Artı nedir, Artı ne demek
Artı; bir matematik terimidir.
- Toplama işleminde + işaretinin adı, zait.
- Fazlalık.
- Sıfırdan büyük, önünde artı işareti bulunan (sayı), eksi karşıtı, pozitif
"Artı" ile ilgili cümleler
- "Alışkanlıklarımız artılarıyla eksileriyle nelerdir, aktarılmıyor çocuklarımıza." - N. Meriç
Yerel Türkçe anlamı:
Başka
Süt, yoğurt, ayran ve benzeri ürünler.
Akibet, son.
Artı puan
Başka, fazla: Bundan artı unumuz yoh.
Artık
Bir fizik terimi olarak tanımı:
Sayıların sıfırdan büyük olanlarına verilen im.
Yalnız iki eşlemi bulunan nesnelerden birine verilen im: artı yük gibi.
Bir imleme anlaşmasında eksi doğrultunun tersine yönelmiş sayılan doğrultu,
İki sayıma, iki niceliğin toplama işlemini belirleyen im.
Matematik terimi olarak kelime anlamı:
Eksi karşıtı.
(I) Sıfırdan büyük olan.
Toplama işlemi.
Toplama işleminin (+) simgesi.
Sıfırdan büyük nicelik.
Bilimsel terim anlamı:
Durgun elektrikte, cam çubuğun sürtüşmesiyle oluşan yük imi.
Bir atom ya da da atom kümesinin, elektron yitirmesiyle oluşturduğu yük imi. bk. artın.
a. Kon dizgesinde, özeğe göre seçilen bir bölgede alınan yerlerin imi. b. Toplama işlemi imi.
İngilizce'de Artı ne demek? Artı ingilizcesi nedir?:
positive, plus
Osmanlıca Artı ne demek? Artı Osmanlıca'da ne anlama gelir?:
zâid, müsbet
Artı hakkında bilgiler
Artı ve eksi işaretleri (+ ve -), pozitif ve negatif kavramlarıyla birlikte toplama ve çıkarma işlemlerini belirtmek için kullanılan matematik sembolleri.
Toplama işareti veya artı adını alır. Daha önce matematikçiler tarafından çeşitli şekillerde kullanılan artı işareti, bu işaretin kullanımını ve yapılmış olan çalışmaları detaylı olarak gözlemleyen Francis Vieta (1540-1603) tarafından toplama işareti olarak kullanılmıştır.
Pozitif bir sayının öncesine + ekleme zorunluluğu yoktur.
Şeklinde kullanılır
Artı ile ilgili Cümleler
- Ben söylemedikçe istediğin kadar etrafına sor istediğin kadar izle evde kamerayla takip et telefonlarımı dinle facebook hesabıma da göz at beni tanıyamazsın ve ne yapacağımı kestiremezsin anla artık.
- Açıkçası sen göt korkundan kuyruğunu apış arana sıkıştırmışken ben canımı ortaya koydum sonra kalkmış bana hain, korkak ve önemli değilsin diyorsun; seninle ben aynı kalibrede değiliz; sen benimle konuşabilecek insan değilsin bunları algıla artık.
- Doktor, hastasına bir iyi ve bir kötü haberi olduğunu söyler: "Kötü haber artık bu günden sonra yaşamayacaksınız. Ve işte iyi haber, bunu size dün söylemeyi unuttum."
- Soçi Olimpiyatları sırasında, Kobukuro tarafından bestelenen tanıtım şarkısı büyük bir hit oldu. Herkes onu duymuştur eminim. Ama şimdi üç ay oldu. Biz artık o şarkıyı dinlemiyoruz, değil mi?
- Gök gürültüsü bilimsel olarak açıklanmıştır, ve insanlar onun tanrıların insanlara kızgın olduğunun bir işareti olduğuna artık inanmıyorlar, bu yüzden gök gürültüsü de biraz daha az korkutucudur.
- İnsanları olduğu gibi kabul ediyorum herkesin düşüncesi kendine saygı duyuyorum kimi insanları kimi hayvanları kimi eşyaları daha çok sevmiş olabilirim ama artık benim de yuva kurmaya ihtiyacım var.
- Bir kelime başka dilden ödünç alındığı zaman, sık sık aynı anlama sahip olarak başlar; ancak her iki dilde de sürekli kullanımı ile, şimdi ayrı kelimeler farklı çağrışımları artırabilir.
- Jale'e nasıl güveneyim sen söyle lisede seviyordu sonra üniversitede başkasıyla çıktı sonra ne söylediyseniz artık tekrar sevdi şimdi tekrar sevmiyor nasıl güveneyim sen söyle.
- 5 Mart Cuma günü kararlaştırılan 10 Milyar Avroluk kurtarma planı uyarınca Güney Kıbrıs bankalarında 100,000 avronun üzerinde parası bulunan mudilerin artık tasarrufları üzerinden yüzde 9.9 vergi ödemesi gerekecek.
- Gerçek hayatta tanıdığım kişilerden biri tad ve dokunmadaki işlevselliğini artırmak için bir eldivenle geliyordu.Ona deli olduğunu söyledim ama o hâlâ dilimlenmiş ekmekten beri en iyi şey olduğunu düşünüyor.
Artı tanımı, anlamı:
Toplama : Toplamak işi. Sayıları veya nicelikleri birbirine ekleyip toplamını bulma işlemi, cem. Toplanarak bir araya getirilmiş. Kalın bazlamaya benzer bir çeşit tandır ekmeği. Değişik parçaların bir araya getirilmesiyle oluşmuş.
İşlem : Bir işi sonuçlandırmak için yapılmış olan iş veya uygulamaların hepsi, muamele, muamelat. Nakit veya menkul değerleri kullanarak alım satım, takas, borçlanma vb. piyasa hareketi. Madde üzerinde her türlü değişim yapma işi, muamele. Bir amaca ulaşmak için tutulan yol, prosedür. Sayıları karşı karşıya getirip belirli birtakım kurallara uygun olarak birbiri üzerine etkilendirme yöntemi. Ham veya ara malları ve maddeleri fiziksel, kimyasal değişikliklerle daha uygun, kullanılır duruma getirme, muamele.
İşaret : Anlam yükletilen şey, anlamlı iz, im. El, yüz hareketleriyle gösterme. Belirti, gösterge, alamet.
Pozitif : Olumlu, negatif karşıtı. Artı.
Artı güç : Bir sonuca katkısı olabilecek birkaç etkenin belirli bir etkileşim sonucunda elde ettiği ortak güç, sinerji.
Artı para : Banka tarafından müşteri hesabı için öngörülen limitten belirli bir miktar daha fazlasını kullanma imkânı veren tutar, acil ihtiyaç kredisi.
Artı sayı : Kendisinden önce + işareti bulunan, sıfırdan büyük sayı, pozitif sayı.
Artı uç : Elektrikli çözümlemede, sıvıya batırılıp akımın geçmesini sağlayan iletken uçlardan artı yüklü olanı, anot.
Artık : Bir şeyin harcandıktan veya kullanıldıktan sonra artan bölümü. Büyük ve tam aralıkların yarım ses artmış hâli. (a'rtık) Bundan böyle, bundan sonra. Daha çok, daha fazla. İçildikten, yenildikten veya kullanıldıktan sonra geriye kalan.
Artık değer : İşçinin, iş gücünün karşılığı olarak ödenen değerin üzerinde ürettiği ve işverenin, karşılığını ödemeksizin sahip olduğu ek değer.
Artık emek : İşçinin, ek süre içinde harcadığı ve sonucunda artık değer yarattığı, karşılığı ödenmeyen emek.
Artık göl : Önceden denizken kurumalar, çekilmeler yüzünden göl durumuna gelmiş yer.
Artık gün : Artık yıllarda şubat ayına eklenen yirmi dokuzuncu gün.
Artık yıl : Dört yılda bir gelen 366 günlük yıl, seneikebise.
Artıklama : Artıklamak işi.
Artıklamak : Yemekte artık bırakmak.
Artımlı : Çoğalma özelliği olan. Pişince şiştiği için miktarı artmış gibi görünen, artağan.
Artın : Katyon.
Artırılma : Artırılmak işi.
Artırılmak : Artırma işine konu olmak, çoğaltılmak, tezyit edilmek.
Artırım : Bir şeyi idareli harcayarak onun bir bölümünü artırma işi, tasarruf. Müzayedede artırma.
Artırma : Artırmak işi. Açık artırma.
Artırmak : Tutumlu davranıp biriktirmek, tasarruf etmek. Herhangi bir davranışta ileri gitmek. Artmasını sağlamak, çoğaltmak. Bir malı başka alıcıların verdiği fiyattan daha yüksek bir fiyatla almak istemek.
Artış : Artma işi, artım.
Açık artırma : Bir malın satışında alıcılar arasında fiyat artırma yarışına dayanan satış biçimi, artırma, müzayede.
Boğazından artırmak : Yiyeceğinden kısıp parasını artırmak.
Değer artırma : Fiyatını yükseltme.
Eksik artık : Elde ne varsa.
İnsan gönlünün artığını söyler : "insanlar şaka yaparken içlerinden geçeni yansıtırlar" anlamında kullanılan bir söz.
Kameti artırmak : Ortalığı velveleye vermek. yüksek sesle konuşmak.
Lokma karın doyurmaz şefkat artırır : "bir kimseye verilen armağan, aradaki sevgiyi artırdığı için değerlidir" anlamında kullanılan bir söz.
Üretim artığı : Ekonomide üretim fazlalığı.
Yetti artık : Bir olaydan veya sözden aşırı derecede sıkıntı duyulduğunu anlatan bir söz.
Yüğrük at yemini artırır : "bir işte üstün çaba gösterenler karşılık iyi olarak görürler" anlamında kullanılan bir söz.
Zait : Çoğaltan, artıran. Artı (+). Gereksiz, fazla.
Sıfır : Hiçbir değeri olmayan şey. Kendi başına değeri olmayan, ondalık sayı sisteminde sağına geldiği rakamı on kere büyüten işaret (0). Kötü, başarısız, verimsiz. Olmayan, bulunmayan. Yeni, kullanılmamış.
Büyük : Üstün niteliği olan. Çok, ortalamayı aşan (soyut kavram). Önemli. Niceliği çok olan. Yetişkin, belli bir yaşa gelmiş. Makam, rütbe, derece bakımından daha üst olan kimse. Büyük abdest. Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (somut nesne), makro, küçük karşıtı.
Karşıt : Nitelik ve durumları birbirine büsbütün aykırı olan, zıt, kontrast.
Fazlalık : Çokluk, gereğinden artık olma durumu.
Negatif : Eksi, pozitif karşıtı. Olumsuz. Gerçekteki aydınlık ve karanlık bölümleri tersine gösteren fotoğraf camı veya filmi.
Kavram : Karın zarı, periton. Bir nesnenin veya düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımı, mefhum, fehva, konsept, nosyon. Tutam, avuç dolusu. Nesnelerin veya olayların ortak özelliklerini kapsayan ve bir ortak ad altında toplayan genel tasarım, mefhum, konsept, nosyon.
Artı belgili hermitsel biçim : Her ( ) eşitsizliğini sağlayan B Hermitsel ikidoğrusal biçimi.
Artı belgili ikidoğrusal biçim : Sonlu boyutlu E gerçek doğrusal uzayı verildiğinde, her ( )için ( ) eşitsizliğini gerçekleyen ( )bakışımlı ikidoğrusal biçimi.
Artı buzsal : Olağandışı ışığın kırılım imleci olağan ışığınkinden büyük alan çift kırıcı yönser buzsul.
Artı çarpıklık : [Bakınız: çarpıklık]
Artı değişi : f gerçek işlevinin tanım kümesindeki bir x sayısı için, ( )sayısı.
Artı dikeç : Uçunlar, içindeki elektrik boşalımında üst-üşek yanındaki ışıklı bölge.
Artı dingil : Ağır yük tipi ayıraçlarda, ayıraç dişlilerini taşıyan dört kollu dingil.
Artı eğiklik : Sağa eğik ya da eğiklik ölçümünde artı değer veren bakışımsız eğri. bk. biçimlenmenin ölçülmesi, bakışımsızlık.
Artı elektrik : (fizik)
Artı geri dönülen durum : [Bakınız: geri dönülen durum]
Diğer dillerde Artı anlamı nedir?
İngilizce'de Artı ne demek? : [Arti] adj. plus, positive
n. plus
Fransızca'da Artı : positif/ive
Almanca'da Artı : adj. positiv
adv. plus
Rusça'da Artı : n. плюс (M)
adj. прибавочный
prep. плюс
Bu kısımda Artı nedir? Artı ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Artı tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Artı hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.