Alem nedir, Alem ne demek

Alem; kökeni arapça dilinden gelmektedir.

Yerel Türkçe anlamı:

Eğlence

Âlem, dünya, eğlence, herkes

Alem, minarenin tepesindeki ay yıldız

Güzel Sanatlar alanındaki anlamı:

(Mimarlık) Minarelerde külâhın tepesine, camilerde de esas kubbenin en sivri yerine takılan madenden yapılmış tepelik.

Veterinerlik alanındaki anlamları:

Biyolojik sınıflandırmanın en üst sınırı.

Biyoloji'deki anlamı:

Canlıların sınıflandırılmasında sınıflandırmanın ilk basamağı için kullanılan terim. Canlılar âlemi, regnum.

Gök bilimleri ve Uzay alanındaki anlamı:

[Bakınız: evren]

Su ürünleri alanındaki kelime anlamı:

Canlıların sınıflandırılmasında, sınıflandırmanın ilk basamağı, regnum.

Zooloji alanındaki anlamı:

(karşılık: regnum, Lat. regnun = dominyon): Canlıların sınıflandırılmasında kullanılan bir terim olup sınıflandırmanın ilk basamağını meydana getirir. Böylece hayvanlar âlemi ve bitkiler âlemi olmak üzere iki büyük âlem vardır.

Alem isminin anlamı, Alem ne demek:

Erkek ismi olarak; Bayrak, sancak. Minare, kubbe, sancak direği ve benzeri yüksek şeylerin tepesinde bulunan, madenden yapılmış ay yıldız veya lale biçiminde süs. Erkek ismi olarak; Dünya, cihan.

 

İngilizce'de Alem ne demek? Alem ingilizcesi nedir?:

top-rafter, kingdom

Gezilecek görülecek bir yer, şehir olarak tanımı:

Kars ili, Digor ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir bölge.

Alem anlamı, kısaca tanımı:

Alem olmak : Simge olmak.

Alemci : Camilerin kubbelerine, minarelerine alem yapan veya takan kimse.

Alemcilik : Alemcinin yaptığı iş.

Alemdar : Bayrağı veya sancağı taşıyan kimse. Önder.

Bir alem : Kendine özgü bir niteliği olan.

Cümle alem : Herkes.

Dış alem : İnsanın kendi çevresi dışındaki dünya.

Dünya alem : Herkes, bütün insanlar.

El alem : Herkes, yabancılar.

El alemin ağzı torba değil ki büzesin : "başkalarının söyleyeceklerine engel olamazsınız" anlamında kullanılan bir söz.

İçki alemi : İçkili yemek eğlentisi, içki sefası.

Kendi alemine dalmak : Çevre ile ilgisini kesip iç dünyasına kapanmak. eğlenceye, zevküsefaya kapılmak.

Kibarlar alemi : Yüksek sosyete.

Masal alemi : Doğaüstü, gerçek dışı ancak masallarda rastlanabilecek yerler.

Masal aleminde yaşamak : Gerçek olmayan, gerçekleşmesi güç olan şeyler düşünerek yaşamak. masallardaki gibi olağanüstü güzel anlar yaşamak.

Ne alem : Yadırganan ancak kızılmayan davranışları olan kimseler için kullanılan bir söz.

Ne alemde : Nasıl?.

Rakı alemi : Rakı meclisi.

Bayrak : Gerektiğinde indirilip kaldırılan, açılıp kapatılan kol. Öncü. Simge, sembol. Atletizmdeki bayrak yarışında dört sporcunun elden ele geçirdiği kısa, yuvarlak sopa. Bir milletin, belli bir topluluğun veya bir kuruluşun simgesi olarak kullanılan, renk ve biçimle özelleştirilmiş, genellikle dikdörtgen biçiminde kumaş, sancak. Baklagilllerde diğerlerinden daha üstte bulunan, daha büyük olan ve çoğunlukla başka bir renkte ve yuvarlakça olan taç yaprağı.

 

Minare : Camilerde müezzinin ezan okuduğu, sela verdiği, şerefesi olan, çoğunlukla taştan, yüksek ve ince yapı.

Kubbe : Yarım küre biçiminde olan ve yapıyı örten dam, kümbet.

Sancak : Gemilerin sağ yanı. Çoğunlukla askerî birliklere verilen yazı işlemeli, kenarları saçaklı ve gönderli bayrak. Osmanlı yönetim teşkilatında illerle ilçeler arasında yer alan yönetim bölümü, mutasarrıflık. Bayrak, liva.

Tepe : Bir yerin, bir nesnenin vb.nin üstü, hizası. Yüksekliği genellikle birkaç yüz metreyi geçmeyen, çok kez tek başına, yamaçları yatık yer biçimi. Bakışım ekseni bulunan bir eğrinin veya yüzeyin bu eksenle kesişme noktalarından her biri. Birinin yanı başı, baş ucu. Çokgende veya çok yüzlüde köşelerden her biri. İkizkenar bir üçgende eşit kenarların kesişme noktası. Başın üst, kafatasının iki kulak arasında kalan bölümü. Bir şeyin en üstteki bölümü.

Maden : Yer kabuğunun bazı bölgelerinde çeşitli iç ve dış doğal etkenlerle oluşan, ekonomik yönden değer taşıyan mineral. Bu mineralden yapılmış. Kolay ve iyi kazanç sağlayan iş veya parası elinden kolaylıkla alınan kimse. Elâzığ iline bağlı ilçelerden biri. Metal. Uyuşturucu, esrar, eroin. Çok değerli şeyleri kapsayan kaynak. Maden ocağı veya maden işletmesi.

Yıldız : Çekirdeğinde oluşan füzyon sonucunda açığa çıkan enerjiyi uzaya ışınım biçiminde yayan, ışıklı gök cisimlerinden her biri. Bir toplulukta, bir meslekte, üstün başarı gösteren kimse. Bir noktadan çevreye beş veya daha fazla çıkıntısı olan çok köşeli şekil. Kuzey 360°'lik yön, kuzey. Baht, şans, talih. Sinema, tiyatro veya müzikhol sanatçısı, star. Bu biçimde olan.

Simge : Duyularla ifade edilemeyen bir şeyi belirten somut nesne veya işaret, alem, remiz, rumuz, timsal, sembol.

Alem geçmek : < Ar. âlem: (mec.) Eğlenmek

Alem yapmak : sazlı sözlü eğlenmek.

Alem-mehşer : Mahşer günü

Alembey : Kahramanmaraş ilinde, Elbistan belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi. Ordu ili, Uzunisa bucağına bağlı bir yerleşim birimi. Yozgat ili, Hasbek bucağına bağlı bir bölge.

Alembeyli : Çorum ili, Sungurlu ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yer.

Alemdağı : Erzurum şehrinde, Karayazı ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir bölge.

Alemde : Haniya, ah keşke: Canım sıkılıyor, âlemde sigaram olsaydı.

Aleme : İplik çilelerini çözgü kalemlerine sarmaya yarıyan çark, dolap.

Aleme verir talkını , kendi yutar salkımı : ele verir talkını (veya telkini), kendi yutar salkımı.

Alemek : Ağlamak

Alem ile ilgili Cümleler

  • Sanal alem çarpıtıcılarla dolu.
  • Tanrı'nın alemi nasıl bir yer? Neyle kıyaslayacağım onu? Bir adamın alıp bahçesine ektiği hardal tohumu tanecikleri gibi. Büyüyüp kocaman bir ağaç oldu, ve sonra göğün kuşları dallarına misafir oldu.
  • Ali ve arkadaşları alemlere akıp zil zurna sarhoş oldu.
  • Gözlüklü kız ne âlemde?
  • Hava ne alemde?
  • İşler ne âlemde?
  • Sanal alemde gerçeği çarpıtmaya çalışıyorlar.
  • Tom, Mary'ye olan aşkını cümle âleme duyurmak istiyordu.
  • Devr-i âlem yaptık.
  • Ruhlar alemine inanır mısın?

Diğer dillerde Alem anlamı nedir?

İngilizce'de Alem ne demek? : [Alem] v. hale, haul; heave

adv. above, higher than

n. beyond, after life

Almanca'da Alem : n. All, Mensch: Menschen, Welt

Rusça'da Alem : n. мир (M)