Şeker nedir, Şeker ne demek

Şeker; kökeni farsça dilinden gelmektedir.

  • Şeker kamışı, şeker pancarı, patates, havuç, mısır, buğday vb. bitkilerin sap ve köklerinin öz suyundan veya nişastasından çıkarılan, birleşiminde karbon, oksijen ve hidrojen bulunan, beyaz, suda eriyen, mayalanabilen ve çoğu tatlı olan maddelerin genel adı.
  • Bu madde katılarak yapılmış lokum, akide, çikolata vb. tatlı yiyeceklerin genel adı.
  • Şeker hastalığı.
  • Sevimli, cana yakın ve güzel

"Şeker" ile ilgili cümleler

  • "Yirmi gün evvel ameliyat edildiği hâlde biraz şekeri görüldüğü için henüz taburcu edilememişti." - H. Taner
  • "Hele bak, ne şeker şey!"
  • "Kolonya dökmekten, şeker tutmaktan, iyi gözükeceğim diye ağız etmekten yoruldu." - L. Tekin

Kimya'daki anlamı:

1.Kapalı formülü CmH2nOn olan karbohidratlar. 2.Sakkaroza verilen genel ad.

Veterinerlik alanındaki anlamları:

Esas olarak sükroz'dan ibaret olan, glukoz ve fruktoza hidrolize olan, doğal olarak şeker pancarı, şeker kamışı, sorgum ve benzerlerinde en çok bulunan, kristalleşebilen tatlı, molekül sayısı 10’dan az olan bir disakkarit.

Şeker isminin anlamı, Şeker ne demek:

Kız ismi olarak; Şeker kamışı, şeker pancarı, patates, havuç, mısır, buğday ve benzeri bitkilerin sap ve köklerinin öz suyundan veya nişastasından çıkarılan, birleşiminde karbon, oksijen ve hidrojen bulunan, beyaz, suda eriyen, mayalanabilen ve çoğu tatlı olan maddelerin genel a

 

Bilimsel terim anlamı:

Genel olarak tatlı olan ve suda çözünen monosakkaritler ile disakkaritlere verilen ad. (Halk dilinde şeker olarak bilinen özdek, bir disakkarit olan sakkarozdur.)

İngilizce'de Şeker ne demek? Şeker ingilizcesi nedir?:

sugar

Fransızca'da Şeker ne demek?:

saccharose

Gezilecek görülecek bir yer, şehir olarak tanımı:

Şanlıurfa ilinde, Akziyaret bucağına bağlı bir yer.

Şeker kısaca anlamı, tanımı:

Şeker gibi : Çok sevimli, güzel. yumuşak huylu, yumuşak davranan.

Şekeri kestirmek : Şeker şerbetine, limon suyu veya limon tuzu katarak kaynatıp koyulaşmasını sağlamak.

Şekerim : Genellikle kadınların kullandığı sevgi bildiren bir seslenme sözü.

Şeker ağacı : Vatanı Doğu Asya olup Güneydoğu Anadolu'da da yetişen, yeşilimsi, beyaz çiçekli bir ağaç (Hovenia dulcis).

Şeker aktarması : İşaretlerle iletişim kurma, gizlice haberleşme.

Şeker bayramı : Ramazan Bayramı.

Şeker fasulyesi : Badıcı etli, tohumu yuvarlak ve beyaz bir tür fasulye.

Şeker hastalığı : Kanda şeker düzeyinin normal değerlerin üzerine çıkması sonucu çok su içme, çok yemek yeme, çok idrar yapma ve idrarda şeker bulunması ile beliren hastalık, şeker, diyabet.

Şeker kamışı : Buğdaygillerden, çiçekleri salkım durumunda başakçıklar oluşturan, 10 metreye kadar uzayabilen, öz suyundan şeker çıkarılan bir bitki (Saccarum officinarum).

Şeker pancarı : Ispanakgillerden, etli kökünden şeker elde edilen bir yıllık tarım bitkisi, kocabaş (Beta vulgaris var rapa).

 

Şekerpare : Çok tatlı bir tür kayısı. Bir tür hamur tatlısı.

Şekerrenk : Sarıya çalan renk. Bu renkte olan. İki kişi arasında dostluk ilişkilerinin bozuk olması.

Esmer şeker : Kristal şeker yapımı sırasında kristallerin santrifüj ile ayrılmasından sonra kalan şurubun kristallendirilmesi sonucu elde edilen, genellikle kraker ve bisküvilerde kullanılan, çok ince kristalli, koyu renkli, kokulu bir şeker.

Gizli şeker : Henüz tanısı konulmamış veya yüksek düzeyde seyretmeyen şeker hastalığı.

Gülbeşeker : Gül çiçeği ve şeker ile yapılmış olan macun kıvamında bir reçel türü.

Kesme şeker : Küp şeker.

Küp şeker : Çay, kahve vb. içecekleri tatlandırmak amacıyla kullanılan, kalıba dökülüp belli bir biçim verilerek kesilmiş şeker, kesme şeker, çay şekeri.

Toz şeker : Ufak billur biçiminde şeker.

Akide şekeri : Akide.

Badem şekeri : İnce bir şeker tabakasıyla kaplanmış iç badem.

Bayram şekeri : Özellikle dinî bayramlarda konuklara ikram edilen şeker veya çikolata.

Bonbon şekeri : Bonbon.

Çay şekeri : Küp şeker.

Elma şekeri : Boya katılmış şeker pekmezine batırılarak şekerlenen ve çubuğa takılarak satılan elma.

Horoz şekeri : Çeşitli renklerde yapılmış, ince tahta çubuğa takılıp satılan horoz biçiminde şeker.

Kestane şekeri : Kestanenin şeker şerbeti içinde kaynatılmasıyla yapılmış olan şekerleme.

Kıtlama şekeri : Küçük parçalara ayrılarak çay içerken kullanılan sert şeker.

Kişniş şekeri : İçinde bir kişniş tanesi bulunan ufak şeker.

Leblebi şekeri : İçinde leblebi olan şeker.

Lohusa şekeri : İçinde karanfil, baharat ve şekerciboyası bulunan, baklava biçiminde kırmızı şeker.

Mevlit şekeri : Mevlit okunduktan sonra dağıtılan, özel olarak yapılmış şeker.

Meyve şekeri : Balda ve birçok meyvede bulunan bir şeker türü, levüloz, fruktoz.

Nane şekeri : Nane ruhu karıştırılarak yapılmış olan bir tür şeker.

Nişasta şekeri : Patates, mısır vb. nişastalı tarım ürünlerinden elde edilen şeker, dekstroz.

Nöbet şekeri : Halk arasında ilaç olarak kullanılan billurlaşmış şeker.

Pamuk şekeri : Pamuk helvası.

Peynir şekeri : Ağızda kolayca eriyen, donuk beyaz bir şeker türü.

Pudra şekeri : Dövülerek ince un durumuna getirilmiş şeker.

Süt şekeri : Laktoz.

Üzüm şekeri : Glikoz.

Şekerci : Şeker ve şekerleme yapan veya satan kimse. Şeker satılan yer.

Şekerciboyası : Şekerciboyasıgillerden, kökü iç sürdürücü olarak kullanılan, 2-3 metre yüksekliğinde, üzümsü meyvesinden şarapları boyamak için kırmızı boya çıkarılan çok yıllık bir bitki, Amerikan üzümü (Phytolacca americana).

Şekercilik : Şeker ve şekerleme yapma veya satma işi.

Şekerleme : Toz şekerin içine meyve özleri konduktan sonra kaynatılmasıyla yapılmış olan her türlü şeker. Oturduğu yerde hafif ve kısa süreli uyuma. Şekerlemek işi.

Şekerleme yapmak : Kısa bir süre uyumak, kestirmek.

Şekerlemeci : Şekerleme yapan veya satan kimse.

Şekerlemecilik : Şekerlemecinin işi veya mesleği.

Şekerlemek : Kısa bir süre uyumak. İçine şeker koymak, şekerle tatlandırmak.

Şekerlenme : Şekerlenmek işi.

Şekerlenmek : Şekerli eriyiklerin içindeki şeker, billur durumuna gelip ayrılmak.

Şekerleşme : Şekerleşmek işi.

Şekerleşmek : Nişastalı ve selülozlu maddeler, enzimlerin veya inorganik asitlerin etkisiyle mayalanabilir şekerler durumuna dönüşmek. Bir kimse sevimli, hoşa gidecek bir duruma gelmek.

Şekerli : Lezzetli, tatlı. İçinde şeker bulunan.

Şekerli kahve : İçine şeker katılıp pişirilen kahve.

Şekerlik : Şeker yapmaya elverişli. Şeker konulan kap.

Şekersiz : Şekeri az, tadı az olan. Şekeri olmayan. Sade.

Açlık kan şekeri : Aç karnına ölçülen kandaki glikoz miktarı.

Araları şekerrenk olmak : İki kişi arasında dostluk ilişkileri bozuk olmak.

Dilenci bir olsa şekerle beslenir : "yardım bekleyen bir tane olsa umduğundan aşırı şeyler verilerek sevindirilir ancak bunların sayısı çok olduğundan hepsine aynı cömertlik gösterilemez" anlamında kullanılan bir söz.

Erken kalktım işime şeker kattım aşıma : "işine sabahleyin erken başlayan kimse başarı elde eder" anlamında kullanılan bir söz.

Kan şekeri : Kanda bulunan şeker.

Katrandan olmaz şeker olsa da cinsine çeker : "kötü asıllı şey ve kişi iyiye dönmez" anlamında kullanılan bir söz.

Katranı kaynatsan olur mu şeker : "kişi, kendi özünü veya asıl özelliklerini değiştirmiş gibi görünse de asla değişmez" anlamında kullanılan bir söz.

Orta şekerli : Ne çok iyi ne de çok kötü, şöyle böyle (durum). Ne az ne de çok şekeri olan.

Kamış : Erkeklik organı. Buğdaygillerden, sulak, nemli yerlerde yetişen, boğumlu, sert gövdesi olan bitkiler (Phragmites australis). Bu bitkiden yapılmış. Sıvı içecekleri bardak veya şişeden kolayca içmek için kullanılan ince, plastik boru, pipet.

Pancar : Ispanakgillerden, vitamince zengin bir bitki (Beta vulgaris). Bu bitkinin şeker elde edilen kalın ve etli kökü.

Patates : Patlıcangillerden, yaprakları ve sürgünleri acı bir bitki (Solanum tuberosum). Bu bitkinin toprak altında oluşan, nişastası çok, yenebilen yumruları.

Havuç : Maydanozgillerden, koni biçimindeki etli kökü için sebze olarak yetiştirilen, iki yıllık otsu bir kültür bitkisi, yeregeçen (Daucus carota).

Mısır : Bu ürünün taneleri. Bu bitkinin koçan üzerindeki taneli ürünü. "Duymayan kalmadı" anlamındaki Mısır'daki sağır sultan bile duydu atasözünde geçen bir söz. Buğdaygillerden, gövdesi boğumlu ve kalın, yaprakları şerit biçiminde, boyu yaklaşık 2 metre olabilen, erkek çiçekleri tepede salkım durumunda, dişi çiçekleri yaprakla gövde arasında koçan biçiminde olan bir kültür bitkisi (Zea mays).

Buğday : Bu bitkinin başaktan ayrılıp öğütülmesiyle elde edilen tanesi. Buğdaygillerin örnek bitkisi (Triticum).

Bitki : Bulunduğu yere kök vb. organlarıyla tutunan, çoğunlukla fotosentez sonucu yaşam için gerekli bileşenleri oluşturan, birçoğu spor veya tohum aracılığıyla döl vererek çoğalan bir veya çok yıllık, otsu, odunsu canlıların genel adı, nebat.

Kesme : Lokum. Kesin, değişmez, maktu. Kesmek işi. Kıyılarımızda yaygın olarak bulunan, yuvarlak tepeli, 5 metre kadar boylu, her dem yeşil, yaprakları küçük ve kenarları testere dişli, çiçekleri yeşilimsi beyaz renkli olan bir süs ağacı, akçakesme (Phillyrea latifolia). Nazımda veya nesirde, bir cümleyi sonu anlaşılacak biçimde yarım bırakma sanatı, kat. İki çekimin birbirine doğrudan doğruya bağlanmasından, iki ayrı çekimin birbirini izlemesinden doğan durum. Kesme işareti. Küp biçiminde veya köşeli olarak kesilmiş olan. Teneke, sac vb.ni kesmek için kullanılan makas. Çizgisel iki doğru parçası ve bir eğri yayı ile sınırlanan düzlem yüzeyi.

Şeker : Şeker hastalığı. Bu madde katılarak yapılmış lokum, akide, çikolata vb. tatlı yiyeceklerin genel adı. Sevimli, cana yakın ve güzel. Şeker kamışı, şeker pancarı, patates, havuç, mısır, buğday vb. bitkilerin sap ve köklerinin öz suyundan veya nişastasından çıkarılan, birleşiminde karbon, oksijen ve hidrojen bulunan, beyaz, suda eriyen, mayalanabilen ve çoğu tatlı olan maddelerin genel adı.

Sevimli : Hoşa gitme özelliği olan, hoşa giden, cana yakın, şirin, sempatik.

Cana : "Ey sevgili" anlamında kullanılan bir seslenme sözü.

Yakın : Benzeyen, andıran, yaklaşan. Aralarında sıkı ilgi bulunan. Aralarında sıkı ilişki olan arkadaş, dost veya akraba. Erişmesi, olması zaman bakımından yaklaşmış olan. Az bir ara ile ayrılmış olan (zaman veya yer), uzak karşıtı. Uzak olmayan yer. Küçük, önemsiz değişikliklerle birbirinden ayrılan. Uzak olmadan.

Ve : Türk alfabesinin yirmi yedinci harfinin adı, okunuşu. İki kelime veya iki cümle arasına girerek aralarında bir bağ olduğunu anlatan söz.

Güzel : Göze ve kulağa hoş gelen, hayranlık uyandıran, çirkin karşıtı. Görgü kurallarına uygun olan. Sakin, hoş (hava). Okşayıcı, aldatıcı, kandırıcı. Güzellik kraliçesi. Beklenene uygun düşen ve başarı düşüncesi uyandıran. Soyluluk ve ahlaki üstünlük düşüncesi uyandıran. İyi, hoş. Adamakıllı, şiddetli. Pek iyi, doğru. Güzel kız veya kadın. Hoşa giden, beğenilen, iyi, doğru bir biçimde.

Şeker ile ilgili Cümleler

  • Biz çayımıza şeker katarız.
  • Şeker almıyor musunuz?
  • Tüm şeker yere düştü.
  • Şeker hastalığın nasıl gidiyor?
  • Torbada biraz şeker var.
  • Şeker almayı hatırladın mı?
  • Şeker dişlerini çürütür.
  • Biz çayımızı şekerli içeriz.
  • Şeker, dişlerin için kötüdür.
  • Ben ofiste şekerleme yapamıyorum.
  • Ben şekersiz içecekleri tercih ederim.
  • Şeker hastalığı bazen seni sinirli yapıyor.
  • Tom, Mary için ya çiçek ya da şeker almak istediğini söyledi.
  • Şeker almıyor musun?

Diğer dillerde Şeker anlamı nedir?

İngilizce'de Şeker ne demek? : [Seker] v. hop, leap, ricochet, skip, bounce, rebound, skim, trip

n. sugar, sweet, sucrose, candy, sugar candy, drop, taffy

pref. sacchar

Fransızca'da Şeker : sucre [le], bonbon [le]

Almanca'da Şeker : n. Glace, Zucker

Rusça'da Şeker : n. сахар (M), сласти (PL), конфета (F), сладость (F)

adj. миленький