Başka nedir, Başka ne demek
Başka; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de sıfat olarak kullanılır.
- Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge.
- Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan
- "Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -den başka biçiminde kullanılan bir söz.
"Başka" ile ilgili cümle
- "Başka bir şeyi daha aklıma iyice sokuyordum." - A. Kutlu
- "Bütün bunlar beni herkesten başka bir insan yapmıyor." - H. E. Adıvar
- "Birinden yardım istemekten başka çıkar yol yoktu ve ben yardım isteyeceğime ölmeyi yeğlerdim." - A. Kutlu
Başka hakkında bilgiler
Başka, Gökhan Özen'in Doğan Müzik Yapım etiketiyle yayınlanan altıncı stüdyo albümüdür. 14 şarkı ve 2 şarkının versiyon sürümünün bulunduğu albümün prodüktörlüğünü Gökhan Özen kendisi üstlenmiştir. Bu albümde Sezen Aksu, Şehrazat, Nazan Öncel gibi önemli sanatçıların şarkısını seslendiren Gökhan Özen Sen Beni Unut isimli parçasında da Zeki Müren cover'ı yapmıştır. 9 şarkının da söz ve müziği Gökhan Özen'e aittir.
Albümün ilk klibi Teslim Al isimli parçaya Gökhan Özen yönetmenliğinde İngiltere'de çekilmiştir. Ardından ikinci klip Sitemkar adlı çalışmaya çekilmiştir. Bu klipte de yönetmen koltuğunda Gökhan Özen oturmuştur. Aşk Yorgunu çalışması mayıs ayında kliplenirken Ezdirmem adlı çalışmaya konser görüntülerinden oluşan klip yaz ayında yayınlanmıştır.
Başka ile ilgili Cümleler
- Etrafımda gerçek dostlar olsun konuşalım muhabbet edelim beni yürekten sevsinler ben de onları yürekten seveyim dünyayı gezeyim ihtiyacı olanlara yardım edebileyim sevdiğim kadın beni yüreğinden ta en derinden sevsin başka ne istenir?
- Özgürlük; bir başkasının özgürlüğüne zarar veriyorsa bu noktada güvenlik güçleri devreye girmeli fakat hükûmetlerin insanları kalıplaştırmaya, onların düşüncelerini taraflı olarak şekillendirmeye ve hükûmetlerin isteği doğrultusunda hizaya sokmaya hakkı var mı ve bu durum sence mantıklı mı?
- Olay, Yemen'in güneyindeki El-Mukalla şehrindeki başkanlık sarayını hedefleyen ve 30 asker ve subayın ölümüyle sonuçlanan saldırının sorumluluğunun El Kaide tarafından yayınlanan bir bildiri ile üstlenilmesinden sonra meydana geldi.
- Hiç kimse ten rengi veya özgeçmiş ya da dini nedeniyle başka birine nefret ederek doğmaz.İnsanlar nefret etmeyi öğrenmeliler ve nefret etmeyi öğrenebiliyorlarsa, aşk insan kalbine karşıtından daha doğal geldiği için sevmeyi öğretebilirler.
- "Geçmişi ve geleceği bırak, gününü yaşa", "nasıl hissediyorsan öyle davran", "başkaları için değil kendin için yaşa", "sen de herkes kadar değerlisin, düşüncelerin ve duyguların da onlar kadar değerlidir" gibi aslında hiç de yanlış olmayan felsefi yargılar, köşe yazarlarının ve sunucuların elinde ve dilinde, toplumsal geleneklere, göreneklere, kültüre ve dile aykırı bireysel davranışların, nezaketsizliklerin, terbiyesizliklerin ve kültürsüzlüklerin yani "öğrenilmiş cehaletin" gerekçeleri olmaktadır.
- İsteyen evlenir, isteyen boşanır, isteyen evlenmez, isteyen Hollanda'da eşcinsel evliliğini yapar, isteyen kadın kürtajını yaptırır insanların özgürlüğüne karışmak başka insanların hakkı değil. Hiçbirimiz Allah olmadığına göre yargılama hakkı bizde değil.
- Diğer insanlar tarafından nefret edilmekten korktuğunu söylüyorsun fakat bizzat senin de hoşlanmadığın bazı insanlar vardır, değil mi? Rakamsal olarak konuşursak, senin hoşlanmadığın ve senden hoşlanmayan eşit sayıda insan vardır. Birisiyle ilgili nefretinden vazgeçsen, başka biri de senden nefret etmekten vazgeçecektir demiyorum; bu sadece sen birinden nefret edersen, o zaman başka biri de senden nefret eder gerçeğini değiştiremezsin anlamına gelir. Sadece vazgeçip ve o gerçeği kabul edersen hayat çok daha kolay olacaktır.
- Yeni ayda, ay dünya ve güneş arasında dizilmiştir.Biz ayın güneş tarafından aydınlatılmayan tarafını görürüz. Başka bir deyişle güneşin parlaklığı loş ayı parlattığı için biz ayı hiç görmeyiz
- Kırk-dört Amerikalı başkanlık yemini için şimdi götürüldü. Bu sözler yükselen refah gelgitleri ve durgun barış suları sırasında konuşulmaktadır.Ama, bazen, yemin toplanan bulutlar ve hiddetlenen fırtınalar arasında alınır.Bu anlarda, Amerika sadece yüksek ofistekilerin başarısı ve görüntüsü için değil fakat aynı zamanda atalarımızın idaellerine ve bulunan dökümanlara sadık kalan biz insanlardan dolayı sürdürdü.
- Ancak bir gün gelir de, biri size bir başkası hakkında "O muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimizdenmiş." derse, o kişiyi bulup "Siz muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimizdenmişsiniz." deyin.
Başka tanımı, anlamı:
Başka işi yok mu : "bu işe ne diye karışıyor, bu iş onu ilgilendirmez" anlamında kullanılan bir söz.
Başka başka : Değişik biçimlerde. Ek olarak, daha daha. Her biri değişik, farklı.
Başka biri : Diğer bir kimse.
Başkaca : Ayrıca.
Başkafiye : Dize başlarında aynı kelime olmamak kaydıyla aynı sesleri veren kelimelerden oluşan uyak.
Başkahraman : Bir eserde başrolü oynayan kişi, başkişi.
Başkahramanlık : Başkahraman olma durumu.
Başkalaşım : Bir kütlenin fiziki ve kimyasal özelliklerinin değişmesi, istihale, metamorfizm.
Başkalaşma : Oğulcuk evresinden ergin olana değin bir hayvanın geçirdiği biçim ve yapı değişimleri, istihale, metamorfoz. Başkalaşmak işi.
Başkalaşmak : Biçim değiştirmek, istihale etmek. Kötüleşmek, bozulmak. Başka bir varlığa, niteliğe dönüşmek, değişmek, farklılık kazanmak.
Başkalaştırmak : Başka bir duruma getirmek.
Başkaldırı : Bir düzene veya emre boyun eğmeme, uymama, itaat etmeme. Herhangi bir amaçla kurulu düzene veya devlet güçlerine karşı gelme, başkaldırma, ayaklanma, isyan.
Başkaldırmak : Ayaklanmak, isyan etmek. İyice coşmak, kabarmak.
Başkale : Van iline bağlı ilçelerden biri.
Başkalık : Alışılana benzememe, değişik olma durumu, değişiklik.
Başkan : Bir topluluğun, bir toplantının veya bir derneğin başında bulunan kimse, reis, reis bey. Bazı ülkelerde devletin ve hükûmetin başı.
Başkan vekili : Başkanın işini görmesi için yerine bıraktığı veya yetki verdiği kimse.
Başkan yardımcısı : Kurum ve kuruluşlarda başkana yardım eden sorumlu ve yetkili kimse.
Başkanlık : Başkan olma durumu. Başkanın görevi veya makamı, reislik, riyaset.
Başkanlık etmek : Bir toplantı veya topluluğu, başkan olarak yönetmek.
Başkanlık makamı : Başkanın oturduğu veya odasının bulunduğu yer.
Başkanlık sistemi : Devlet yönetiminde tek bir kişinin başkanlığında hükûmet etme ve devleti yönetme esasına bağlı siyasi sistem.
Başkarakter : Oyunun asıl karakteri, asli tipi.
Başkası : Diğer bir kişi, herhangi bir kimse, diğeri, ötekisi.
Başkatsayı : Bir polinomda katsayıları 0'dan farklı olan terimler içerisinde derecesi en büyük olan terimin katsayısı.
Aklı başka yerde olmak : Başka şeyler düşünmek.
Aklını başka yere vermek : Konuşulan konudan başka bir şey düşünür olmak.
Baro başkanı : Baro genel kurulu tarafından en az on beş yıllık kıdemi olan avukatlar arasından seçilen ve baroyu temsil eden baro üyesi.
Belediye başkanı : Şehremini. Belediye teşkilatını yöneten kimse, belediye reisi.
Bir başka : Benzersiz, eşsiz (olmak).
Bir başkası : Başkası.
Bölüm başkanı : Üniversitede bir bölümün yönetim işleri ile eğitim, öğretim, araştırma faaliyetlerinden sorumlu öğretim üyesi, kürsü başkanı.
Davul birinin boynunda tokmak bir başkasının elinde : "sorumluluk birinde olmasına karşın bir başkasının sözü geçiyor" anlamında kullanılan bir söz.
Davulu biz çaldık parsayı başkası topladı : "biz çalıştık, uğraştık, başkası yararlandı" anlamında kullanılan bir söz.
Devlet başkanı : Yönetim şekline göre devletin en üst yöneticisi.
Dış başkalaşım : Magmanın sokulmasıyla, komşu kayaçların uğradığı başkalaşma, egzomorfizm.
Dostluk başka alışveriş başka : "iki kişi arasındaki dostluk, alışverişte birinin ötekine özverili davranmasını gerektirmez" anlamında kullanılan bir söz.
Eş başkan : Bir kurul, toplantı veya kongrenin başkanlığını yapanlardan her biri.
Genel başkan : Bir kurum veya kuruluşun idaresinden bütünüyle sorumlu olan kimse.
Genel başkanlık : Genel başkanın bulunduğu makam. Genel başkan olma durumu. Genel başkanın işi veya mesleği.
İç başkalaşım : Püskürük magmaların, soğurdukları kültelerin etkisi altında, birleşimlerinden oluşan başkalaşım.
İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır : "başkasına zararı dokunacak bir davranışı yapmadan önce iyi düşün, kendi kendini eleştir" anlamında kullanılan bir söz.
İnsanın eti yenmez derisi giyilmez tatlı dilinden başka nesi var : "insan kendisini ancak tatlı diliyle sevdirebilir" anlamında kullanılan bir söz.
Kargadan başka kuş tanımamak : Bildiğinden veya öğrendiğinden kesinlikle şaşmamak.
Kurmay başkanı : Ordu, tümen, tugay gibi birliklerde ve askerî akademilerde karargâh subayı.
Kürsü başkanı : Bölüm başkanı.
Kuş sütünden başka her şey var : "her türlü yiyecek var" anlamında kullanılan bir söz.
Onursal başkan : Bir kuruluşa onur vermek için sorumluluğu veya yetkisi olmadan başkan seçilen kimse.
Parsayı başkası toplamak : Bir emeğin karşılığını o emeği çeken değil, başka biri almak.
Sandık başkanı : Seçimlerde sandık kurulunun başkanlığına getirilen kimse.
Sınıf başkanı : Öğretmen olmadığı zamanlarda sınıfın düzenini sağlamak ve yönetim ile sınıf arasındaki iletişimi yürütmekle görevlendirilmiş öğrenci.
Tüm başkalaşma : Böceklerde, kurtçuk ve koza evresi geçiren başkalaşma türü.
Yarı başkalaşma : Böceklerde kurtçuk evresi görülmeyen başkalaşma türü.
Yarı başkanlık : Başkanlık rejimi ile parlamenter sistemi birleştirmeyi hedefleyen siyasi rejim.
Yeri başka : "daha başka bir değeri olan, önemi olan" anlamında kullanılan bir söz.
Bilinen : Değeri belli olan (nicelik), bilindik, malum.
Değişik : Yedek iç çamaşırı, giyecek. Çok hastalık geçirerek gelişmemiş çocuk. Değiştirilmiş, muaddel. Farklı. Alışılmışın dışında bir özelliği bulunan.
Farklı : Farkı olan, aralarında fark bulunan, değişik, ayrımlı.
Özge : Başka.
Nitelik : Bireyi, nesne veya yaşantının bir yönünü ötekilerden ayırt etmeye yarayan ve ölçülebilen özellik, keyfiyet. Bir şeyin iyi veya kötü olma özelliği, kalite. Bir şeyin nasıl olduğunu belirten, onu başka şeylerden ayıran özellik, vasıf, keyfiyet.
Alışılmış : Her zamanki, mutat.
Üstün : Benzerlerine göre daha yüksek bir düzeyde olan, onları geride bırakan. Arap harfli metinlerde bir ünsüzün a, e seslerinden biriyle okunacağını gösteren işaret, fetha. Birine veya bir şeye göre nitelik bakımından daha yüksek, daha elverişli olan, faik.
Özen : Bir işin elden geldiğince iyi olmasına çabalama, özenme, itina, ihtimam.
Ayrı : Başka, başka türlü. Aynı yerde kalan. Yalnız, tek başına.
Başkası üzerinde denge : Başka bir cambaz üzerinde denge gösterisi.
Başkası yararına ödeme istemi : Başkası sayışımına ödek gönderme işi.
Başkasını kendi yerine geçirme : (vekillik sözleşmesinde): ikame.
Başkatip : Bir resmî dairede veya kuruluşta çalışan kâtiplerin başı, başyazman. İlgili cümle: "İki üç gün sonra kendisine saraydaki başkâtibin bir kâtibi gelmiş." A. Ş. Hisar.
Başkatiplik : Başkâtip olma durumu, başyazmanlık. Başkâtibin yaptığı iş, başyazmanlık.
Başkavak : Malatya ili, Hekimhan belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir bölge. Mardin şehri, Savur ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir bölge.
Başkaya : 3. Bir erkek ismi olarak anlamı; Önemli, saygın kimse. Kars ili, merkez belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim bölgesi. Malatya şehri, Balaban bucağına bağlı bir yer. Samsun ili, Kolay bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Başkaynak : 3. Bir erkek ismi olarak anlamı; En önemli kaynak, ilk kaynak. Elâzığ şehrinde, Sivrice ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.
Diğer dillerde Başka anlamı nedir?
İngilizce'de Başka ne demek? : [Baska] adj. other, another, different, alternative, distinct
adv. other than, apart from, else, forth, otherwise
conj. except, save, but, saving
Fransızca'da Başka : autre, d'autre, distinct/e
Almanca'da Başka : adj. andere, anderweitig, fremd, sonstig, übrig
Rusça'da Başka : adj. другой, иной, прочий, особый, особенный
prep. исключая, сверх, кроме
Bu kısımda Başka nedir? Başka ne demek? gibi ya da benzeri soruları üye olmadan pratik bir biçimde hemen sorabilir, daha sonra kısaca Başka tanımı, açılımı, kelime anlamı hakkında ansiklopedik bilgi verebilir veya dilerseniz Başka hakkında sözler yazılar ile ingilizce veya almanca sözlük anlamı paylaşabilir, diğer web sitelerinden de birçok kaynaklar sunabilirsiniz. Spam veya çok kısa yazılan mesajlar yayınlanmayacaktır.