Bostan nedir, Bostan ne demek

Bostan; kökeni farsça dilinden gelmektedir.

"Bostan" ile ilgili cümle

  • "Babası küçük bostanda yere eğilmiş, salatalıkları koparıyor." - P. Safa

Yerel Türkçe anlamı:

Salatalık.

Hıyar, salatalık.

Bostan hakkında bilgiler

Bostan (Farsça: بوستان Būstān), sebze, meyve ya da çiçek bitkileri yetiştirilen yerlere verilen isimdir.

Bahçe ya da bostan, sulanabilir veya sulanmayan arazilere kurulabilir. Bahçe kurulurken, içine dikileceği bitkilerin zamanında gelişip büyüyebilmeleri için, önce toprağı işlenir. Daha sonra da bahçenin etrafı, içindekiler zarar görmesin diye duvar, ağaç ya da tel çitlerle çevrilir. Bahçeler genellkile su altı arazilere kurulur. Su altı olmayan, diğer bir ifade iel, kurak arazilere kurulanlara ise "deşduvan" denmektedir. Deşduvanlarda yetişen sebze ve meyveler sulak alanlarda yetişenlere göre biraz küçük olur ancak yetştirilireken sebze ve meyve bitkilerine hiçbir kimyasal gübre ve ilaç verilmeden kendiliğinden yetiştiğinden daha lezzetli olduğu söylenir. Ayrıca bazı yörelerde "Bostan" halk arasında "Karpuz" anlamına da gelir

Bostan ile ilgili Cümleler

  • Biz Bostan da yaşamak istemiyoruz.
  • Önümüzdeki ay Bostan'daki eniştemi ziyaret edeceğim.
  • Önümüzdeki ay Bostan'daki dayımı ziyaret edeceğim.
  • Bağa gel bostana gel.
  • Önümüzdeki ay Bostan'daki amcamı ziyaret edeceğim.
  • ''Bağa mı dedin?'' ''Ne duyamıyorum? ''Bağa mı dedin?'' ''Hayır bostana dedim.''
 

Bostan kısaca anlamı, tanımı:

Sebze : Genellikle pişirilerek yenen bitkiler veya bunların taneleri, göveri, göverti, sebzevat, zerzevat.

Bahçe : Sebze, meyve, çiçek veya ağaç yetiştirilen yer. Osmaniye iline bağlı ilçelerden biri.

Bostan gök iken pazarlık yapılmaz : "ayrıntıları belli olmayan bir iş için anlaşma yapılmamalı" anlamında kullanılan bir söz.

Bostan bekçisi : Bostanı koruyan ve kollayan kimse.

Bostan bozuntusu : Korkak, yüreksiz, işe yaramaz adam.

Bostan dolabı : Sebze bahçesini sulamak için bir at bağlanarak diklemesine dönen kovalarla kuyudan su çıkarmaya yarayan dolap.

Bostan gölgeliği : Bağ ve bahçelerde gölgelenmek veya yağmurdan korunmak için yapılan, üstü örtülü, basit gölgelik.

Bostan kebabı : Kuzu inciğinin patlıcan ve yeşilliklerle güveçte pişirilmesiyle yapılmış olan kebap.

Bostan korkuluğu : Kendisinden beklenilen görevi yapmayan veya kendisinden çekinilmeyen güçsüz kimse. Kuşları ürkütüp yaklaştırmamak için tarlaya dikilen kukla.

Bostan patlıcanı : Az çekirdekli, iri ve yuvarlak bir tür patlıcan.

Bostana dadanan eşeğin kuyruğu kulağı olmaz : "çalıp çırpmayı alışkanlık edinen kimse, yakalanıp ceza göre göre insanlıktan çıkar" anlamında kullanılan bir söz.

Bostancı : Osmanlılarda sarayın korunmasına ve şehrin güvenliğine bakmakla görevli olan erlerden her biri. Bostan işleriyle uğraşan kimse.

Bostancı ocağı : Bostancıların bağlı oldukları ocak.

 

Bostancılık : Bostancının yaptığı iş.

Bostanlık : Bostan olmaya elverişli yer.

Can bostanda bitmez : "insan, canının değerini bilmeli, onu yıpratmamalıdır" anlamında kullanılan bir söz.

Dünyada tasasız baş bostan korkuluğunda bulunur : "bu dünyada tasasız olan insan yoktur" anlamında kullanılan bir söz.

Kavun : Bu bitkinin genellikle güzel kokulu, sulu ve etli meyvesi. Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, iri meyveli bir bitki (Cucum).

Karpuz : Lamba karpuzu. Kadın memesi. Kabakgillerden, sürüngen gövdeli parçalı sert yapraklı, sarı çiçekler açan bir bitki (Citrullus vulgaris). Bu bitkinin dışı yeşil kabuklu, içi kırmızı ve sulu, iri meyvesi.

Tarla : Tarıma elverişli olan, sınırlı ve belirli toprak parçası. Deniz hayvanlarının çok olduğu yer.

Ortak : Birlikte iş yapan, ortaklaşa yararlarla birbirlerine bağlı kimselerden her biri, şerik, hissedar, partner. Kuma. Birden çok kimse veya nesneyi ilgilendiren, onlara özgü olan, onların katılmasıyla oluşan, müşterek.

Meyve : Bitkilerde çiçeğin döllenmesinden sonra yumurtalığın gelişmesiyle oluşan tohumları taşıyan, genellikle yenebilen organ, yemiş. Ürün, sonuç, kâr.

Çiçek : Bir bitkinin, üreme organlarını taşıyan çoğu güzel kokulu, renkli bölümü. Çiçek açan kır veya bahçe bitkisi. İrinli kabarcıklar dökerek yüzde izler bırakan ateşli, ağır ve bulaşıcı bir hastalık. Süblimleşme veya çiçeksime yoluyla elde edilen toz. Davranışları hafif, toplum kurallarına uymayan kimse.

Bitki : Bulunduğu yere kök vb. organlarıyla tutunan, çoğunlukla fotosentez sonucu yaşam için gerekli bileşenleri oluşturan, birçoğu spor veya tohum aracılığıyla döl vererek çoğalan bir veya çok yıllık, otsu, odunsu canlıların genel adı, nebat.

Bostan bocigi : Danaburnu.

Bostan borusu : Salatalık.

Bostan bozan : Orobanche, Orobanchaceae.

Bostan böceği : Danaburnu.

Bostan güzeli : Küçük, yuvarlak, kokulu bir çeşit kavun. Tarlalarda yetişen hardala benzer kırmızı çiçekli bir ot. Ayçiçeği.

Bostan höyü : Bostan korkuluğu.

Bostan kesen : Danaburnu.

Bostan otu : Bahçelerde, pırasa aralarında yetişen bir çeşit ot. Semizotu.

Bostan sinekleri : Sulak yerlerde yaşayan ve tarım bitkileri için zararlı birçok türü de içine alan, sivrisinek benzeri sinekler familyası.

Bostan yıldızı : Akşam yıldızı, çoban-yıldızı.

Diğer dillerde Bostan anlamı nedir?

İngilizce'de Bostan ne demek? : [Bostan] n. truck garden, truck farm, kaleyard, market garden

Fransızca'da Bostan : jardin potager, marais [le]

Almanca'da Bostan : n. Nutzgarten

Rusça'da Bostan : n. бахча (F), огород (M), усадьба (F)