All times türkçesi All times nedir

  • Tüm zamanlar.
  • Tam günlük.
  • Gelmiş geçmiş.
  • En.
  • Diğerlerinden üstün.

All times ile ilgili cümleler

English: Jale keeps her laptop with her at all times.
Turkish: Jale dizüstü bilgisayarını her zaman yanında bulundurur.

English: You are in my thoughts at all times.
Turkish: Sen her zaman düşüncelerimdesin.

English: It is ironic that one of the most colonialist countries of all times accuses Buenos Aires of being colonialist!
Turkish: Öyle ironik ki, tüm zamanların en sömürgeci ülkelerden biri, Buenos Aires'i sömürgeci olmakla suçluyor.

All times ingilizcede ne demek, All times nerede nasıl kullanılır?

All : Alayı. Ne var ne yoksa. Hepsi. Her biri. Tümü. Tüm. Tamamen. Büsbütün. Her.

Times : Devir. Zaman. Kat. Kez. Şimdiki zaman. Çarpı. Defa. Günler. Çağ. Kere.

At all times : Daima. Her zaman.

All aboard : Herkes gemiye!.

All about : Her yerinde.

All abroad : Aklı karışmış. Şaşkın. Geri kafalı. Çağdışı kalmış.

All active templates : Tüm etkin şablonlar.

İngilizce All times Türkçe anlamı, All times eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak All times ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Besting : Alt etmek. Baskın çıkmak. En iyi. Yenmek. En iyi şekilde. Geçmek. Hakkından gelmek. En iyisi. Birinci sınıf.

 

Most : En fazla. En çok. Çok. Adl. En fazla miktar. Pek çok. Son derece. S. En fazlası.

Width : Geniş olma durumu. Bir filmin iki kenar arasında kalan, filmlerin çeşitlerine göre değişen ve filmlerin boylarını belirleyen uzunluğu. Gen. Enlilik. Bilgisayar, sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Genişlik. Belli bir boyda kumaş parçası. Arz.

Best : Yenmek. Birinci sınıf. En çok. En iyisi. Baskın çıkmak. En iyi şekilde. Geçmek. Hakkından gelmek. En iyi.

Bests : Yenmek. En iyi. En iyi şekilde. Baskın çıkmak. Hakkından gelmek. En iyisi. Birinci sınıf. Geçmek. Alt etmek.

Widths : Genişlik.

Mosts : Pek çok. Çoğu. En fazla. Ekseriyet. Pek. En fazla miktar. En çok. En fazlası.

Diameters : Çap. Kalınlık.

The most : Rakamsal olarak en yüksek. En fazla miktarda. En fazla. En çok. Pek çok. En fazla miktar. Çoğu. Pek. En büyük derece veya ebatta.

Diameter : Çap. Kutur. Çapı. Diyametre. Uç noktaları dairenin çevresi üzerinde bulunan ve çemberin merkezinden geçen doğru parçası. Kalınlık. Bir çemberin özeğinden geçen bir doğrunun çemberi kestiği iki nokta arasındaki uzaklık.

All times synonyms : all time, the very, very, breadths, of all time, breadth.