Başeser nedir, Başeser ne demek

Başeser; kökeni arapça dilinden gelmektedir.

  • Şaheser

Edebi terim anlamı:

Sanat bakımından güzelliğin doruğuna erişmiş eser.

Osmanlıca Başeser ne demek? Başeser Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

şaheser

Başeser hakkında bilgiler

Şaheser ya da başyapıt, bir şâirin, bir yazarın ya da bir sanatçının en güzel eseridir. Kendi türünde mükemmel olan, üstün ve zamanının ötesine kalıcı nitelikteki eserlerdir. Sanatça güzelliğin doruğuna erişmiş eserdir. Edebî şaheserler, ulusların fikir ve zevk üstünlüklerini gösteren ürünlerin başında gelir.

Şaheserler, bütün milletlerin aydınlanmasına yarar. İnsanları aynı düşünceler, aynı duygular, aynı heyecanlar çevresinde toplar. Büyük edebî eserler; içinde doğdukları toplumsal koşullar değişmiş, silinmiş de olsa yaşamaya devam ederler. Yüzyıllar boyunca diri, taze, değerli kalırlar.

Magnum opus

Başeser kısaca anlamı, tanımı:

Şaheser : Kendi türünde mükemmel olan, üstün ve kalıcı nitelikte eser, başyapıt, başeser. Değeri üstün olan, üstün nitelikli.

Yazar : Bilim, edebiyat, sanat alanlarında kitap yazan veya kitap hazırlayan, bir eseri ortaya koyan ve eserin sahibi olan kimse, kalem erbabı, müellif. Özellikle gazete ve dergilerde herhangi bir konuda yazı yazan kimse, kalem erbabı, muharrir. Yazma özelliği olan.

 

Sanatçı : Güzel sanatların herhangi bir dalında yaratıcılığı olan, eser veren kimse, sanat adamı, sanat eri, sanatkâr, artist. Sinema, tiyatro, müzik vb. sanat eserlerini oynayan, yorumlayan, uygulayan kimse.

Eser : Emek sonucu ortaya konan ürün, yapıt. Soyut kavramlarda belirti. Yayın, kitap, yapıt. İz, işaret, im.

Mükemmel : Tam, tamamlanmış. Eksiksiz. Çok güzel, harikulade, şahane. Olgunlaşmış. Kusursuz. Eksiksiz, kusursuz, tam, yetkin, şahane bir biçimde.

Üstün : Birine veya bir şeye göre nitelik bakımından daha yüksek, daha elverişli olan, faik. Benzerlerine göre daha yüksek bir düzeyde olan, onları geride bırakan. Arap harfli metinlerde bir ünsüzün a, e seslerinden biriyle okunacağını gösteren işaret, fetha.

Zaman : Bu sürenin belirli bir parçası, vakit. Belirlenmiş olan an. Bir işin, bir oluşun içinde geçtiği, geçeceği veya geçmekte olduğu süre, vakit. Çağ, mevsim. Bir işe ayrılmış veya bir iş için alışılmış saatler, vakit. Fiillerin belirttikleri geçmiş zaman, şimdiki zaman, gelecek zaman, geniş zaman kavramı. Dönem, devir. Yer kabuğunun geçirdiği gelişimde belirlenen ve fosillere göre dörde ayrılan geniş evrelerden her biri. Olayların oluş ve akış sırasını belirleyen, düzenli ve dönemli gök olaylarını birim olarak kullanan sanal bir kavram.

Kalıcı : Sürekli, geçici karşıtı. Bir süre için belli bir yerde kalan, konuk, gidici karşıtı. Her zaman geçerliğini sürdürecek olan.