Beyin kontüzyonu nedir, Beyin kontüzyonu ne demek

Beyin kontüzyonu; Veteriner alanında kullanılan bir terimdir.

Veterinerlikte sözlük anlamı:

Doğrudan kafatasına isabet eden küt travmalar sonucu beyin zarlarında ve beynin kan damarları çevresinde kanamalarla belirgin, genel yapının korunduğu kapalı beyin zedelenmesi, kontuzyo serebri.

Beyin kontüzyonu anlamı, tanımı

Kontüzyon : Ezik

Beyin : Kafatasının içinde beyin zarları ile örtülü, iki yarım küre biçiminde sinir kütlesinden oluşan, duyum ve bilinç merkezlerinin bulunduğu organ, ensefal, dimağ. Muhakeme, usa vurma. Bilgisi, eğitimi, düşüncesi yüksek düzeyde olan kimse. Akıl, anlayış. Bir şeyi yönetmede önemli görevi olan kimse.

Kont : Roma imparatorunun danışman olarak seçtiği kimse. Derebeyi. Batı toplumunda erkekler için kullanılan bir soyluluk unvanı.

Kontuzyo serebri : Beyin kontüzyonu.

Zedelenme : Zedelenmek işi.

Belirgin : Belirmiş durumda olan, göze çarpan, besbelli, açık, bariz, sarih. Açık bir biçimde.

Doğrudan : Aracısız. Aracısız olarak, herhangi bir aracı kullanmadan.

Kafatası : İnsanda ve omurgalılarda içinde beyin bulunan, başın kemik bölümü.

İsabet : Hedefe varma, hedefi vurma. Yanılmama. Öneri, düşünce veya söz yerinde olma. Güzel rastlantı. "Çok güzel, iyi oldu" anlamlarında kullanılan bir seslenme sözü. Piyango vb. şans oyunlarında, kazanma, çıkma, vurma.

 

Kapalı : Kapanmış olan, açılmamış, açık karşıtı. Açık ve kesin söz kullanmadan söylenen, müphem. İçe dönük yaradılışta olan. Dış çevreyle ilişki içerisinde olmayan. Geçilmez durumda olan. Açık olmayan (giyecek). Bulutlu, karanlık (hava). Çalışma süresi sona ermiş (iş yeri). Başı örtülü (kadın). Gizli, saklı.

Travma : Sarsıntı. Bir doku veya organın yapısını, biçimini bozan ve dıştan mekanik bir tepki sonucu oluşan yerel yara, örselenme.

Kanama : Kanamak işi, nezif.

Sonucu : Sonunda, sonra. Netice, nihayet, en son, âkıbet, en sonra, sonunda.

Korun : Üst derinin en dış tabakası.

Beyni : Beyin.

Genel : Bir şeye veya bir kimseye özgü olmayıp onun bütün benzerlerini içine alan, umumi. Bir genelleme sonucunda elde edilen. Herkesin yararlanabileceği (yer, nesne). Yetkisi ve sorumluluğu çok olan. Ayrıntıları göz önüne alınmayarak bütünü bakımından ele alınan.

Çevre : Bir şeyin yakını, dolayı, etraf, periferi. Bir birimden önce veya sonra gelen aynı türden birimlerin tümü, bunların oluşturduğu küçük grup, kontekst. Kişinin içinde bulunduğu toplumu oluşturan ortam. Hayatın gelişmesinde etkili olan doğal, toplumsal, kültürel dış faktörlerin bütünlüğü. Bir kimse ile ilişkisi bulunanlar, muhit. Yağlık. Düzlem üzerindeki bir şekli sınırlayan çizgi. Aynı konu ile ilgisi bulunan kimselerin tümü, muhit.

Damar : Canlı varlıklarda kanın veya besleyici sıvıların dolaştığı kanal. Mermerde, bazı taşlarda ve tahta kesitlerinde renk ayrılığı gösteren dalgalı çizgi. İçinde ongun besi suyunun dolaştığı odunsu dokudan boru. Başka türden katmanların arasında bulunan sıvı, maden veya mineral katmanı. Böceklerde kanat zarını dik tutmaya yarayan organ. Huy. Soy, yaradılış.

 

Doğru : Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı. Hiçbir yöne sapmadan, dosdoğru, doğruca. Yakın, yakınlarında. Yanlışsız, eksiksiz bir biçimde. Gerçek, hakikat. Yasa, yöntem ve ahlaka bağlı, dürüst, namuslu. Akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygun. Gerçek, yalan olmayan. Karşı yönünce. İki nokta arasındaki en kısa çizgi.

Diğer dillerde Beyin kontüzyonu anlamı nedir?

İngilizce'de Beyin kontüzyonu ne demek ? : cerebral contusion