Brought out türkçesi Brought out nedir

  • Yayımlamak.
  • Belirtmek.
  • Ortaya çıkarmak.
  • Yayınlamak.
  • Üzerinde durmak.
  • Çıkarmak.
  • Yapmak (yeni bir şeyi).
  • Piyasaya yeni mal sürmek.
  • Belli etmek.
  • Meydana çıkarmak.
  • Görülmesini sağlamak.
  • Piyasaya sürmek.
  • -i açmak.

Brought out ile ilgili cümleler

English: He brought out the truth of the murder case.
Turkish: O, cinayet davası ilgili gerçeği ortaya çıkardı.

Brought out ingilizcede ne demek, Brought out nerede nasıl kullanılır?

Brought : Neden olmak. Celp olunan. Kazandırmak. Vermek (ceza). İkna etmek. Razı etmek. Getirmek. Getirilmiş. Getirtilen. Verilen.

Out : Çıkış. Ortaya çıkmak. Meydana çıkmak. Dışarıda. Dışarı. Nakavt etmek. Çıkarmak. Bayılmak. Kendini belli etmek. Dışarı atmak.

Brought about : Meydana getirilmiş. Hasıl etmek. Neden olunmuş. Gerçekleştirilmiş. Vuku bulmak.

Brought back : Geri getirmek. Geri götürmek. Hatırlatmak.

Brought close together : Biraraya getirmek.

Brought down : İndirmek. Nakil yekun.

İngilizce Brought out Türkçe anlamı, Brought out eş anlamlısı

Sözcükler, direkt olarak Brought out ile ilgili eş anlamlı kelimeler olmayabilir. Kelime anlamı benzer olan sözcükler olabilirler.

Ascertains : Anlamak. Belirlemek. Tespit etmek. Soruşturmak. Öğrenmek. Tayin etmek. Aslını öğrenmek. Doğrusunu öğrenmek. Bulmak.

 

Blanking : Sinema, televizyon alanlarında kullanılır. Taslaklama delme. Boşluk. Tarayıcı demetin satır başı ya da resim başı yapması sırasında, istenmeyen imlerin ortaya çıkmasını önlemek ve eşleme imleri gibi belirli biçimdeki imleri göndermek için resim bilgisine verilen ara. Kalıpla kesme. Kesme. Silmek. Tıkama. Sayıyı önlemek (spor terimi). Karartma.

Accentuating : Vurgulama. Vurgulu okumak. Vurgulayan. Vurgulamak.

Promulgates : Resmen ilan etmek. Kamuya ilan etmek. Yürürlüğe sokmak. Yaymak. Kamuya açıklamak. Duyurmak. İlan etmek. Yaymak (inanç veya düşünce vb'ni).

Emits : Yollamak. Atmak. Yaymak. Vermek. İfade etmek. Salmak. Göndermek.

Publish : Kamuoyuna açıklamak. Açığa vurmak. Açık etmek. İleri sürmek. Ortaya dökmek. Basmak. Duyurmak.

Carries : Taşıyıcılık yapmak. Taşımak. Nakletmek. Büyülemek. Üzerinde bulundurmak. Menzili olmak. Elde etmek. Geçirmek. Satışa sunmak. Götürmek.

Carried : Geçirmek. Nakletmek. Taşıyıcılık yapmak. Götürmek. Taşınmış. Satışa sunmak. Taşımak. Sağlamak. Çakmak. Menzili olmak.

Evince : Açığa çıkarmak. Açıkça göstermek. Göstermek. Açığa vurmak.

Discloses : Keşfetmek. Tebliğ etmek. Açmak. Açığa vurmak. Açığa çıkarmak. İfşa etmek. Açıklamak. Sır vermek. Göstermek.

Brought out synonyms : release, bring, deducing, evincing, let on, herald, elaborate, deliberate, air, bruit about, heralded, deduces, deduced, argues, issue, embodies, discoursed, throw on the market, bring to light, bared, abstract, bring into the open, argued, publishes, passes, accent, deterrers, feature, discourses, express, elicited, broadcasts, blanked.