Aşınma payı yöntemleri nedir, Aşınma payı yöntemleri ne demek

Aşınma payı yöntemleri; Maliye alanında kullanılan bir sözcüktür.

Teknik terim anlamı:

Eşyanın özel durumları, yıpranma süreleri ve bu işlemi çeşitli yönlerden etkileyebilecek benzeri olaylar göz önünde tutularak, aşınma uygulamalarında baş vurulacak çeşitli yollar.

Aşınma payı yöntemleri kısaca anlamı, tanımı

Aşınma : Aşınmak işi. Erozyon. Korozyon

Aşınma payı : Yıpranma payı.

Yöntem : Bir amaca erişmek için izlenen, tutulan yol, usul, sistem, prosedür, politika. Bilimde belli bir sonuca erişmek için bir plana göre izlenen yol, metot.

Göz önünde : Apaçık, belirgin, aşikâr olarak.

Yıpranma : Yıpranmak işi. Doku bozukluğu.

Uygulama : Uygulamak işi, tatbikat, tatbik, pratik. Yürütüm. Bir sanat ve bilim dalının ilkelerini düşünce alanından uygulama alanına geçirip gerçekleştirme işi, kılgı, tatbik, ameliye, pratik. Kuramsal bir bilgiyi, ilkeyi, düşünceyi herhangi bir alanda hayata tatbik etme, tatbik.

Çeşitli : Çeşidi çok olan, türlü, mütenevvi.

Göz önü : Görülebilen yakın yer.

Süreler : Vergi işlemlerinde ve vergi anlaşmazlıklarında yasasında sınırlanan ölçülere göre uygulanan süreler.

Benzeri : Aynı.

Benzer : Nitelik, görünüş ve yapı bakımından bir başkasına benzeyen veya ona eş olan, benzeri, müşabih, mümasil. Benzeşim. Bazı önemsiz veya tehlikeli sahnelerde asıl oyuncunun yerine çıkan, yapı ve yüz bakımından bu oyuncuyu andıran kimse, dublör.

 

Önünde : Oyun alanının seyirciye en yakın düzeyi.

İşlem : Bir işi sonuçlandırmak için yapılmış olan iş veya uygulamaların hepsi, muamele, muamelat. Bir amaca ulaşmak için tutulan yol, prosedür. Sayıları karşı karşıya getirip belirli birtakım kurallara uygun olarak birbiri üzerine etkilendirme yöntemi. Nakit veya menkul değerleri kullanarak alım satım, takas, borçlanma vb. piyasa hareketi. Ham veya ara malları ve maddeleri fiziksel, kimyasal değişikliklerle daha uygun, kullanılır duruma getirme, muamele. Madde üzerinde her türlü değişim yapma işi, muamele.

Durum : Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon. Duruş biçimi, konum, tavır. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri.

Çeşit : Aynı türden olan şeylerin bazı özelliklerle ayrılan öbeklerinden her biri, tür, nev. Türlü. Canlıların bölümlenmesinde, bireylerden oluşan, türden daha küçük birlik.

Süre : Bir olayın başı ile sonu arasında geçen zaman parçası, zaman aralığı, zaman bölümü, müddet. Gelin giysisi yapılan bir çeşit kumaş : Sürenin arşınını iki kaymeye aldım. 1.Yüreklilik, yiğitlik. 2.Dayanıklılık : Şu adamın süresi yok. Arapça kökenli sûre: sure. Bir sesin çıkarılmasına verilen zaman. müddet. Tecimsel belgitlerin sayışımlarındaki paraların ödenmeleri için saptanan gün. Bir işin yapılması ya da bir borcun ödenmesi için gösterilen süre. [Bakınız: gösterim süresi]. [Bakınız: yayın süresi].

Uygu : [Bakınız: bağıntı]. Uyum, uygunluk.

Vuru : Kalbin, gevşeyip kasılmasından ileri gelen atım hareketi.

İşle : Nakış: İşle ipliğini aldım.

Diğer dillerde Aşınma payı yöntemleri anlamı nedir?

İngilizce'de Aşınma payı yöntemleri ne demek ? : depreciation methods