Çevre nedir, Çevre ne demek

  • Bir şeyin yakını, dolayı, etraf, periferi.
  • Bir birimden önce veya sonra gelen aynı türden birimlerin tümü, bunların oluşturduğu küçük grup, kontekst.
  • Kişinin içinde bulunduğu toplumu oluşturan ortam.
  • Hayatın gelişmesinde etkili olan doğal, toplumsal, kültürel dış faktörlerin bütünlüğü.
  • Bir kimse ile ilişkisi bulunanlar, muhit.
  • Yağlık
  • Düzlem üzerindeki bir şekli sınırlayan çizgi.
  • Aynı konu ile ilgisi bulunan kimselerin tümü, muhit.

"Çevre" ile ilgili cümle

  • "Babanın ve çevresinin var güçleri ile destekledikleri düşünülebilir." - H. Taner
  • "Ayrıca ben, oldukça kapalı bir çevrede yetişmiştim." - A. Ağaoğlu
  • "Geçen gün sandığı karıştırırken elime işlemeli çevreler geçti." - M. Yesari
  • "Büyük kentlerin çevreleri gecekondularla sarılmıştır." - O. Rifat
  • "Burada hükûmet çevrelerinin de övgüye değer davranışını belirtmek gerekir." - M. And

Yerel Türkçe anlamı:

Mendil, baş örtüsü

Mendil; başörtüsü.

Çevre, etraf

Mendil

Biyoloji'deki anlamı:

Bir organizmanın ya da bir parçasının üzerinde etki yapan dış etkenler topluluğu.

Eğitim alanındaki sözlük anlamı:

Varlığın, içinde oluştuğu ve yaşamını sürdürdüğü ortam.

Bireyi etkileyen canlı ve cansız varlıklar ile bütün güç ve koşulların toplamı.

 

Organizmayı içten ya da dıştan uyaran şeylerin toplu adı.

Felsefi anlamı:

Yaşamın gelişmesinde etki yapan doğal, toplumsal, kültürel dış koşulların toplamı.

Geomteri'deki kelime anlamı:

Bir poligonun “çevre”si, onu çevreliyen kırık çizgidir.

Hukuki terim anlamı:

şümûl (bk. kaplam).

İktisat alanındaki kelime anlamı:

[Bakınız: çevre ülkeleri]

Su ürünleri alanındaki kelime anlamı:

Bir organizmanın veya bir parçasının üzerinde etki yapan dış etkenler topluluğu.

Sosyoloji'deki anlamı:

Bir bireyin, bir toplumsal kümenin ya da bir toplumun dirimbilimsel, toplumsal, ekinsel yaşamını etkileyebilecek dış etmenlerin tümü.

Veterinerlik alanındaki anlamları:

Canlıların içinde yaşadıkları ortam ve bu ortamlardaki çeşitli faktörlerin bütünü, ambiyens.

Herhangi bir yapının merkezinden uzakta olan, kenarda olan.

Zanaat Ticaret alanındaki sözlük anlamı:

Kenarları pullu mendil. (Akbaş, Meyvebükü *Güdül -Ankara)

Mendil. (Gücüllü *Yalvaç, Yukarıdinek *Şarkikaraağaç -Isparta) [çövre] : (Özgüney *Yalvaç -Isparta)

Zooloji alanındaki anlamı:

Bir organizma ya da organizmanın bir parçası üzerine etki yapan dış etkenler topluluğu.

Diğer sözlük anlamları:

Etraf, muhit.

Çepçevre

Bilimsel terim anlamı:

İnsanla onun yarattığı kültürün coğrafyasal ve yaşambilimsel dış çevresi, bk. kültür, insan coğrafyası, çevresel kültür, ikincil çevre, çevresel saptamacılık.

Kişiyi etkileyen, özdeksel ve tinsel gelişmesini, biçimlenmesini ve yaşamını belirleyen, dirimbilimsel, iklimle ilgili ve toplumsal etkenlerin tümü.

Bireye dıştan etki yapan bütün nesne, güç ve uyarımların toplamı.

 

Ayırıcı toplumsal özellikleri bulunan ve bireyleri kuşatarak biçimlenmelerinde köklü bir üstlencesi bulunan ekinsel ya da yersel alan.

İngilizce'de Çevre ne demek? Çevre ingilizcesi nedir?:

environment, habitat, milieu, peripheral

Fransızca'da Çevre ne demek?:

ambiant, contour, périphérie, disque, manchette, tour, cadre, limbe, cercle

Osmanlıca Çevre ne demek? Çevre Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

adale-i medâriye, muhît

Gezilecek görülecek bir yer, şehir olarak tanımı:

Hakkâri kenti, Şemdinli ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim yeri.

Çevre anlamı, kısaca tanımı:

Çevre açı : Geometride, bir çemberin iç bölgesinde, köşesi çember üzerinde bulunan açı.

Çevre bilimleri : Çeşitli bilim dallarını içerisinde toplayan, insan doğa ilişkilerini ve çevre sorunlarını inceleyen, uygulamalı ve disiplinler arası bilimler.

Çevre felaketi : Çevre kirliliğinin aşırı boyutlara varması.

Çevre kirliliği : Doğal kaynakların aşırı ve yanlış kullanılması, tahrip edilmesi sonucunda çevrede dengenin olumsuz yönde bozulması ve birtakım sorunların ortaya çıkması.

Çevre sağlığı : Belli bir çevrede yaşayan kişilerin sağlığını etkileyen dış faktörler ve alınan önlemler.

Çevre teker : Sap ve kökte, merkez bölümünün en dış kuşağı.

Çevre temizlik vergisi : Belediyenin mücavir alan sınırları içinde bulunan ve katı atık toplama hizmetinden yararlanan konut ve iş yeri sahiplerinden alınan vergi, çöp vergisi.

Çevre yolu : Şehir trafiğini aksatmamak amacıyla yerleşim yerinin dışından geçen ve şehir yollarına bağlanan ana yol.

Dış çevre : Canlının dışında olan ve kendisinin de bilinçli veya bilinçsiz olarak tepkide bulunduğu uyaranların hepsi.

Kültür çevresi : Bir ulusun başka ulusların kültürleriyle ilişki içinde gelişerek katmanlaşmış ve bağlılaşmış özelliklerinin bütünü veya bu özellikleri içinde barındıran ortam.

Sandık çevresi : Seçimlerde aynı sandığa oy atacak kişilerin tümü.

Seçim çevresi : Bir milletvekilinin seçilmiş olduğu bölge.

Yargı çevresi : Bir mahkemenin yargılama yetkisinin sınırlarını belirleyen coğrafi, resmî alan, yargı alanı, kaza dairesi.

Çevre bilimci : Çevre bilimleri uzmanı.

Çevre bilimsel : Çevre bilimleriyle ilgili, çevre bilimlerine dayanan.

Çevreci : Çevre kirliliği sorunlarıyla uğraşan kimse veya topluluk.

Çevrecilik : Çevrecinin yaptığı iş.

Çevreleme : Çevrelemek işi.

Çevrelemek : Bir konunun sınırlarını çizmek, tahdit etmek. Kuşatmak, sarmak, ihata etmek. İçine almak.

Çevrelenmek : Örtülmüş. Kuşatılmak, sınır içine alınmak, tahdit edilmek.

Çevrelik : Marangozlukta, mimarlıkta ve dülgerlikte kullanılan bütün kenar parçaları.

Çevren : Anlayış, kavrayış, görüş, düşünce gücü. Ufuk, göz erimi.

Çevresel : Çevre ile ilgili.

Yakın : Benzeyen, andıran, yaklaşan. Aralarında sıkı ilişki olan arkadaş, dost veya akraba. Küçük, önemsiz değişikliklerle birbirinden ayrılan. Uzak olmayan yer. Aralarında sıkı ilgi bulunan. Erişmesi, olması zaman bakımından yaklaşmış olan. Uzak olmadan. Az bir ara ile ayrılmış olan (zaman veya yer), uzak karşıtı.

Dolay : Bir yeri saran başka yerlerin bütünü, civar.

Etraf : Çevre. Bir kimsenin sürekli ilişkide bulunduğu kimseler, yakınlar, muhit. Yanlar, taraflar.

Peri : Doğaüstü güçleri olduğuna inanılan, hayal ürünü varlık. Çok güzel, alımlı, becerikli kadın.

Kişi : Erkek. Çekimli fiillerde ve zamirlerde konuşan, dinleyen, sözü edilen varlık, şahıs. Kadın veya erkeğe verilen genel ad, şahıs, zat, nefer. Eş, koca. Oyun, roman, hikâye vb.nde yer alan kimse.

Toplum : Topluluk. Aynı toprak parçası üzerinde bir arada yaşayan ve temel çıkarlarını sağlamak için iş birliği yapan insanların tümü, cemiyet.

Ortam : Bir topluluğun veya toplulukların hareket alanı, platform. Nesnel ve toplumsal yönlerle bazen kişinin iç dünyasını da kapsayan yakın çevre, vasat. Canlı bir varlığın içinde bulunduğu doğal veya maddi şartların bütünü. Bir kimsenin veya bir insan topluluğunun yaşayışını etkileyen ruhsal, toplumsal ve kültürel etkilerin bütünü.

Yağlık : Yağ için ayrılmış, yağ elde etmeye özgü. Sırma işlemeli, büyük mendil, çevre.

Çevre açısı : (matematik)

Çevre alanı : (bir ölçüştürme-karşılaştırma-alanının) Parıltısı, görme organı üzerinde dolaylı bir etki dışında, görsel ışıkölçümsel ölçüştürmeye girmeyen, ve ölçüştürülecek parıltılar alanını sınırlayan ve çevreleyen alan.

Çevre almak : Etrafını sarmak, kuşatmak.

Çevre bilimi : (Yun. oikos: ev ; logos: bilim) Organizmaların kendi aralarında ve çevreleriyle olan karşılıklı ilişkilerini inceleyen biyolojinin bir dalı. Ekoloji. Canlıların birbirleriyle ve çevreleriyle olan ilişkilerini inceleyen bilim dalı, ekoloji. (karşılık: Ekoloji), (Yun. oikos = ev, Yun.logos = bilim) Biyolojinin, organizmaların kendi aralarında ve çevreleriyle olan karşılıklı ilişkilerini inceleyen bir dalı.

Çevre çalmak : Etrafı yoklamak, araştırmak

Çevre çatlağı : Tomrukta yılhalkaları yönünde gelişen çevresel çatlama.

Çevre çizgisi : Bir nesneyi ya da yüzeyi saran en dış çizgi. Bir izgenin özel bir çizgisinin ya da bir kuşağının yeğinlik dalga boyu dağılım eğrisi. (Resim) Resimde bir nesneyi sınırlayan çizgi.

Çevre denetimi : Çevredeki radyoaktif kirlenme oranının bir dozölçer yardımıyla sürekli ya da süreli olarak ölçümü.

Çevre donanımı : Bir bilgi işlem dizgesinde, dizgenin dışarıyla iletişimini sağlayan ya da dizgeye ek olanaklar kazandıran, ana işlem biriminden ayrı, herhangi bir donanım.

Çevre doz debisi : Yerleşim alanındaki bir noktada, yumuşak dokuyla soğrulan dozun dozölçerle ölçülen eşdeğer debisi.

Çevre ile ilgili Cümleler

  • Çevre kirliğine karşı olan kampanyada öğrenciler başı çekiyordu.
  • Bu çevredeki çoğu insanın elektriği yok.
  • Çevre kirliliğinin bir sonucu olarak gölde hiç bir yaşam formu mevcut değil.
  • Çevre sorunları hakkında çok şey biliyorum.
  • Çevre korunmalı.
  • Çevre ilde yaşıyorum.
  • Arkadaş çevremde olmadığına sevindim.
  • Çevre dostu teknolojide bir uzmana ihtiyacımız var.
  • Bu çevrede hiç restoran yok.
  • Milattan önce 384 ve 322 yılları arasında yaşamış olan Aristo, Dünya'nın yuvarlak olduğuna inanıyordu. Dünya'nın evrenin merkezi olduğu; Güneş'in, Ay'ın ve bütün sabit yıldızların da onun çevresinde döndüğü görüşündeydi.
  • Bu çevrede yemek yemek için iyi bir yer bulamıyorum.
  • Çevre kirlenmesi anormal hava koşullarına neden oluyor.
  • Plastik torbalar çevre için zararlıdır.
  • O, çevresine uyum sağladı.

Diğer dillerde Çevre anlamı nedir?

İngilizce'de Çevre ne demek? : adj. environmental, ecological, ambient

n. contour, surroundings, environment, premises, adjacencies, ambiance, ambience, purlieus, neighborhood, neighbourhood [Brit.], vicinity, circumference, perimeter, atmosphere, ambit, circle, climate, compass, domain, entourage, girth, milieu, monde

Fransızca'da Çevre : abords, ambiance [la], cercle [le], circonférence [la], contour [le], entourage [le], environnement [le], milieu [le], périphérie [la], pourtour [le], sphère [la], voisinage [le], perimètre [le]

Almanca'da Çevre : n. Umfeld, Umgebung, Umkreis, Umwelt, Umgegend, Milieu, Welt, Standort, Bereich, Atmosphäre, Peripherie, Rund

Rusça'da Çevre : n. окружность (F), круг (M), контур (M), периметр (M), среда (F), сфера (F), аура (F)

adv. вокруг