Artıcık nedir, Artıcık ne demek

Artıcık; Fiziksel, Fizik, Kimya alanlarında kullanılan bir sözcüktür.

Fiziksel anlamı:

Kütlesi eksicikle eş, kıvıl yükü ise artı olan temel tanecik.

Fiziksel anlamı:

Eksicik ile eş kütleli, karşıt yüklü temel parçacık.

Artıcık kısaca anlamı, tanımı

Artıcı : Özdeciklerin artı yükü daha çok olan yerlerine giden ayıraç özdeciği özelliğine ilişkin

Artı : Toplama işleminde + işaretinin adı, zait. Fazlalık. Sıfırdan büyük, önünde artı işareti bulunan (sayı), eksi karşıtı, pozitif.

Temel tanecik : Bütün özdekleri oluşturan, kimileri ancak çok yüksek erkelerde elde edilebilen tanecikler (eksicik, çekincikler, ortacıklar, ağırcıklar vb.).

Kıvıl yük : Artı ya da eksi olarak alınan, uzaklığın karesiyle ters orantılı biçimde birbirini itme ya da çekme gücü gösteren temel nicelik.

Parçacık : Küçük parça, kırıntı. Elektron, proton, nötron gibi atomu oluşturan parçaların her biri, partikül.

Eksicik : Öğecik ile özdecik yapısını oluşturan, kütlesi çekinden iki bin kez daha küçük, eksi yüklü temel tanecik. Önelcikten yaklaşık olarak iki bin kez daha yeğni olan, eksi yüklü temel parçacık.

Parçacı : Kumaş toplarından artmış parçaları satan kimse. Makine yedek parçaları satan kimse.

 

Tanecik : Küçük tane. Çok küçük boyutlu madde, cisim.

Karşıt : Nitelik ve durumları birbirine büsbütün aykırı olan, zıt, kontrast.

Yüklü : Yükü olan. Çok fazla, pek çok. Gebe. Bir duyguyu, bir olguyu içinde veya üzerinde fazlaca bulunduran. Yapılacak işi çok olan. Çok çalışmayı gerektiren. Çok sarhoş. Paralı, varlıklı.

Parça : Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan ya da artakalan şey. Bir bütünden kopma, kırılma, yırtılma vb. yoluyla ayrılmış bölüm, lime. Nesne. Tane. Güzel, alımlı kız veya kadın. Müzik eseri. Birkaçı bir araya geldiğinde bir bütünü oluşturan şeylerin her biri, modül. Küçümseme ve değersiz sayma bildiren bir söz. Pasaj.

Temel : Bir yapının toprak altında kalan ve yapıya dayanak olan duvar, taban vb. bölümlerinin tümü. Bir şeyin gelişimi için gereken ilk ögeler. Bu bölümleri yapmak için kazılan çukur. En önemli, belli başlı, ana, taban, esas, asıl, baz.

Kıvıl : Ateşten sıçrayan küçük ateş parçaları, kıvılcım : Ocakdan kıvıl sıçradı.

Karşı : Bir şeyin, bir yerin, bir kimsenin, esas tutulan yüzünün ilerisi. İçin, hakkında. Bulunan yere göre önde, ileride olan. Karşılık olarak, mukabil. -e doğru. Karşıt, zıt, muhalif. Yol, deniz, ırmak vb.nin öbür kıyısı veya yanı. Ön, kat, huzur. Yüzünü bir şeye doğru çevirerek.

Kütle : Katı maddelerin büyük parçası, küme, yığın. Bir nesneye uygulanan kuvvetle, oluşan ivme arasındaki orantıyı veren katsayı veya nesne niceliği. Kitle.

Tane : Herhangi bir sayıda olan şey, adet. Çekirdekli küçük meyve. Bazı bitkilerin tohumu.

Olan : Oğlan. Oğlan, erkek çocuk. Vakia, olan. Oğul, evlat.

Teme : Tümden : Bu iş teme kaldı.

Eksi : Çıkarma işleminde - işaretinin adı, nakıs. Eksiklik. Sıfırdan küçük, önünde eksi işareti bulunan (sayı), negatif, nakıs, artı karşıtı.

Diğer dillerde Artıcık anlamı nedir?

İngilizce'de Artıcık ne demek ? : positron