Ağ yüksekliği nedir, Ağ yüksekliği ne demek

Teknik terim anlamı:

Sularda kurulan ağların dikey olarak mantar yakayla kurşun yaka arasındaki derinlik mesafesi.

Ağ yüksekliği tanımı, anlamı

Yüksekli : Nevşehir ili, Gümüşkent bucağına bağlı bir bölge

: İplik, sicim, tel vb. ince şeylerden kafes biçiminde yapılmış örgü. Ulaşım ve iletişim gibi alanlarda ülkenin her yerine yaygınlaştırılmış şebeke. Örümcek vb. hayvanların salgılarıyla oluşturdukları örgü. Çaprazlama örgü ile yapılmış olan ve kale direkleri arkasına gerilen örgü, file. Pantolon veya külotun apış arasına gelen yeri, apışlık. Tuzak. Oyun alanını ortadan ikiye bölen iple yapılmış örgü, file.

Yüksek : Altı ile üstü arasındaki uzaklık çok olan, alçak karşıtı. Yukarıda, üst tarafta olan yer. Toplum içinde para, ün vb. bakımından üstünlüğü olan. Normal değerlerin üstünde olan. Belirli bir yere göre daha yukarıda bulunan. Güçlü, şiddetli. Derece ya da makamı bakımından üstün. Erdemli, faziletli. Etkili.

Kurşun yaka : Ağın ağız ve kanatlarının altına tutturulan ve üzerindeki kurşun veya diğer ağırlıklar yardımıyla ağ ağzının aşağıya doğru açılmasını sağlayan kısım.

Mantar yaka : Su içerisinde mantar veya diğer yüzdürücüler yardımıyla ağın yüzmesini ve açılmasını sağlayan kısım.

 

Derinlik : Bir şeyin dip tarafının yüzeye, ağza olan uzaklığı. Yanaşık ya da dağınık düzende bulunan bir birliğin en ileride olan kısmının başından, en geride bulunan kısmının sonuna kadar olan uzaklık. En duyarlı nokta. Bir cismin en ve boy dışındaki üçüncü boyutu. Bulunulan yere göre uzakta olan yer. Borsada az sayıda hisse senedinin el değiştirmesi. Karanlık, bilinmeyen dönem. Bir konunun veya durumun özü.

Mesafe : Ara, aralık, uzaklık. Uzaklık. İlişkilerde çok içten olmama durumu, resmiyet.

Mantar : Mantarlardan, içinde zehirlileri de bulunan, silindir bir gövde ve üst tarafı şapka biçiminde olan ilkel canlıların genel adı (Fungi). Esnek ve sudan hafif olduğundan şişe tapası, cankurtaran simidi, cankurtaran yeleği, ayakkabı tabanı ve daha birçok şeyin yapımında kullanılan, su geçirmeyen, meşe ağacı tabakası. Balık ağlarını su yüzünde tutmaya veya olta sarmaya yarayan mantar parçası. Uydurma söz, yalan. Mantar hastalığı. Mantar hastalığına neden olan mikroskobik canlı. Hayvanların burun ucu. Kaldırıma araçların park edilmesini engellemek amacıyla zemine gömülmüş mantar biçiminde beton yükselti. Bu tabakadan yapılmış olan şişe tapası. Çocukların özel tabanca ile patlattıkları barutlu madde.

Kurşun : Atom numarası 82, atom ağırlığı 207,21, yoğunluğu 11,3 olan, 327,4 °C'de eriyen, yumuşak ve bükülgen, mavimtırak esmer renkte bir element (simgesi Pb). Bu elementten yapılmış. Tüfek, tabanca vb. hafif ateşli silahlarda kullanılan mermi.

Derin : Dibi yüzeyinden veya ağzından uzak olan. Kendi türünde çok gelişmiş, en ileri durumda olan. Yoğun. Dip. Uzun süren. İçten gelen. Ayrıntılı. Yüzeyden içeri inen.

 

Dikey : Başka bir doğru ile kesiştiğinde onunla birlikte dik açı oluşturan (doğru çizgi), amudi. Dik olarak.

Kurul : Bir işi yapmak, yönetmek veya bir kurum ve kuruluşu temsil etmek için görevlendirilmiş kişilerden oluşmuş topluluk, heyet, konsey, asamble.

Manta : Ayak terlememesi için ayakkabıların içine konan mantar. (Senirkent Isparta).

Olar : Onlar. Onlar (III. çokluk şahıs zamiri).

Yaka : Giysilerin boyna gelen, boynu çeviren bölümü. Giysilerin boyna gelen bölümüne eklenen ve türlü biçimlerde olan parçası. Yapıların saçaklarında, suyun içeriye sızmasını önlemek için kiremidin altıyla oluk arasına konulan metal levha. Sahil. Semt. Yelkenlerin kenar ve köşeleri. Eğik yerey. Kıyı, kenar, taraf.

Deri : İnsan ve hayvan vücudunu kaplayan tüy, kıl veya pulla kaplı tabaka, cilt, ten. Bu tabakadan yapılmış. Pazar veya panayır kurulan gün, dernek. İşlenerek kullanılır duruma getirilmiş hayvan postu. Toplantı, düğün.

Kuru : Suyu, nemi olmayan, yaş ve nemli karşıtı. Katıksız, yanında başka şey olmayan (yiyecek). Zayıf, çelimsiz, arık, sıska, kaknem. Canlılığını yitirmiş (bitki). Daha sonra kullanılmak için kurutulmuş, taze ve yeşil karşıtı. Heyecanı, tadı olmayan, tekdüze. Kuru fasulye. Salgısı olmayan. Etkisi ve sonucu olmayan. Döşenmemiş, çıplak. Yağış almayan veya üzerinde bitki olmayan. Akıcı olmayan, duygudan yoksun.

Kurş : Çürük; ezilmiş. Taş yığını; toprağa gömülü büyük taş.

Diğer dillerde Ağ yüksekliği anlamı nedir?

İngilizce'de Ağ yüksekliği ne demek ? : net depth