Ölçmek nedir, Ölçmek ne demek
- En, boy, hacim, süre gibi nicelikleri kendi cinslerinden seçilmiş bir birimle karşılaştırıp kaç birim geldiklerini belirtmek
- Aşırı olmamasına dikkat etmek, kontrol etmek.
"Ölçmek" ile ilgili cümle örnekleri
- "Behiç cesaretini ölçtüğü zaman kendisini oldukça kuvvetli buldu." - P. Safa
- "Dükkânda arşınla kumaş ölçmekle ömür çürütemeyeceğimi söyledim." - N. Cumalı
Yerel Türkçe anlamı:
Benzetmek, karşılaştırmak.
Yakmak, alevlendirmek.
Fransızca'da Ölçmek ne demek?:
mesurer
Ölçmek anlamı, tanımı:
Ölçüp biçmek : Bir konuda çok ayrıntılı düşünmek, inceden inceye düşünmek, değerlendirmek.
Süreölçen : Süreölçeri kullanarak bir yarışta zamanı belirlemekle görevli kimse.
Açıklıkölçer : Bir mikroskobun açıklığını ölçmeye yarayan alet.
Açıölçer : İletki.
Akımölçer : Bir elektrik akımının şiddetini ölçmeye yarayan aygıt, amperölçer, ampermetre.
Akıntıölçer : Bir akarsuyun veya kanalın akıntı hızını ve düzeyini ölçmeye yarayan alet.
Alkaliölçer : Alkalilerin saflık derecesini belirtmeye yarayan cihaz, alkalimetre.
Alkolölçer : İçilen alkol miktarını ölçmeye yarayan araç, alkolmetre. Sıvılardaki alkol oranını ölçmeye yarayan cihaz, alkolmetre.
Amperölçer : Akımölçer.
Asitölçer : Bir asidin özelliğini, konsantrasyon derecesini ölçmeye yarayan cihaz, asidimetre.
Aydınlıkölçer : Birim zamanda bir yüzeyin birim alanına düşen ışık enerjisini ölçmekte kullanılan aygıt, lüksmetre.
Azotölçer : Bir organik maddede bulunan azotun gaz hacmini ayarlamaya yarayan aygıt, azotometre.
Basınçölçer : Hava basıncını ölçerek yer yükseltilerini ve hava değişimlerini tespit etmek için kullanılan alet, barometre.
Basıölçer : Akışkanların basıncını ölçen araç. Buharın veya herhangi bir gazın bulunduğu kabın iç yüzeyine yaptığı basıncı belirleyen alet, manometre.
Çaprazölçer : Elde veya makinede çaprazlanan dişlerin eğimini denetlemede yararlanılan yardımcı alet.
Çekimölçer : Çekim kuvvetlerini ölçmeye yarayan araç. Yer yer değişen yer çekiminin tam ve gerçek değerini dikey olarak belirlemeye yarayan araç, gravimetre.
Dalgaölçer : Oluşan dalgaların yüksekliğini ve derinliğini ölçen alet.
Derinlikölçer : Okyanusun derinliğini ölçmeye yarayan alet, batimetre.
Duyumölçer : Derinin duyarlığını ölçmeye yarayan alet.
Eğimölçer : Bir yüzey, düzlem, yol veya cihazın yatay düzleme oranla eğimini ölçen araç, klinometre.
Gazölçer : Belirli basınç altında gelen gazın hacmini ölçmeye yarayan araç, gazometre.
Genleşmeölçer : Isınan sıvıların görünür genleşme katsayılarını belirleyen araç, dilatometre.
Gerilimölçer : Buhar, ayrışma, yüzey vb.ne ilişkin gerilimleri ölçen alet, tansiyometre.
Girişimölçer : Işık girişim saçaklarını uzaktan ölçmeye yarayan araç, interferometre.
Grizuölçer : Maden ocaklarında havanın grizu oranını ölçmeye yarayan cihaz, grizumetre.
Hızölçer : Motorlu araçlarda hız ölçüm aygıtı, takograf, takometre, takigraf.
Isıölçer : Cisimlerin ısınma ısısını ölçmeye yarayan alet, kalorimetre.
Işıkölçer : Işık şiddetini veya enerjisini ölçen araç, fotometre. Bir ışık kaynağının, belli uzaklıkta oluşturduğu aydınlığı ölçme işinde kullanılan araç, fotometre.
Işınımölçer : Bir kaynağın bütün dalga boylarındaki toplam ışınımını ölçen araç, bolometre.
Işınölçer : Işınların enerjiye dönüşmesini gösteren araç, radyometre.
İvmeölçer : Bir hareketin ivme niceliğini belirten, taşıtın hızlanmasından doğan sarsıntıları, titreşimleri gösteren araç, akselerometre.
Klorölçer : Bir sıvının içindeki erimiş bulunan klor miktarını ölçmeye yarayan alet, klorometri.
Kuvvetölçer : Kuvvetleri ölçmeye yarayan cihaz, dinamometre.
Nemölçer : Havanın nem derecesini ölçmeye yarayan alet, higrometre.
Ozonölçer : Atmosferdeki ozon niceliğini tespit etmeye yarayan alet, ozonometre.
Polarölçer : Bir ışığın polarma oranını ölçmeye yarayan alet, polarimetre.
Renkölçer : Bir sıvının renk derecesini ölçmeye yarayan araç, kolorimetre.
Sakkarozölçer : Sakkaroza göre derecelenen ve bir sıvının kuruluğunu tespit eden yoğunlukölçer, sakkarometre.
Sıcaklıkölçer : Havanın sıcaklığını veya vücudun ısısını ölçmeye, göstermeye yarayan araç, derece, termometre.
Sıvıölçer : Bir sıvının özgül ağırlığını ölçmeye yarayan alet, areometre.
Soğumölçer : Soğuma durumunu ölçmeye yarayan alet.
Suölçer : Su vb. akışkanlara ilişkin derinliği ve ağırlığı, basıncı ölçmeye yarayan alet, hidrometre.
Süreölçer : Belirli bir işin, işlemin, yarışmanın veya teknik alanda belli bir işin kısa süresini ölçmek amacıyla kullanılan alet, kronometre.
Sütölçer : Sütün yoğunluğunu ölçmeye yarayan alet.
Şıraölçer : Şıranın yoğunluğunu ölçmeye yarayan alet.
Tayfölçer : Işın tayflarını incelemeye yarayan alet, spektroskop.
Yağışölçer : Belirli bir zamanda, belirli bir yere düşen yağış miktarını ölçmeye yarayan alet, yağmurölçer, plüviyometre.
Yağmurölçer : Yağışölçer.
Yağölçer : Sütteki yağlı madde miktarını ölçmeye yarayan alet.
Yanışölçer : Yanma verimini ve onu etkileyen etkenleri ölçmekte kullanılan cihaz.
Yelölçer : Rüzgârın veya gaz durumundaki akışkanların akış hızını ölçmeye yarayan aygıt, anemometre.
Yoğunlukölçer : Sıvıların özgül ağırlığını ölçen araç, dansimetre.
Yuvarölçer : Özellikle optik camların küresel eğriliğini ölçmeye yarayan araç.
Yükseklikölçer : Bulunulan yerin yüksekliğini gösteren aygıt, altimetre.
Ölçme : Ölçmek işi.
Canı cana ölçmek : Başkasına yapılacak şeyi kendisine yapılacak gibi düşünmek.
Kıratını ölçmek : Değerini biçmek, kıymetini belirlemek.
Tansiyon ölçmek : Bir kimsenin özel bir aletle kan basıncını tespit etmek.
Hacim : Bir cismin uzayda doldurduğu boşluk, oylum, cirim, sıygı.
Nicelik : Bir şeyin sayılabilen, ölçülebilen veya azalıp çoğalabilen durumu, kemiyet, miktar, kantite. Genellikle sayılabilen, toplamı doğrudan sayı olarak belirtilebilen genel özellik. Bir şeyin eşit parçalara bölünebilen ve ölçülebilir olan yanları.
Cins : Tür, çeşit. Garip, tuhaf. Pek çok ortak özellikleri bulunan türler topluluğu. Soy, kök, asıl. Diğerlerine göre üstün nitelikleri olan.
Seçilmiş : Seçerek ayrılmış, güzide. Aynı cinsten olan nesneler arasından iyi ve seçkin olanlar çıktıktan sonra geride kalanlar. Seçimle işbaşına gelen.
Birim : Bir niceliği ölçmek için kendi cinsinden örnek seçilen değişmez parça, vahit. Dilin, oluşturduğu yapı içinde, belli bir düzlemde yer alan öbür ögelerle kurduğu bağıntılarla tanımlanan ayrı nitelikli öge, ünite. Bir kümenin her elemanı. Bir çokluğu oluşturan varlıkların her biri, ünite. Herhangi bir kuruluştaki alt bölümlerden her biri.
Belirtmek : Açıklamak, tebarüz ettirmek.
Dikkat : "Dikkat ediniz!" anlamında kullanılan bir uyarma sözü. Duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplama, uyanıklık. İlgi, özen.
Ölçmek ile ilgili Cümleler
- Biz senin kan basıncını ölçmek istiyoruz.
- Ölçmek bizim işimizin odası boştu o dışarıda sigara içiyordu.
- Birçok astronom çeşitli farklı teknikler kullanarak Hubble sabitini ölçmek için çok çalışıyor.
- Nispi nem oranını ölçmek için, bir psikrometre kullanabilirsiniz.
Diğer dillerde Ölçmek anlamı nedir?
İngilizce'de Ölçmek ne demek? : v. measure, survey, clock, evaluate, gage, gauge, mete, meter, take
Fransızca'da Ölçmek : mesurer, toiser
Almanca'da Ölçmek : v. abmessen, aufmessen, ausmessen, bemessen, messen, vermessen, zumessen
Rusça'da Ölçmek : v. мерить, измерять, вымерять, обмерять, отмерять, размерять, оценивать, измерить, вымерить, обмерить, отмерить, оценить
Bu kısımda Ölçmek nedir? Ölçmek ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Ölçmek tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Ölçmek hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.