Bıçak nedir, Bıçak ne demek

  • Bir sap ve çelik bölümden oluşan kesici araç
  • Çeşitli kesme işlerinde kullanılan keskin ağızlı araç.

"Bıçak" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Basımevi bıçağı."
  • "Bıçağı sürte sürte ipin uzunca bir parçasını kesti." - Y. Atılgan

Yerel Türkçe anlamı:

Tütünün, uzun müddet dayanmayıp yetiştiği yıl kıyılarak kullanılan bel ve bel üstü yaprakları.

Zanaat Ticaret alanındaki sözlük anlamı:

Pulluğun toprağa giren bölümü. (Yenikent *Aksaray -Niğde)

Fransızca'da Bıçak ne demek?:

couteau

Bıçak hakkında bilgiler

Bıçak, keskin ağızlı el aletidir. İşlevine, icrasında kullanıldığı iş ya da hobiye göre farklı biçimleri bulunmaktadır.

Birçok aygıtın kesici olan ya da bıçağa benzeyen parçası da bıçak olarak adlandırılmaktadır. Örneğin pulluk bıçağı, ustura bıçağı, biçerdöver bıçağı, türbin bıçağı.

Namlu

Namlu, bıçak ve kılıçların en temel ve kesme işlevine sahip olan kısmıdır. Namlu çoğunlukla çelikten yapılmaktadır.

Bıçak ile ilgili Cümleler

  • İmdat? Onlar beni bıçaklayacaklar.
  • Bıçak kör.
  • Bıçak kirli.
  • Bıçak bahçıvan aittir.
  • Bıçak ağzının ucu keskindir.
  • Ali havuç doğrarken yanlışlıkla bıçakla parmağını kesti.
  • Ali bir bıçakla bıçaklandı.
  • Ali göğsünden bıçaklandı.
  • Bıçak keskin değil.
  • Ali bir bıçak çıkardı ve Mary'yi tehdit etti.
  • Jale'nin vücudunda yirmi bir tane bıçak izi vardı.
  • Bıçak keskin değildi ve eti onunla kesemedim, bu yüzden son çare olarak çakımı kullandım.
  • Elma bir bıçakla onun tarafından ikiye kesildi.
  • Bıçak nerede?
 

Bıçak anlamı, tanımı:

Çelik : Su verilerek çok sert ve esnek bir duruma getirilebilen, birleşiminde az miktarda karbon bulunan demir ve karbon alaşımı, polat. Zayıf fakat güçlü (vücut). Çocukların çelik çomak oyununda ucuna çomakla vurarak havaya kaldırdıkları iki tarafı sivri, kısa değnek. Kök salması için yere dikilen dal. Kısa kesilmiş dal. Bu alaşımdan yapılmış. Gemilerde, üzerine halat veya ip geçirip tutturmaya yarayan, ağaç veya metalden yapılmış kısa değnek. Bir ağacı aşılamak amacıyla hazırlanmış dal.

Kesici : Futbolda savunmanın önünde görev yapan ve topu kesip dağıtan oyuncu, stoper. Kasaplık hayvanları kesen kimse. Kesme işinde kullanılan araç. Kesme işini yapan kimse.

Kesme : Kesin, değişmez, maktu. Kıyılarımızda yaygın olarak bulunan, yuvarlak tepeli, 5 metre kadar boylu, her dem yeşil, yaprakları küçük ve kenarları testere dişli, çiçekleri yeşilimsi beyaz renkli olan bir süs ağacı, akçakesme (Phillyrea latifolia). İki çekimin birbirine doğrudan doğruya bağlanmasından, iki ayrı çekimin birbirini izlemesinden doğan durum. Kesmek işi. Kesme işareti. Lokum. Küp biçiminde veya köşeli olarak kesilmiş olan. Teneke, sac vb.ni kesmek için kullanılan makas. Nazımda veya nesirde, bir cümleyi sonu anlaşılacak biçimde yarım bırakma sanatı, kat. Çizgisel iki doğru parçası ve bir eğri yayı ile sınırlanan düzlem yüzeyi.

 

Keskin : Etkili, sert. Kıvrak. Hassas. Dikkatli. Kırıcı, incitici. Zampara. Çok kesici, iyi kesen. Kırıkkale iline bağlı ilçelerden biri. Tiz (ses).

Ağızlı : Ağzı herhangi bir biçimde olan.

Bıçak altına yatmak : Ameliyat olmak.

Bıçak atmak : Bıçaklamak. ameliyat etmek. bir hedefe bıçak fırlatmak.

Bıçak bıçağa gelmek : Bıçakla birbirine saldıracak kadar zorlu kavga etmek.

Bıçak çekmek : Üzerindeki bıçağı birden eline alarak birine saplamaya hazırlanmak.

Bıçak gibi : İnce, keskin.

Bıçak gibi kesilmek : Söz, konuşma, sohbet birden bitmek, duruvermek.

Bıçak gibi kesmek : Birdenbire ve tamamen ortadan kaldırmak. çok keskin olmak.

Bıçak gibi saplanmak : Sancı, ağrı birden ve güçlü olarak gelmek.

Bıçak kemiğe dayanmak : Çekilen sıkıntı artık katlanılamayacak bir duruma gelmek.

Bıçak kınını kesmez : Kötüler yararlandıkları kimselere kötülük etmekten çekinirler.

Bıçak silmek : Bir işi bitirmek.

Bıçak suyu kesiyor : "çok körleşmiş" anlamında kullanılan bir söz.

Bıçak vurmak : Bıçakla kesmek. bıçaklamak.

Bıçak yemek : Bıçaklanmak.

Bıçaksırtı : Çok az fark, çok yakın aralık.

Bıçak sırtı : Bıçağın keskin olmayan ters yanı.

Çatal bıçak takımı : Sofra için gerekli olan çatal, kaşık, bıçak ve diğer servis araçlarının tümü.

Tırtıllı bıçak : Sebzeleri süslü ve kolay kesmek için kullanılan mutfak bıçağı.

Algı bıçağı : Haşhaş kozasını çizmeye yarayan alet.

Bağ bıçağı : Bağ ve bahçelerde yetişen meyve fidanlarını, bitki ve özellikle üzüm kütüklerini budamaya yarayan kesici alet.

Baş bıçağı : Ustura.

Maket bıçağı : Genellikle maket yapımında kullanılan ince ve keskin bıçak.

Tıraş bıçağı : Erkeklerin yüzlerindeki kılları kesmek için kullandıkları, çelikten yapılmış ince bıçak, jilet, ustura.

Bıçakçı : Bıçak vb. kesici araçlar yapan veya satan kimse.

Bıçaklama : Bıçaklamak işi.

Bıçaklamak : Bıçakla yaralamak. Bıçakla kesmek.

Bıçaklanmak : Bıçaklama işine konu olmak.

Bıçaklatmak : Bıçakla saldırıyı tahrik etmek, bıçakla saldırtmak ve yaralatmak.

Bıçaklı : Bıçağı olan.

Bıçaklık : Bıçak yapmaya elverişli (maden). Bıçak koyacak yer.

Ağzını bıçak açmamak : Üzüntüden söz söyleyemeyecek durumda olmak.

Altın eli bıçak kesmez : "herhangi bir işte usta olan her zorluğun üstesinden gelir" anlamında kullanılan bir söz. "varlıklı veya değerli kişilerin elini kimse bükemez" anlamında kullanılan bir söz.

Arık öküze bıçak çalınmaz : "güçsüz kimseyi ezmek yiğitlik değildir" anlamında kullanılan bir söz. "kendisinden yararlanılamayacak kişiye yararlanmak amacıyla eziyet edilmemelidir" anlamında kullanılan bir söz.

Çenesini bıçak açmamak : Ağzını bıçak açmamak.

Kanlı bıçaklı : Birbirlerini öldürecek kadar düşman olan (kimse).

Kanlı bıçaklı olmak : Aralarında herhangi bir nedenden dolayı birbirini öldürecek kadar düşmanlık bulunmak.

Sırtından bıçaklamak : İhanet etmek.

Bölüm : Bir okul veya üniversitenin herhangi bir bilim ve uzmanlık dalında eğitim sağlayan birimlerinden her biri, departman. Bölme işlemi sonunda elde edilen sayı. Bir kuruluşun yönetim birimlerinden her biri, departman, seksiyon. Bir bütünü oluşturan parçaların her biri, kısım. Çağ, devir. Canlıların bölümlenmesinde filumların bir araya gelmesiyle oluşan birlik.

Araç : Kişiler veya nesneler arasında bağlantı sağlayan şey, vasıta. Bir iş yapmakta veya sonuçlandırmakta gücünden yararlanılan nesne. Taşıt. Kastamonu iline bağlı ilçelerden biri.

Alet : Bir makineyi oluşturan ve işlemesine yardım eden parçalardan her biri. Bir el işini veya mekanik bir işi gerçekleştirmek için özel olarak yapılmış nesne. Bir sanatı yapmaya, uygulamaya yarayan özel araç. Maşa.

İşlev : Bir nesne veya bir kimsenin gördüğü iş, iş görme yetisi, görev, fonksiyon. Bir deneyi yaparken izlenen yol, izlev. Bir yapının gerçekleştirilebileceği ve onu başka yapılardan ayırt etme imkânı veren eylem türü, fonksiyon.

Hobi : Uğraşı.

Farklı : Farkı olan, aralarında fark bulunan, değişik, ayrımlı.

Biçim : Yakışık alan şekil, uygun şekil. Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl. Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil. Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu. Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form. Tarz. Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format. Biçme işi. Herhangi bir şeyin benzeri.

Bıçak ağzı : Yarım ay.

Bıçak atma : Hedefe bıçak atma gösterisi.

Bıçak bıçak olmak : Bir yeri sancımak.

Bıçak çekme : Derinin şamadan (köpek pisliği ile banyo) sonra yüz tarafından bıçaklanıp ince kıllarının alınması.

Bıçak eyesi : Dökmecilerin kullandığı bir yanı bıçak gibi ince olan eye.

Bıçak kaplama : Buharla yumuşatılmış kalaslardan, özel bıçaklarla bir doğrultuda kesilerek elde edilen ince ağaç levha.

Bıçak oyunu : Büyük bıçaklarla, iki kişi tarafından, yapmacık saldırışlarla oynanan oyun.

Bıçak sırtı denge : Harrod-Domar büyüme modelinde beklenen büyüme oranının arzu edilen büyüme oranına eşit olduğu, ancak en ufak bir sapma halinde dengenin yeniden oluşamadığı durum.

Bıçak sünüğe ermek : Bıçak kemiğe dayanmak.

Bıçak vurması : Tabakhanede, deri şamadan çıktıktan sonra yapılan işlem.

Diğer dillerde Bıçak anlamı nedir?

İngilizce'de Bıçak ne demek? : n. knife, (Slang) chiv, shiv, knife used as a weapon

Fransızca'da Bıçak : couteau [le], poignard [le]

Almanca'da Bıçak : n. Besteck, Messer, Schaft

Rusça'da Bıçak : n. нож (M), лезвие (N)