Allowing türkçesi Allowing nedir
- İndirim yapmak.
- Koyvermek.
- Fikrinde olmak.
- Kabul etmek.
- Vermek.
- Göz önüne almak.
- İmkan vermek.
- İzin vermek.
- Düşünmek.
- Bırakmak.
- Hesaba katmak.
- İzin verilen.
- İtiraf etmek.
- Ayırmak.
Allowing ile ilgili cümleler
English: Ali is having a hard time swallowing.
Turkish: Ali yutma zorluğu yaşıyor.
English: Allowing robots to take their own decisions can be dangerous, because they can turn against their owner.
Turkish: Robotların, kendi kararlarını verebilmelerine olanak tanımak tehlikeli olabilir; çünkü sahiplerine karşı çıkabilirler.
English: Ali had trouble swallowing the pills.
Turkish: Ali hapları yutarken zorluk yaşadı.
English: I'm not swallowing that.
Turkish: Onu yutmuyorum.
English: I think it's time for me to stop allowing her to always have her own way.
Turkish: Sanırım onun her zaman istediğini yapmasına izin vermeyi durdurmamın zamanıdır.
Allowing ingilizcede ne demek, Allowing nerede nasıl kullanılır?
Allowing for : Öngörmek. Göz önünde bulundurmak. Akılda tutmak. Hesaba katmak. Fırsat vermek.
Difficulty in swallowing : Yutkunma güçlüğü. Yutkunma zorluğu. Yutma güçlüğü. Yemek borusu, yutak veya ağız yaralanmaların veya sinirsel uyarımlarındaki yetersizliklerden kaynaklanan yiyecek ve içecekleri yutma güçlüğü, yutkunma güçlüğü, disfaji, oral disfaji, orofarengiyal disfaji, farengiyal disfaji, yutak disfajisi, orofarengiyal yutma güçlüğü.
Disallowing : İzin vermemek. Saymamak. İptal etmek. Reddetmek. Menetmek. İnkar etmek.
Fallowing : Nadas.
Fallowing land : Nadas. Üretim yapılan tarlanın, bir sonraki üretim dönemi için sürülerek dinlenmeye bırakılması.
Shallowing : Derin olmayan. Sığ. Yüzeysel. Sığlaşan.
Hallowing : Takdis etmek. Kutsal saymak. Kutsamak. Takdis. Kutsallaştırmak.
Sallowing : Soluk yüzlü. Keçi söğüdü. Benzi sararmış. Renksiz. Soluk. Solgun. Sararmış (beniz). Sarı benizli. Keçisöğüdü. Soluk benizli.
Wallowing : Çamurda ya da suda yuvarlanma. Yuvarlanmak. Çamurda yuvarlanmak.
Allow accented uppercase : Vurgulu büyük harfleri kullan.
İngilizce Allowing Türkçe anlamı, Allowing eş anlamlısı
Sözcükler, direkt olarak Allowing ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.
Appropriated : Muhassas. İç etmek. Tayin olunmuş. Özelleştirmek. Üstüne oturmak. El koymak. Ayrılmış. Kendine maletmek. Tahsis olunmuş.
Avowing : Açıkça söylemek. Beyan etmek. Açıkça söyleme.
Assign : Atamak. Devretmek. Bağlamak. Görev vermek. Pay olarak vermek. Göreve seçmek. Bir işe koymak. Belirlemek. İş vermek.
Assigns : Devretmek. Göreve seçmek. Belirlemek. Saptamak. Bağlamak. Atamak. Devredilen. Tahsis etmek. Feragat edilen.
Authorising : Onaylamak. Yetki vermek. Ruhsat vermek.
Accedes : Yanaşmak. Katılmak. Razı olmak. Tahta çıkmak. Yerine getirmek. Yönetime geçmek. Uymak. İş başına gelmek. İktidara gelmek.
Released : Gevşetmek. Gösterime sokmak. Deklanşöre basmak. Feragat etmek. Açığa çıkan. Muaf tutmak. Müsaade edilmiş. Salmak.
Let out : Çıkarmak. Koparmak. Kiraya verme. Gevşetmek (ip veya kablo veya vb'ni). Genişletmek (elbiseyi). Kaçmasına izin vermek. Bollaştırmak. Çıkmasına izin vermek.
Avow : Kabul. İtiraf. Açıkça söylemek. Kabul ve teyit etmek. İkrar. İtiraf etme. İlan. Beyan etmek. Kabul etme.
Administers : Vermek (ilaç, ceza vb). Verdirmek. Ettirmek. Tedvir etmek. Tayin etmek. İdare etmek. İcra etmek. Tatbik etmek. Vermek (ilaç veya ceza vb).
Allowing synonyms : count on, rebate, count in, account for, authorise, abandons, avows, associate, abdicates, allotting, ploughing, abstracts, cast about, considers, avouched, avouch, acquiescing, avouches, allocating, pave the way for, let, affording, cerebrates, acquiesce, allows, bear in mind, slackens, abdicated, lets go, keep in mind, acquiescence, consent, accede.
Allowing zıt anlamlı kelimeler, Allowing kelime anlamı
Acceleration : Alacağı hızlandırma. İvme. Hız artması. Birim zamandaki hız değişimi tutarı; hızın değişim hızı. Birim zamanındaki hız değişimi. Bilgisayar, fizik, uzay, madencilik, ekonomi alanlarında kullanılır. Hızlandırma. Vadeden önce muaciliyet kespetme. Hızlanma. Hız verme.
Leading : Temel. Kılavuzluk eden. Kurşun kaplama. Rehberlik. Önemli. Kurşun çerçeve. Yol gösterme. İleri gelen. Başlıca. Yöneten.
Bu kısımda Allowing kelimesinin türkçesi nedir? ingilizcede Allowing ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik olarak hemen sorabilir, daha sonra kısaca ingilizce Allowing anlamı, açılımı ya da türkçe kelime anlamı hakkında bilgiler verebilir veya dilerseniz Allowing ile ilgili cümleler sözler yazılar ile ingilizce türkçe çeviri sözlük anlamları paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.