Biçi nedir, Biçi ne demek

Yerel Türkçe'deki anlamı:

Erkek çocuk.

Biçi ile ilgili Cümleler

  • Birkaç isyancı ciddi biçimde yaralandı.
  • Bu çocuk normal bir biçimde büyüdü.
  • Jale gergin biçimde boğazını temizledi.
  • “Başında ağır ve paha biçilmez emsalsiz ve füsunlu bir taç gibi duruyordu.”
  • Seyirciler histerik bir biçimde güldüler.
  • Ali ölümcül bir biçimde yaralandı.
  • Yanıtın çok takdir ediliyor ve bizim daha etkili biçimde hazırlanmamıza olanak sağlayacak.
  • Ali ağır biçimde yaralandı.
  • Uzun boylu adam tiksindirici bir biçimde güldü.
  • İsyan çok sert bir biçimde bastırıldı.
  • Metadon bir ağrı kesici olarak yaygın bir biçimde reçete edilir.
  • “Onlara bu yaşta biçim verecek olan hocaları, ana babaları, büyük yaşta akrabalarıdır.”

Biçi ile ilgili Atasözü veya Deyim

biçim almak : Uygun olmak, yakışmak.

biçim vermek (veya biçime sokmak) : bir şeyi biçimlendirmek.

doğmadık çocuğa don biçilmez : “ele geçeceği, ortaya çıkacağı daha belli olmayan şey için önceden hazırlık yapmak doğru değildir” anlamında kullanılan bir söz.

ekmeden biçilmez : “emek vermeden beklenen bir sonuca erişilmez” anlamında kullanılan bir söz.

(herhangi bir biçim) kolayına gelmek : bir işin herhangi bir biçimde yapılmasını daha kolay bulmak.

ne biçim : nasıl?.

 

paha biçilmez : değeri ölçülemeyecek kadar yüksek.

sıçan deliğine paha biçilmez olmak : “güç bir durumda sığınacak bir yer bulmakta güçlük çekmek” anlamında kullanılan bir söz.

Biçi kısaca anlamı, tanımı

Araekyazılış biçimi : İkili bir yöneten deyimin ilişkin olduğu iki yönetilen deyimin arasına konulmasını öngören yazılış biçimi. Örnek: 2> 3 önermesinde ikili bir yöneten deyim olan > imi, araek yazılış biçimine göre kullanılmıştır. ön ek yazılış biçimi, artek yazılış biçimi

Artek yazılış biçimi : Bir yöneten deyimin ilişkin olduğu yönetilen deyimlerin sonuna konulmasını öngören yazılış biçimi. Bu yazılış biçimi ayraçsız olup bilgisayarlarda kullanılır. araek yazılış biçimi, ön ek yazılış biçimi, ayraçsız yazılış biçimi.

Artı belgili hermitsel biçim : Her eşitsizliğini sağlayan B Hermitsel ikidoğrusal biçimi.

Artı belgili ikidoğrusal biçim : Sonlu boyutlu E gerçek doğrusal uzayı verildiğinde, her için eşitsizliğini gerçekleyen bakışımlı ikidoğrusal biçimi.

Artı yarıbelgili ikidoğrusal biçim : Sonlu boyutlu E gerçek doğrusal uzayı verildiğinde, her için eşitsizliğini gerçekleyen R bakışımlı ikidoğrusal biçimi.

Aşınım biçimleri : Yerkabuğu üzerinde, oluşum ve varlığı dışgüçlerin biri ya da birkaçının aşındırmasına dayanan biçimlerin tümü.

Ayak biçimli hücre : Podosit.

Ayraçlı yazılış biçimi : Yardımcı im olarak ayraç kullanmayı gerektirdiği için araek yazılış biçimine verilen ad. Bu yazılış biçiminde ikili yöneten deyimlerin kapanışları ayraç içine alınmalıdır; ancak kısalık sağlamak amacıyla en dıştaki ayraçlar yazılmaz.

 

Ayrımsal biçimli sınıflama : Sınıflama dizgesinde yer almamış özel bir konunun, türlü öğelerden yararlanarak sınıflandırılmasını sağlayan bir yöntem. (Ranganathan'ın iki nokta sınıflama yöntemi gibi.).

Başaklı biçim : Bir başaklı dizeyin oluşturduğu biçim.

Biçi biçi : Hayvanları çağırma ve kovalama ünlemi.

Biçik : Sel yatağı, dere, dere yatağı. Kadınların meme uçlarında, çocukların ayaklarında, hayvanların ayak parmaklarıyla bileklerinde ter, pislik, çamur v.s. sebeplerden ileri gelen sulu yara. Bir tane, bir tanecik. Dağda, iki kaya arasındaki boşluk. İki derenin birleştiği yer. [Bakınız: bıçık]. [Bakınız: bicik]. Kesik, biçilmiş. Denize doğru uzanmış kara parçası, burun. [Bakınız: bucak]. Dağlarda, tepelerde sellerin açtığı yarıntı. Su yolu. [Bakınız: bücük]. Dana. Kuyruğu düğümlü koç. Köşe, bucak, uç, açı. Buzağı. Sığır yavrusu, buzağı. Nergiz çiçeğinin yetiştiği kaya oyuğu. Dana, sığır yavrusu. Buzağıdan büyük yavru. Işığı renklerine ayırmak için kullanılan üçgen kesitli altı yüzlü saydam nesne. Kesik, kesilmiş.

Biçik biçik : Hayvanları çağırma ve kovalama ünlemi. Parça parça.

Biçiksel : En az altı düzlemsel yüzeyi olan üçgen kesitli saydam biçikle ilgili.

Biçilebilme : Biçilebilmek işi.

Biçilebilmek : Biçilme imkânı veya olasılığı bulunmak.

Biçilgen : Kadınların meme uçlarında, çocukların ayaklarında, hayvanların ayak parmaklarıyla bileklerinde ter, pislik, çamur v.s. sebeplerden ileri gelen sulu yara.

Biçiliş : Biçilme işi.

Biçim ayı : Temmuz.

Biçim ayi : Temmuz.

Biçim bozma : (Resim, Heykel, Mimarlık) Model olarak alınan nesnenin görünüşünü, yorum amacıyla, değiştirme.

Biçim bozukluğu : Normal biçimin veya yapının bozulması. Bozulma, normal biçimini ve yapısını kaybetme, deformasyon.

Biçim bozumu : Daha çok soyut oyunlarda rastlanan; etki yaratmak için dekorda, giyside ve donatımlıklarda biçimi, görünüşü bozma işi. Kimi oyunlarda (özellikle soyut oyunlarda) belirli bir etki yaratmak için dekor düzeninde, sahne eşyalarında ve giysilerde görünüşü bozma eylemi.

Biçim çarpanı : Saçılım olaylarında saçıcı parçacığın olayı etkileyen, biçimle ilgili durumunu belirleyen katsayı.

Biçim çıktı : Tarla, çayır biçme zamanı.

Biçim etmenleri : Biçimi bütün olarak algılamayı kolaylaştıran koşullar. (Buna göre yakınlık ilkesi ve uzay ya da zaman içinde kapanıklık, birer biçim etmenidir.).

Biçim faydası : Ürünün yapısını ya da biçimini değiştirmek yoluyla gerçekleştirilen üretim.

Biçim katsayısı : Çarpışma olaylarında saçınım açı ya da yeğinliklerini bulmaya yarayan, çarpılan tanecikteki yük dağılımı biçimiyle ilgili nicelik.

Biçim niteliği : Anlıksal bir kapsamın karakterinin, onu yaratan öğelerin birleşme özelliklerine bağlı olması.

Biçim ölçütü : F. Ratzel'in (1844 -1904), birbirlerinden uzak bölgelerde ya da kıtalarda bulunan özdeksel kültür öğeleri arasındaki ırasal biçim benzerliklerini saptamak amacıyla kullandığı ölçüt.

Biçim ruhbilimi : Ruhbilimsel olayların parçalanamaz, işlek bir bütün ya da biçim olduğunu savunan görüş. (Biçimi yaratan, öğelerin toplamı değil, biçimle olan ilişkileridir.).

Biçim tamamlama ölçeri : Birleşik bir bütün olarak algılandığı zaman eksik parçaları tamamlanabilen bir dizi eksik resimden oluşan ölçer.

Biçim türdeşliği : Bir biçimin parçalarından herhangi birisinin başka bir biçimdeki parçalarla ancak görevi ve rolü açısından karşılaştırılabilir durumda olması.

Biçim üreteci : Televizyon dizgelerini denetlemek, özel etkiler sağlamak amacıyla, testere dişi ya da dördül biçimde yalınç geometrik dalgalar oluşturan üreteç.

Biçim ve içerik : Toplumsal gerçekliğin birbirinden ayrılmaz, birbirine bağımlı iki yanı. bk. biçim, içerik.

Biçim yitimi : Bir doğabilimsel yapının ya da ses, ışık ve alanlarla ilgili bir olayın dıştan gelen etkilerle biçiminin bozulması.

Biçim yitimi erkili : Bir metal ya da yarıiletkenin buzsul örgüsünde yerel çarpalım sonucu ortaya çıkan ve yapıdaki özgür eksicikleri etkileyen elektriksel erkil.

Biçimbilgisi : Yapıyı, temeli, görevi söz konusu yapmadan biçim üzerinde duran ve biçimle ilgili sorunları inceleyen bilim dalı. Biyolojinin, canlı varlıkların biçim ve yapıları ile uğraşan kolu.

Biçimbozucu mercek : Biçimbozumunu gerçekleştiren yapıda mercek.

Biçimbozumu : Belirli bir görsel etki sağlamak amacıyla, nesnelerin biçiminde optik yoldan gerçekleştirilen değişiklik; nesnelerin doğal biçimlerini bozma.

Biçimce : Biçim bakımından, biçim yönünden.

Biçimci mantık : Deyişlerin içeriğine değil, biçimine göre tutarlılık koşullarını koyan ve bunu matematik dili ve işlemlerine başvurarak yapan çağdaş mantık.

Biçimci tiyatro : İçeriği ikinci plana atarak biçimi önemseyen tiyatro anlayışı. Biçimin özerkliğini ve önceliğini öne sürerek bir biçimi ve bu biçimi var edecek belirli bir sahne, oyun düzeni uygulayımını benimseyen anlayış, öncü tiyatrolar, dadacı tiyatro, gerçeküstücü tiyatro, antitiyatro ve benzerleri biçimci tiyatro kapsamına girer. Özü, ikinci düzeye atarak biçimi önemseyen tiyatro türü. Kimi ülkeler bu tiyatro türünü güdümlü olarak ele alır; bir araç gibi kullanır.

Biçimde aldatıcı markalar : Benzerlikleri ve malın öğeleri ile mala bağlı temel nitelikleri taşıması yüzünden, halkı aldatıcı nitelik gösteren markalar (kartal resminden yapılmış iki ayrı marka gibi).

Biçimdeşlik : [Bakınız: evrişim].

Biçimdıcak : Bir parça, azıcık, biraz.

Biçimdik : Bir parça, azıcık, biraz.

Biçime gelmek : Biçilecek kadar olmak.

Biçimine gelmek : Uygun düşmek, yakışmak.

Biçimine getirmek : Dengine getirmek, uygun düşürmek. Kıstırmak, yakalamak. Yerine, zamanına uygun getirmek.

Biçimlemek : Biçimlendirmek.

Biçimlendirebilme : Biçimlendirebilmek işi.

Biçimlendirebilmek : Biçimlendirme imkânı veya olasılığı bulunmak.

Biçimlendirilebilme : Biçimlendirilebilmek işi.

Biçimlendirilebilmek : Biçimlendirilme imkânı veya olasılığı bulunmak.

Biçimlendirilmiş olgular : Gerçek ekonomileri tanımlamaya yarayan aşırı basitleştirilmiş varsayımlara dayalı olgular.

Biçimlendiriş : Biçimlendirme işi.

Biçimlendirme testere makinesi : Genellikle tabla boyutlarını bir hareketle çıkarabilmek için, üzerinde çok sayıda daire testere bulunan özel makine.

Biçimlenebilme : Biçimlenebilmek işi.

Biçimlenebilmek : Biçimlenme imkânı veya olasılığı bulunmak.

Biçimlenim : Buzsul büyültmede oluşan temel yapının belirlediği biçime girme.

Biçimleniş : Biçimlenme işi.

Biçimleniverme : Biçimlenivermek işi.

Biçimlenivermek : Çabucak biçimlenmek.

Biçimlenmenin ölçülmesi : Bir sıklık dağılımının verdiği eğiklik, basıklık gibi çizgesel biçimi ölçen sayımsal ölçüm. bk.z çizge.

Biçimleşme : Çizimsel çözümlemede bir anlatımı olan simgesel gösterim ya da görünülü biçim. bk.z görünülü çizim. [Bakınız: evrişim].

Biçimleştirme : Parçalanamayan ve kendini yaratan parçaların birbirine eklenmesinden de öte bir örgütü olduğu savunulan, nesnel, ruhsal ya da davranışsal bir bütünlük.

Biçimleyici : İnşâi. ~aranç (dilem): inşâi da’vâ. ~hak: inşâi hak. -işlem: inşâi muamele. -yargı: inşâi hüküm.

Biçimleyici bilgi kuramı : Zihnin, bellek, gözlem, istenç gibi belirli bölümlere ayrıldığını ve bundan dolayı okutulan türlü derslerin ussal yetileri ayrı ayrı güçlendireceğini ve biçimlendireceğini - örneğin, Latince ve matematiğin usavurma yetisini, şiir ezberlemenin belleme gücünü arttıracağını-ileri süren bir eğitim görüşü.

Biçimleyici görüşme : Biçimsel bir kurala bağlı kalmaksızın bilgi alışveriş sürecinde görüşmeciye ve görüşülene geniş özgürlük tanıyan ya da uygulama biçimini durum içinde belirleyen görüşme. bk. biçimsel görüşme.

Biçimlik : Ortaklaşa biçilen çayır.

Biçimlilik : Biçimli olma durumu.

Biçimsel değişmezlik : Hangi açıdan bakılırsa bakılsın bir nesneyi aynı biçimde algılama eğilimi.

Biçimsel dil : Sözdizim kuralları hiçbir belirsizlik içermeksizin tanımlanmış, bilgisayar izlencelemede de kullanılabilecek nitelikte kesin dil. Bu kurallarla üretilebilecek örülerin (sözcük ya da tümcelerin) tümü. bir abece, belli birtakım kurma kuralları, aralarında önermeler de bulunan çeşitli (dizimsel) türden düzgün deyimlerden oluşan dizge, Genellikle abece sonlu bir küme, aynı dizimsel türden olan düzgün deyim kümelerinden her biri de yinelgen bir kümedir. yorumlanmış biçimsel dil, biçimsel dizge.

Biçimsel dizge : Bir mantıksal dizge, özel ilksavlar kümesi, kanıtsavlar kümesi'nden oluşan dizge. bk. dizimsel dizge, tümdengelimli dizge, ilksavlı dizge. mantıksal dizge, kuram, ilksavlı kuram.

Biçimsel görüşme : Soru-yanıt ya da bilgi alışveriş sürecini önceden saptanmış biçim kurallarına bağlayan ve görüşmeciye salt işletsel bir üstlence yükleyen görüşme. bk. biçimleyici görüşme.

Biçimsel güç derneyi : Yakınsak olup olmadığı göz önüne alınmaksızın üzerinde cebirsel, çözümsel işlemler yapılan ve x bilinmeyenine bağlı.

Biçimsel kanıt : Kanıtlanım.

Biçimsel mal farklılaştırması : Tekelci rekabet veya farklılaştırılmış azel piyasalarında tasarım, ambajlama, paketleme ve reklam gibi satış artırıcı etkinliklerle malların farklılaştırılması. karşılığı özsel mal farklılaştırması, sanal mal farklılaştırması.

Biçimsel mantık : Mantığın inceleme konusu olan tutarlılık ile geçerliliğin mantıksal olmayan deyimlerin içeriğine değil de yalnız biçimine bağlı olduğunu vurgulamak amacıyla mantığa verilen bir ad. Yalnız biçimsel dillere ilişkin mantık dizgelerini konu edinen mantık bölümü. sezgisel mantık.

Biçimsel muska : Geometrik biçimlerde durulmuş bez, mumlu bez, muşamba ya da madenden yapılmış birer küçük silindir koruncak içine konan, üzerlerinde dinsel ya da büyüsel biçim ve imlerden biri bulunan kâğıtlardan oluşan ve taşıyanı her türlü dokuncadan koruduğu gibi, ona üstün güçle iyi bir yazgı sağladığına inanılan muska türü. bk. muska, karşılığı yazılı muska, yapımsal muska, hayvansal muska, bitkisel muska, taş muska.

Biçimsel öğelerde benzet : Bir markanın biçimsel öğelerine dayanan benzet.

Biçimsel öğreti : Anlığın gözleme, bellek ve istenç gibi birbirinden ayrı genel bir dizi güç ya da yetenekleri bulunduğunu ve bunların öğrenme, alıştırma yoluyla güçlendirilebileceğini savunan kuram.

Biçimsel özellik : Dizimsel özellik.

Biçimsel sayı kuramı : Doğal sayıların toplamı ile çarpımına ilişkin kanıtsavları türetmeğe yarayan biçimsel kuram. temel mantıklı sayı kuramı, kümesel sayı kuramı.

Biçimsel tanım : Biçimsel bir dilde yapılan dilsel tanım.

Biçimsel yapışıklık : Bir biçimin parçalarının tek bir biçim olarak bir arada kalması eğilimi. (Örneğin: Bir kez üçgen durumunda görülen üç nokta, başka türden öğelerle birbirine bağlansa bile gene üçgen olarak görülür.).

Biçimsiz dil : Sözcüklerin anlamı, takılarla ya da çekimle değil de, tümce içindeki yerlerine, seslerine göre değerlendirilen dil. bk. tekheceli dil, soyut dil.

Biçimsiz küre : En çok sığırlarda, dolaşım yetersizliği veya kromozom bozukluğundan kaynaklanan, üzeri kıllı deriyle örtülü, gelişmemiş kemik ve organ taslaklarından ibaret yuvarlak ve biçimsiz bir vücuttan ibaret yapılış bozukluğu gösteren dölüt, amorfus globozus, amorfus.

Biçimsizce : Biçimsiz bir biçimde.

Biçimsizleşebilme : Biçimsizleşebilmek işi.

Biçimsizleşebilmek : Biçimsizleşme imkânı veya olasılığı bulunmak.

Biçimsizleşme : Biçimsizleşmek işi.

Biçimsizleştirebilme : Biçimsizleştirebilmek işi. Biçimsizleştirme imkânı veya olasılığı bulunmak.

Biçimsizleştirilme : Biçimsizleştirilmek işi.

Biçimsizleştirilmek : Biçimsiz duruma getirilmek, biçimi bozdurulmak.

Biçimsizleştirme : Biçimsizleştirmek işi.

Biçimsizleştirmek : Biçimsiz duruma getirmek, biçimini bozmak.

Biçin : Tarla, çayır ve benzerleri biçme; biçme zamanı. Ekin biçme, biçim, hasat. Biçim, kesim.

Biçinçi : Biçim yapan, ekin kaldıran kimse.

Biçinçi kuşu : Ekin kaldırma zamanı görülen güzel sesli, turnaya benzeyen bir kuş.

Biçinçizılkı : Mart ayında göğeren bir çeşit ufacık bitki.

Biçingı : Bir parça, bir damla.

Biçingi : Bir parça, bir damla.

Biçinlik : Trabzon şehri, Tonya belediyesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi.

Biçinmek : Kendine elbise biçtirmek, kestirmek.

Biçinti : Yar. Topraktaki kesik, yarık. Bir iş ya da ilişkide uyulması öngörülen onamlı ya da onamsız kural. bk. onamlı ilişki.

Biçirgan : Kadınların meme uçlarında, çocukların ayaklarında, hayvanların ayak parmaklarıyla bileklerinde ter, pislik, çamur v.s. sebeplerden ileri gelen sulu yara.

Biçirgen : Kadınların meme uçlarında, çocukların ayaklarında, hayvanların ayak parmaklarıyla bileklerinde ter, pislik, çamur v.s. sebeplerden ileri gelen sulu yara. Ayak parmakları arasında çıkan mantar hastalığı.

Biçit : Bir çift.

Biçiverme : Biçivermek işi.

Biçivermek : Ansızın veya çabucak biçmek.

Biniş biçimi : Bir yarışçının, çiftekeri, binme ve sürme açısından tekniğe uygun olarak kullanabilme özelliği.

Birli yüklemli yasal biçim : Anabileşenleri birliyüklemli kurucu bileşenler olan n-li tikel-evetleme. Birli-yüklemli yasal biçimin tutarsızlığının gerekli-yeterli koşulu, her anabileşeninin tutarsız olmasıdır. Örn.

Boş tikel evetlemeli yasal biçim : Kurucu bileşen sayısı sıfır olan tikel-evetlemeli yasal biçim, Her doğrusal tutarsız önerme, boş tikel-evetlemeli yasal biçim ile eşdeğerdir.

Boş tümel evetlemeli yasa biçim : Kurucu bileşen sayısı sıfır olan tümel-evetlemeli yasal biçim. Her doğrusal geçerli önerme, boş tümel-evetlemeli yasal biçim ile eşdeğerdir.

Bulgu belgesinin biçimi : Bulgu belgesinin boyutları, yazılacak özellikleri ve bunların yazılacağı yerleri gösteren düzen.

Buzul yer biçimleri : Bir "dışgüç" olarak, buzulların aşındırma, taşıma ve biriktirme ile yerkabuğu üzerinde oluşturduğu kendine özgü biçimlerin tümü.

Çizgi biçimi : Çınlanım eğrisinin, bu eğriyi oluşturan sıklıklara bağlı olarak biçimlenmesi.

Çoğaltılmış sayıların biçimleri : Çeşitli araçlarla çoğaltılarak satışa sunulan yapıtların boyutları ve dış görünüşleri (5846 sayılı yasaya göre korunmaktadır).

Çok biçimli : Polimorf.

Çok biçimlilik : Polimorfizm.

Çökelti biçimlenimi : Çökeltinin, çökeldiği yerin özelliklerine uyarak aldığı biçim.

Dalga biçimi : Bir dalganın, dönemsel niceliği ile zaman arasındaki bağıntısına göre çiziyle belirtilen biçimi.

Dere biçiği : Birkaç derenin birleştiği yer.

Diş biçimi değiştirimi : Dişleri sivriltmek, kırmak, madenlerle kaplamak ve boyamak yoluyla onların doğal biçimini bozma, değiştirme işlemi.

Dizeyin doğal biçimi : [Bakınız: düzgen dizey].

Doğal biçim : Yalın işlemlerle bir dizeyin indirgenebildiği köşegenel dizey. a. bk. düzgen biçim I.

Doğal ikidoğrusal biçim : K sayıl oyutu üzerindeki E doğrusal uzayı için olarak tanımlanan ikidoğrusal biçim. .

Doğru görümlü biçik : Geçirdiği ışığa saptıramadan renklerine ayıran, değişik kırıcılıkta camlardan yapılmış ikili biçik takımı.

Düzgen biçim : Bir A dizeyi için, A üzerinde yapılan yalın işlemler sonucunda elde edilebilecek. Bir doğru için, başnoktadan doğruya inilen dikme uzunluğu p, dikmenin x-ekseniyle yaptığı açı olduğunda, doğrununbiçimindeki denklemi.

Düzleşmiş yer biçimleri : Engebeli yereylerin, dışgüçlerin aşındırma, sürükleme ve biriktirme işleri sonunda azıcık dalgalı ya da aşağı yukarı düz bir görünüş kazanmış yeni biçimleri.

Ekin biçin : Ekim, zer'iyyat, ekip biçme işi.

Ekinli biçimli : Ekilir biçilir.

Eksi belgili ikidoğrusal biçim : E doğrusal uzayı üzerinde, her için eşitsizliğini sağlayan B : ExER bakışımlı ikidoğrusal biçimi.

Eksi yanbelgili ikidoğrusal biçim : E doğrusal uzayı üzerinde, her için eşitsizliğini gerçekleyen B : ExER bakışımlı ikidoğrusal biçimi.

Eksisiz hermitsel biçim : Her x için B eşitsizliğini sağlayan B Hermitsel biçimi.

Eş biçimlilik : Benzer yapıda olan maddeler arasındaki billurlaşma benzerliği, izomorfizm. İki matematik kümesi arasında benzerlik bağıntısı, izomorfizm. Organizmada çeşitli soylardan ileri gelen benzerlik, izomorfizm.

Eşeysel iki biçimlilik : Aynı türün iki eşeyi arasındaki şekil, büyüklük, renk gibi dış farklılıklar. Eşeysel dimorfizm, seksüel dimorfizm. Aynı türün iki eşeyi arasındaki biçim, büyüklük, renk gibi dış farklılıklar, eşeysel dimorfizm, seksüel dimorfizm, cinsiyet farkı, eşeysel ayrılık, seks ayrılığı.

Feodal üretim biçimi : Marksist yaklaşımda toprak mülkiyetine ve toprak kölesi emeğine dayanan üretim biçimi.

Fonetik biçimleme : Tiyatro konuşmasında ünlü veya ünsüz harflerin ağızdan çıkarken aldıkları biçim.

Geçerli biçimsel dizge : Mantıksal dizgesi geçerli olan biçimsel dizge.

Genleşmiş biçimsel dizge : Bir biçimsel dizgenin abecesine yeni imler, ilksavlar kümesine de yeni önermeler katmakla elde edilen (ilkini, kapsayan) biçimsel dizge.

Gizlenmiş biçim : Başka biçimlerle işlenip karıştırılarak kimliğini belli bir oranda yitiren ve ayrı bir biçim olarak algılanması güçleşen görsel bir biçim.

Hakkı tümleyen biçimsel yönetim işlemi : Bulgu belgesi almak için, başvurmadan sonra yapılan işlem.

Halat biçimli lav : Yüzeyi halat ya da urgan biçiminde olan lav.

Halk yaşam biçimi : Halk kültürünün gelişimini ve oluşumunu sağlayan etkenlerin tümü. bk. halk kültürü.

Halka biçimli sineşi : Dairesel sineşi.

Hermitsel biçim : B(x,y) = B(y,x) koşulunu sağlayan B ikidoğrusal biçimi.

İçice biçimler : Arka arkaya birçok aşındırma bölümlerinde, koyağın iki yakasındaki eski koyak tabanlarının üst üste kalıntılarından oluşmuş biçimler.

İkidoğrusal biçim : E ile F bir K sayıl oyutu üzerinde tanımlı iki doğrusal uzay olmak üzere, ExF den K ya bir ikidoğrusal gönderim.

İkilenik biçim : Üzerinde bir ikidoğrusal biçim olduğunda, her için Q(x) = b(x,x) koşulunu sağlayan işlevi.

İlkel komünal üretim biçimi : Sınıfların ve sömürünün olmadığı, ortak mülkiyet ve çalışmaya dayalı üretim biçimi.

İndirgenmiş biçim yöntemi : Bir olasılıksal dizgedeki değiştirgeleri kestirmek için önceden saptanmış değişkenler türünden verilen içsel değişkenlerin kullanıldığı bir yöntem.

İnsan biçimci : İnsan biçimcilik yanlısı, antropomorfist.

İyi biçim : İçtapı ve divrikliğinin sonucu olarak değişkenlik göstermeyen açık ve sürekli bir biçim. (Böyle bir biçim eksiksiz, yalın, değişmez, kapalı, kolay anlaşılır, düzenli ve bakışıktır.).

İyi biçim yasası : (Biçim ruhbilimi) Biçim, dış çizgiler ve örüntülerin eksiksiz, dengeli ve sürekli olarak algılandığına ilişkin yasa.

J biçimli dağılım : Biçimi J harfine ya da onun tersine benzeyen dağılım.

Kafatası biçimi değiştirimi : Sargılamak, bağlamak, tahtalarla sıkıştırmak, ovmak yoluyla çocuğun kafatasının doğal biçimini değiştirme; ona istenilen biçimi ve güzelliği verme kılgısı.

Kalkan biçimli yanardağ : Çıkardığı lavların çok akıcı olması nedeniyle, belirli bir koni yerine yassı, yatık ve az çok kalkana benzer yığıntı oluşturan yanardağ türü.

Kapitalist üretim biçimi : Marksist yaklaşımda, üretim araçları mülkiyetinin kapitalist sınıfın elinde olduğu, ücretli emeğin yarattığı artık değere dayanan üretim biçimi.

Karbür biçimlenimi : Karbürlerin, çökeldikleri yerin özelliklerine göre biçim bakımından aldıkları durum.

Karst biçimleri : Eriyebilen kayaçların kalın ve sürekli katmanlar oluşturduğu alanlarda, yerüstü ve yeraltı sularının yarattığı kendine özgü yer biçimleri.

Kayık biçimi : Dolamlı bin özdeciğin, iki ucu da yukarı doğru kıvrık biçimine verilen ad.

Kent biçimi : Bir kentin, tasarlı ya da tasarsız olarak gelişme süreci içinde alabileceği yoğun, örümcekağı, çizgil ve benzerleri türlü görünümlerden biri.

Koltuk biçimi : Çevrimsel bir özdeciğin bir ucu yukarı, bir ucu aşağı kıvrık biçimine verilen ad.

Koşuk biçimleri : Koşukların, dize düzeni ve uyak yönünden aldıkları biçim.

Köleci üretim biçimi : Köleci emeğe dayalı üretim tarzı.

Oral farmasötik biçim : Ağızdan verilecek ilaçların katı ve sıvı farmasötik biçimlerde hazırlanması.

Oyun biçimi : Bir futbol oyununda takımlardan herhangi birinin oyun süresince uygulayacağı oyun yöntemi.

Ödenekliğin biçimi : Devlet ödenekliğine giren kuruluşların bir akçalı yıl içinde yapabilecekleri giderler niceliklerinin ödenek tutarını ayrıntılarıyla saptayan ve ödeneklerin bakanlıklara ve diğer kurumlara dağılım niceliklerini ayrıntıları ile gösteren (A) çizelgesi. Devlet ödenekliği içindeki kuruluşların bir yıllık giderlerini karşılayacak gelirlerin oranlamalı tutarlarını kapsayan ve bu gelirlerin hangi kaynaklardan nasıl sağlanabileceği ve niceliklerini ayrınrıtıları ile gösteren (B) çizelgesi. Bunların dışında akçalı yıl için kullanılacak ve kullanılmayacak kadrolar, gelir çeşitlerinin her birinin dayandığı yargılar, Maliye Bakanlığına verilmiş ödenek aktarma yetkileri, taşıt araçları kadroları, okul ve öğrenci yatacak yeri ücretleri, giderlere ilişkin harcama yapılmasını olanaklı kılabilecek diğer akçalı yıl uygulamaları ile ilgili özellikleri gösteren (D, E, C, Ç, G, F, İ, M, N, K, L, O, P, R) çizelgeleri.

Öğeciksel biçimlenim : Öğeciklerin bir özdecik içinde edindikleri belirli bir düzenlenim.

Ölçünlü biçim : Yalınçlık ve düzgünlük sağlamak ereğiyle, bir denklemin uzbilimcilerde onaylanan biçimi.

Önek yazılış biçimi : Bir yöneten deyimin, ilişkin olduğu yönetilen deyimlerin önüne konulmasını öngören yazılış biçimi. Önek yazılış biçimi ayraçsız bir yazılış biçimidir. araek yazılış biçimi, artek yazılış biçimi, ayraçsız yazılış biçimi. Örn. pqr önermesinde, üçlü bir yöneten deyim olan ön ek yazılış biçimine göre kullanılmıştır.

Önekli yasal biçim üreteci : Önekli yasal biçimde niceleyicilerin etki alanı olan niceleyicisiz tam deyim.

Özel farmasötik biçim : İlaçların emilme yerini, süresini ve hızını kontrol edebilmek için hazırlanmış farmasötik biçim.

Parçacık biçimi : Parçacıkların bulundukları yere göre aldıkları biçim.

Saçı biçik : Bir kötülüme, yerme sıfatı.

Saptanır biçimsel dizge : Kanıtsavları saptanır bir küme oluşturan biçimsel dizge.

Satımca biçimi : Düzenlenecek satış belgesinin, sıra sayısı, düzenleyenin tecim adı ve işyeri, alıcısının tecim adı ve oturma yeri, mal ya da işin çeşidi, niceliği, değeri, tutarı, satılan mal, bu belgenin düzenlenmesinden önce verilmiş ise günü gibi bilgileri kapsamına alan biçimi.

Sazan balığı ağzı biçimindeki dişler : Alt çene kemiğinin doğuştan olan kısalığı sonucu üst çenedeki kesici dişlerin, alttakilerinin önünde bulunması.

Sesbilimsel biçimleme : Tiyatro konuşmasında ünlü ve ünsüz harflerin ağızdan çıkarken aldıkları biçim.

Simgeleştirme biçimi : Belli bir simgeleştirme işlemini yapmak üzere simgeleştirilecek deyimlerle bunların karşılığı olan tek tek simgeleri belirten dizge. Örnek:.

Tane biçimi : Tanelerin dış etkilere göre aldıkları biçim.

Temel mantıklı biçimsel dil : Mantıksal değişmezleri eklemler, niceleyiciler ile eşitlik; mantıksal olmayan değişmez türleri ad, yüklem, işlev, değişkenleri de bireysel değişken olan biçimsel dil.

Tikel evetlemeli tam yasal biçim : Aynı yalınç bileşenli kurucu bileşenlerden oluşan tikel-evetlemeli yasal biçim. Örnek:.

Tikel evetlemeli yasal biçim : Her anabileşeni ayrı bir tümel-evetlemeli kurucu bileşen olan n-li tikel-evetleme. Hiç bir (boş olmayan) tikel-evetlemeli yasal biçim doğrusal tutarsız değildir. Temel mantıklı dillerde her tutarlı önerme (boş olmayan) tikel-evetlemeli bir yasal biçim ile eşdeğerdir. Örn. (...) üçlü tikel-evetleme, pq birli tikel-evetleme, p (kurucu bileşeni bir birli tümel-evetlemeye eşdeğer olan) birli tikel-evetleme olan yasal biçimlerdir tikel-evetlemeli tam yasal biçim, tikel-evetlemeli en kısa bir yasal biçim.

Tikel evetllemeli en kısa bir yasal biçim : P gibi bir önermenin tikel-evetlemeli en kısa bir yasal biçim olması, p nin tikel-evetlemeli yasal biçim olup, her kurucu bileşeni p nin bir kurucu bileşeninin ait tümel-evetlemesi olan, p ile doğrusal eşdeğer q gibi başka bir tikel-evetlemeli yasal biçimin bulunmaması demektir. Biçimsel tanım: (p tikel-evetlemeli en kısa yasal biçimdir) (...) {(p tikel-evetlemeli yasal biçimdir) (...) [(q tikel-evetlemeli yasal biçimdir) (...) (q nun her kurucu bileşeni p nin bir kurucu bileşeninin alt tümel-evetlemesidir) Örn. pqvqrvpr.

Toplumsal biçimbilim : Toplumların, toplulukların, toplumsal kümelerin coğrafyasal yerleşme düzenini ve nüfusunu kendine konu alan inceleme alanı. bk. insan coğrafyası, nüfusbilim. (Durk-heim) Toplumların özdeksel dayanağı olan toplumsal yoğunluğu ve toplumsal oylumu inceleyen toplumbilim dalı.

Toplumsal biçimleştirme : Belli bir bölgede, belli bir zamanda var olan ekinsel biçimi oluşturan türlü özelliklerin ve karmaşıkların bileşkesi.

Toplumsal bilinç biçimleri : İnsanların kılgısal etkinlikleri sırasında çevrelerini anlıklarında yansıtma biçimleri.

Toplumsal ekonomik biçimleniş : Toplumların tarihsel gelişimleri boyunca üretim biçimiyle belirlenen kimi düzenlenişlerden geçtiği görüşü.

Turna balığı ağzı biçimindeki dişler : Üst çenenin doğuştan kısa oluşumu sonucu alttaki kesici dişlerin üsttekilerin önünde yer alması durumu.

Tümel evetlemeli en kısa bir yasal biçim : P gibi bir önermenin tümel-evetlemeli en kısa bir yasal biçim olması, p nin tümel-evetlemeli yasal biçim olup, her kurucu bileşeni p nin bir kurucu bileşeninin alt tikel-evetlemesi olan, p ile doğrusal eşdeğer q gibi başka bir tümel-evetlemeli yasal biçimin bulunmaması demektir.

Tümel evetlemeli tam yasal biçim : Aynı yalınç bileşenli kurucu bileşenlerden oluşan tümel-evetlemeli yasal biçim.

Türetik biçim : Türetkelerin bir türdeş çokterimlisi.

U biçimi eğri : İki uç değerin en yüksek, orta değerlerin en düşük sıklık gösterdiği bir dağılımın eğrisi.

U biçimli dağılım : U harfine benzeyen sıklık dağılımı.

Ulusal biçim : Her halkın sanat alanındaki özel anlatım biçimi.

Uluslararası teslim biçimleri : Uluslararası ticarette ve nakliyede alıcıyla satıcı arasındaki sorumluluk ve riskleri belirleyen kurallar bütünü.

V biçimi : Teknik çözümlemede kullanılan ve fiyatların önce ani ve büyük ölçüde düşmesini, daha sonra aniden ve büyük ölçüde tekrar yükselmesini gösteren şekil.

Vidmanşteten biçimleri : Bir göktaşının cilalı yüzeyinde, kezzapla oluşan özel biçimler.

Yapı biçimi : Bir bölgede kıvrımların ya da kırıkların gruplanma biçimi.

Yapısal biçimler : İçgüçlerin yarattığı, dışgüçlerle henüz bozulmamış yer biçimleri.

Yapıtın biçimi : Basılıp yayımlanmış bir yapıtın boyutları ve dış görünüşü.

Yasal biçim : Belli bir yasal biçim özelliğini taşıyan önerme. yasal biçimler genellikle denetleme yöntemlerinde kullanılır. tümel-evetlemeli yasal biçim, tikel-evetlemeli yasal biçim, birli yüklemli yasal biçim, önekli yasal biçim.

Yaşam biçimleri : En özgün örnekleri ilkel ya da geri kalmış toplumlarda görülen avcılık, devşiricilik, balıkçılık, göçebe çobanlık gibi yaşam için zorunlu etkinliklerin tümü. bk. av, devşirme.

Yeni biçimleyicilik : Sade kelimeler ve somut fikirlerle basit bir çatı içinde sanat yapmak çığırı ki yirminci yüzyılın başlarında Holanda’da ana renklerle ve basit çizgilerle yapılan ve de Stijl (de stayl okunur) adını taşıyan resim çığırının edebiyata uygulanmasından ibarettir. Halk edebiyatı kelimelerinden.

Yeni koşuk biçimleri : Tanzimattan bu yana, batı örneklerine göre yazılmış koşuklarda görülen, divan, halk koşuklarına benzemeyen yeni biçimler.

Yer biçimbilim : Doğal coğrafyanın, taşyuvarında oluşan iç ve dışgüçleri, bu güçlerin yarattığı yer biçimlerinin gelişimini inceleyen bölümü. Yeryüzündeki olayların ve yer biçimlerinin incelenmesi yoluyla, yeryüzündeki değişmelerin tarihini araştıran bilim kolu.

Yer biçimi terselmesi : Kıvrımlı, kimi kez de kırıklı yapılarda, bir teknenin yanındaki kemere göre daha aşağıda kalması gerekirken, aşınmanın kemerde daha etkili olması nedeniyle, tersine ondan daha yüksekte kalması durumu, bk. tünemiş tekne.

Yorum biçimi : Belli bir yorum işleminde mantıksal olmayan değişmezlerin tek tek anlamı ile değişkenlerin değer alanı olan evreni belirleyen dizge. . yorum, im yorumlayıcı izerge.

Yorumlanmış biçimsel dil : Bir biçimsel dil ile bu dilin bir yorumundan oluşan dizge. bk. yorumsal dizge.

Yulaf biçimli hücreler : Yangılı alveol içerisinde iğ veya yulaf tanesi görünümlü lökositler veya monositler, yulaf hücreleri. Başta Pasteurella türleri olmak üzere Gram-negatif bakterilerin toksinlerinin etkisiyle biçimlenir. Küçük hücreli akciğer karsinomlarında görülen, yuvarlak, yulaf tanesi görünümlü tümör hücreleri.

Yüzeyi biçimli cam : Yüzeyi biçimli ya da düzensiz camlar için kullanılan genel terim.

Yüzeyin temel biçimleri : Bir yüzeyin eğriliğini ve alanını belirleyen türetik bağıntılar.

Zimmermann toplum biçimleri : Homerik, Aristofanik, Hesiodik olarak Zimmermann tarafından adlandırılan üç toplum biçimi.

Biçilme : Biçilmek işi.

Biçilmek : Biçme işine konu olmak.

Biçilmiş kaftan : Bütünü ile uygun, elverişli (iş).

Biçim : Biçme işi. Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format. Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu. Yakışık alan şekil, uygun şekil. Herhangi bir şeyin benzeri. Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form. Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil. Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl. Tarz.

Biçim bilimi : Yapı bilimi.

Biçim birimi : Kelimelere dil bilgisi bakımından biçim veren, çoğu ek durumunda olan öge, morfem.

Biçimci : Biçime sıkı sıkıya bağlılık yanlısı olan. Alışılmış kural, tutum, davranış veya belli biçimin dışına çıkmayan, şekilci, şekilperest, formaliteci, formalist.

Biçimcilik : Biçimci olma durumu, formalizm. Özü, içeriği yeterince önemsemeden yalnız biçim üzerinde duran, biçime ağırlık veren görüş, formalizm.

Biçimleme : Biçimlemek işi. Çeşitli maddelerin biçimsel imkânları ile birbirleri arasındaki düzen ilişkilerini araştırma işi, figürasyon.

Biçimlendirilme : Biçimlendirilmek işi, şekillendirilme.

Biçimlendirilmek : Bir şeye biçim verilmek, şekillendirilmek.

Biçimlendirme : Biçimlendirmek işi, şekillendirme.

Biçimlendirmek : Bir şeye belirli bir biçim vermek, şekillendirmek. Yazı ve simgeleri bilgisayara elverişli duruma getirmek, formatlamak. Bilgisayarda disket vb.ni kullanılabilir duruma getirmek veya disket vb.ni zararlı ögelerden temizlemek, formatlamak.

Biçimlenme : Biçimlenmek işi, şekillenme, şekilleşme, formasyon.

Biçimlenmek : Bir şey belli bir biçim kazanmak, şekillenmek, şekilleşmek.

Biçimli : Herhangi bir biçimde olan. Uygun olarak, yakışacak bir biçimde. Düzgün. Biçimi güzel olan, mevzun.

Biçimsel : Biçime dayanan, biçimle ilgili, şekle ait, şeklî, formel.

Biçimselleştirme : Biçimselleştirmek işi.

Biçimselleştirmek : Biçimsel duruma getirmek. Bir kuramı biçimsel bir kurama dönüştürmek.

Biçimsellik : Biçime uygun olma durumu, formellik.

Biçimsiz : Kendine özgü bir biçimi olmayan, biçimi bozuk, şekilsiz. Kötü bir biçimde. Kötü, hoş olmayan, yakışıksız. Kendine özgü billurlaşmış bir biçimi olmayan (madde), amorf.

Biçimsizleşmek : Biçimsiz duruma gelmek, biçimi bozulmak.

Biçimsizlik : Biçimsiz olma durumu. Çirkinlik, yakışıksızlık.

Biçiş : Biçme işi.

Eş biçim : Başka bir şeyin biçim veya yapı bakımından aynısı olan şey, izomorf.

Eş biçimli : Biçim, yapı bakımından birbirinin benzeri veya aynısı olan, izomorfik.

İnsan biçimcilik : İnsanın niteliklerinin başka bir varlığa, özellikle Tanrı'ya aktarılması, antropomorfizm.

Ölçülü biçili : Özenli bir biçimde hazırlanmış, iyice hesaplanmış.

Tek biçim : Standart.

Üretim biçimi : Toplum hayatında insanların yaşamları için gerekli olan şeyleri elde etmelerinin tarih içinde gösterdiği türlü düzenlemeler olan kölecilik, sermayecilik, toplumculuk vb.nin her biri.

Yaşam biçimi : Hayat tarzı.

Yer biçimleri : Engebe.

Diğer dillerde Biçe anlamı nedir?

İngilizce'de Biçe ne demek ? : model