Anlatı nedir, Anlatı ne demek

  • Ayrıntılarıyla anlatma
  • Roman, hikâye, masal vb. edebî türlerde bir olay dizisini anlatma biçimi, hikâyeleme, hikâye etme, tahkiye.

"Anlatı" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Masal olsun roman olsun, ikisi de anlatı sanatıdır." - N. Cumalı

Gösteri Sanat terimi olarak anlamı:

Anlatılacak şey.

Bilimsel terim anlamı:

Roman, öykü, masal, oyun gibi türlerde anlatılan gerçek ya da düşsel olayların anlatımı.

Osmanlıca Anlatı ne demek? Anlatı Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

kıssa, tahkiye

Anlatı hakkında bilgiler

Anlatı veya kıssa; roman, hikâye, masal, senaryo vb. kurgusal veya kurgusal olmayan edebî türlerde bir olay dizisini anlatma biçimidir. Anlatı insan yaratıcılığının ve toplumu etkileme sanatının bir yüzüdür.

Bazen "hikâye" sözü "anlatı"'nın eş anlamlısı olarak kullanılabilir. Ama aynı zamanda tasvir edilen olaylar dizisi de bir anlatıdır. Anlatı, bir karakterin anlatım tarzına göre geniş bir çeşitlilik gösterebilir. Hikâyeciliğin önemli bir parçası ise anlatıcıdır. Anlatıcının kullandığı iletişim yöntemleri dizisi, hikâyeleme diye isimlendirilen bir süreci geliştirir.

Anlatı ile ilgili Cümleler

  • Aziz Augustine tarafından yazılan "İtiraflar" bize ortodokslukta biten entelektüel arayışın zamansız bir hikayesini anlatır.
  • Birdebire su aygırlarını bana niçin anlatıyorsun? O ve senin on iki kırmızı akvaryum balığının arasındaki bağlantıyı anlamıyorum.
  • Yabancı ve yerli cümlelerde bir harf bize çok şey anlatır değil mi? Cümlenin anlamı hemen değişir.
  • Açılış töreninde Rusya'nın tarihi Lubov adlı genç bir kızın rüyaları vasıtasıyla anlatıldı, bu, "aşk" anlamına geliyor.
  • Amcamın bütün ailesi hikaye anlatıcısını dinlemek için geldi ve tepenin diğer tarafındaki komşu konuttan halamın akrabalarından bazıları bile.
  • Newton'un yer çekimi kanunu organların birbirini çekme tarzıyla ilgili birçok bilimsel deney ve gözlemlere dayalı matematiksel bir anlatımdır.
  • Dışarıdan çok sert görünmesine rağmen aslında ne kadar yufka yürekli birisi olduğunu onu tanıyanlar anlatıyor.
  • Tabii ki, ben Japonya'da iken Çin hakkında ders kitaplarından öğrendim, ama benim kendi adıma Çin'de gördüğüm bu ders kitaplarında anlatıldığından tamamen farklıdır.
  • Kemal Tahir "Esir Şehrin İnsanları" isimli kitabında İstanbul'un 1920'li yıllardaki işgal günlerini anlatır.
  • Ne zaman ki bana karşı dürüst olursunuz o zaman ben de size karşı dürüst olur ve aklımdan geçenleri anlatırım belki.
 

Anlatı kısaca anlamı, tanımı:

Anlatma : Anlatmak işi, ifham, ilam, tefhim.

Roman : İnsanın veya çevrenin karakterlerini, göreneklerini inceleyen, serüvenlerini anlatan, duygu ve tutkularını çözümleyen, kurmaca veya gerçek olaylara dayanan uzun edebî tür. Çingene. Bu türde yazılmış eser.

Masal : Boşuna söylenmiş söz. Genellikle halkın yarattığı, hayale dayanan, sözlü gelenekte yaşayan, çoğunlukla insanlar, hayvanlar ile cadı, cin, dev, peri vb. varlıkların başından geçen olağanüstü olayları anlatan edebî tür.

 

Olay : Önemli tarihsel olgu, fenomen. Ortaya çıkan, oluşan durum, ilgi çeken veya çekebilecek nitelikte olan her türlü iş, hadise, vaka.

Dizi : Aynı söz dizimsel bağlam içinde birbirinin yerini alabilecek olan ve güçlü bir karşıtlık bağlantısı kuran ögelerin oluşturduğu bütün, paradigma. Saf durumundaki bir kıtada, birbiri arkasında duran erler. Herhangi bir bakımdan bir bütün oluşturan şeylerin tümü, seri. Bir oktavın içinde sıralanan sekiz sesin bütünü. Yan yana, art arda veya zaman sırasına göre sıralanmış birbiriyle ilişkili nesne veya olayların oluşturduğu bütün sıra. Bir iplik veya tel üzerine dizilmiş inci, boncuk vb.nin oluşturduğu bütün, sıra. Dizi film. Değerleri artarak veya eksilerek art arda gelen terimler takımı.

Biçim : Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form. Yakışık alan şekil, uygun şekil. Herhangi bir şeyin benzeri. Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl. Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu. Tarz. Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil. Biçme işi. Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format.

Anlatılma : Anlatılmak işi.

Anlatılmak : Anlatma işine konu olmak.

Anlatım : Bir duyguyu, bir düşünceyi, bir konuyu söz veya yazı ile bildirme, ifade. Anlatma işi.

Anlatım bilimi : Üslup yöntemlerini ve türlerini inceleyen edebî araştırma ve dil bilimi dalı, stilistik.

Anlatım bilimsel : Anlatım bilimi ile ilgili.

Anlatım tonu : Anlatımda mantık ve düşünce özelliğine göre oluşan ton.

Anlatımcı : Dışa vurumcu. Yalnızca hikâye etmeye ağırlık veren eser.

Anlatımcılık : Dışa vurumculuk.

Anlatımlı : Düşünce ve duyguyu güçlü ve canlı bir biçimde anlatan.

Anlatış : Anlatma işi.

İş anlatılıncaya kadar baş elden gider : "kızışmış bir kavgada veya herhangi bir olayda meram anlatmaya fırsat kalmadan olacak olur" anlamında kullanılan bir söz.

Kadı anlatışa göre fetva verir : "haksız kişi, olayı kendisini haklı gibi göstererek anlatırsa dinleyen ona hak verir" anlamında kullanılan bir söz.

Tilki tilkiliğini anlatıncaya kadar post elden gider : "bir gerçeği anlatıncaya kadar çoğu kez başa gelmedik şey kalmaz" anlamında kullanılan bir söz.

Ayrıntı : Bir bütünün önemce ikinci derecede olan ögelerinden her biri, teferruat, tafsilat, detay. Bir tiyatro eserinde ana düşünceye yardımcı olan kelime, cümle veya eşya. Edebiyat veya sanat eserlerinde bir bütünün ögelerinden her biri, teferruat, tafsilat.

Tahkiye : Anlatı. Bir olayı anlatmadaki düzen, anlatış düzeni.

Senaryo : Tiyatro oyunu, piyes, film, dizi film vb. eserlerin sahnelerini ve akışını gösteren yazılı metin. Bir olayı başka bir yöne, bir amaca ulaştırmak için uydurulan yalan.

Kurgusal : Kurgu ile ilgili, düşüntülü, spekülatif.

İnsan : Huy ve ahlak yönünden üstün nitelikli (kimse). Âdemoğlu, âdem evladı. Toplum hâlinde bir kültür çevresinde yaşayan, düşünme ve konuşma yeteneği olan, evreni bütün olarak kavrayabilen, bulguları sonucunda değiştirebilen ve biçimlendirebilen canlı.

Yaratıcı : Zekâ, düşünce ve hayal gücünden yararlanarak görülmeyen yeni bir şey ortaya koyan, yapan, kreatif. Yaratma yeteneği olan, kreatif.

Toplum : Aynı toprak parçası üzerinde bir arada yaşayan ve temel çıkarlarını sağlamak için iş birliği yapan insanların tümü, cemiyet. Topluluk.

Anlatı türleri : Roman, öykü, masal, oyun gibi öykülemeye dayanan yazın türlerine verilen genel ad.

Anlatıcı : Ortaçağ'da oyun sırasında az da olsa anlatan, özet ve yorum yapan ya da oyunun bölümlerini birbirine bağlayan oyuncu. Çağdaş tiyatroda özellikle göstermeci nitelikteki oyunlarda sahne üzerinde geçmeyen kişileri ve olayları özetleyen yoruma yardımcı oyun kişisi. Bir anlatıda olayları, olguları, durumları öyküleyen kişi.

Anlatılabilme : Anlatılabilmek işi.

Anlatılabilmek : Anlatılma imkânı veya olasılığı bulunmak. İlgili cümle: "“Benim kumar oynamamdaki sır, kumar masasındakilere anlatılabilecek bir şey değil.”" N. F. Kısakürek.

Anlatılış : Anlatılma işi.

Anlatım aracı : Bir şeyi anlatmada kullanılan simge niteliğinde bir nesne. Bir şeyi anlatmada kullanılan gereç ya da eşya.

Anlatım bozukluğu : Türlü nedenlerle tümceyi, düşünce ve duyguyu ya anlaşılmaz bir duruma düşürme ya da çarpıtma durumu.

Anlatım cimnastiği : Müzik ve ritim yardımıyla yapılan, itici gücünü duygusal yaşantıdan alan ve bir anlam taşıyan cimnastik türü.

Anlatım dansı : Bir konuyu ya da ilişkiyi gösteren dans.

Anlatım titremi : (Derleme. mantık titremi, mantık tonlanması) Anlatımda mantık ve düşünce özelliğine göre meydana gelen titrem:Hava açarsa gideriz; Okusaydın öğrenecektin; Gelseydin görecektin vb.

Diğer dillerde Anlatı anlamı nedir?

İngilizce'de Anlatı ne demek? : narration, narrative; short story, story

Almanca'da Anlatı : n. Epik