Özel nedir, Özel ne demek
Özel; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de sıfat olarak kullanılır.
- Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan, spesiyal.
- Bir kişiyi ilgilendiren, hususi, zatî.
- Her zaman görülenden, olağandan farklı
- Devlete değil, kişiye ait olan, hususi, resmî karşıtı.
- Dikkate değer.
- Ayırt edici bir niteliği olan.
- Benzerlerinden ayrılmasını sağlayan bir özelliği olan, spesiyal.
"Özel" ile ilgili cümle örnekleri
- "Özel bir ilgi gösterdi."
- "Özel durumları da göz önüne alalım."
- "Özel bir diyeceği varmış gibi koluma girdi sokakta." - N. Cumalı
- "Aşçının özel yemeği."
Felsefi anlamı:
Genelden ayrı olan; bir nesneler öbeğine ya da tek bir nesneye özgü olan. 2-(Mantıkta) Cinse karşıt olarak türle ilgili olan.
Hukuki terim anlamı:
husûsî. ~ kişi: husûsî şahıs. ~ töre: husûsî hukuk.
Özel isminin anlamı, Özel ne demek:
Kız ismi olarak; Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan. Devlete değil, kişiye ait olan. Her zaman görülenden, olağandan farklı, dikkate değer. Erkek ismi olarak; Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan. Devlete değil, kişiye ait olan. Her zaman görülenden, olağandan farklı, dikkate değer.
İngilizce'de Özel ne demek? Özel ingilizcesi nedir?:
custom, private, special
Fransızca'da Özel ne demek?:
spécifique
Özel anlamı, tanımı:
Özel ad : Bir kişiye, benzerlerinden farklı özellik taşıyan varlığa veya topluluğa verilen ad, özel isim: Ali, Ankara, Kızılırmak, Özbek, Türkçe gibi.
Özel af : Yaşlılık, hastalık vb. sebeplerle bir suçlunun cezasının kaldırılması.
Özel dikiş : Genellikle bir tane dikilen ve özel kesimlere sahip giysi.
Özel dil : Aynı meslekten olanların veya aynı iş alanında çalışanların kendi aralarında konuştukları dil.
Özel girişim : Özel sektör.
Özel hayat : Kişinin kendine özgü yaşayışı, yaşama tarzı, kendisini ilgilendiren tutum ve davranışı, özel yaşam.
Özel isim : Özel ad.
Özel kalem : Bu kimselerin çalıştığı yer. Kamu veya özel sektördeki üst düzey yöneticinin görüşmelerini düzenleyen, gizlilik derecesi bulunan yazışmalarını yapan kimse.
Özel kesim : Resmî kesimden ayrı ve bağımsız çalışan grup.
Özel mülkiyet : Kişinin sahip olduğu taşınır veya taşınmaz mal.
Özel okul : Devlet yönetiminden ayrı, mülkiyeti kişiye veya bir özel kuruluşa ait eğitim öğretim yeri.
Özel radyo : Kişi veya kuruluşlara ait radyo istasyonu.
Özel sayı : Bir süreli yayının belli bir konuya ayrılmış sayısı.
Özel sektör : Ekonomi alanında özel kişilerin veya kuruluşların yaptığı işlerin bütünü, kamu kesimi dışında kalan iş alanı, özel girişim, özel teşebbüs, hür teşebbüs.
Özel televizyon : Kişi veya kuruluşlara ait televizyon kanalı.
Özel teşebbüs : Özel sektör.
Özel tiyatro : Kişi veya kuruluşlara ait tiyatro.
Özel ulak : Geldiği postanede bekletilmeden özel bir araç veya görevli ile yerine ulaştırılan (mektup, paket vb.), ekspres.
Özel yaşam : Özel hayat.
Hizmete özel : Kurum, kuruluş vb.nde belirli işler için kullanılmak üzere ayrılmış taşıt. Şikâyet, istek vb.ni ilgili makama bildirmek üzere gönderilen yazının, belgenin, raporun ve yayınların taşıdığı gizlilik derecesini bildiren terim.
Kişiye özel : Sadece o kişiye ait, o kişi tarafından kullanılabilen, zata mahsus. Şikâyeti, isteği vb.ni ilgili makama bildirmek üzere gönderilen yazının taşıdığı gizlilik derecesini bildiren terim.
Özel girişimci : Özel girişimcilik yanlısı kimse veya görüş.
Özel girişimcilik : Ekonomik alanda özel girişimi tercih etme.
Özelik : Herhangi bir durumu gösterebilme yeteneği.
Özelleşme : Özelleşmek işi.
Özelleşmek : Özel bir duruma gelmek.
Özelleştirme : Devlete ait taşınır, taşınmaz malların teklif alma veya ihale yoluyla satışını yapma. Özelleştirmek işi.
Özelleştirmek : Bir şeyi özel duruma getirmek veya özel olarak kullanmak, kamulaştırmak karşıtı. Kamu malını satarak özel duruma getirmek.
Özellik : Bir şeyin benzerlerinden veya başka şeylerden ayrılmasını sağlayan nitelik, hususiyet, hasiyet, hassa, mahsusluk, spesiyalite.
Özellikle : Özel olarak, her şeyden önce, başta, hele, bilhassa, hassaten, hususuyla, bahusus, mahsus, mahsusen.
Kişi : Çekimli fiillerde ve zamirlerde konuşan, dinleyen, sözü edilen varlık, şahıs. Oyun, roman, hikâye vb.nde yer alan kimse. Eş, koca. Erkek. Kadın veya erkeğe verilen genel ad, şahıs, zat, nefer.
İlişkin : İlgisi, ilişiği olan, bağlı, ilgili, ait, merbut, müteallik.
Spesiyal : Özel.
Benzer : Benzeşim. Bazı önemsiz veya tehlikeli sahnelerde asıl oyuncunun yerine çıkan, yapı ve yüz bakımından bu oyuncuyu andıran kimse, dublör. Nitelik, görünüş ve yapı bakımından bir başkasına benzeyen veya ona eş olan, benzeri, müşabih, mümasil.
Ayrılma : Bir biçmeden geçen beyaz ışığın türlü renklerde görünmesi. Ayrılmak işi.
Husus : Konu, madde. Özellik, yön.
Devlet : Bu tüzel varlığın yönetim organları. Talih. Büyüklük, mevki. Mutluluk. Toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlık.
Bir : Eş, aynı, bir boyda. Bir kez. Bu sayıyı gösteren 1 ve I rakamlarının adı. Aynı, benzer. Değer, önem bakımlarından birbirinden farksız, birbirine eşit, birbirine benzer. Sadece. Sayıların ilki. Beraber. Bu sayı kadar olan. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı). Tek. Ancak, yalnız. Ortaklaşa olan, birleşik, müşterek.
Hususi : Özel. Özel olarak, özel bir biçimde.
Zati : Zaten.
Değer : Kişinin isteyen, gereksinim duyan bir varlık olarak nesne ile bağlantısında beliren şey. Bir değişkenin veya bilinmeyenin sayı ile anlatımı. Üstün nitelik, meziyet, kıymet. Üstün, yararlı nitelikleri olan kimse. Bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık, kıymet. Bir ulusun sahip olduğu sosyal, kültürel, ekonomik ve bilimsel değerlerini kapsayan maddi ve manevi ögelerin bütünü. Bir şeyin para ile ölçülebilen karşılığı, bedel, kıymet, paha, valör.
Her : Önüne geldiği ismin benzerlerini "teker teker hepsi, birer birer hepsi, birer birer tamamı" anlamıyla kapsayacak biçimde genelleştiren söz.
Zaman : Olayların oluş ve akış sırasını belirleyen, düzenli ve dönemli gök olaylarını birim olarak kullanan sanal bir kavram. Dönem, devir. Bir işe ayrılmış veya bir iş için alışılmış saatler, vakit. Çağ, mevsim. Belirlenmiş olan an. Fiillerin belirttikleri geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman, geniş zaman kavramı. Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit. Bu sürenin belirli bir parçası, vakit. Yer kabuğunun geçirdiği gelişimde belirlenen ve fosillere göre dörde ayrılan geniş evrelerden her biri.
Farklı : Farkı olan, aralarında fark bulunan, değişik, ayrımlı.
Özel alaşım : Özel uygulamalar için yapılan ve kullanılan alaşım.
Özel amaçlı bilgisayar : Sınırlı bir sorun kümesi üzerinde çalışmak üzere tasarlanmış bir bilgisayar.
Özel anahtar parolası :
Özel anestezi kombinasyonları : Genel anestezik ilaçları, narkotik analjezikler ve nöroleptik ilaçlarla birleştirerek yapılan anestezi biçimi.
Özel anıklık testleri : Kişilerin özel yetenek, ustalık ve gizilgüçlerini ölçmeye yarayan testler.
Özel anlaşmalar : Belge ile tanınan koruma dışında kalarak yapılan anlaşmalar.
Özel anlaşmalara dayanan dışalım : NATO altyapı ve kıyıötesi harcamaları kapsamında yapılan ve İthalat Yönetmeliğince düzenlenen dışalım türü.
Özel antrepo : Yalnızca antrepo işleticisine ait eşyanın konulabildiği gümrük antreposu.
Özel arakoruncak : Özel kişilere ilişkin arakoruncak. Kimi gümrüklü malların özelliklerine uygun olarak yapılmış arakoruncak (özellikle, parlayıcı ve patlayıcı maddeler için olanlar).
Özel asalak : Ancak belirli konakçılarda ya da bu konakçıların belirli örgenlerinde yaşayabilen asalak. (Bağırsaksolucanı, insanın özel asalağıdır.)
Özel ile ilgili Cümleler
- Özel bir kompartıman ayırtmak istiyorum.
- Özel bir muamele istemiyorum.
- Sinemalarda yemek yiyenler insanlar için cehennemde özel bir yer var.
- Özel bir kilinikte psikoterapist olarak çalışıyor.
- Özel bir amacı yok.
- Özel alanların özel kalmamasından şikayetçiyim.
- O, özel jetiyle tüm kıtayı katetti.
- Özel bir görev için Avrupa'ya gönderildi.
- Burak özel kuvvetlerdeydi ve onlar orada onlara psikolojik savaş öğretiyorlar.
- Özel bir görüş alabilir miyim?
- Ali özel kuvvetlerin iyi eğitimli bir üyesidir.
- Burak Tuğba'yı çok özel bir neden için davet etti.
- Baldır kaslarındaki gece krampları özellikle acı vericidir.
- Onun çok erkek arkadaşı var ama bu özel.
Diğer dillerde Özel anlamı nedir?
İngilizce'de Özel ne demek? : adj. special, personal, private, distinctive, particular, specific, proper, ad hoc, closet, esoteric, especial, exclusive, express, extraordinary, individual, intimate, peculiar, privy, proprietary, sole, state, very
pron. self
Fransızca'da Özel : spécial/e, particulier/ière, privé/e, personnel/le
Almanca'da Özel : adj. absonderlich, besondere, eigen, eigenartig, eigentümlich, extra, individuell, intern, partikular, persönlich, privat, sonder, speziell, vertraulich
Rusça'da Özel : adj. личный, собственный, индивидуальный, частный, особый, специальный, специализированный, эксклюзивный, своеобразный, специфический
Bu kısımda Özel nedir? Özel ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Özel tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Özel hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.