Be worried türkçesi Be worried nedir

Be worried ile ilgili cümleler

English: Ali seemed to be worried about Mary.
Turkish: Ali Mary hakkında endişeli görünüyordu.

English: Ali is the one you should be worried about.
Turkish: Ali hakkında endişe etmen gereken kişidir.

English: Ali seemed to be worried about something.
Turkish: Ali bir şey hakkında endişeli görünüyordu.

English: Ali is not the one you should be worried about.
Turkish: Ali hakkında endişelenmen gereken kişi değil.

English: Ali seemed to be worried about me.
Turkish: Ali benim hakkımda endişeli görünüyordu.

Be worried ingilizcede ne demek, Be worried nerede nasıl kullanılır?

Be : Var olmak. -dı. -di. -dır. Bulunmak. Durmak. Berylliumb (berilyum). Mal olmak. Kalmak. Anlamına gelmek.

Worried : Endişeli. Üzüntülü. Meraklanmış. Endişelenmiş. Merakta kalmış. Üzgün. Düşünceli. Merak içinde. Kaygılı. Endişe içinde.

Be worried sick : Çok endişeli olmak. Meraktan ölmek.

Be a bad judge of : Anlamamak.

Be a bad sailor : Deniz tutmak.

Be a bad whip : Kötü araba kullanmak.

Be a ball of fortune : Bir durumun kurbanı olmak. Şans topu olmak. Değişikliğe maruz kalmak.

İngilizce Be worried Türkçe anlamı, Be worried eş anlamlısı

 

Sözcükler, direkt olarak Be worried ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Cast about : Araştırmak. Sıkıntıyla aramak. Arayıp sormak. Tasarlamak. Volta vurmak. Aranıp durmak. Çare aramak. Dolanıp aramak.

Become anxious : Merak etmek. Meraklanmak. Efkarlanmak.

Chew : Çiğnemek. Gevelemek. Düşünüp taşınmak. Derin derin düşünmek. Çiğneme. Lokma. Kafa yormak. Tütün parçası. Kurmak.

Become alarmed : Alarma geçmek.

Fret : Üzülmek. Aşındırmak. Sıkılmak. Kendi kendini yemek. Perde. Yenmek. Perdeleri birbirinden ayıran demirler. Kemirmek. Üzmek.

Be badly off : Darda kalmak.

Cares : Hevesli olmak. Özen göstermek. Sevmek. Hoşlanmak. Kafaya takmak. Beğenmek. İlgilenmek. Önemsemek. Merak etmek.

Be distressed : Kahırlanmak. Kasvet çökmek.

Be in a jam : Zorluk içinde olmak. (parasal) sıkıntıya düşmek. Güçlük içinde olmak. Zorda olmak. Darda olmak. Dar boğazda olmak. Zor durumda olmak. Karışıklık içinde olmak. Başı dertte olmak.

Disconcerts : Huzurunu kaçırmak. Düzenini bozmak. Ahengini bozmak. Foslatmak. Telaşlandırmak. Şaşırtmak. Karıştırmak. Sinirlendirmek. Bozmak.

Be worried synonyms : express concern, famishes, allows, allow, cark, cerebrates, be on edge, cerebrating, be in trouble, concern oneself, be anxious, be in doubt, balance, care, be in distress, account, moither, carking, feel uneasy, bethink, cared, famish, bother about, disconcert, bethought, be pensive, feel uneasy about something, allowing, be in a bind, associate, bethinks, cerebrated.