Borcun dayanılmazlığı nedir, Borcun dayanılmazlığı ne demek

Borcun dayanılmazlığı; İktisat alanında kullanılan bir terimdir.

İktisat terim anlamı:

Yükselen piyasa ekonomilerinin dış borçlarının vade yapısı ve düzeyini gelişmiş ülke ölçütlerine göre yönetememesi durumu.

Borcun dayanılmazlığı anlamı, tanımı

Daya : Çocuğa bakan dadı, sütnine, taya

Dayanılma : Dayanılmak işi.

Dayanılmaz : Karşı konulamaz veya karşı çıkılamaz (kimse veya şey), tahammülfersa. Tahammül edilemez, katlanılamaz.

Dış borç : Devletin veya çeşitli kuruluşların dış ülkelerden kredi yoluyla sağladığı borç.

Yükselen : Yükseklere çıkan, yücelen, ilerleyen. Giresun ilinde, Alucra ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yer. Konya ili, Sille nahiyesine bağlı bir yer. Sivas şehri, Akçakışla bucağına bağlı bir yer.

Gelişmiş : Gelişme gösteren, ümranlı.

Ekonomi : İnsanların yaşayabilmek için üretme, ürettiklerini bölüşme biçimlerinin ve bu faaliyetlerden doğan ilişkilerin bütünü, iktisat. Bu ilişkileri inceleyen bilim dalı, iktisat. Tutum.

Piyasa : Satıcıların mal satmak için bir araya geldiği yer, pazar. Ortalık. Alışveriş fiyatı, geçerli fiyat. Arz ve talebin karşılaştığı alan. Bir yol üzerinde gidip gelerek gezinme.

Yüksel : “Yükseklere çık, yücel, başarı kazan, ilerle” anlamında kullanılan bir isim”. Afyon kenti, Dinar belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim yeri.

 

Düzey : Bir yüzeyin veya bir noktanın yüksekliğindeki yatay sınır, seviye. Bir kursun basamaklarından her biri, kur. Bir nesnenin, bir kimsenin başka nesnelere veya kimselere göre olan değer ve yücelik derecesi, seviye.

Yönet : Yön. Uygun, iyi, doğru, yerinde. [Bakınız: yönelge]. Alnaç. Yatkın, becerikli. Düz. Doğru, uygun. Şekil, tarz, usûl, suret, vecih. Uygun, doğru. İyi, güzel. Uysal. Becerikli, yatkın. Biçim, tarz, usul.

Durum : Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon. Duruş biçimi, konum, tavır. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen yeri.

Geliş : Gelme işi.

Ölçüt : Bir yargıya varmak veya değer vermek için başvurulan ilke, kıstas, mısdak, kriter.

Yapı : Barınmak veya başka amaçlarla kullanılmak için yapılmış her türlü mimarlık eseri, bina. Yapma, oluşturma, ortaya konulma, meydana getirme. Bütünün bir araya getirilişinde uyulan dizge, strüktür. Ögeleriyle somut bağımlılığı olan bütün. Parçaları ve ögeleri arasında yasaya uygunluk, durağan bağlar ve karşılıklı ilişkiler bulunan dizge veya bütün, strüktür. Yapılmakta olan konut, yol, köprü vb. inşaat, konstrüksiyon. Canlı bir varlığın ruh veya beden özelliklerinin tümü, bünye, strüktür. Bir hücrede, bir dokuda, karmaşık oluşumlu bir organizmada elemanların düzeni.

Yöne : Neden. Çıkar yol. Gerçek olmayan.

Vade : Bir işin yapılması veya bir borcun ödenmesi için tanınan süre, mühlet, mehil.

 

Geli : Gel. Ardıç ağacının meyvesi. Düğün çağırıcısı.

Ölçü : Bir niceliği, o nicelik için kabul edilmiş birimlerden birine göre oranlayarak değerlendirme, mizan. Belirlenmiş boyut. Değer, itibar. Ölçme sonucu bulunan rakam. Aşırı olmama, ılımlı, uygun olma durumu. Bir şiirdeki dizelerin hece ve durak bakımından denk oluşu, vezin. Bu değerlendirmede kullanılan birim, ölçme birimi. Bir ezginin eşit bölümlere ayrılışı. Ölçüt.

Duru : Bulanıklığı olmayan, temiz, berrak. Pürüzsüz (ten). Arınmış, karışık olmayan (dil, üslup vb.).

Diğer dillerde Borcun dayanılmazlığı anlamı nedir?

İngilizce'de Borcun dayanılmazlığı ne demek ? : debt intolerance