Atkı nedir, Atkı ne demek

  • Soğuğa karşı omuzlara, başa, sırta veya boyna alınan örtü, bürgü
  • Büyük yaba.
  • Dokuma tezgâhlarında mekikle enine atılan iplik, argaç.
  • Bazı kadın ayakkabılarında ve çocuk patiklerinde ayağın üstünden geçen, yandan iliklenen ince uzun parça.
  • Kapı ve pencerelerin yapımında üst tarafa konan ağaç, taş veya beton destek, üst eşik.

"Atkı" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Belinde ince bir ceylan postu, sırtında ağaç liflerinden örülmüş kaba bir atkı vardı." - A. H. Müftüoğlu

Yerel Türkçe anlamı:

Vergi.

Büyük yaba.

Nişan törenlerinde kıza getirilen hediye.

Dokumacılıkta çözgüler arasına gelen ip

Dokumacılıkta, halıcılıkta çözgüler arasına gelen ip.

Toprak damlı evlerde tavana uzatılan kalın, yuvarlak ağaçların her biri.

Fransızca'da Atkı ne demek?:

trame

Atkı hakkında bilgiler

Atkı, dokumacılıkta kumaşı oluşturan iki iplik sisteminden kumaşın enine doğru yani kumaş kenarına dik olarak yerleşenleri tanımlar.

Atkı iplikleri, çözgü iplikleriyle dik açılıdır. Bu iki iplik birlikte kumaşın dokusunu oluşturur. Atkı iplikleri eski tip mekikli dokuma tezgahlarında masuralara aktarılırdı. Bu aktarma esnasında iplik düğümlerden, zayıf yerlerinden arınmış olur dokuma esnasında ipin kopması en aza indirilirdi. Yeni tip dokuma tezgahlarında (ipi büyük sarımlı bobinlerden alanlar) şart olmasa dahi atkının aktarma yapılması kumaş üretimini hızlandırır ve temiz bir iş çıkmasını sağlar. Atkı ipliğinin rengi kumaşın zemin rengini çözgü ipliğinden daha çok etkiler.

 

Atkı ile ilgili Cümleler

  • Atkım mavi.
  • Boynuna kırmızı bir atkı takmıştı.
  • Bu atkıyı takın.
  • Tom'un ipek bir atkısı var.
  • Tom'a o atkıyı veren kişi benim.
  • Atkını beğeniyorum.

Atkı kısaca anlamı, tanımı:

Dokuma : Tezgâhta dokunarak elde edilen (kumaş). Yapı, oluşum. Kumaş olabilen, kumaş yapılabilen. Minder örtüsü, yatak kılıfı vb. için kullanılan ve boyalı pamuk ipliğinden dokunan bez. Dokumak işi, tekstil.

Mekik : Uzay gemisi. El veya otomatik dokuma tezgâhlarında atkı veya argaç denilen ve enine olan iplikleri, uzunlamasına olan arışların arasından geçirmeye yarayan masuralı araç. Genellikle karın kaslarının güçlendirilmesi için yapılmış olan beden hareketi. Oya yapmakta kullanılan, kemik, ağaç veya plastikten, iki ucu sivri, arasından iplik geçecek bir yarığı bulunan küçük araç.

İplik : Pamuk, keten, yün, ipek, naylon vb. dokuma maddelerinin uzun, ince liflerinden her biri. Bu liflerin birlikte bükülmüş ve çekilmiş durumu. Fasulye, bakla vb. sebzelerin veya bazı meyvelerin lifi.

Büyük : Büyük abdest. Üstün niteliği olan. Önemli. Makam, rütbe, derece bakımından daha üst olan kimse. Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (somut nesne), makro, küçük karşıtı. Yetişkin, belli bir yaşa gelmiş. Niceliği çok olan. Çok, ortalamayı aşan (soyut kavram).

Atkı iplik : Dokumacılıkta mekikle enine atılan iplik kumaşın en ipliği.

 

Atkılama : Atkılamak işi, argaçlama.

Atkılamak : Dokuma tezgâhlarında mekikle atkı atmak, argaçlamak.

Atkılı : Atkısı olan.

Omuz : Boynun iki yanında, kolların gövdeye bağlandığı bölüm.

Sırt : Kesici araçların kesmeyen kenarı. Bir şeyin üstü, üst bölümü. Dikilmiş veya ciltlenmiş kitaplarda dikişin bulunduğu bölüm. İnsanın üstü. Dağların veya tepelerin üst bölümü. İnsanlarda boyundan bele kadar uzanan üst bölüm, göğüs karşıtı. Omurgalı veya omurgasız hayvanlarda boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan üst bölüm.

Boyna : Sandalı kıçtan yürüten kısa kürek, boyana.

Örtü : Örtmek için kullanılan şey, vualet. Yapılarda çatı, dam.

Kadın : Hizmetçi bayan. Erişkin dişi insan, hatun, hatun kişi, zen. Bayan. Analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri, becerileri olan.

Ayakkabı : Genellikle sokakta giyilen ve altı kösele, lastik vb. dayanıklı maddelerden yapılmış olan giyecek, başmak, pabuç.

Çocuk : Küçük yaştaki erkek veya kız. Büyükler arasında daha az yaşlı olan kişi. Bebeklik ile erginlik arasındaki gelişme döneminde bulunan oğlan veya kız, uşak. Büyüklere yakışmayacak, daha çok küçüklerin yapabileceği gibi davranan kimse. Belli bir işte yeteri kadar deneyimi ve yeteneği olmayan kimse. Soy bakımından oğul veya kız, evlat. Genç erkek.

Dokumacılık : Dokumacının yaptığı iş, dokuyuculuk, tekstil.

Yaba : Harman savurmakta kullanılan, çatal biçiminde, tahtadan tarım aracı.

Atkı kuralı : (…) biçiminde belirtilen usbilim kuralı.

Atkıç : Çocukların kuş vurdukları sapan. Sapan.

Atkıçı : Yufka ekmeği pişiren, çeviren kadın.

Atkın : Kırkılmak üzere olan koyunların yünlerinin altından fışkırmış yeni yün. Yavrusunu ölü doğuran, yavru atan hayvan: Atkın keçi ve koyunların hepsini satacağım. Parasız, parasızlık: Yusuf bu yıl atkın. Çapkın kız: Daha yaşı başı ne, fakat çok atkın.

Atkıran : Sivas kenti, Zara ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim yeri.

Diğer dillerde Atkı anlamı nedir?

İngilizce'de Atkı ne demek? : n. scarf, shawl, wrap, wrapper, kerchief, stock, stole, tippet; weft; shoe buckle

Fransızca'da Atkı : linteau [le], (dokumada) trame [la]

Almanca'da Atkı : n. Halstuch, Schussfaden

Rusça'da Atkı : n. перекладина (F), уток (M)