Alet nedir, Alet ne demek

Alet; kökeni arapça dilinden gelmektedir.

  • Bir el işini veya mekanik bir işi gerçekleştirmek için özel olarak yapılmış nesne.
  • Bir sanatı yapmaya, uygulamaya yarayanf özel araç
  • Maşa.
  • Bir makineyi oluşturan ve işlemesine yardım eden parçalardan her biri.

"Alet" ile ilgili cümle

  • "Birtakım teşebbüslerini gerçekleştirmesi yolunda onu bir alet gibi kullanıyor." - Y. K. Karaosmanoğlu

Tarım alanında kullanılan kelime anlamı:

[Bakınız: araç]

Hukuki terim anlamı:

aygıt.

Osmanlıca Alet ne demek? Alet Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

alet

Alet hakkında bilgiler

Alet, belirli bir işi yapmak için özel olarak üretilmiş, iş sürecinde kullanılan ancak tüketilmeyen nesnedir.

Genellikle el işi yapmakta kullanılan fiziksel nesneler (örneğin çekiç, orak, saban, tırpan vb.) için kullanılmakla birlikte, bir sanatı uygulamakta kullanılan nesneler (örneğin müzik aletleri) ya da bir makine ya da makineyi oluşturan parçaların her biri (örneğin otomobil, tekerlek) de alet sayılır. Alet genellikle fiziksel bir nesne olmakla birlikte, yazılım gibi ürünleri gerçekleştirmek için kullanılmak üzere üretilmiş yardımcı yordamlar ya da yazılımlar (örneğin düzenleme, çizim, test araçları) da alet ya da araç olarak adlandırılır.

Alet ile ilgili Cümleler

 
  • Bırakın kurcalayayım bırakın içlerini açıp bakayım aletler eşyalar bozulur da yapamazsam yardımı o zaman edin.
  • Hatırladığım kadarıyla hayatımda üç şey çaldım biri bir aletti biri kalemdi biri de deodoranttan bir fıstı.
  • Bu ürünle birlikte optik aletlerin kullanımı göz tehlikesini artıracaktır.
  • Çıplak gözle ya da dürbün ya da teleskop gibi herhangi bir aletle doğrudan doğruya güneşe bakmamalısın.
  • Ali Mary'ye kullanmayı bitirdiğinde çekici alet çantasına geri bırakmasını söyledi.
  • Bir aletin kayganlığını, bir makinenin işleyişini yağlı bir madde sürerek kolaylaştırabiliriz.
  • Hangi müzik aletini çalmayı öğrenmek istersen iste, en önemli şey başlangıçtan beri hiç hata yapmamaktır, çünkü hatalar doğru yaptığın şeylerden daha kolay akla yerleşir.
  • Alet çantası dediğin şey dinlenme odasında daha önceden durmuyordu değil mi?
  • Wimbledon'da şimdi, servis atışlarını değerlendiren özel elektronik aletler var.
  • Benim bahçemdeki yabani otları çekmek için bir alete ihtiyacım var.

Alet anlamı, tanımı:

Gerçekleştirmek : Gerçek duruma getirmek, yapmak, ortaya koymak.

Nesne : Geçişli fiili bütünleyen yalın veya belirtme durumunda bulunan tümleç. Belli bir ağırlığı ve hacmi, rengi olan her türlü cansız varlık, şey, obje. Öznenin dışında kalan her konu, obje.

Sanat : Bir meslekte uyulması gereken kuralların tümü. Zanaat. Bir şey yapmada gösterilen ustalık. Bir duygu, tasarı, güzellik vb.nin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık. Belli bir uygarlığın veya topluluğun anlayış ve zevk ölçülerine uygun olarak yaratılmış anlatım.

 

Araç : Kişiler veya nesneler arasında bağlantı sağlayan şey, vasıta. Bir iş yapmakta veya sonuçlandırmakta gücünden yararlanılan nesne. Taşıt. Kastamonu iline bağlı ilçelerden biri.

Makine : Araba, otomobil. Herhangi bir enerji türünü başka bir enerjiye dönüştürmek, belli bir güçten yararlanarak bir işi yapmak veya etki oluşturmak için çarklar, dişliler ve çeşitli parçalardan oluşan düzenekler bütünü. Bir alet veya taşıtın hareket etmesini sağlayan mekanizması.

Parça : Nesne. Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey. Küçümseme ve değersiz sayma bildiren bir söz. Bir bütünden kopma, kırılma, yırtılma vb. yoluyla ayrılmış bölüm, lime. Birkaçı bir araya geldiğinde bir bütünü oluşturan şeylerin her biri, modül. Müzik eseri. Güzel, alımlı kız veya kadın. Tane. Pasaj.

Alet etmek : Bir kimseyi hoş olmayan bir işte aracı olarak kullanmak.

Alet olmak : Bilerek veya bilmeyerek kötü bir işe aracılık etmek, vasıta olmak.

Alet edevat : Bir el işini veya mekanik bir işi gerçekleştirmek için kullanılan araçlar.

Tansiyon aleti : Ölçümün yapıldığı andaki kan basıncı değerlerini gösteren alet.

Çalgı aleti : Çalgı.

Kondisyon aleti : Vücut sağlığını korumak ve geliştirmek için kullanılan kondisyon bisikleti, koşu bandı, kürek vb. araçlardan her biri.

Ses aleti : Ses aygıtı.

Suç aleti : Suçun işlendiği alet veya suçun işlenmesinde söz konusu olan alet.

Tesviye aleti : Düzeç.

Alet işler el övünür : "bir kimse ne kadar usta olursa olsun gerekli araçları olmadan kusursuz iş yapamaz" anlamında kullanılan bir söz.

Aletli : Aleti olan veya aletle yapılan.

Aletli jimnastik : Birtakım aletler kullanılarak yapılmış olan jimnastik, araçlı jimnastik.

Emeline alet etmek : Birini veya bir şeyi kendi istekleri doğrultusunda kullanmak.

Mekanik : Kuvvetlerin maddeler ve hareketler üzerine etkisini inceleyen fizik dalı. Makine ile yapılan. Düşünmeden yapılan. Denge veya hareket kurallarıyla ilgili.

Yapma : Yapay. Yapmak işi. Yapmacık, sahici karşıtı.

Uygulama : Bir sanat ve bilim dalının ilkelerini düşünce alanından uygulama alanına geçirip gerçekleştirme işi, kılgı, tatbik, ameliye, pratik. Kuramsal bir bilgiyi, ilkeyi, düşünceyi herhangi bir alanda hayata tatbik etme, tatbik. Uygulamak işi, tatbikat, tatbik, pratik. Yürütüm.

İşlem : Nakit veya menkul değerleri kullanarak alım satım, takas, borçlanma vb. piyasa hareketi. Sayıları karşı karşıya getirip belirli birtakım kurallara uygun olarak birbiri üzerine etkilendirme yöntemi. Ham veya ara malları ve maddeleri fiziksel, kimyasal değişikliklerle daha uygun, kullanılır duruma getirme, muamele. Madde üzerinde her türlü değişim yapma işi, muamele. Bir işi sonuçlandırmak için yapılmış olan iş veya uygulamaların hepsi, muamele, muamelat. Bir amaca ulaşmak için tutulan yol, prosedür.

Yardım : Etki. İşlerin daha etkin ve verimli olabilmesi için sağlanan katkı, destek. Kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanma, muavenet. Bir ülkeye bağış veya ödünç olarak verilen para ve ihtiyaç maddeleri. Bağış, iane.

Yapmak : Salgılamak, çıkarmak. Bir dileği, bir isteği yerine getirmek, uygulamak, ifa etmek. Yol almak. Bir harekete, işe başlamak veya bir hareketle, işle uğraşmak. Gerçekleştirmek. Üretmek. Bir düşünceyi, bir davranışı, bir isteği işe dönüştürmek, gerçekleştirmek. Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek. Onarmak, tamir etmek. Bir durum yaratmak. Evlendirmek. Olmasına yol açmak. Davranmak, hareket etmek. Bir şeyi başka bir şey durumuna getirmek. Dışkı çıkarmak. Düzenli bir duruma getirmek. Edinmek, sahip olmak. Bir kimseye bir meslek kazandırmak, yetiştirmek. Olmak. Tehdit yoluyla birini herhangi bir duruma düşürmek.

Genel : Ayrıntıları göz önüne alınmayarak bütünü bakımından ele alınan. Herkesin yararlanabileceği (yer, nesne). Bir genelleme sonucunda elde edilen. Bir şeye veya bir kimseye özgü olmayıp onun bütün benzerlerini içine alan, umumi. Yetkisi ve sorumluluğu çok olan.

Maşa : İç içe geçme ayaklarıyla yüksekliği ayarlanabilen masa biçiminde atlama aracı. Ayaklar veya bir destek üzerine oturtulmuş tabladan oluşan mobilya. Bu mobilya etrafında oturanların tümü. Dairelerde, kurumlarda belli konularla ilgili işlerin görüldüğü bölüm. Düz duruşlu yer, düzlek yapı.

Alet işler, el övünür : “bir kimse ne kadar usta olursa olsun gerekli araçları olmadan kusursuz iş yapamaz” anlamında kullanılan bir söz.

Alet kullanma : Bir hayvanın bir sonuca ulaşmak üzere bir araç kullanması.

Aletirik : < Fr. électrique: Bu enerjinin gündelik hayatta kullanılan biçimi, aydınlanma Elektrik (

Aletmek : Hile etmek, aldatmak: Sen bana bu işte alettin. İletmek, götürmek, alıp gitmek.

Aletsiz : Aleti olmayan veya aletle yapılmayan.

Aletsiz balıkçılık : Herhangi bir alet kullanılmadan gerçekleştirilen, elle, suya dalma, toplama yeri oluşturma ve hayvanlar yardımıyla avcılık biçimi, toplama balıkçılık.

Diğer dillerde Alet anlamı nedir?

İngilizce'de Alet ne demek? : adj. instrumental, gadgety

n. tool, appliance, instrument, device, apparatus, implement, jigger, organ, vessel

Fransızca'da Alet : instrument [le], appareil [le], ministre [le], outil [le]

Almanca'da Alet : n. Apparat, Gerät, Hilfsmittel, Instrument, Werkzeug

Rusça'da Alet : n. инструмент (M), прибор (M), орудие (N), приспособление (N), `орган (M), снаряд (M)

adj. инструментальный