Ağı düğü nedir, Ağı düğü ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Evde erzak olarak bulundurulan öteberi, acı tatlı, ufak tefek yiyecekler.

Zehir zıkkım: Şu yemeği ağı düğü ettiniz.

Karın ağrısına ilâç olarak kullanılan sarı bir ot.

Zararlı ya da değersiz yiyecekler.

Em ya da em olarak kullanılan yiyecekler.

Ağı düğü kısaca anlamı, tanımı

Ağı : Zehir

Düğü : Elendikten sonra geriye kalan en ince bulgur. Pirinç.

Zehir zıkkım : Son derece acı.

Karın ağrısı : Karında duyulan ağrı. Adı, niteliği bilinmeyen şey. Çekilmeyen, sevilmeyen kimse. Huzursuzluk, rahatsızlık veren iş, olay veya düşünce.

Ufak tefek : Gerekli küçük eşya, araç gereç. Kısa ve zayıf. Çok gerekli olmayan, önemsiz. Sönük, zayıf. Çok yer kaplamayan, küçük.

Acı tatlı : Şöyle böyle.

Değersiz : Değeri olmayan veya değeri çok az olan, önemsiz, kıymetsiz, naçiz.

Yiyecek : Yenmeye elverişli olan her şey. Yenebilen.

Öteberi : Önemsiz, ufak tefek şeyler.

Zararlı : Zarar veren, zararı dokunan, dokuncalı, muzır, tahripkâr.

Zıkkım : Zehir, ağı. İçki ve sigara gibi zararlı alışkanlıklar için kullanılan bir söz. Sıkıntı veren kimse ya da şey.

Ya da : Seçeneği, çeşitliliği veya tercihi belirten bir söz.

Karın : İnsan ve hayvanlarda gövdenin kaburga kenarlarından kasıklara kadar olan ön bölgesi. Mide. Döl yatağı. Bazı şeylerde şiş ve içi boş bölüm. Gelen ve yansımış dalgaların girişimiyle oluşan duraklı dalgalarda en büyük genlikte titreşen noktalar. Ahlaki açıdan kabul edilemeyen şeyleri kabullenme. İç, gönül, akıl, kafa.

 

Zarar : Bir şeyin, bir olayın yol açtığı çıkar kaybı veya olumsuz, kötü sonuç, dokunca, ziyan, mazarrat.

Tatlı : Şeker tadında olan. Acı olmayan, acı karşıtı. İnsanı çeken, göze, kulağa hoş gelen, rahatlatan, dinlendiren, sevindiren. Hoşa gidecek bir biçimde, tatlılıkla. Sevimli, hoş. Şekerle veya şekerli şeylerle yapılmış olan yiyecek.

Zehir : Organizmaya girdiğinde kimyasal etkisiyle fizyolojik görevleri bozan ve miktarına göre canlıyı öldürebilen madde, ağı, sem. Büyük üzüntü, acı, keder, sıkıntı.

Tefek : 1.Asma. [Bakınız: tevek]. Kavun, karpuz, hıyar ve benzerleri bitkilerin yaprakları. Asma yaprağı. Üzüm asmasının taze filizi. Asma, üzüm ağacı. Filiz, asma filizi.

Değer : Bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık, kıymet. Bir değişkenin veya bilinmeyenin sayı ile anlatımı. Üstün nitelik, meziyet, kıymet. Kişinin isteyen, gereksinim duyan bir varlık olarak nesne ile bağlantısında beliren şey. Üstün, yararlı nitelikleri olan kimse. Bir şeyin para ile ölçülebilen karşılığı, bedel, kıymet, paha, valör. Bir ulusun sahip olduğu sosyal, kültürel, ekonomik ve bilimsel değerlerini kapsayan maddi ve manevi ögelerin bütünü.

Erzak : Uzun süre saklanabilen yiyeceklerin genel adı.

Yiye : Zarar verici, obur (hayvan). Sahip. Eğe.

Diğer dillerde Ağı bakısı anlamı nedir?

İngilizce'de Ağı bakısı ne demek ? : bengemancy