Öğreti nedir, Öğreti ne demek

Öğreti; bir felsefe terimidir.

  • Bilimde, felsefede bir görüşü bir sistem içinde belli bir anlayışa, düşünceye dayalı olarak oluşturan ilke ve dogmalar bütünü, doktrin.
  • Belli bir görüşe dayalı çalışma anlayışının bütünü.
  • Birbirine bağlı bilimsel veya felsefi düşünceler birliği, meslek.
  • Toplumda herhangi bir alanda çığır açan bir düşünce adamının ortaya koyduğu görüşler, ilkeler bütünü, doktrin

"Öğreti" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Öğretisini başkalarına iletebilmekten umudunu kestiği anlar bile oluyordu." - H. Taner

Eğitim alanındaki sözlük anlamı:

Bilimde bir düzenli görüşü oluşturan ilke ve inakların tümüne verilen ad.

İnan ya da inanca dayanak olan ilke ya da ilkeler dizisi.

İktisat alanındaki kelime anlamı:

1.Bilimde bir düzenli görüşü oluşturan ilke ve dogmaların bütünü.

Belli bir anlayışa, düşünceye dayalı olan ilke veya ilkeler dizisi.

Hukuki terim anlamı:

ilmî ictihâd.

Bilimsel terim anlamı:

Özenle ve ayrıntılı olarak belirlenmiş bir inançlar dizisi.

Değer yargılı ilke ve kurallarla örülü düşünce dizgesi.

İngilizce'de Öğreti ne demek? Öğreti ingilizcesi nedir?:

doctrine

Öğreti hakkında bilgiler

[Bakınız: doktrin]

Öğreti kısaca anlamı, tanımı:

Doktrin : Öğreti.

Öğretici : Öğretme, yetiştirme ve açıklama niteliğinde olan, didaktik.

 

Öğreticilik : Öğretici olma durumu.

Öğretilme : Öğretilmek işi.

Öğretilmek : Öğretme işi yapılmak.

Öğretim : Belli bir amaca göre gereken bilgileri verme işi, tedris, tedrisat, talim. Öğrenmeyi kolaylaştıracak etkinlikleri düzenleme, gereçleri sağlama ve kılavuzluk etme işi.

Öğretim bilgisi : Öğretim ilke, yöntem ve yollarına ilişkin genel sorunları inceleyen bilgi dalı, didaktik.

Öğretim elemanı : Üniversitelerde eğitim, öğretim faaliyetlerini yürüten kimse, akademisyen.

Öğretim görevlisi : Yükseköğretim kuruluşlarında öğretim üyesi bulunmayan dersler için geçici veya sürekli olarak görevlendirilen, ders veren ve uygulama yaptıran kimse.

Öğretim programı : Bir okulu bitirmek veya bir alanda uzmanlaşmak için okunması gereken ders ve konuları kapsayan plan, ders programı, müfredat, müfredat programı.

Öğretim üyesi : Yükseköğretim kuruluşlarında görevli profesör, doçent ve yardımcı doçent, akademisyen.

Öğretim yardımcılığı : Öğretim yardımcısı olma durumu.

Öğretim yardımcısı : Yükseköğretim kurumlarında belirli süreler için görevlendirilen uzman, çevirici, araştırma görevlisi ve eğitim öğretim planlamacısı, öğretim görevlisi, okutman.

Öğretim yılı : İlk ve ortaokul ile üniversitelerde öğretimin başladığı ve sona erdiği gün arasında geçen süre.

Öğretiş : Öğretme işi.

Açık öğretim : Dersleri radyo, televizyon vb. araçlarla yayımlanan veya posta ile ilgililere ulaştırılan eğitim.

Dil öğretimi : Bir dili öğretme işi.

Etkin öğretim : Ele alınan bir sorunun çözümünde, geleneksel öğretim yöntemlerinden yararlanmak yerine, ilgili birkaç bilgi alanında araştırma, deneme ve inceleme yapmaya önem veren öğretim.

 

Gece öğretimi : Yükseköğretim kurumlarında gece yapılmış olan öğretim.

Teknik öğretim : Bir tekniğin veya teknik yöntem ve becerilerin kazandırılmasına ağırlık veren öğretim.

Temel öğretim : Temel eğitimin uygulanması.

Yaygın öğretim : Yaygın eğitim sistemi ile gerçekleştirilen öğretim.

Bilim : Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi, ilim. Belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir amaca yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma süreci. Genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi.

Felsefe : Bir konuda soyut düşünüş. Varlığın ve bilginin bilimsel olarak araştırılması. Bir bilimin veya bilgi alanının temelini oluşturan ilkeler bütünü. Bir filozofun, bir felsefe okulunun, bir çağın öğretisi. Dünya görüşü.

Görüş : Görme işi. Benzerlerinden ayıran özellik, konsept. Bir olay, varlık veya düşünce üzerinde varılan yargı, fikir. Cezaevi veya hastanedeki birine yapılmış olan ziyaret. Gözle bir şeyi algılama yetisi.

Sistem : Bir aracı oluşturan düzen, düzenek, tertibat. Yol, yöntem. Model, tip. Bir sonuç elde etmeye yarayan yöntemler düzeni. Dizge. Düzen.

Anlayış : Anlama işi, telakki. Hoş görme, hâlden anlama. Bir toplum veya topluluktaki bireylerde görüş ve inanış etmenlerinin etkisiyle beliren düşünme yolu, düşünüş biçimi, zihniyet, mantalite. Benzerlerinden ayıran özellik, konsept. Anlama yeteneği, feraset, izan, zekâ.

Düşünce : Dış dünyanın insan zihnine yansıması. Tasa, kaygı, sıkıntı. İlke, yönetici sav. Uzay ve zamanın ötesinde, öznenin dışında, kendiliğinden var olan, duyularla değil, yalnızca ruhen algılanabilen asıl gerçeklik, mütalaa, fikir, ide, idea. Niyet, tasarı.

Dayalı : Dayanarak, dayanmış bir biçimde. Dayanmış olan. İlgili, dair, müstenit, mebni.

Öğreti danışması : İş ve öğretim seçimi, hazırlanma ve yetişme, iş bulma gibi konularla ilgili sorunları çözmek için danışmanla yapılan konuşma.

Öğreti düzenleyicileri : Antik çağda filozofların düşünce ve kanılarını toplayıp sorunlara göre düzenleyerek yazan yazarlar (Diogenes Laertius).

Öğreti oyunu : Belli bir sorunu, konuyu, durumu, ya da doğruyu öğretmek, seyirciye bir dünya görüşü kazandırmak amacıyla yazılmış oyun. Örnek : Breeht'in öğreti oyunları.

Öğretici dram : Ortaçağda, öğrencilere Latinceyi öğretmek ve bellek temrini yaptırmakla onları rahat ve kıvrak hareketlere alıştırmak için düzenlenen, okul oyunlarına verilen ad. Örnek: Terentius Tiyatrosu.

Öğretici film : Öğretim etkinliklerinde kullanılmak için hazırlanan ve öğretici niteliği bulunan film. Bir öğretim gereci olarak yararlanılan herhangi bir sinema filmi. Bir ders, bir bilgi konusunu okul içi ya da okul dışı öğretimde yardımcı ders gereci olacak biçimde işleyen film çeşidi.

Öğretici oyun : Ortaçağ'da öğrencilere Latince öğretmek ve bellek alıştırmaları yaptırarak onları rahat ve kıvrak hareketlere alıştırmak için düzenlenen okul oyunlarına verilen ad. Bugün birçok yabancı dil okulunda bu yönteme başvurulmaktadır.

Öğretici öykünce : Hayvanları konuşturarak onların ağzından ilginç ve yararlı öğütlemelerde bulunan öykünce türü. bk. hayvan öyküncesi.

Öğretici roman : Okuyuculara herhangi bir bilgi vermek amacı güden roman.

Öğretici tür : Öğretmek, öğütlemek gibi amaçlarla yazılmış koşuk vb.

Öğretim gereci : Ders kitabı, sözlük, film vb. gibi öğretimde kullanılan türlü gereçlere verilen genel ad.

Öğreti ile ilgili Cümleler

  • Öğretim tarzımın yanlış olduğunu düşünüyor musun?
  • Arkadaşım Alexandre; Almanca ve Esperanto öğretir.
  • Benim işim Fransızca öğretiyor.
  • O bize İngilizce öğretiyor.
  • Ali çocuklarıma Fransızca öğretiyor.
  • Bana biraz Fransızca öğretir misin?
  • Onunla her birlikte olduğumda ona yeni şeyler öğretirim.
  • Öğretim insan şahsiyetinin tam gelişmesini ve insan haklarıyla ana hürriyetlerine saygının kuvvetlenmesini hedef almalıdır. Öğretim bütün milletler, ırk ve din grupları arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu teşvik etmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışın idamesi yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.
  • Öğretim videolar birçok çevrim içi derslerin önemli bir bileşenidir.
  • Burak özel kuvvetlerdeydi ve onlar orada onlara psikolojik savaş öğretiyorlar.

Diğer dillerde Öğreti anlamı nedir?

İngilizce'de Öğreti ne demek? : n. doctrine, creed, ism, tenet

Fransızca'da Öğreti : doctrine [la]

Almanca'da Öğreti : n. Theorie, Weisheit

Rusça'da Öğreti : n. учение (N), доктрина (F), теория (F)