Asker nedir, Asker ne demek

Asker; kökeni arapça dilinden gelmektedir.

"Asker" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Askerden dönmek."
  • "Adına ve şimdi gördüğüm şahsiyetine zaten hayran olduğum büyük askerin bu alakası beni heyecana düşürmüştü." - İ. A. Gövsa
  • "Asker adam."
  • "Asker millet."
  • "Dışarıda kolları kırmızı beyaz işaretli askerlerin taşıdığı boş sedyeler süratle uzaklaşıyor." - N. Hikmet

Yerel Türkçe anlamı:

Ordu, asker

Biyoloji'deki anlamı:

[Bakınız: er]

Asker hakkında bilgiler

Asker; orduda görevli, erden mareşale kadar rütbeyi haiz kişi. Askerlik yükümlülüğü altına giren şahıslar (erbaş ve er) ile özel yasalarla silahlı kuvvetlere katılan ve resmi bir kıyafet taşıyan kişilerdir. Askerlerin aslî görevi ülkelerinin topraklarını iç ve dış tehditlere karşı savunmaktır.

Askerler aslî vazifelerinin yanı sıra -ihtiyaca bağlı olarak- arama-kurtarma, tıbbî yardım, yangın söndürme, asayişi sağlama, meslekî eğitim gibi çok geniş bir yelpazedeki görevleri de yerine getirirler.

Türkçeye Arapçadan geçmiş olan asker sözcüğünün kökeninin Latince exercitus (ordu) sözcüğü olduğu yönünde görüşler vardır ancak bu iddia ses bakımından problemlidir. Sözcüğün Türkçede asker şahıslar için tekil olarak kullanımı, "askere gitmek", "askere yazılmak" vb. deyimlerden muhtemelen 19. yüzyılda türemiştir.

 

Eski Türkçedeki karşılığı su'dur. Subaşı ise erbaşlar için kullanılırdı.

Asker ile ilgili Cümleler

  • Askerliğimi zamanında bitirmek istiyorum; sonrasında iş istiyorum; daha sonra da yıllardır sevdiğim kadınla evlenip mutlu bir yaşam sürdürmek istiyorum.
  • "Hüsamcığım" "Efendim" "Artık beni öldüremezsin." "Neden?" "Şuandan itibaren sivil değil askeriyenin malıyım." "Evet, doğru."
  • Olay, Yemen'in güneyindeki El-Mukalla şehrindeki başkanlık sarayını hedefleyen ve 30 asker ve subayın ölümüyle sonuçlanan saldırının sorumluluğunun El Kaide tarafından yayınlanan bir bildiri ile üstlenilmesinden sonra meydana geldi.
  • Kameraların farkındaydım; hem evimdeki hem de askerde çalıştığım ofisimdeki, sen böyle bir geri zekalısın ne yapmaya çalıştığını bilmeyen.
  • Bana tuzak kuruldu; telefonlarım dinlendi; evime ve askerde çalıştığım mekana kamera kondu o yüzden kimseye yardım etmeyi düşünmüyorum.
  • Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
  • Modern savaş sanatı dövüşçüler gibi etkili olmak için tepeden tırnağa silahlandırılacak askerleri muhakkak gerektirmez.
  • Ne hoş yahu eğer birinci basamağı geçebilirsen önce askeri hastaneye daha sonra ileri tetkik için Ankara'ya veya başka bir hastaneye.
  • Askerler onu tutukladı, gözlerini bağladı, sonra onu araçlarının arkasına götürdüler ve askerlerden biri onun dizine nişan aldı ve onu vurdu. Bu sahne filme çekildi ve dünyanın her yerinden milyonlarca insan bunu gördü.
  • Donanma jetlerinin navigasyonda önemli bir bozumu vardı ve onlar yanlışlıkla kendi askerlerini bombaladılar gibi görünüyor.
 

Asker anlamı, tanımı:

Ordu : Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'nde yer alan illerinden biri. Amaç, nitelik vb. yönlerden benzeyen insanların bütünü. Bu topluluğun başlıca bölümlerinden her biri. Bir devletin silahlı kuvvetlerinin tümü. Çok sayıda insan, kalabalık.

Görev : Bir değerin başka değerlerle olan ilişkisi. Resmî iş, vazife. Bir organ veya hücrenin yaptığı iş. İşlev. Bir nesne veya bir kimsenin yaptığı iş. Bir cümlede bir dil biriminin öbür birimlerle ilişkisi aracılığıyla yerine getirdiği iş. Bir kimseye veya bir kurula verilen özel amaçlı iş, misyon.

Erden : Bakire. Bakire olarak, bakire bir biçimde.

Askerlik : Asker olma durumu, askerlik hizmeti, bayrakaltı, askeriye.

Asker çıkarmak : Genellikle düşman kıyılarına asker göndermek. bir devlet belli kanunlara bağlı olarak asker toplamak.

Asker etmek : Askere yollamak.

Asker gibi : Disiplinli, düzgün. askere yakışır biçimde.

Askere alınmak : Askerlik ödevini yapmak için er eğitim merkezine gönderilmek.

Askere çağrılmak : Askerliğini yapmak için askerlik şubesince istenmek.

Askere gitmek : Askerlik ödevini yapmak için orduya katılmak.

Asker olmak : Askerlik ödevine başlamak.

Asker hastanesi : Sadece er ve eratın tedavi gördüğü sağlık kuruluşu.

Asker kaçağı : Askerlik ödevini yapmamak için asker ocağından ayrılan veya oraya gitmekten kaçan kimse.

Asker ocağı : Askerlik ödevinin yapıldığı kışla, ordugâh, tahkimli bölge, gemi, tersane vb. hizmet yerleri.

Asker tayını : Erlere verilen azık.

Kazasker : Osmanlı döneminde mahkemelerin en yetkilisi. İlmiye sınıfının yüksek derecesinde bulunan devlet görevlisi.

Serasker : Sadrazamlık göreviyle yükümlü olmayan ve Osmanlı ordusunun komutanlığını yapan vezirin unvanı.

Yedek asker : Askerliğinin bitiminden çağ dışı oluncaya kadar geçen süre içinde bulununan görev.

Hassa askeri : Hükümdarı korumakla görevli askerî sınıf.

Asker ocağına vermek : Askere göndermek.

Askerce : (aske'rce) Askere yakışır bir biçimde, askercesine. Asker gibi.

Askerci : Asker yanlısı olan kimse.

Askercilik : Bir tür çocuk oyunu. Askerci olma durumu.

Askeri ambargo : Bir ülkeyi cezalandırmak amacıyla askerî alanda yaptırım uygulama.

Askeri ataşe : Bir ulusun yabancı ülkelerdeki elçiliklerinde görevli askerî uzman.

Askeri güç : Küçük veya büyük askerî birlik. Bir ülkenin sahip olduğu silahlı kuvvetlerin bütünü.

Askeri hastane : Bütün askerlerin ve aile bireylerinin tedavi edildiği sağlık kuruluşu.

Askeri inzibat : Askerî birlikler arasında düzeni, disiplini, kanunları yürütmekle görevli sınıf ve bu sınıftan olan asker.

Askeri kaput : Askerlerin giydiği kalın kumaştan üstlük.

Askeri rüştiye : Askerî ortaokul.

Askeriye : Askerlik.

Askerlik çağı : Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı her erkeğin 20 yaşına girdiği yılın ocak ayının birinci gününden başlayarak 41 yaşına girdiği yılın ocak ayının birinci gününde biten dönem.

Askerlik dairesi : Yurttaşları askere alma işiyle görevli olan askerlik şubelerinin bağlı bulundukları bölge dairesi.

Askerlik hizmeti : Askerlik.

Askerlik şubesi : Yurttaşları askere alma işiyle görevli birim.

Askerlik yapmak : Kanunlara göre yurttaşların yükümlü oldukları ordu hizmetinde bulunmak.

Askerlik yoklaması : Askerliğini yapmış kimselerin belli bir yaşa kadar yaptırmak zorunda oldukları durum belirleme işlemleri. İlk kez askere gideceklerin nüfus kayıtlarının belirlenmesi ve askere çağrılması.

Bedelli askerlik : Askerlik çağına gelmiş gençlerin belirlenen miktardaki parayı ödeyerek yaptıkları kısa süreli vatani görev.

General : Kara ve hava kuvvetlerinde albaylıktan sonra gelen ve mareşalliğe kadar olan yüksek rütbeli subaylara verilen genel ad.

Herkes : İnsanların bütünü, cümle âlem.

Ödev : Öğretmenin öğrencilere okul dışında yapmaları için verdiği çalışma. Yapılması, yerine getirilmesi, insanlık duygusu, töre ve yasa bakımından gerekli olan iş veya davranış, vazife, vecibe.

Topluluk : Vücudun dolgun olma durumu. Aynı yerde bulunan insan kalabalığı. Nitelikleri bakımından bir bütün oluşturan kimselerin hepsi, toplum, camia, cemiyet. Müzik eserlerini birden fazla ses veya sazla seslendirmek için oluşturulan grup, ansambl. Aynı türden canlıların bir araya gelmesiyle oluşan küme. Sanatçı grubu.

Düzen : Yerleştirme, tertip. Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem. Alet edevat takımı. Bir devletin belli başlı ilkeleri bakımından yönetimde tuttuğu yol, yönetim biçimi, rejim. Müzik aletlerinde ses ayarı, akort. Topluca ve gizlice yürütülen herhangi bir plan, dolap, komplo. Toplumsal bir yapı içinde ögelerin bütüne, bütünün ögelere ve ögelerin birbirlerine göre ilişkileri. Dolap, hile. Soyut ve somut nesnelerin bir sıraya, bir hedefe, bir amaca göre sıralanması, konsept. Bez dokuma tezgâhı. Bir kimseye, bir kuruluşa karşı toplu olarak alınan gizli karar, dolap, komplo.

Saygı : Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duygusu, hürmet, ihtiram. Başkalarını rahatsız etmekten çekinme duygusu.

Disiplin : Kişilerin içinde yaşadıkları topluluğun genel düşünce ve davranışlarına uymalarını sağlamak amacıyla alınan önlemlerin bütünü. Öğretim konusu olan veya olabilecek bilgilerin bütünü, bilim dalı. Bir topluluğun, yasalarına ve düzenle ilgili yazılı veya yazısız kurallarına titizlik ve özenle uyması durumu, sıkı düzen, düzence, düzen bağı, zapturapt.

Görevli : Görevi olan, vazifeli. Resmî görevi olan kimse, memur.

Veya : Olacağı sanılan, seçime bırakılan şeyler ikiden çok olduğunda kullanılan bir söz. Ayrı olmakla birlikte aynı değerde tutulan iki şeyi anlatan kelimelerden ikincisinin önüne getirilen söz, yahut.

Er : Erken. Kahraman, yiğit. Koca. Erbiyum elementinin simgesi. Rütbesiz asker, nefer. İşini iyi bilen, yetenekli kimse. Erkek.

Asker balığı : Naylon balığı.

Asker borusu : Çoban düdüğü de denilen bir çiçek.

Asker çiftekeri : 1871'de kullanılan ve 75 cm. çapındaki tekerleriyle, 4.30 m. açılma yapan dikey yönelteçli çifteker.

Asker etmek : askere yollamak.

Asker gülü : Dağlarda yetişen bir çeşit yaban gülü.

Asker sineği : Larvaları insanlarda bağırsak miyazisi veya yalancı miyazise neden olabilen sinek türü, Hermetia illucens.

Askercesine : Askerce.

Askeri : Askerlikle ilgili, askere özgü. İlgili cümle: "“Sonra subay salonunda, askerî sorgu yargıcının karşısına çıkardılar.”" N. Hikmet.

Askeri ihtiyat : [Bakınız: İhtiyat Kuvvetleri]

Askeri lise : Öğrencileri harp okullarına hazırlayan, programlarında fen derslerine ağırlık veren, ortaokula dayalı ve üç yıl süreli eğitim kurumu.

Diğer dillerde Asker anlamı nedir?

İngilizce'de Asker ne demek? : n. one who asks, one who inquires

n. soldier, warrior, guardsman, man-at-arms, serviceman; troops; askari; military service

Fransızca'da Asker : soldat [le], militaire [le], bidasse [le], troupier [le]

Almanca'da Asker : n. Krieger, Landser, Soldat

Rusça'da Asker : n. солдат (M), военный (M), военнослужащий (M), воин (M), боец (M), дружинник (M), служивый (M)

adj. солдатский, военный