Attracted türkçesi Attracted nedir

Attracted ile ilgili cümleler

English: Ali and Mary seem to be attracted to each other, don't they?
Turkish: Ali ve Mary birbirlerinden hoşlanıyorlar gibi görünüyorlar, değil mi?

English: Ali attracted a crowd of children as soon as he started playing his bongos.
Turkish: Ali bongosunu çalmaya başlar başlamaz çocuklardan oluşan bir kalabalığı çekti.

English: Ali certainly attracted a lot of attention.
Turkish: Ali kesinlikle çok dikkat çekti.

English: Ali is clearly attracted to Mary.
Turkish: Ali açıkça Mary'nin çekimine kapıldı.

English: A wily hunter, Christopher Columbus once donned a red riding hood and went into the forest. Without a doubt, he attracted the Big Bad Wolf, grabbed him, and dragged the screaming wolf back to his ship.
Turkish: Bir kurnaz avcı, Christopher Columbus bir zamanlar kırmızı bir başlık giydi ve ormana gitti. Şüphesiz, o büyük kötü kurdu cezbetti, onu yakaladı, ve bağıran kurdu gemisine geri götürdü.

Attracted ingilizcede ne demek, Attracted nerede nasıl kullanılır?

Attracted disc electrometer : Disk çekmeli elektrometre.

Be attracted : Hoşlanmak. Dikkatini çekmek.

Unattracted : Bir diğeri tarafından ayartılmayan. Güzel olmayan. Çekici olmayan. - doğru çekilmeyen. Baştan çıkarılmayan.

 

Attract attention : İlgi çekmek. Dikkati çekmek. Dikkatleri üzerine çekmek. Dikkati üzerine çekmek. Dikkatini çekmek. Dikkat çekmek. Dikkatleri üzerine toplamak. İlgi görmek.

Attract investment : Yatırım çekmek.

Attracting : Etkileyici. Cazip. Çekici.

Attract : Çekmek (çekici olma vb). Cazip gelmek. Kendine çekmek. Celp etmek. Çekmek. Cezbetmek. Mıknatısın demir tozlarını çekmesi.

Attraction : Hukuk, fizik, kimya alanlarında kullanılır. Sempati. Eğlence programı. Çekicilik. Alımlılık. Cazibe. Tanecikleri birbirine yaklaştıran kuvvet. Çekim. Albeni. Getirtme.

Attractants : Çeken madde. Atraktant. Çeken. Çekici (madde). Çekici.

Attractable : Çekilebilir. Kendine çekilebilir. Cezp edilebilir.

İngilizce Attracted Türkçe anlamı, Attracted eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Attracted ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Pull : Girmek. Doldurmak. Yudum. Çekiş. Zorlu tırmanış. Torpil. Koparmak. Çekmek. Kısa sandal gezintisi. Fırt.

Force : Cebir. Mecbur etmek. Sıkıştırmak. Çabuklaştırmak. Bilgisayar, fizik, sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Yükseltmek (fiyat). Irzına geçmek. Turfanda yetiştirmek. Baskı yapmak. Bir cismin durgunluk ya da devinim durumunu değiştirebilen yönleçsel nitelikli etki. anlamdaş gürelik.

Arrest : Kesmek. Yakalamak. El koymak. Hukuk, veterinerlik alanlarında kullanılır. Tevkif etmek. Tutuklamak. Geliş. Gelen kimse. Tutuklama. Varan kimse.

Entrance : Girme. Yabancı ülkelerden gelen kişilerin ya da malların, gümrük sınırını geçerek yurda girişi, a. bk. mal girişi. Mest etmek. Büyülemek. Giriş hakkı. Sahneye çıkma. Giriş ücreti. Antre. Atılma.

 

Enchant : Hayran bırakmak. Büyü yapmak. Çıldırtmak. Hayran etmek. Büyü. Büyülemek. Afsunlamak. Aklını başından almak. Zevk vermek. Mest etmek.

Beguile : Ayartmak. Cezbetmek. Eğlendirmek. Çekmek. Kandırmak. Aklını çelmek. Nasıl geçtiğini anlamamak. Saptırmak. Büyülemek. Hoşça geçirmek.

Of interest : İncelemeye değer.

Get : Hale gelmek. Bakmak. Yapmak. Gidip getirmek. Almak. Kazanmak. Yaptırmak. Anlamak. Varmak. Başına gelmek.

Entertaining : Eğlendirici. Eğlendirme. Eğlence. Ahenkli. İzaz. Eğlenceli.

Exciting : Coşturucu. Heyecanlı. Heyecan verici. Heyecanlandırıcı. Heyecanlandıran. Uyaran. Heyecanlandırma. Tehyiç. Uyarıcı.

Attracted synonyms : tug, bewitch, challenging, arrestive, enamour, exotic, curl up, amazing, chamber, fascinate, interesting, far out, becharm, catch, beckon, draw, retract, pull in, attractive, appeal, intriguing, gripping, capture, engrossing, captivate, charm, curious, crackpots, enamor, crackpot, fastmoving, absorbing, exotics.

Attracted zıt anlamlı kelimeler, Attracted kelime anlamı

Repel : İtici gelmek. Geri çevirmek. Püskürtmek. İğrendirmek. Geçirmemek. Geri püskürtmek (düşmanı). Tiksindirmek. İtmek. İtelemek. Defetmek.