Çatlak nedir, Çatlak ne demek

Çatlak; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de sıfat olarak kullanılır.

  • Çatlamış olan
  • Yer altındaki taş kütlelerinin basınç ve gerilim dolayısıyla yer değiştirmeden çatlayıp yarılması, diyaklaz.
  • Değişimin başlangıcı.
  • Deli.
  • Deri, mukoza, kemik veya herhangi bir organ üzerinde uzunluğuna olan açıklık, yarık, fissür.
  • Ara, aralık.
  • Herhangi bir yerde uzunluğuna olan açıklık.

"Çatlak" ile ilgili cümleler

  • "Yaşantımda çatlaklar oluşmaya başlamıştı." - E. Işınsu
  • "Çatlak bardak."
  • "Çatlaksam çatlağım. Çatlak olmasam bunca adama, gözün görmediğini göstermeye kalkar mıydım?" - O. Rifat
  • "İki denizci kara bulutlar çatlağından güneş ışığının güldüğünü sandılar." - Halikarnas Balıkçısı
  • "Bu testinin çatlağı hiçbir sızıntı göstermemişti." - A. Gündüz
  • "Esmer toprağın yüzünü saran çatlaklar sanki yerin dibine kadar iniyordu." - T. Buğra

Yerel Türkçe anlamı:

Sahile yakın büyük kaya.

Patlamış mısır.

Kafadan çatlak

Kökünde patates gibi yumrular bulunan ve bir karış boyunda sarı çiçekler açan bir çeşit bitki, Leontis epalus, Necntis Leontiptalyun.

Ardıç.

Düşük, kötü kadın.

Tabanca, tüfek kapsülü.

Kabakulak hastalığı.

Fırtınalı havalarda kıyılara yakın yerlerde köpürerek dağılan dalga.

 

Fıtık.

Cırlak (ses hakkında).

Coğrafya'daki terim anlamı:

Genellikle sert kayaç ve katmanlarda görülen; kökende var olan ya da oylum değişmeleriyle oluşan; ince, dar, ya da genişçe; yüzeysel ya da derin ayrılma yerleri.

Veterinerlik alanındaki anlamları:

Kemik dokusunun birbirinden ayrılmadan yarılması.

Jeoloji ve yer bilimleri alanındaki anlamı:

Kırılmış bir kayacın parçaları arasında, gözle görülebilecek derecede bir ayrılma ya da kayma devimi göstermeyen kırık.

Bilimsel terim anlamı:

Çatlama sonucu, yüzeyde beliren ayrık yer.

İngilizce'de Çatlak ne demek? Çatlak ingilizcesi nedir?:

diaclase, crack, fissur, linear fracture, joint

Fransızca'da Çatlak ne demek?:

fêlure, fissure, gerçure, crique

Osmanlıca Çatlak ne demek? Çatlak Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

kesîr, inkisar

Çatlak anlamı, tanımı:

Çatlak ses : Bir topluluğun düzenini bozan, uyulması gereken yerde itiraz eden ve aynı görüşte olmayan insanların düşünceleri. Pürüzlü, bozuk ses. İtiraz, aykırılık belirten düşünce veya konuşma.

Çatlak zurna : Çirkin sesli, geveze, boşboğaz kimse.

Kafası çatlak : Yarı deli, aptal (kimse).

Kasık çatlağı : Kasık fıtığı.

Çatlaklık : Çatlamış yer, çatlak. Delilik. Çatlak olma durumu.

Deli : Coşkun, azgın (hayvan, duygu vb.). Aklını yitirmiş olan, akli dengesi bozulmuş olan, mecnun. Davranışları aşırı ve taşkın olan (kimse), çılgın.

Açıklık : Dürbün, fotoğraf makinesi vb. optik araçlarda ağız çapı, ışığın girebildiği delik. Gerçeği olduğu gibi yansıtma durumu. Bitki örtüsü olmayan, çıplak yer. Açık olma durumu, aleniyet. Bir söz veya yazıda maksadın açık olması özelliği, duruluk, vuzuh. Uzaklık, mesafe. Boş ve geniş yer, meydanlık.

 

Aralık : Portenin paralel çizgileri arasındaki boşluk. Borsada hisse senetlerinin alım satım emirlerinin verildiği süre. Evin iki bölümü veya iki oda arasındaki dar geçit, geçenek, koridor. Yılın on ikinci ayı, ilk kânun, kânunuevvel. Basımcılıkta harfler veya satırlar arasındaki açıklık, espas. Bir sesi bir başka sesten, kalına veya inceye doğru ayıran uzaklık. Tuvalet. İki nota arasındaki perde uzaklığı. Toplu beden eğitiminde art arda dizilenleri ayıran açıklık. Ara. Yarı açık, tam kapanmamış. Iğdır iline bağlı ilçelerden biri. Uygun, elverişli durum, fırsat.

Değişim : Bir niceliğin birbirinden ayrı değerler alması veya böyle iki değer arasındaki ayrım. Bir zaman dilimi içindeki değişikliklerin bütünü, değişme. Rüzgârın yön değiştirmesi. Yeni döllerin atalarına tıpatıp benzememesini sağlayan özelliklerin tümü, varyasyon. Para aracılığı olmaksızın, bir nesnenin dolaysız olarak bir başka nesne ile değiştirilmesi, değiş, değişme, değiş tokuş, takas, mübadele, trampa, trok.

Altın : Altından yapılmış sikke. Üstün nitelikli, değerli. Bu elementten yapılmış. Atom sayısı 79, atom ağırlığı 196,9 olan, 1064 °C'de eriyen, kolay işlenen, yüksek değerli, paslanmaz element, zer (simgesi Au).

Kütle : Kitle. Bir nesneye uygulanan kuvvetle, oluşan ivme arasındaki orantıyı veren katsayı veya nesne niceliği. Katı maddelerin büyük parçası, küme, yığın.

Basınç : Bir yüzey üzerine etkide bulunan gücün yüz ölçümü birimine düşen miktarı, tazyik.

Ara : İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, aralık, boşluk, mesafe. Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi. İç. Toplu jimnastik dizilmelerinde, sıradakilerin birbirlerinden yanlamasına olan uzaklıkları. İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla. Bir oyunda, bir filmde izleme sırasında dinlenmek üzere verilen kısa süre, antrakt. Spor karşılaşmalarında oyuncuların dinlenmek ve taktik almak için kullandıkları süre.

Çatlak dizgesi : İki ya da daha çok çatlaklardan oluşmuş çatlak topluluğu.

Çatlak izi : Çatlakların, özel kimyasal yöntemlerle, gözlegörülebilirdurumagetirilen yüzeydeki izi.

Çatlak kaynağı : Suları, kayaçların oldukça büyük çatlaklarından çıkan kaynak.

Çatlak kümesi : Birbirine az çok koşut bir çatlak topluluğu.

Çatlak yayılması : Çatlama başladıktan sonra, çatlağın büyümesi ve ilerlemesi olayı.

Çatlak yenimi : En az birisi metal olan iki yüzey arasındaki çatlakta gelişen yerel yenim.

Çatlakoç : Melengiç ağacının tohumu.

Çatlak ile ilgili Cümleler

  • Fincanda çatlaklar vardı bu nedenle içecek dışarı sızdı.
  • Ali dizüstü bilgisayarımla kafama vurdu. O şimdi çatlak!
  • Borudaki bir çatlaktan gaz kaçıyordu.
  • Bodrum duvarında bazı çatlaklar var.
  • Tom, hafif çatlaktır.
  • Ağır vakalarda çatlaklar oluşabilir ya da kırılabilir.
  • Bardakta bir çatlak var.

Diğer dillerde Çatlak anlamı nedir?

İngilizce'de Çatlak ne demek? : adj. interstitial, split, cracked, chapped, chappy, hoarse, crack brained, nutty, queer, queer in the head, off one's rocker, balmy, barmy, batty, cloven, cuckoo, disordered, fractured, pixilated, potty, screwy, shaken, shaky, touched

n. crack, crevice, fissure, chip, break, cleft, cranny, crevasse, fault, flaw, fracture, interstice, rift, rupture, spring; meshuggah, crackers, nut

Fransızca'da Çatlak : fêlé/e

Almanca'da Çatlak : n. Fissur, Riss, Ritz, Ritze, Scharte, Schlitz, Schrunde, Sprung

adj. brüchig, leck

Rusça'da Çatlak : n. трещина (F), щель (F), расселина (F), надлом (M), прибой (M)

adj. надтреснутый, битый