Bosom türkçesi Bosom nedir

Bosom ile ilgili cümleler

English: She hid her burning cheeks in the bosom of the young man.
Turkish: O, yanan yanaklarını genç adamın kucağında sakladı.

Bosom ingilizcede ne demek, Bosom nerede nasıl kullanılır?

Bosom buddy : Kanka. En yakın arkadaş. Yakın arkadaş.

Bosom friend : Yakın arkadaş. Canciğer kuzu sarması. Can yoldaşı. Canciğer dost. Can ciğer kuzu sarması. Can dostu. Çok yakın arkadaş. Samimi dost. Can ciğer dost. Kanki.

Wife of his bosom : Onun kadın arkadaşı. Onun partneri. Onun eşi. Onun hayat arkadaşı. Onun karısı.

Bosomed : Gizlemek. Balkon. Merkez. Kucaklamak. Bağır. Saklamak. Kucak. Göğüslü. Döş. Göğüs.

Bosoming : Kucaklamak. Gizlemek. Göğüs. Orta. Bağır. Kucak. Balkon. Merkez. Saklamak. Döş.

Bosoms : Gizlemek. Kucak. Elbisenin göğüs kısmı. Koyun merkez. Merkez. Döş. Balkon. Orta. Göğüs. Kucaklamak.

Polyribosome : Poliribozom. Polizom.

Embosom : Bağrına basmak. Bakmak. Kucaklamak. Beslemek. Kuşatmak. Korumak. Sarmak. Büyütmek.

Embosomed : Sarılmış. Örtülmüş. Saklanmış. Kaplanmış. Sarmalanmış. Kapatılmış.

Bosomy : Büyük göğüslü. İri göğüslü.

 

İngilizce Bosom Türkçe anlamı, Bosom eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Bosom ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Caching : Önbelleğe kaydetme. Ön belleğe alma. Önbellek. Gizli bir yere saklamak. Önbellekleme. Önbelleğe alınıyor. Önbelleğe alma.

At close quarters : Göğüs göğüse. Hemen hemen yan yana. Hemen hemen. Yan yana. Çok yakından. (sıkışık ve küçük bir yerde) iç içe veya tıkış tıkış bir vaziyette. Borda bordaya.

Clasping : Toka ile tutturmak. Kopçalamak. Kavramak. Tutmak. Bağlamak. Tokalamak. Tutturmak. Sıkıca tutmak. Toka. Sarılmak.

Balcony : Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Çıkma. Sinemalarda salonun dip yanında yer alan, yüksekçe ve ileriye doğru çıkıntılı bölüm.

Camouflage : Maskelemek. Kamufle yapmak. Alalamak. Maskeleme. Peçelemek. Kamuflaj. Kılıfına uydurmak. Alalama. Kamufle etmek.

Cines : Film. Sinema.

Central office : Yönetim merkezi. Merkezi ofis. Merkez bürosu. Merkez büro. Santral. Genel merkez. Merkez ofis.

Cache : Önbellek. Dağarcık. Zuladaki mallar. Zula etmek. Gizli yer. Gizli bir yere saklamak. Gizli yerde saklanan şey. Zula. Gizleme yeri.

Cloak : Bahane. Manto. Paravan. Yelek. Gocuk. Perde. Palto. Örtbas etmek. Paravana.

Connection : Bağlama. Bir kelimenin son ses ünsüzü ile ondan sonra gelen kelimenin önses ünlüsünü veya ünlü ile başlayan ilk hecesini birleştirerek tek bir hece halinde söyleme veya okuma: deniz_anası, yıkım_emri, gök_ova, sözlük_anlamı vb. Yakınlık. İrtibat. İlişik. Ölçüye vurulan nesne ya da özellikler arasında bir sıra düzeninin kurulması için önkoşul olan "daha büyük " ve "daha küçük" ilişkilerinin tüm ölçümler için geçerli olmasını gerektiren kural. bk. sıralayıcı ölçek. Bağlantı. Dost. Bilgisayar, gramer alanlarında kullanılır. Alışveriş.

 

Bosom synonyms : cloth covering, bosoms, chummiest, caches, central, bosoming, briskets, very close, sheeps, bosomed, cosy, ewe, connected, centrical, caressed, breast chest, canoodling, boob, close knit, within striking distance, caresses, around the corner, centrically, cached, conceal, akin to, piazza, conceals, concealment, centers, belie, mutton, administrative centre.

Bosom zıt anlamlı kelimeler, Bosom kelime anlamı

Unclasp : Bırakmak (sıkılan eli). Bırakmak (el). Açmak (tokayı). Açmak (toka).

Show : Sergileme. Kanıtlamak. Belirtmek. Gösteri. Kendini göstermek. Gösterim. Girişim. Sirkin kendini tanıtması için kısa gösterilerle yaptığı sergileme. Oyun. Bir film üzerindeki resimlerin gösterici yardımıyla görüntülüğe yansıtılarak görüntülerin oluşturulması. bu yolla, filmin tümünün ya da bir bölümünün izlenmesinin sağlanması. bir sinemanın belli bir izlencesinin yer aldığı ve belirli bir saatten başlayıp yine belirli bir saatte sona eren çalışması.

Bosom ingilizce tanımı, definition of Bosom

Bosom kelimesinin İngilizce - İngilizce çevirisi (English to English) : To take to heart. The part, between the arms, to which anything is pressed when embraced by them. Of or pertaining to the bosom. To cherish. To keep with care. The breast of a human being. To inclose or carry in the bosom.