Ödül nedir, Ödül ne demek
- Bir başarı karşılığında verilen armağan, mükâfat
- Bir iyiliğe karşılık olarak verilen armağan, mükâfat.
"Ödül" ile ilgili cümle
- "Ödül, yarıştırma kurumlarını giderek ellerinde topluyorlar." - A. Ağaoğlu
Yerel Türkçe anlamı:
Düğünlerde götürülen armağan (eşya ya da koyun, keçi ve benzeri hayvan).
Güreşte, at yarışlarında, yarışmalarda kazananlara verilen armağan.
At koşusu.
Yarış.
Eğitim alanındaki sözlük anlamı:
İyi bir çalışma, üstün bir başarı gösteren öğrenci, öğretmen ve yöneticilere verilen armağan.
Güreş terimi olarak anlamı:
Güreştiği boyun birinciliğini kazanan güreşçiye verilen para, canlı hayvan ya da kumaş gibi değerli şeyler.
Hukuki terim anlamı:
mükâfat. ~ duyurusu: mükâfat ilânı. ~ sözvermesi: mükâfât va'di.
İktisat alanındaki kelime anlamı:
Oyun kuramında oyuncuların seçtikleri seçenekler ve gerçekleşecek olaylara bağlı olarak elde edecekleri kazanç ve/veya kayıplar.
Sinema ve Televizyon dünyasındaki anlamı:
Çeşitli ülkelerde başarılı sinema çalışmalarını değerlendirmek için verilen armağan.
Çeşitli ülkelerde başarılı televizyon çalışmalarını değerlendirmek amacıyla verilen armağan.
Ödül isminin anlamı, Ödül ne demek:
Kız ismi olarak; Bir başarı karşılığında verilen armağan, mükâfat. Bir iyiliğe karşılık olarak verilen armağan. Erkek ismi olarak; Bir başarı karşılığında verilen armağan, mükâfat. Bir iyiliğe karşılık olarak verilen armağan.
Bilimsel terim anlamı:
Beğenilen bir işe, bir yapıta karşılık olarak verilen armağan.
Pay belgitlerinin çıkarılış ederlerini aşarak ulaşdığı değer.
Güvence yaptıranın ödediği ücret.
Herhangi bir eylem ya da öğrenimin başarıyle sonuçlanması üzerine verilen, doyurucu ve mutlu kılan bir uyaran.
(h.y.) Herhangi bir savda, yarışmada ortaya konan armağan.
Benzerleri arasında üstünlük sağlayan yapıta verilen armağan.
İngilizce'de Ödül ne demek? Ödül ingilizcesi nedir?:
reward, prize, premium, cinema award, film prize (price), television award (prize, price)
Fransızca'da Ödül ne demek?:
prix
Osmanlıca Ödül ne demek? Ödül Osmanlıca'da ne anlama gelir?:
mükâfat
Ödül hakkında bilgiler
Ödül; bir ya da birden fazla kişiye, onların belirli bir alandaki yetkinliklerine karşılık verilen armağandır. Genellikle kupa, başarı belgesi, plaket, madalya, rozet ya da kurdele biçiminde sunulur. Kazanan kişiye belirli oranda para sağlayan ödüller de bulunmaktadır. Bir ödülün saygınlığı genellikle ödülü veren kuruluşun mevcut durumuyla doğru orantılıdır.
Ödül ile ilgili Cümleler
- Ödül aldığına gerçekten şaşırdım.
- Ödül almak için elinden gelen her şeyi yaptı.
- Ödül benim olmalı!
- Tom'un meslekdaşı, araştırması için şimdi bir ödül daha aldı.
- Ali birçok ödül aldı.
- Ödül en iyi öğrenciye verilecek.
- O, ödülü hak etti.
- Hem Mustafa hem de Mary ödül kazanan gazeteciler.
- Ödül kazanmayı severim.
- O, filmdeki performansıyla bir Akademi Ödülü kazandı.
- Tom, araştırması nedeniyle Nobel ödülünü kazandı.
- Ödül için birbirimizle yarıştık.
- O bir ödülü hak etti.
- Ödül almaya hak kazandı.
Ödül kısaca anlamı, tanımı:
Armağan : Bağış, ihsan. Birini sevindirmek, mutlu etmek, onurlandırmak, kutlamak için veya anı olarak verilen şey, hediye, dürü. Ödül. Bir bilim adamının emek verdiği dalda onu anmak için hazırlanan bilimsel eser.
Karşılık : Bir davranışın karşı tarafta uyandırdığı, gerektirdiği başka davranış, mukabele. Bir dildeki bir sözü başka bir dilde aynı anlamda karşılayan söz. Bir şey alınırken karşı tarafa verilen başka şey, bedel. Cevap, yanıt. Bir iş için ayrılmış para, ödenek, tahsisat.
Ödül almak : Herhangi bir başarı karşısında armağana layık görülmek.
Ödül vermek : Ödüllendirmek.
Ödüllendirilmek : Ödüllendirme işi yapılmak.
Ödüllendirme : Ödüllendirmek işi.
Ödüllendirmek : Bir başarıyı veya bir iyiliği ödülle değerlendirmek, mükâfatlandırmak.
Kişi : Eş, koca. Kadın veya erkeğe verilen genel ad, şahıs, zat, nefer. Oyun, roman, hikâye vb.nde yer alan kimse. Çekimli fiillerde ve zamirlerde konuşan, dinleyen, sözü edilen varlık, şahıs. Erkek.
Onlar : O şahıs zamirinin çokluk biçimi. Ondalık sayı sistemine göre yazılan bir tam sayıda sağdan sola doğru ikinci basamak.
Yetkinlik : Yetkin olma durumu, olgunluk, kemal, mükemmeliyet.
Genel : Ayrıntıları göz önüne alınmayarak bütünü bakımından ele alınan. Herkesin yararlanabileceği (yer, nesne). Yetkisi ve sorumluluğu çok olan. Bir genelleme sonucunda elde edilen. Bir şeye veya bir kimseye özgü olmayıp onun bütün benzerlerini içine alan, umumi.
Kupa : İskambil kâğıtlarının dört grubundan benekleri kırmızı, kalp biçiminde olanı, yürek. Bu bardağın alabileceği miktarda olan. İki kapılı bir tür spor otomobil. Yarışma ödülü olarak verilen herhangi bir sanat eseri. Altın, gümüş, bronz veya kristalden yapılmış, yarışma ödülü olarak verilen ayaklı kap. Kapalı ve yalnız arkada oturulacak yeri olan, genellikle atların çektiği dört tekerlekli araba. Cam veya seramikten yapılmış, kulplu, büyük bardak.
Belge : Bir gerçeğe tanıklık eden yazı, fotoğraf, resim, film vb., vesika, doküman.
Plak : Metal nesne, plaka. Sesleri kaydetmek ve kaydedilen sesleri yeniden pikap veya gramofonda dinlemek amacıyla hazırlanan plastik daire biçiminde yaprak.
Ödül almak : herhangi bir başarı karşısında armağana layık görülmek.
Ödül vermek : ödüllendirmek.
Ödüllendirebilme : Ödüllendirebilmek işi.
Ödüllendirebilmek : Ödüllendirme imkânı veya olasılığı bulunmak.
Ödüllendiriliş : Ödüllendirilme işi. İlgili cümle: "Artık yaradılışının, varoluşunun, hayatla ödüllendirilişinin sebebini bilmektedir." T. Buğra.
Ödüllendirilme : Ödüllendirilmek işi.
Ödüllendirim : Bankalarda tasfiyeye uğramış alacaklar arasında, ödemelerini düzenli yapmış, ancak borçları ödeyememezlik durumuna düşmüş iyi niyetli borçlulara uygulanan taksit kolaylığı ile faiz ve komisyon indirimi. Vergi bağışıklığı, bir verginin kaldırılması veya dışsatımı özendirmek amacıyla bazı dışsatım mallarının vergi dışı bırakılması. Alıcıların uğrayabileceği zararı karşılamak amacıyla ya da fazla miktarda mal satınalanlara satıcının ilave olarak bedelsiz verdiği mal ya da yaptığı fiyat indirimi. Sigorta şirketinin hesap dönemlerinde, acenteden alacağı bedelin bir kısmını indirmesi.
Ödüllenmek : Yaralanmak: Yüreğim ödüllendi.
Ödüllü : Dertli, yaralı: Yüreği ödüllü. Korkudan şaşırmış (kimse). bk. ödürlü-1. Uykuda korkan, korkmayı huy edinmiş olan, kâbus gören. Korkulu.
Ödüllü yarışma duyurusu : mükâfâtlı müsâbaka ilânı.
Diğer dillerde Ödül anlamı nedir?
İngilizce'de Ödül ne demek? : n. award, prize, reward, guerdon, premium, meed, plume, purse, recompense, remuneration, requital
Fransızca'da Ödül : prix [le], récompense [la], rémunération [la]
Almanca'da Ödül : n. Belohnung, Lohn, Prämie, Vergütung
Rusça'da Ödül : n. премия (F), награда (F), приз (M), поощрение (N), номинация (F)
Bu kısımda Ödül nedir? Ödül ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Ödül tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Ödül hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.