Başlı nedir, Başlı ne demek

Başlı; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de sıfat olarak kullanılır.

"Başlı" ile ilgili cümle örnekleri

  • "O zaman kırmızı başlı kibritler vardı ya." - P. Safa

Yerel Türkçe anlamı:

Başı gözüken çıban.

Toptan, hepsi, tamamı.

Olgunlaşmış, baş tutmuş (çıban için).

Tepeleme dolu.

Sağlam, gerçek, tutarlı: Olanı başlı bi işe yerleşdirdik.

Geçici olmayan, devamlı, sürekli olarak.

Bitmemiş, yarım kalmış iş: Ahmet çifti başlı bıraktı.

Başlanmış bitirilmemiş: İşim başlı galdı.

Tepeleme dolu, ağız ağıza dolu: Üç teneke başlı buğday verdim.

Yağı alınmamış sütten yapılmış olan peynir.

Gezilecek görülecek bir yer, şehir olarak tanımı:

Adıyaman kenti, Şambayat bucağına bağlı bir yerleşim yeri.

Başlı kısaca anlamı, tanımı:

Başlı başına : Bütün yönleriyle, tamamen.

Ağırbaşlı : Davranışları ölçülü, olgun (kimse), vakur, ciddi, hoppa karşıtı. Değeri çok olan, ağır. Gösterişli.

Akıllı başlı : Aklı başında.

Belli başlı : Önemli. Belirli, muayyen.

Dikbaşlı : Kurumlu. İnatçı, bildiğinden dönmeyen, büyüklerinin sözünü dinlemeyen, boyun eğmeyen (kimse), dikkafalı.

İki başlı : İki başı olan.

Pek başlı : İnatçı.

Üç başlı : Üç başı olan.

 

Yaşlı başlı : Yaşlı, deneyimli ve görgülü, olgun.

Yumuşak başlı : Uysal, kolay yola gelen (kimse).

Tüm başlılar : Kemikleri kıkırdak olan, solungaç yarıkları bir deri kıvrımı ile örtülü omurgalı balıklar takımı.

Zırhlı başlılar : Omurgalı hayvanlardan amfibyumların bir takımı.

Başlıca : En önemli, başta gelen.

Başlık : Başlık parası. Tablaların veya iş parçalarının düzgün kalmasını sağlamak amacı ile baş taraflarına takılan parça. Üst giysilerinin yakalarına takılı başlık, kapüşon. Genellikle başı korumak için giyilen şapka, serpuş. Hayvan koşumunun başa geçirilen bölümü. Bir sütunun, bir direğin tepeliği. Bir yazının, bir kitabın bölümlerinin başına konulan ve konuyu kısaca tanıtan ibare, serlevha. Kâğıt veya zarf üstüne basılmış ad ve adres, antet. Tekerlek parmaklarının çakılı olduğu kısım.

Başlık almak : Bazı bölgelerde, evlenirken kızın babası oğlanevinden para veya mal almak.

Başlık atmak : Bir yazıya başlık olarak ad bulmak.

Başlık parası : Bazı bölgelerde, evlenirken damadın kaynatasına ödemesi gereken para veya mal, başlık.

Başlık vermek : Bazı bölgelerde, evlenirken kızın babasına oğlanevi tarafından para veya mal vermek.

Başlıkçı : Başlık yapan veya satan kimse.

Başlıklı : Başlığı olan. Başlığı olan, antetli (zarf, kâğıt vb.).

Başlıksız : Başlığı olmayan, antetsiz (yazı, kâğıt vb.). Başlığı olmayan.

Alt başlık : Herhangi bir yazıda alt bölümün başlığı.

Anot başlığı : Anotun kabloya bağlandığı uçta bulunan ve elektrik yalıtımını sağlayan kapak.

Ara başlık : Esas bölümün alt başlıklarından her biri.

 

Çelik başlık : Hafif piyade silahlarının, havan ve top mermi parçalarının etkilerine karşı başı korumak için giyilen özel başlık.

Dazlayan daza düşer kel başlı kıza düşer : "evleneceği kişiyi seçmekte titizlik gösteren kimse çoğu kez istemediği, beğenmediği biriyle karşılaşır" anlamında kullanılan bir söz.

Forma başlık : Dalgıçların kullandığı yuvarlak metal başlık.

İki başlılık : Yönetimde birden çok kişinin müdahalesi sonunda işlerin sarpa sarması. Yönetimde birden fazla yetkiye sahip olma. İki başlı olma durumu.

Lokma başlığı : Lokmaların takıldığı parça.

Yaşlıca başlıca : Yaşı biraz geçkin durumda olan, deneyimli (kimse).

Yatak başlığı : Yatağın baş tarafına yaslanılmak üzere takılan metal, tahta, kumaş vb. malzemeden yapılmış nesne.

Başı : Resim klişesi, dökme harf, taş kalıp kullanarak makine yardımı ile kâğıt, bez vb.ne yazı, resim, çıkarma işi, tab, edisyon.

Başlı durmak : Harman kalkıncaya kadar oradan ayrılmamak.

Başlı ot : Ekinler arasında biten yabanî ot.

Başlı su : Kaynak halindeki su.

Başlı üy : İki katlı ev.

Başlı-göğüs : (zooloji) (karşılık: sefalotoraks), (Yun. kephale = baş, thorax = göğüs) Kabuklu hayvanlarda, örümceklerde ve akreplerde başla göğüs bölgesinin birleşmesinden meydana gelen bölge.

Başlı-kurt : (trikurus) (zooloji)

Başlıca rol : Bir filmde ya da televizyon oyununda baş oyunculardan hemen sonra gelen oyuncuların canlandırdıkları rol.

Başlıca vurgu : Bir kelimede birden artık vurgu bulunduğu zaman onun asıl vurgusu.

Başlıg : Başlık, bk. başlug

Başlıgöğüs : (Yun. cephale: baş; thorax: göğüs) Kabuklu hayvanlarda, örümceklerde ve akreplerde baş ile göğüs bölgesinin birleşmesinden oluşan bölge. Sefalotoraks.

Başlı ile ilgili Cümleler

  • Başlık ilgi çekici.
  • Çözülmesi gereken başlıca üç sorunumuz var.
  • Başlıkların okuyucunun ilgisini çekmesi gerekiyor.
  • Saat altıda başlıyoruz.
  • Kış şimdi başlıyor.
  • Senin için endişelenmeye başlıyorduk.
  • Başlıca ürününün başarısı firmanın pazardaki konumunu güçlendirdi.
  • Başlık yanıltıcıydı.
  • Ali bu sonbaharda liseye başlıyor.
  • Başlığı çok hızlı okudum.
  • Konferans pazartesi günü başlıyor.
  • Hokey bu hafta sonu başlıyor.

Diğer dillerde Başlı anlamı nedir?

İngilizce'de Başlı ne demek? : adj. headed, cephalous