Ancient türkçesi Ancient nedir

  • Romalılar ve yunanlılar zamanına ait.
  • Tarihi.
  • Eskiden kalma.
  • Çok eski.
  • Kadim.
  • Çok eski bir zamandan kalma.
  • Ata.
  • Eski zamandan kalma.
  • Eski.
  • Müzelik.
  • Baba.

Ancient ile ilgili cümleler

English: "Tom and Mary have broken up." "That's ancient history."
Turkish: "Tom ve Mary ayrılıyor." "Bu eski hikaye."

English: Ali found an ancient gold coin.
Turkish: Ali eski bir altın sikke buldu.

English: Ali is studying the ancient civilizations of the Mediterranean.
Turkish: Ali Akdenizin eski medeniyetlerinin öğrenimini görüyor.

English: Although many European researchers have studied ancient Persian literature in the nineteenth century, the new world is not paying attention to our contemporary literature.
Turkish: Birçok Avrupalı ​​araştırmacılar on dokuzuncu yüzyılda eski Fars edebiyatı eğitimi almasına rağmen, yeni dünya çağdaş edebiyatımıza dikkat etmiyor.

English: Achilles was an ancient Greek hero.
Turkish: Achilles antik bir Yunan kahramanıydı.

Ancient ingilizcede ne demek, Ancient nerede nasıl kullanılır?

Ancient buildings : Kentlerin düzentasarlarında özel koruma önlemlerine konu yapılmaları gereken, çağbilim, güzelduyu ve sanat yönünden büyük değer taşıyan yapılar. Eski yapıtlar. Eski eserler.

Ancient city : Antik şehir. Antik kent.

 

Ancient civilization : Eski medeniyet. Eski çağ uygarlığı. Çok eski uygarlık. Antik uygarlık. Kadim medeniyet. Antik toplum ve kültür.

Ancient civilizations : Antik toplum ve kültür. Eski çağ uygarlıkları. Eski medeniyet. Çok eski uygarlık.

Ancient document : Üzerindeki tarih veya eskiliği nedeniyle gerçek kabul edilen herhangi bir tanıklığa gerek duyulmayan kanıt niteliğindeki belge.

Ancient greece : Antik yunan.

Ancient people : Eski insanlar. Eski halklar. Eski zamanlar toplumları. Yunanistan ve roma gibi tarihi yakın doğu krallıkları. Eski medeniyetler.

Ancient manuscripts : Eski çağlarda yazılmış olan belgeler. Eski el yazmaları.

Ancient egypt : Antik mısır.

Ancient greek : Eski yunan. Grek dili. Eski yunanca. Grek. Grekçe. Greklere özgü. Eski yunanca (yazı veya söz).

İngilizce Ancient Türkçe anlamı, Ancient eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Ancient ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Historical : Tarihle ilgili. Tarihsel. Evrimsel. Tarihe geçmiş. Önemli.

Old as the hills : Antik. Son derece eski.

Archaistic : Arkaik veya modası geçmiş. Antik.

Antiquated : Köhneleştirilmiş. Eskimiş. Modası geçmiş. Antika olmuş. Demode. Çağdışı. Yaşlı. Yaşı ilerlemiş. Antika.

Archaeo : Arkeolojiye ait veya ilgili. İlkel.

Longstanding : Uzun süredir var olan. Eskiden beri süregelen. Çoktandır devam eden.

Of old : Uzun zaman önce. Geçmişteki. Uzun süredir. Eski zamanlarda. Geçmişte. Çok önceleri. Eskiden.

Ancestors : Ecdat. Cet. Soy.

Trad : Muhafazakar. Geleneksel. (ingiliz ingilizcesi) geleneksel. Tutucu. Gelenekselleşmiş.

Ancient synonyms : ci devant, bygone, antecedental, ancestor, bollard, begetters, chronics, abba, old, fossil, abbas, antecessor, vintage, autochthonous, remote, fathering, of long standing, father, remotest, anterior, fossilized, begetter, ancestries, very old, ancestresses, autochthonic, bollards, secular, crusted, pristine, donation, historied, time honoured.

 

Ancient zıt anlamlı kelimeler, Ancient kelime anlamı

Future : Müstakbel. İleriki. İlerki. Gelecek zaman kipi. Gelecekte olacak şey. İlerideki. Fiilin gösterdiği oluş, kılış ve durumun geleceğe bağlı olduğunu belirten zaman. bk. gelecek zaman kipi. Vadeli. İleri. Gelecek.

Present : Göstermek. Temsil etmek. Hukuk, gramer, sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Tanıtmak. Vermek. Takdim etmek. Şu anki. Şimdiki. Bir filmi gösterici yardımıyla görüntülük üzerine yansıtarak izlenmesini sağlamak; gösterimi gerçekleştirmek. Hediye.

Young : Döl. Gençler. Hayvan yavrusu. Yavru. Genç. (hayvan) yavru. Gençlik. Yeni. Küçük. Taze.

Ancient ingilizce tanımı, definition of Ancient

Ancient kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : Belonging to times long past. Old. Opposed to modern. An ensign or flag. Specifically applied to the times before the fall of the Roman empire. Ancient days. That happened or existed in former times, usually at a great distance of time. As, ancient authors, literature, history. Those who lived in former ages, as opposed to the moderns.