Bacak nedir, Bacak ne demek

Bacak; bir anatomi terimidir.

  • Vücudun kasıktan tabana kadar olan bölümü.
  • Bazı şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri, ayak
  • Hayvanlarda yürümeye veya atlamaya yarayan organ.
  • İskambil kâğıtlarında genç erkek resimli kâğıt, oğlan, vale.

"Bacak" ile ilgili cümle

  • "Yorgun vücudunu zahmetle taşıyan ince bacakları üstünde doğruldu." - P. Safa
  • "İpleri sedirlerin bacaklarına doladılar." - L. Tekin

Bacak hakkında bilgiler

Bacak, omurgalılarda alt üyelerin her birine verilen ad.

Hayvanların hareket etmek amacıyla yararlandıkları, çoğunlukla eklemli uzantılara da "bacak" adı verilir ve en yalın biçimi eklembacaklılarda görülür.

Omurgalıların bacakları, ortada dizkapağının böldüğü iki parçadan oluşur. Kalçadan dize kadar uzanan bölüme "uyluk", dizden ayak bileğine kadar uzanan bölümeyse "baldır" adı verilir. Uyluk iskeletini uyluk kemiği (femur), baldır iskeletiniyse iç yanda bulunan kaval kemiği (tibia) ile dış yanda yer alan kamış/baldır kemiği (fibula) oluşturur. Kaval kemiği de, kamış kemiği de ayak eklemiyle birleşir.

İdeal bacak için bazı kas ve kemik çıkıntılarının yumuşak bir şekilde belli olması arzulanır. Bacaklar tüp şeklinde homojen yapılar değildir. Silindirik biçimine rağmen çok sayıda kas ve kemik girinti çıkıntılarına sahiptir. İdeal bir bacakta baldır çevresi 33-36 cm olmalıdır. Baldır iç yüzü bacak dışına göre daha az kavisli olmalı, bacağın uzunluğu kişinin boyunun dörtte biri kadar olmalı, baldır çevresinin en fazla olduğu yerin ölçüsü bacak uzunluğunu dörtte üçü kadar olmalı, baldır ortasının çevre ölçüsü ise en geniş yerin yaklaşık yarısı kadar olmalıdır. Bacak uzunluğu üst beden uzunluğunun 1.4 katı olması ideal diğer bir orandır.

 

Bacak ile ilgili Cümleler

  • Hiçbir gözün ona acımadığı ve hiçbir sıcak elin onun ağrıyan bacaklarını yatıştırmadığı cezaevinin gizli bölümündeki hayranlık uyandıran genç bir kadına yapılan insanlık dışı zulümlerle ilgili ilginç bir kayıt hâlâ korunuyor.
  • Jale'nin kedisi o kadar tatlı ki onun kucağımda kıvrılıp yatmasını gerçekten umursamıyorum fakat pençeleriyle bacaklarımı ovmakta ısrar etme tarzı bana iğne yastığı gibi hissettiriyor.
  • Bir bebek olarak dört ayak üzerinde emekler, sonra iki bacak üstünde yürümeyi öğrenir, sonunda yaşlılıkta bir değneye ihtiyacı olur.
  • Size söyledim, bacaklarınıza ve ayaklarınıza dikkat etmek zorundaydınız.
  • Burada kısa süre dinlenelim. Bacaklarım yorgun ve ben daha fazla yürüyemiyorum.
  • Türkçede birçok organ ve ekstremite ismi -b sesiyle başlar. Örn. baş, burun, boğaz, beyin, bel, bacak, bilek, bağır, böğür, bağırsak, böbrek.
  • Neden kadınlar genellikle bacaklarını tıraş ederler ama erkekler etmezler?
  • Oyunu oynayanlar yuvarlak oluşturacak şekilde (bacak ve ayakların konumu ters v seklinde) oturur ve sıkıca kenetlenirler. Ortaya bir ebe geçer. Eller bacakların altında olur ve bir havlu (ucu bağlanarak topuz haline getirilmiş) elden ele bacakların altında gezdirilir. Ebe olan bacakların arasından o havluyu almaya (bulmaya) çalışır. Tabi bu arada herkes sallanmakta ve pisi pisi demekte ve çeşitli şekillerde bağırmaktadırlar. Havluyu, uygun konumu bulan, ebenin sırtına hızlıca vurur ve tekrar alta verir ve havlu gezdirilir. Havluyu ebe kimin altında yakalarsa o kişi ebe olur ve ortaya geçer.
  • Onların hepsinin, kolları, bacakları, ve kafaları var,onlar yürürler ve konuşurlar, ama şimdi onlara farklı yapmak isteyen bir şey var.
  • Masayı taşımaya çalıştığımda karşıya çekerken bacaklarından biri kulak tırmalayıcı bir ses yaptı.
 

Bacak kısaca anlamı, tanımı:

Bölüm : Çağ, devir. Bir bütünü oluşturan parçaların her biri, kısım. Bir okul veya üniversitenin herhangi bir bilim ve uzmanlık dalında eğitim sağlayan birimlerinden her biri, departman. Bir kuruluşun yönetim birimlerinden her biri, departman, seksiyon. Canlıların bölümlenmesinde filumların bir araya gelmesiyle oluşan birlik. Bölme işlemi sonunda elde edilen sayı.

Hayvan : At, eşek, katır gibi türlü hizmetlerde kullanılan yaratık. Duygu ve hareket yeteneği olan, içgüdüleriyle hareket eden canlı yaratık. Kızılan bir kimseye söylenen bir söz. Akılsız, duygusuz, kaba, hoyrat (kimse).

Ayak : Mayalardan önce, makama uygun olarak çalınan veya söylenen beste. Göl ayağı. Yürüyüşün ağırlık veya çabukluk derecesi. Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü. Yarım arşın veya 30,5 santimetre uzunluğundaki ölçü birimi, kadem, fit, fut. Kömür ocaklarında kömürün çıkarıldığı galeri. Altılı ganyanda yer alan her bir koşu. Bacak. Bir doğrunun başka bir doğruyu veya bir düzlemi kestiği nokta. Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri. Halk edebiyatında koşuklarda kısa yedekli dizeler. Vücudun belden aşağı bölümü. Basamak. Karakucak ve yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden biri. Futun küpü alınarak hesaplanan değer. Halk edebiyatında uyak.

Bacak bacak üstüne atmak : Bir bacağını ötekinin üstüne koyarak oturmak.

Bacak kadar : Ufacık.

Bacakları kopmak : Çok yorulmak.

Bacakları tutmaz olmak : Yürüyemeyecek duruma gelmek.

Bacaklarını uzatmak : Hiçbir şey yapmadan, hiçbir şeyle ilgilenmeden oturmak, tembel tembel zaman öldürmek.

Bacağına geçirmek : Bir şeyi aceleyle giymek.

Bacakkalemi : Kaval kemiği.

Bacakkıran : Nemli bölgelerde yetişen yeşilimsi sarı çiçekli bir bitki (Narthecium).

Alabacak : Ara bozucu, dönek, uğursuz (kimse). Ayağında sekil olan (at, eşek vb.).

Baldır bacak : Kadın bacağının açık saçık görülmesi.

Bastıbacak : Yaramaz, haylaz (çocuk). Bacakları kısa veya çarpık (kimse).

Karabacak : Pancar fidelerinde gelişerek fidenin ölümüne veya cılız kalmasına yol açan ve yerleştiği bölgeleri kara beneklerle örten asklı mantar. Bu mantarın sebep olduğu hastalık.

Kılıç bacak : Bacakları eğri olan, çarpık bacaklı (kimse).

Takma bacak : Takma ayak.

Ayıbacağı : Çift yan yelkenlerden birini sağdan, birini soldan kullanma biçimi.

Baca : Su yolu, lağım, maden ocağı vb. yer altı yapılarının hava deliği. Çatı penceresi. Dumanı ocaktan çekip havaya vermeye yarayan yol.

Bacak kadar boyu var türlü türlü huyu var : "yaşı küçük ancak herkesten farklı alışkanlıklar, huylar edinmiş" anlamında kullanılan bir söz.

Bacaklı : Bacağı olan. Bacakları uzun olan, uzun boylu. Felemenk altını.

Bacaklı yazı : İri ve okunaklı yazı.

Bacaklık : Özellikle hokey oyuncularının dizlerine taktıkları deriden yapılmış koruyucu.

Bacaksız : Yaşından büyük işlere kalkışan çocuklara söylenen bir söz. Bacağı olmayan. Yaramaz. Bacakları kısa olan, kısa boylu, bodur.

Eklem bacaklılar : Birbirine eklenmiş halkalardan oluşan, böcekler, örümcekler, kabuklular, çok ayaklılar vb. bölümlere ayrılan hayvan sınıfı, eklemliler.

Eş bacaklılar : Denizlerde, karalarda ve tatlı sularda, başka hayvanların asalağı, asalakların ara konakçısı veya özgür olarak yaşayan kabuklular takımı.

Götten bacaklı : Kısa boylu.

Kafadan bacaklılar : Yumuşakçaların, baş bölgelerinde sert bir gagası ve çekmenli sekiz kolu bulunan önemli bir sınıfı.

Karından bacaklılar : Yumuşakçalardan, karınlarındaki etli, yassı pul biçimindeki uzantıları bacak gibi kullanarak ve sürünerek yürüyen salyangoz, sümüklü böcek vb.ni içine alan kabuklu hayvanlar sınıfı.

Kıçtan bacaklı : Kısa boylu (kimse).

Kök bacaklılar : Kök biçiminde, yalancı ayak denilen protoplazma uzantılarıyla hareketlenen, besinlerini bulan, amipleri, günsüleri, deliklileri ve ışınlıları içine alan tek hücrelilerden bir sınıf.

Uzun bacaklılar : Sulak yerlerde yaşayan, uzun bacaklı kuşlar takımı.

Kasık : Vücudun karın ile uyluk arasındaki bölümü.

Yürüme : Yürümek işi.

Atlama : Belirli bir yerden gerilip hız alarak yapılmış olan sıçrama ile vücudu yerden kesip daha uzak bir yere kondurma veya belli bir yükseklikten aşırma. Atlamak işi. Bu biçimde en uzağa atlamak veya en yükseği aşmak amacıyla yarışılan atletizm dalı.

Organ : Bir görevi, bir işi yerine getirmekle yükümlü kuruluş. Vücudun, belirli bir görev yapan ve sınırları kesin olarak belirlenmiş bölümü, uzuv.

Durma : Durmak işi.

Dayak : Bir şeyin yıkılmaması için dayanan ağaç, destek, payanda. Bir insanı veya bir hayvanı dövme işi, sopa, patak, kötek. Evlerin kapısının açılmaması için kapının arkasına konulan kol, destek, sürgü.

Destek : Bir birlik için sağlanan yardım veya koruma. Yardım. Üzerine bir şey oturtmaya, tutturmaya, koymaya yarar araç, bindi, hamil. Kredi işlemlerinde her an sarf edilebilecek kredi. Maddi ve manevi yardımcı, dayanak. Bir şeyin yıkılmaması için konulan eğik veya düz dayak, payanda. Bir vektörü taşıyan sonsuz doğru.

Omurgalılar : Memelileri, kuşları, amfibyumları, sürüngenleri, yuvarlak ağızlıları ve balıkları içine alan hayvanlar âlemi (Vertebrata).

Diğer dillerde Bacak anlamı nedir?

İngilizce'de Bacak ne demek? : n. leg, crus, limb, shank, shin, pin; stump

Fransızca'da Bacak : jambe [la], guibole [la]; valet [le]

Almanca'da Bacak : n. Bauer, Bein

Rusça'da Bacak : n. валет (M), голень (F), нога (F), ножка (F)