ses gücü yükseltilen çalgılar.
Telli çalgılar : Telli sazlar.
Üflemeli çalgılar : Üflemeli sazlar.
Vurmalı çalgılar : Vurmalı sazlar.
Yaylı çalgılar : Yaylı sazlar.
Çalgıç : Mızrap. Bahçe süpürgesi, çalkı.
Çalgıcı : Çalgı çalmayı kendine meslek edinmiş kimse.
Çalgıcı böcek : Yaklaşık 5 milimetre boyunda, başı sert bir kabukla örtülü, kahverengi veya siyah, zararlı bir tür böcek.
Çalgıcı otu : Turpgillerden, kurak yerlerde yetişen bir bitki cinsi (Sisymbrium).
Çalgılı : İçinde çalgı çalınan. Çalgı çalınarak yapılan.
Çalgılı çağanaklı : Eğlenceli, şarkılı, çalgılı, gürültülü patırtılı, neşeli.
Çalgın : Kötürüm, inmeli, sakat. Uzun zaman bakır kapta kalan tadı bozulmuş yemek, çalık. Sıcak veya soğuktan gelişemeyerek cılız kalan ekin.
Çalgısız : Çalgısı olmayan.
Çengi ölüsü çalgı ile kalkar : "zevk ve sefa içinde ömür sürmüş bir kimse, en sıkıntılı günlerinde bile bu alışkanlığını bırakamaz" anlamında kullanılan bir söz.
Enstrüman : Mali belge. Çalgı.
Toplu : Bir arada, bütün, kombine. Vücutça dolgun. Topu olan. Topunu, tamamını, bütününü içine alan. Düzenlenmiş, dağınık olmayan. Hepsi bir arada bulunan, toplanmış.
Yapmak : Bir dileği, bir isteği yerine getirmek, uygulamak, ifa etmek. Onarmak, tamir etmek. Evlendirmek. Bir kimseye bir meslek kazandırmak, yetiştirmek. Edinmek, sahip olmak. Üretmek. Bir harekete, işe başlamak veya bir hareketle, işle uğraşmak. Davranmak, hareket etmek. Olmasına yol açmak. Dışkı çıkarmak. Salgılamak, çıkarmak. Düzenli bir duruma getirmek. Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek. Tehdit yoluyla birini herhangi bir duruma düşürmek. Bir durum yaratmak. Bir şeyi başka bir şey durumuna getirmek. Bir düşünceyi, bir davranışı, bir isteği işe dönüştürmek, gerçekleştirmek. Olmak. Yol almak. Gerçekleştirmek.
Genel : Ayrıntıları göz önüne alınmayarak bütünü bakımından ele alınan. Bir şeye veya bir kimseye özgü olmayıp onun bütün benzerlerini içine alan, umumi. Herkesin yararlanabileceği (yer, nesne). Bir genelleme sonucunda elde edilen. Yetkisi ve sorumluluğu çok olan.
İsim : Ad. Kişi, insan. Ad.
Tarih : Tarih kitabı. Toplumları, milletleri, kuruluşları etkileyen hareketlerden doğan, olayları zaman ve yer göstererek anlatan, bu olaylar arasındaki ilişkileri, daha önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını, karşılıklı etkilenmeleri, her milletin kurduğu medeniyeti inceleyen bilim. Tarih dersi. Bir olayın gününü, ayını ve yılını bildiren söz. Bir konuyu geçmişi ve gelişimi içinde inceleyen anlatı.
Biçim : Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil. Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl. Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format. Biçme işi. Herhangi bir şeyin benzeri. Tarz. Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form. Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu. Yakışık alan şekil, uygun şekil.
Çalgı : Müzik aleti, çalgı aleti, enstrüman. Çalgı çalma, müzik. Müzik topluluğu.
Çalma : Hırsızlık, sirkat. Çalınmış. Başa sarılan sarık. Çalmak işi. Kibrit. Kakmalı olmayan, kalemle işlenmiş.
Çalgı bölümü : Büyük tiyatrolardaki çalgıların denetlendiği ve onarıldığı bölüm.
Çalgı çalmak : bir müzik aletini kullanmak. İlgili cümle: "Şu evde ne zaman iki tel çalgı çalsak mahalleli söylemediğini bırakmıyor." P. Safa.
Çalgı korunağı : Çalgıların korunup saklandığı yer.
Çalgı topluluğu : Değişik çalgıların bir arada bulunduğu küçük müzik topluluğu.
Çalgı yağmuru : Saçılma noktası Çalgı takımına raslayan ve her yıl nisan sonlarında yeğinleşen bir akan yıldız yağmuru.
Çalgı yapımcısı : Çalgı yapmayı meslek edinen kişi.
Çalgıcı arabası : Çalgıcıların bulunduğu araba.
Çalgıcı seti : Çalgıcıların bulunduğu set.
Çalgıcı soytarı : Birkaç çalgıyı birden iyi çalan soytarı.
Çalgıcılık : Çalgıcının yaptığı iş.
Diğer dillerde Çalgı anlamı nedir?
İngilizce'de Çalgı ne demek? : n. instrument, musical instrument, music instrument; ax, axe
Fransızca'da Çalgı : instrument [le]
Almanca'da Çalgı : n. Musik
Rusça'da Çalgı : n. музыкальный инструмент (M), музыка (F)
Bu kısımda Çalgı nedir? Çalgı ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Çalgı tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Çalgı hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.