Çevirmek nedir, Çevirmek ne demek
- Bir şeyin yönünü değiştirmek.
- İşlemek, yapmak.
- Geri göndermek.
- Çeviri yapmak.
- Yolundan alıkoymak, yoldan döndürmek.
- Kâğıt oyunu oynamak.
- Yönetmek, idare etmek
- Bir giyeceği söküp iç yüzünü dışa getirmek.
- Öteki yüzünü görünür duruma getirmek.
- Döndürerek hareket ettirmek.
- Bir durumdan başka duruma geçmek.
- Bir durumdan başka duruma getirmek, dönüştürmek.
- Durdurmak.
- Çevrilemek, tevil etmek.
- Bir yerin çevresini bir şeyle sarmak, kuşatmak.
"Çevirmek" ile ilgili cümle
- "Sermet defterinin yapraklarını çeviriyordu." - Ö. Seyfettin
- "Sözü işine geldiği gibi çevirdi."
- "Bağı duvarla çevirmek."
- "Nefes nefese koşan anneme, başını çevirmeden cevap verdi." - Y. Z. Ortaç
- "Taksi çevirmek."
- "Yine ne işler çeviriyorsun bakayım."
- "Resimleri albüme yapıştırırken kocası da radyonun düğmesini çevirdi." - S. F. Abasıyanık
- "Eteği belinde, bütün evi o çeviriyor." - H. Taner
- "Romanlar, hikâyeler yazar; yahut Fransızcadan çevirirmiş." - M. Ş. Esendal
- "Arkadaşı bizi çevirip evine götürdü."
- "Evlerini otele çevirdiler."
- "Kendisine yollanan parayı çevirmiş."
Yerel Türkçe anlamı:
Çevirmek, geri döndürmek, etrafını sarmak
Bilişim alanındaki terim anlamı:
(I) Bir dilde anlatılanı başka bir dilde anlatmak üzere dönüştürmek.
(II) Verinin taşıdığı bilgiyi değiştirmeksizin, gösterim biçimini değiştirmek, örn. kök çevirme, düğüm çevirme, örnekselden sayısala çevirme.
Fiziksel Kimya alanındaki anlamı:
Bir birim dizgesinden başka birine, örnek olarak c.g.s.'ten M. K. S.'e geçmek.
Sinema ve Televizyon dünyasındaki anlamı:
[Bakınız: televizyona almak]
Çevirim eylemi.
Diğer sözlük anlamları:
İdare etmek
Bilimsel terim anlamı:
Bir dilde yazılmış yapıtları başka bir dile aktarmak.
İngilizce'de Çevirmek ne demek? Çevirmek ingilizcesi nedir?:
translate, convert, dial, flip, spin, shoot, take, film, cinematograph
Çevirmek tanımı, anlamı:
Çevir kazı yanmasın : Karşısındakine dokunacak yersiz bir söz söylediğini fark eder etmez sözünü çevirmeye kalkışanlara söylenen bir söz.
Çevir sesi : Telefon numarasının aranmaya hazır olduğunu belirten ince ve monoton ses, sinyal.
Çevir sinyali : Çevir sesi.
Evire çevire : İyice, istediği gibi, adamakıllı.
Çevirme : Çevirmek işi, tedvir. Dikenlerden, ağaç dallarından yapılmış duvar. Uzaktan dolaşıp düşmanın yan gerilerine düşerek onu istemediği bir durumda dövüşmek zorunda bırakma, sarma, muhasara. Bir müzik parçasındaki aralığın veya bir cümle parçasının tiz sesini pese, pes sesini tize dönüştürmek işi. Kuzu, oğlak vb. hayvanların şişte, kor üzerinde çevrilerek pişirilmişi. Çevrilmiş, tercüme edilmiş.
Ağzını burnunu çarşamba pazarına çevirmek : Aşırı bir biçimde döverek perişan duruma getirmek.
Ahıra çevirmek : Bir yeri pis, bakımsız, dağınık, harap, gürültülü duruma getirmek.
Arka çevirmek : Sırt çevirmek.
Ayakkabılarını çevirmek : Bazı davranışlarla konuğu gitmeye zorlamak. konuk ayakkabılarını gidiş yönüne doğru düzgün bir biçimde sıralamak.
Çark çevirmek : Aynı yol üzerinde dönerek gitmek.
Çarşamba pazarına çevirmek : Özellikle yüze vurarak çok dayak atmak.
Cehenneme çevirmek : Yaşanılmaz bir duruma getirmek.
Çekip çevirmek : Hâle yola koymak, yönetmek.
Cennete çevirmek : Temiz, bakımlı, güzel bir yer durumuna getirmek.
Curcunaya çevirmek : Ortalığı karışık, gürültülü duruma sokmak.
Dalavere çevirmek : Yalan dolanla gizlice kötü iş görmek.
Deneme tahtasına çevirmek : Bir şey üzerinde bilgisizce tedavi, onarım vb. işler yapmak.
Dirsek çevirmek : Daha önce iş birliği yaptığı kişiyi uzaklaştıracak davranışlarda bulunmak.
Dolap çevirmek : Hile ve dalavere ile iş yapmak.
Dümen çevirmek : Hileye, düzene başvurmak.
Entrika çevirmek : Entrika ile amacına ermeye çalışmak, dolap çevirmek.
Evirip çevirmek : İyice, istediği gibi, adamakıllı gözden geçirmek.
Fent çevirmek : Düzen, hile yapmak.
Film çevirmek : Beyaz perdede oynatılacak bir eseri filme almak veya bu eserin çekilişi sırasında rol yapmak. eğlenmek, hoş vakit geçirmek.
Fırıldak çevirmek : İsteğini elde etmek için hileli yollara başvurmak.
Geri çevirmek : Kabul etmemek, reddetmek. geri vermek, geldiği yere göndermek, iade etmek.
Harman çevirmek : Harmanlamak.
Hurdaya çevirmek : İşe yaramaz duruma getirmek.
Iğrıp çevirmek : Yalan dolanla bir şeyden yararlanmak.
İş çevirmek : Gizli, dolambaçlı bir iş yapmak.
Kalbura çevirmek : Delik deşik etmek.
Kapıdan çevirmek : Geri döndürmek, kabul etmemek.
Komşu kapısına çevirmek : Yakın olmadığı ve sık sık uğranılması gerekmediği hâlde bir yere çok sık gitmek.
Kuyruğunu tava sapına çevirmek : Haddini bildirmek, gereken dersi vermek.
Kuzu çevirmek : Kuzunun gövdesini şişe geçirip ateş korunun üzerinde çevirerek pişirmek.
Lafı çevirmek : Konuşmanın sakıncalı bir biçim aldığını anlaşıldığında başka bir konuya yönelmek, lafı veya konuyu değiştirmek.
Lodosa çevirmek : Hava soğukken lodosla ısınmak.
Maskaraya çevirmek : Gülünç bir duruma sokmak.
Numara çevirmek : Hile yapmak, dalavereyle iş bitirmek.
Pabuçlarını çevirmek : Dolaylı olarak kovmak.
Paçavraya çevirmek : Çok hırpalamak, dağınık, bozuk veya berbat bir duruma getirmek.
Paraya çevirmek : Herhangi bir şeyi para ile değiştirmek.
Parmağının ucuyla çevirmek : Bir işi kolayca ve ustalıkla yapabilmek.
Parti çevirmek : Kâğıt oyunları, tavla vb.nde bir parti oynamak.
Pestile çevirmek : Çok yormak.
Poker çevirmek : Poker oynamak.
Şaşkına çevirmek : Şaşırtmak.
Serseme çevirmek : Sersem etmek.
Sinir küpüne çevirmek : Aşırı derecede sinirlendirmek.
Sırt çevirmek : Bir şeye veya birine önem vermemek. bir şeyden veya bir kimseden desteğini, ilgisini kesmek. birine darılmak.
Soyup soğana çevirmek : Hırsız bir yeri veya bir kişiyi adamakıllı soymak. hiçbir şey bırakmamacasına soymak.
Sözü çevirmek : Lafı çevirmek.
Taksi çevirmek : Hareket hâlindeki taksiyi bir yere gitmek için durdurmak.
Tecrübe tahtasına çevirmek : Üst üste başarısız denemelere konu etmek.
Tepesinde değirmen çevirmek : Tepesinde havan dövmek.
Ters yüz çevirmek : Ters yüzüne çevirmek.
Ters yüzüne çevirmek : Geri döndürmek.
Tersine çevirmek : İçini dışına çevirmek.
Viraneye çevirmek : Yıkıntı durumuna getirmek.
Voli çevirmek : Voli ile balık avlamak. tuzağa düşürmek.
Yer çevirmek : Kullanım hakkı devlet veya özel kişide olan araziyi kendi kullanımına almak.
Yoldan çevirmek : Gideni durdurmak, gitmesine engel olmak.
Yüz çevirmek : Gösterdiği ilgiyi kesmek.
Yüzüğü geriye çevirmek : Evlenme sözünü geri almak, nişanı bozmak.
Değiştirmek : Bir şeyi veya bir kimseyi bulunduğu yerden başka bir yere götürmek. Başka bir duruma, başka bir görünüme getirmek. Birini bırakıp başkasını kullanmak. Anlatıma yeni bir içerik vermek. Bir şey verip yerine başka bir şey almak. Başka bir biçime sokmak, değişikliğe uğratmak.
Öteki : Diğeri, öbürü. Sözü edilen veya benzer iki nesneden önem ve konum bakımından uzakta olan. Öbür, diğer. Mevcut kültürün içinde dışlanmış olan.
Görünür : Görünen, gözle görülebilen. Belli, apaçık göze çarpan.
Durum : Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon. Duruş biçimi, konum, tavır. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl.
Getirmek : Bazı kelimelerle birleşik fiil yapar. Sağlamak. Bir şeyi yanında veya üstünde bulundurmak. İletmek, bildirmek. İleri sürmek. Bir makama atamak veya seçmek. Erişmek veya eriştiğini sanmak. Gelmesini sağlamak. Sebep olmak, ortaya çıkarmak.
Hareket : Deprem. Kas ve eklemlerin, belli doğal şartlar içerisinde işlemeleri sonucu vücut bölümlerinde düzenli ve olumlu etkilerle oluşturdukları yer değişimi. Belirli bir amaca varmak için birbiri ardınca yapılmış olan ilerlemeler, akım. Demir yollarında katarların düzenlenmesi ve hangi saatlerde yola çıkıp hangi duraklarda karşılaşacaklarını düzenleme işleri. Bir parçanın yavaşlık, çabukluk derecesi. Yola çıkma. Devinim. Vücudu oynatma, kıpırdatma veya kımıldanma. Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim, aksiyon. Davranış, tutum.
Ettirmek : Etme işini yaptırmak.
Bir : Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Sayıların ilki. Bir kez. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Aynı, benzer. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek. Ancak, yalnız. Sadece. Tek. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Beraber. Bu sayı kadar olan. Eş, aynı, bir boyda.
Yönetmek : Program ve oyunların yapımını, gerçekleşmesini sağlamak. Bir kurum veya kuruluşun yasalara, kurallara ve belli şartlara uygun biçimde işlemesini sağlamak, idare etmek, tedvir etmek. Birinin bir konudaki etkinliğine, çalışmasına yön vermek, birini yönlendirmek.
İdare : Tutum. Yönetme, yönetim, çekip çevirme. Ülke işlerinin yürütülmesi, kamuya ilişkin hizmetlerin bütünü. Hoş görme, göz yumma. Bir kurum veya kuruluşun yönetildiği yer veya makam. Yetinme. İdare kandili veya lambası. Bir kurumun işlerini yürüten kurul.
Etmek : Eşit değer kazanmak. "İyi, kötü" zarflarıyla birlikte davranmak. Demek, söylemek. Herhangi bir değerde olmak. Bir işi yapmak. Kötülükte bulunmak. Küçük veya büyük abdestini yapmak. Birini bir şeyden yoksun bırakmak. Bulmak, erişmek.
Durdurmak : Durmasını sağlamak.
Alıkoymak : Ayırıp saklamak. Mâni olmak, engel olmak. Yoksun bırakmak. Birini, yapmakta olduğu veya yapmak istediği işten geri tutmak. Bir süre için bir yerde tutmak.
Döndürmek : Dönmesini sağlamak. Başarısız saymak, geri çevirmek. ... bir duruma getirmek. Çevirmek, bükmek. Düzene koymak, yönetmek.
Geri göndermek : Geldiği yere göndermek, iade etmek.
Geri : Son, sonuç. Bir şeyin sona kalan bölümü. Geçmiş, mazi. Aptal, anlayışsız. Geriye doğru. Benzerlerine ayak uydurup ilerleyememiş, gelişememiş. Hayvanda boşaltım organının dışı. "Geri dön, geri git!" anlamında bir söz. Araba üzerine gerilerek kenarları arabanın korkuluğuna tutturulan ve içine saman veya tahıl doldurulan büyük kıl çuval. Arka, bir şeyin sonra gelen bölümü, art, alt taraf, ileri karşıtı. Eksik gösteren (saat).
Göndermek : Araştırma, yazışma vb.nde kaynak kişiye veya esere işaret etmek, atıf yapmak. Yetki vererek gitmesini sağlamak. Yolcu etmek. Bir yere doğru yola çıkarmak, yollamak, ulaşmasını, gitmesini sağlamak, irsal etmek. Bir kaynaktan çıkıp gelmek, ulaşmak.
Çevrilemek : Çevriye uğratmak, tevil etmek.
Tevil : Çevri.
Çeviri yapmak : Bir dilden başka bir dile aktarmak, çevirmek, tercüme etmek.
Çeviri : Bir dilden başka bir dile aktarma, çevirme, tercüme. Bir dilden başka bir dile çevrilmiş yazı veya kitap, tercüme.
Yapmak : Olmasına yol açmak. Edinmek, sahip olmak. Salgılamak, çıkarmak. Tehdit yoluyla birini herhangi bir duruma düşürmek. Onarmak, tamir etmek. Gerçekleştirmek. Üretmek. Bir harekete, işe başlamak veya bir hareketle, işle uğraşmak. Olmak. Dışkı çıkarmak. Yol almak. Evlendirmek. Davranmak, hareket etmek. Bir düşünceyi, bir davranışı, bir isteği işe dönüştürmek, gerçekleştirmek. Bir kimseye bir meslek kazandırmak, yetiştirmek. Bir durum yaratmak. Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek. Bir şeyi başka bir şey durumuna getirmek. Bir dileği, bir isteği yerine getirmek, uygulamak, ifa etmek. Düzenli bir duruma getirmek.
Başka : Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan. Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge. "Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -den başka biçiminde kullanılan bir söz.
Geçmek : Çekiştirmek, yermek. Çok bekletilmekten çürümeye yüz tutmak. Bulunduğu yeri veya konumu değiştirmek. Söylemeden veya bitirmeden atlamak. Yaşamak. Birinden meşk etmek. Okulda, sınavda başarı göstermek. Kabul edilemez olmak. Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden gitmek. Bir duruma uğramak, konu olmak. Hastalık bulaşmak, sirayet etmek. Yazılmak, girmek. Bazı kelimelerle birleşik fiil yapar. Etki yapmak, işlemek. Sürümü olmak, satılmak. Sönmek. Bırakmak, vazgeçmek. Kullanımda olmak, tedavülde olmak. Görev almak. Olmak, vuku bulmak, cereyan etmek. Geride bırakmak, aşmak. Haberi bir iletişim aracı ile bildirmek. Konuşmada sözü geçmek veya basında yer almak. Bir yere gidip oturmak. Bir müzik parçasını meşk ederek öğrenmek, çalmak veya söylemek. Üstünlük sağlamak. Herhangi bir durum, soya çekim yoluyla birinde görünmek. Yerini bırakıp başka yer almak. Bir yeri aşmak, öbür yana ulaşmak. Bir şeyi bundan böyle yapma durumunda olmamak. Bir konu üzerinde veya bir yerde çalışmış olmak. Tükenmek, bitmek, sona ermek. Sıyrılmak, kurtulmak, işin içinden çıkmak. Harcamak. Zamanı aşmak, geride bırakmak. Kalmak, devrolmak. Bir yerden başka bir yere gitmek. Bir yandan girip diğer yandan çıkmak.
Oynamak : Değiştirmek, bozmak, tahrif etmek. Müziğin gerektirdiği uyumlu hareketleri yapmak. Değişiklik göstermek. Tehlikeye düşürmek. Sarsılmak, yeri değişmek. Tedirgin etmek, rahatsız edici davranışta bulunmak. Herhangi birine karşı önemsemeyici davranışlarda bulunmak. Bir film, oyun vb.nde rol almak. Bir şeyi sürekli evirip çevirmek veya sürekli olarak ona dokunmak. Film gösterilmek. Eşyanın herhangi bir parçası kımıldamak, hareket etmek. Kımıldamak, hareket etmek. Tiyatro eseri sahneye konmak. Oyalanmak, gereği gibi yapmamak, boşuna vakit geçirmek. Sporla ilgili çalışmalara katılmak. Büyük bir ustalık, beceri ve kolaylıkla bir işi yapmak. Vakit geçirme, eğlenme, oyalanma vb. amaçlarla bir şeyle uğraşmak. Rastgele yön vermek, aldatmak.
İşlemek : İse tutup karartmak.
Çevirmek ile ilgili Cümleler
- Çevirmek için kaç tane belgen var?
- Tom'un cümlelerini çevirmek gerçekten zor.
- Cümleleri çevirmek eğlenceli.
- Çevirmek istediğin mesajı bana gönder.
- Bu kelimeyi çevirmek kolay değil.
- Çevirmek ihanet etmektir.
- Yeni cümle eklemek çevirmekten daha kolay.
- Bütün öğleden sonrayı hikaye kitaplarını İspanyolcaya çevirmekle geçirdim.
- Bir sözlük olmadan bu cümleyi çevirmek imkansız.
- Çevirmek her zaman kolay değil.
- Çevirmek istediğin şeyi bize gönder.
- Motomot -kelime kelime çevirmek, çevirideki en yaygın hatalardan biridir.
Diğer dillerde Çevirmek anlamı nedir?
İngilizce'de Çevirmek ne demek? : v. turn, spin, upturn, exchange, roll, twirl, change to, turn into, switch to, translate into, translate, interpret, encircle, surround, enclose, inclose, avert, commute, convert, decline, deflect, divert, hedge in, hedge round, manage, point
Fransızca'da Çevirmek : braquer, ceinturer, changer, convertir, détourner, dévier, encercler, enclore, environner, retourner, réduire, tourner, (dil) traduire, interpréter, (dolapdalavere) machiner, (dolapentrika) tramer, (söz) fausser
Almanca'da Çevirmek : v. abdrehen, abwenden, dolmetschen, drehen, kehren, konvertieren, leiern, rollen, übersetzen, übertragen, umbauen, umdrehen, umgehen, umkehren, umschließen, umwandeln, umwenden, wenden, wiedergeben, zuwenden
Rusça'da Çevirmek : v. поворачивать, переворачивать, листать, вертеть, возвращать, ворочать, плести, превращать, переводить, обращать, обносить, окружать, заворачивать, оборачивать, обертывать, заправлять, повернуть, поворотить, перевернуть, завертеть, возвратить, превратить, перевести, обратить, обнести, ок
Bu kısımda Çevirmek nedir? Çevirmek ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Çevirmek tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Çevirmek hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.