All türkçesi All nedir

  • Katışıksız.
  • Berabere.
  • Hepsi.
  • Hep.
  • Her biri.
  • Bütün.
  • Masa tenisi alanında kullanılır.
  • Oyunun herhangi bir anında oyuncuların sayı ya da dönem bakımından eşit durumda olduklarını bildiren deyim.
  • Tüm.
  • Tümü.
  • [#tam Tamamen].
  • Her iki taraf.
  • Herkes.
  • Alayı.
  • Her şey.
  • Tümüyle.
  • Tümünü.
  • Her.
  • Büsbütün.
  • Bütünüyle.
  • Ne var ne yoksa.

All ile ilgili cümleler

English: "But three million is all I have," Dima said. "No more, no less."
Turkish: "Fakat bütün sahip olduğum üç milyon" dedi Dima. "Ne daha çok ne daha az."

English: "Are you sure you want me to tell you?" "Please, I'm all ears!"
Turkish: "Sana söylememi istediğinden emin misin?""Lütfen çok dikkatli dinliyorum!"

English: "Do you know what's going on?" - "No. What's it all about then?"
Turkish: "Neler oluyor biliyor musun?" - "Hayır. O zaman bütün bunlar ne demek oluyor?"

English: "Have you ever been told that you look like Moustapha Cruise?" "Ah, people tell me that sometimes, but I don't think we look alike at all myself."
Turkish: Hiç Mustafa Cruise'a benzediğin söylendi mi? " " Ah, insanlar bazen onu bana söylüyor, ama bizim kendimize benzediğimizi sanmıyorum."

English: "A" is the first of all letters -- God is the first of everything in the world.
Turkish: "A" bütün harflerin birincisidir-- Allah dünyada her şeyin birincisidir.

 

All ingilizcede ne demek, All nerede nasıl kullanılır?

All aboard : Herkes gemiye!.

All about : Her yerinde.

All abroad : Şaşkın. Aklı karışmış. Geri kafalı. Çağdışı kalmış.

All active templates : Tüm etkin şablonlar.

All afire : Yanıp tutuşmuş.

All agree : Herkes razı. Söz birliği yapmak. Herkes hemfikir.

All along the line : Sıra boyunca. Yol boyunca. Her işte. Öteden beri. Her noktada. Her evresinde. Her yönden. Her evrede. Başından sonuna kadar. Başından başlayarak.

All along : Süresince. En başından. Öteden beri. Boyunca. Daima. Başından beri. Ta başından. Baştan beri. Her zaman. Hep böyle.

All and sundry : Her biri. Cümbür cemaat. Hepsi. Herkes.

All around : Her alanda başarılı. Çok yönlü. Çepçevre. Geniş kapsamlı. Her bakımdan. Mükemmel. Dört yandan. Pek çok yeteneği olan. Her şeyi hesaba katarak. Her yönden.

İngilizce All Türkçe anlamı, All eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak All ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Staringly : Göz kırpmadan.

Whole kit and caboodle : Her şey veya her şeyi. Hepsi veya tümü birden. Tümü birlikte. Tüm miktar. Takım taklavat. Hepsi birden. Hepsini.

Whatever : Her ne. Hiç. Ne. Her çeşit. Herhangi bir. Her türlü. Ne tür olursa. Herhangi.

Incorrupted : Masum. İffetli. Ahlaklı. Tertemiz. Şerefli. Onurlu. Saf. Ahlaken bozulmamış. Namuslu.

Aggregate : Bir araya toplamak. Etmek (toplamı). Kümelenmek. Yekun tutmak. Kümeleşmek. Birleştirmek. Toplam. Bilgisayar, kimya alanlarında kullanılır. Toplamak. Ulaşmak (toplamı).

All in all : Her şeyi hesaba katarak. Herşey. Son. Neticede. Her şeyi düşünerek. Topu topu. Sonuçta. Bütün olarak (değerlendirildiğinde). Herşeyi hesaba katarak.

 

Anything : Herhangi bir şey. (herhangi) bir şey. Ne olsa. Hiçbir şey. Herhangi birşey. Bir şey.

Continuum : Bölünmemiş şey. Süreç. Süreklilik. Sürekli ortam. Doğadaki bütün nesnelerin içinde yer aldığı sürekli uzay-zaman ortamı. Özellikleri, kesiksiz olarak bir yerden bir yere değişen ya da aynı kalan ortam. Fizik, kimya alanlarında kullanılır. Kontinuum. Uzay-zaman.

Gamuts : Bir şeyin tamamı. Gam. Takım. Gam (müzik terimi). Tam uzam. Baştan sona her şey. Uçtan uca dizi. Süre. Dizi. Nota dizisi.

Absolute : Saltık. Absolüt. Sade, saf, tam, karışımsız olan, absolüt. Saf, karışım göstermeyen, temiz, absolü. Sınırsız. Koşulsuz, bağımsız, göreli olmayan ve kendi başına tam sayılan bir olgunun bu niteliği. Mutlak. Katıksız. Kesin.

All synonyms : every last, completes, meer, entirety, in common with, fairly, gamut, completest, every one, ever, totally, deuce, every inch of one, altogether, from head to foot, through and through, clearest, purest, evermore, whole hog, quits, everything, anybodies, absolutes, everybody, as a whole, de, complete, apiece, either, caboodle, all round, every.

All zıt anlamlı kelimeler, All kelime anlamı

Some : Bazı bölümleri. Birtakım. Soma. Yaklaşık. Bir. Biraz. Oldukça çok. Bazısı. Birkaç. Keybir.

No : Olumsuz karar. Olumsuz oy veren kimse. Olumsuz oy. Yasak. Hiçbir. Gereksiz. Ret. Olmaz. Red. Sahne çerçevesinin iç yüzünde, yukarıda, sağ ve sol yanlardaki dizi ışıtaçların tümü.

Partly : Bir ölçüde. Bir dereceye kadar. Kısmen. Komple olmayan. Yer yer. Tam olmayan.

All ingilizce tanımı, definition of All

All kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Entirely. All the year. All the strength. Everything or every person. Everything included or concerned. The whole quantity, extent, duration, amount, quality, or degree of. As, our all is at stake. Altogether. Very. Although. The aggregate. Wholly. Totality. Every. The whole number of. All abundance. Quite. Loss of all power. Any whatever. Completely. The whole. The whole. You will see us all (or all of us). Albeit. My friend is all for amusement. The whole number, quantity, or amount. All the land. As, all the wheat. All happiness. As, all bedewed. Beyond all doubt. The entire thing.