Örnek nedir, Örnek ne demek

  • Benzeri yapılacak olan, benzetilmek istenen şey, model.
  • En iyi biçimde olan
  • Bir şeyin benzeri, tıpkısı, kopyası, misil.
  • Durum ve niteliği benimsenmeye değer kimse veya şey, model, paradigma.
  • İncelemek veya denemek üzere insan ve hayvan vücudunun, bitkinin veya nesnenin herhangi bir yerinden alınan doku parçası, numune.
  • Bir düşünceyi, kuralı, gözlemi veya savı desteklemek ve açıklamak amacıyla ileri sürülen söz, yapılmış olan davranış, misal.

"Örnek" ile ilgili cümle

  • "Vali, burada yapılmış olan peynirlerden bir örnek görmek istedi." - M. Ş. Esendal
  • "Onların özü sözü birdir. Hayatları bizim için örnektir." - N. Hikmet
  • "İşte örnek bir kadın! Her şeyi biliyor ama horozlanmıyor!.." - N. Hikmet
  • "Mehmet Akif'in yetişmesi, gençlere bir örnek olarak anlatılmaya layıktır." - İ. A. Gövsa
  • "Bu yapının bir örneği daha yoktur."

Yerel Türkçe anlamı:

Örnek, numune

El işi

Çirkin, suratsız.

Yüz biçimi.

Örük

Görünüş, giyiniş biçimi.

Kadınların el işi

Eğitim alanındaki sözlük anlamı:

Bir bütünün özelliklerini belirtmek amacıyla ondan alınan ya da ayrılıp verilen küçük parça.

Anlatılmak istenen bir düşünceyi açıklamak için ileri sürülen ve onu daha somut hale getiren olay ya da olgu.

Fiziksel Kimya alanındaki anlamı:

 

Bir özdeğin özellikleri üzerine bilgi verebilecek biçimde alınmış parça.

Bir fizik terimi olarak tanımı:

Bir nesnenin ya da bir işlemin yapımında kılavuzluk eden ve aslının niteliklerimi değişik bir ölçü içinde taşıyan nesne ya da işlem birimi, anlamdaş taslam.

Hukuki terim anlamı:

numûne.

İktisat alanındaki kelime anlamı:

Mallarını tanıtmak isteyen firmaların, malın niteliğini belirtmek, özelliklerini göstermek amacıyla, o maldan bedelsiz verdiği veya gönderdiği parça.

Veterinerlik alanındaki anlamları:

Ana kitle içinden belli yöntemlerle çekilen ve ana kitleyi nitelik ve nicelik bakımından temsil ettiği düşünülen ve ana kitleden çok daha az sayıdaki birim kümesi.

Diğer sözlük anlamları:

Hıssa, ibret.

Örnek isminin anlamı, Örnek ne demek:

Erkek ismi olarak; Benzeri yapılacak olan, benzetilmek istenen şey. Durumu ve niteliği benimsenmeye değer kimse. Kız ismi olarak; Benzeri yapılacak olan, benzetilmek istenen şey. Durumu ve niteliği benimsenmeye değer kimse.

Bilimsel terim anlamı:

Belli bir biçimi ağaç üzerine çizmek ya da işlenen parçanın düzgünlüğünü denetlemek için kullanılan ağaç ya da maden araç.

Yalnız ya da başka masallarla birlikte söylendiğinde anlamında hiçbir değişiklik olmayan bağımsız masal türü. bk. masal, anakonu. zıt anlamlısı değişken, değişkin.

Bir özdeğin tüm özelliklerini içeren küçük bir bölümü.

Bir kentin bugünkü durumu ve gelecekte alması istenen biçim göz önünde tutularak, kentin oluşumunu biçimlendiren almaşık etkenleri sınamak ve herbirinin davranışlarını önceden kestirmek amacıyla kurulan simgesel denklem.

 

Bir malın satışını sağlamak için alıcıya gönderilen ya da gösterilen örnek.

Bir deney ya da inceleme için kullanılan metal parça.

genel uygulayım: a. Bir yapı, oluşum, bütün, ürün ve benzeri niteliğini belirtmeye yarayan küçük parça. b. Bir özdek, töz, oluşum ve benzeri özelliklerini gösterebilecek, bilgi verebilecek biçimde alınmış parça. c. Bir deney ya da inceleme için kullanılan parça.

ağaç işleri: Boya, cila ya da verniğin mobilyada oluşturacaklarını önceden belirlemek için kullanılan özel parça.

Bir evrenden, ilgili ayrıtlarını yansıtmak üzere seçilmiş yeterli sayıdaki gözlem birimi.

İngilizce'de Örnek ne demek? Örnek ingilizcesi nedir?:

sample, example, model, type, specimen

Fransızca'da Örnek ne demek?:

type

Osmanlıca Örnek ne demek? Örnek Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

mastar, şablon, misâl

Gezilecek görülecek bir yer, şehir olarak tanımı:

Manisa ili, Ahmetli ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi. Giresun ilinde, Güce ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yerleşim yeri. Trabzon şehrinde, Arsin belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yer. Kocaeli kenti, Bahçecik bucağına bağlı bir yerleşim yeri. Rize kenti, merkez ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi. Rize şehri, Pazar ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yer.

Örnek tanımı, anlamı:

Örnek almak : İncelemek üzere insan ve hayvan vücudunun veya bitkinin herhangi bir yerinden doku parçası almak. bir kimseye huy ve davranışta uymak, birini ölçü olarak benimsemek. bir şeyden kendisi için ders çıkarmak.

Örnek olmak : Davranış yönünden başkasının kendisine benzemesi yolunda etkili olmak. davranışlarıyla başkasını heveslendirmek.

Örnek oluşturmak : Benzerini sunmak.

Örnek vermek : Bir konuyu daha ayrıntılı bir biçimde anlatabilmek için örneklendirmek.

Örneğini almak : Biçimini çizmek.

Örneğini çıkarmak : Benzerini yapmak veya çizmek.

Bir örnek : Aynı biçimde olan.

İlk örnek : Örneklik eden biçim veya nesne, prototip.

Kök örnek : Bir nesnenin bilinen ilk ve en özgün biçimi, arketip.

Tek örnek : Tekdüze.

Şal örneği : Şallarda görülen motiflerle bezenmiş (kumaş örtü, hırka).

Örneklem : Bir araştırmada bütünü anlamak için bütünden seçilen araştırma tekniklerinin uygulanacağı grup.

Örnekleme : Örneklemek işi.

Örneklemek : Örnek vermek.

Örneklendirme : Örneklendirmek işi.

Örneklendirmek : Örneklerle göstermek, örneklerle açıklamak.

Örneklenme : Örneklenmek işi.

Örneklenmek : Örnek verilmek.

Örneklik : Örnek olarak ayrılmış bulunan, numunelik.

Örneklik etmek : Örnek alınmak, örnek olarak kabul edilmek.

Örnekseme : Örneksemek işi. Bir kelime veya ek örnek tutularak başka kelime ve eklerin yaratılması, kıyas, analoji.

Örneksemek : Örnek olarak almak.

Düğün dernek hep bir örnek : Olayların veya yapılmış olan işlerin hep birbirine benzediğini anlatan bir söz.

Benzeri : Aynı.

Benzetilmek : Benzetme işine konu olmak.

Model : Bir özelliği olan nesne veya kişi. Tasarlanan ürünün tanıtım veya deneme amacıyla üretilen ilk örneği, prototip. Resim, heykel vb. yapılırken baka baka benzetilmeye çalışılan nesne veya kimse, örnek. Benzer. Giysi örneklerini içinde toplayan dergi. Biçim. Otomobil vb.nde tip. Örnek olmaya değer kimse veya şey, örnek, paradigma. Manken.

İncelemek : Bir işi veya bir şeyi ele alıp özelliklerini, ayrıntılarını inceden inceye, özenli bir biçimde anlamaya, öğrenmeye çalışmak, tetkik etmek.

Denemek : Değerini anlamak, gerekli niteliği taşıyıp taşımadığını bulmak için bir insanı, bir nesneyi veya bir düşünceyi sınamak, tecrübe etmek. Bir işe, başarmak amacıyla başlamak, girişimde bulunmak, teşebbüs etmek.

İnsan : Huy ve ahlak yönünden üstün nitelikli (kimse). Toplum hâlinde bir kültür çevresinde yaşayan, düşünme ve konuşma yeteneği olan, evreni bütün olarak kavrayabilen, bulguları sonucunda değiştirebilen ve biçimlendirebilen canlı. Âdemoğlu, âdem evladı.

Hayvan : At, eşek, katır gibi türlü hizmetlerde kullanılan yaratık. Akılsız, duygusuz, kaba, hoyrat (kimse). Kızılan bir kimseye söylenen bir söz. Duygu ve hareket yeteneği olan, içgüdüleriyle hareket eden canlı yaratık.

En : Başına geldiği sıfatların üstün derecede olduğunu gösteren kelime. Bir yüzeyde boy sayılan iki kenar arasındaki uzaklık, genişlik, boy, uzunluk karşıtı. Hayvanlara veya eşyaya vurulan damga, işaret.

İyi : Öğrencinin değerlendirilmesinde kullanılan orta ile pekiyi arasındaki not. Yerinde, uygun. Yeterli, yetecek miktarda olan. Doğru olan. İstenilen, beğenilen nitelikleri taşıyan, beğenilecek biçimde olan, kötü karşıtı. Esen, sağlıklı. Bol, çok, aşırı. Uğurlu, hayırlı, iyilik getiren. İstenilen, beğenilen, yerinde, yararlı, uygun bir biçimde.

Örnek alma : Bir özdeğin niteliklerinin belirlenmesi için yapılacak çözümleme, deney vb. işler için dizgeler, kurallar ve istatistiksel olasılıklara uygun olarak bir bölümün alınması. Kullanmayla değişen bileşimlerini yoklamak ereğiyle, yunaklardan örnek alma işlemi. [Bakınız: örnekleme]

Örnek almak : bir kimseye huy ve davranışta uymak, birini ölçü olarak benimsemek. İlgili cümle: "“Atatürk sarı bıyıklarını kestiğinden bu yana devlet adamlarının çoğu onu örnek aldılar.”" H. Taner. bir şeyden kendisi için ders çıkarmak. İlgili cümle: "Bu çocuk babasını örnek alıyor" incelemek üzere insan ve hayvan vücudunun veya bitkinin herhangi bir yerinden doku parçası almak.

Örnek bedel : Bir malın kullanılmasından doğan yararın benzerleri dikkate alınarak bilirkişi tarafından belirlenen parasal değeri.

Örnek boşluğu : Rastlantılı olarak seçilmiş bir örnek evrenini oluşturan örnek birimlerden kiminin ele geçirilemeyişinden doğan boşluk.

Örnek büyüklüğü : Bir örnekten diğer örneğe tutarlı sonuçların alınması amacıyla, önceden göze alınan belli bir hata payı ve güvenilirlik alanı içinde ana kitleye ait gerçek ölçüm değerlerini örneğe taşıyabilecek en az örnek sayısı. Seçilecek örneğin yeterli olabilmesi için araştırma olanakları, evrenin özelliği, Örnek seçme işlemi, varsayımın niteliği, aranan ayrıtların dağılımı ve göz yumulabilir yanılgıya göre saptanan sayısal örnek oylumu.

Örnek dengelem : Sayışımlarda yer alacak borçlu ve alacaklı öğelerin önceden tanımlanması ve belirli bir duruma getirilmesi koşulu ile düzenlenen dengelem.

Örnek ders : Ya bir öğretmen okulu öğrencisi, ya bir usta öğretmen ya da bir denetmen tarafından meslek yönünden yetişmeye, bilgi alış verişine ve bilimsel tartışmaya olanak hazırlamak için bir uygulama sınıfında ve öğretmen adayları ya da tecrübeli öğretmenler karşısında verilen ders.

Örnek eşlem : Yapımcı ile yönetmenin onayladığı, genellikle daha sonraki eşlemlerin niteliği konusunda ölçü olarak kullanılan dağıtım eşlemi.

Örnek gereç : Gereç seçimi için tiyatroya getirilmiş parça örnek.

Örnek hazırlama : Gözetleçli olarak incelemek ereğiyle, metal parçalardan örnek alıp parlatma.

Örnek ile ilgili Cümleler

  • Örnek bir kullanım gösterin lütfen.
  • Çocuklar örnek alarak öğrenirler.
  • Ali bir örnek öğrenci.
  • Sadece bir tek örnek verdi.
  • Bir örnek buna açıklık getirmeli.
  • Örnek olarak, kuşlar özel bir korunma sistemine sahiptir.
  • O bir sürü örnekler ekler.
  • İşte birkaç örnek.
  • Örnek ver!
  • Örnek bir cümle ekliyorum.
  • Tartış ve örnekler ver.

Diğer dillerde Örnek anlamı nedir?

İngilizce'de Örnek ne demek? : adj. exemplary, pattern, reference, representative, sample

n. example, sample, pattern, specimen, model, type, copy, exemplar, version, exemplification, guide, illustration, instance, lead, norm, object lesson, precedent, representative, sampling, trial, type specimen

Fransızca'da Örnek : modèle

Almanca'da Örnek : n. Ausbund, Beispiel, Daktylus, Exempel, Exemplar, Ideal, Inbegriff, Inbild, Kostprobe, Leitbild, Leitstern, Machart, Modell, Muster, Musterbild, Paradigma, Probe, Schablone, Schema, Typ, Vorbild, Vorlage, Vorzeichnung, Warenmuster, Warenprobe

adj. kanonisch

Rusça'da Örnek : n. образец (M), модель (F), макет (M), рисунок (M), иллюстрация (F), подобие (N), копия (F), пример (M)

adj. образцовый, примерный, показательный