Bulut nedir, Bulut ne demek

"Bulut" ile ilgili cümle örnekleri

  • "Mavi maviydi gökyüzü / Bulutlar beyaz beyazdı / Boşluğu ve üzüntüsü / İçinde ne garip bir yazdı" - A. H. Tanpınar
  • "Ortalık sarı bir toz bulutu içinde." - A. Ağaoğlu
  • "Gazi'nin şen çehresi üstünden ciddi bir düşüncenin bulutu geçer gibi oldu." - Y. K. Karaosmanoğlu

Yerel Türkçe anlamı:

Büyük kristal tepsi.

Sis, bulut

Coğrafya'daki terim anlamı:

Havayuvarında asılı durumdaki su damlacıkları ve buz taneciklerinin görülebilir yoğunluk kazanmasıyla oluşan; biçimleri, yükseklikleri ve yol açtıkları hava olaylarıyla birbirinden ayrımlı yığınlar.

Bulut isminin anlamı, Bulut ne demek:

Erkek ismi olarak; Atmosferdeki su damlacıkları ve buz taneciklerinin görülebilir yoğunluk kazanmasıyla oluşan, biçimleri, yükseklikleri ve yol açtıkları hava olaylarıyla birbirinden ayrılan yığınlar.

İngilizce'de Bulut ne demek? Bulut ingilizcesi nedir?:

cloud

Fransızca'da Bulut ne demek?:

nuage, néphélion, couenne

Osmanlıca Bulut ne demek? Bulut Osmanlıca'da ne anlama gelir?:

 

sehab

Gezilecek görülecek bir yer, şehir olarak tanımı:

Ordu şehrinde, Gölköy ilçesinde, merkez bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi.

Bulut hakkında bilgiler

Bulut, serbest bir hava kütlesinde toplanmış, gözle görülebilir su damlacıkları, buz kristalleri veya her ikisinin karışımından oluşan yapı. Bulutlar yer seviyesinden yüksekte bulunur. Yer seviyesinde oluşan sığ bulut katmanları ise sis olarak adlandırılır.

Atmosferde yoğunlaşan su buharı küçük su damlacıklarını ve genellikle 0,01 mm çapındaki buz kristallerini meydana getirir. Milyarlarca damlacık ve kristal bir arada bulut denilen yapıyı oluşturur. Bulutlar tüm görünür dalga boyutlarını yansıtır. Genellikle beyazdır ancak gri veya siyah olarak da görünebilirler. Gri ya da siyah görünmelerinin sebebi, kalınlıkları nedeniyle güneş ışığının geçmesine izin vermemeleridir.

Bulut ile ilgili Cümleler

  • Bulutlar bir süre güneşi sakladı.
  • Bulut, ayı biçimindeydi.
  • Her geçen araba bir toz bulutu kaldırdı.
  • Güneş bulutların ardından çıktı bile.
  • Bulutlar gökyüzünde durur.
  • Bulut bir buhar kitlesidir.
  • Hava bulutlu ama yağmur yağmıyor.
  • Güzel bir gündü ve gökyüzünde hiç bulut yoktu.
  • Hava çok bulutlu. Sanırım yağmur yağacak.
  • Bulutlar gökyüzünde duruyor.
  • Güneş bulutların ardından çıktı.
  • Bulut ne renk?
  • Hava bulutlu olduğu için şemsiyemi yanıma aldım.
  • Bulutlar güneşi sakladı.

Bulut kısaca anlamı, tanımı:

Atmosfer : Basınç birimi olarak kullanılan, 15 °C'de deniz yüzeyinde, 76 santimetre uzunluğunda ve tabanı 1 santimetrekare olan cıva sütununun ağırlığı (1 kilogram 33 gram). Yeri veya herhangi bir gök cismini saran gaz tabakası, gaz yuvarı. Hava yuvarı. İçinde yaşanılan ve etkisinde kalınan ortam, hava.

 

Damla : Çok az miktar. Yuvarlak biçimde, çok küçük miktarda sıvı. Kalbe inen inme, felç. Damlalıkla kullanılan ilaç. Damla biçiminde olan (ziynet).

Hava : Hava yuvarını oluşturan, bütün canlıların solunumuna yarayan, renksiz, kokusuz, akışkan gaz karışımı. Canlılar üzerindeki etkisine göre hava yuvarının durumu. Görünüş, davranış, söz vb. için bir kimsenin durumunu belirten özellik. Müzik parçalarında tür. Keyif, âlem. Çekicilik. Tarz, üslup. Çevreyi kuşatan boşluk. Gökyüzü. Sonuçsuz, anlamsız, boş (durum, davranış, söz). Durum, ortam, çevre, muhit, atmosfer, ambiyans. Meteoroloji ile ilgili olayların bütünü. Müzik aletlerinden çıkan ses perdesi. Esinti.

Yoğun : Şişman, iri, tombul. Kaba, kalın, iri (elek, iğne). Hacmine oranla ağırlığı çok olan, kesif. Etkisi güçlü olan, ağır (koku vb.). Artmış, çoğalmış bir durumda olan. Dolu, sıkı, sıkışık, çok, konsantre. Koyu, kalın.

Bulut gibi : Çok sarhoş.

Bulut olmak : Çok sarhoş olmak.

Buluttan nem kapmak : En küçük bir şeyden alınmak, çok alıngan olmak.

Karabulut : Sıkıntı, felaket.

Kara bulut : Koyu esmer renkte büyük yağmur bulutu, nimbus.

Katman bulut : Gri renkli, sise benzeyen fakat yere kadar inmeyen bulut tabakası, stratus.

Kızgın bulut : Yanardağlardan fışkırıp yüksek ısıda su buharı ve başka gazlardan oluşmuş, içine kül ve lav karışmış bulut görünüşünde yığın.

Küme bulut : Üst bölümleri bembeyaz ve küme durumunda, tabanı da çoğu kez yatay ve esmer bulut, kümülüs.

Saçak bulut : İnce, tüy gibi saçaklı görünüşü olan buz parçalarından oluşmuş beyaz bulut, sirrus.

Sedefsi bulut : Zaman zaman atmosferin yüksek tabakalarında görülen stratosfer bulutu.

Yığın bulut : Kesif ve yoğun nitelikli bulut tabakası.

Toz bulutu : Havada oluşan yoğun toz.

Yağmur bulutu : Atmosferde nem yüklü bulutlar.

Bulutçuk : Küçük bulut.

Bulutlanmak : Bulutlarla kaplanmak. Kederlenmek, hüzünlenmek.

Bulutlu : Karışık, net olmayan (bellek). Bulutlarla kaplanmış, bulutlanmış. Bulanık.

Bulutsu : Uzayda gaz ve toz bulutu, nebülöz.

Bulutsuz : Bulutu bulunmayan, açık, berrak.

Bulutsuzluk : Bulutsuz olma durumu.

İmece günü bulutlu görmeyene ne mutlu : "zamanın elverişli olup olmadığına bakmadan yardıma gelenleri bulunan iş sahibine ne mutlu" anlamında kullanılan bir söz.

Kafası bulutlu : Sarhoş.

Tanecik : Çok küçük boyutlu madde, cisim. Küçük tane.

Yoğunluk : Bir cismin birim hacminin kütlesi, gravite. Yoğun olma durumu. Yoğun bir maddenin özelliği, kesafet.

Kazanma : Kazanmak işi.

Biçim : Biçme işi. Disket vb.nin bilgisayarda kullanılabilir durumu. Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl. Tarz. Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil. Yakışık alan şekil, uygun şekil. Yazı ve simgelerin bilgisayarda kullanılmaya elverişli çerçevesi, düzeni, format. Sanat ve edebiyat eserlerinde dış görünüş, form. Herhangi bir şeyin benzeri.

Yükseklik : Yükselti. Geometrik biçimlerde, tabandan tepeye olan uzaklık. Bir yıldızdan gelen ışın ile ufuk düzlemi arasındaki açı. Yüksek olma durumu.

Olay : Önemli tarihsel olgu, fenomen. Ortaya çıkan, oluşan durum, ilgi çeken veya çekebilecek nitelikte olan her türlü iş, hadise, vaka.

Yığın : Birçok kimsenin veya nesnenin bir araya gelmesiyle oluşan kalabalık, küme, kitle, kütle. Bir şeyin yığılmasıyla oluşturulan küme, tepe.

Kütle : Katı maddelerin büyük parçası, küme, yığın. Kitle. Bir nesneye uygulanan kuvvetle, oluşan ivme arasındaki orantıyı veren katsayı veya nesne niceliği.

Keder : Acı, üzüntü, dert, sıkıntı, ızdırap, tasa.

Endişe : Korku. Tasa, kaygı. Düşünce. Kuşku.

Bulut aygıtı : Bulut etmeni yaratmada kullanılan görüntü aygıtı.

Bulut bakısı : Bulutların devinim ya da ivmelerine bakarak geleceği okuma işi. bk. bakı. krş. lamba bakısı.

Bulut çalığı : Taneleri zayıf, kavruk ekin.

Bulut denizi : Ay yüzeyi üzerinde bir düzlüğün adı.

Bulut etmeni : Sahnede bir bulutun ya da bulutların görünümünü sağlayan etmen.

Bulut geçeği : Kısa süren, hafif yağmur.

Bulut geçeni : Kısa süren, hafif yağmur.

Bulut geçi : Kısa süren, hafif yağmur.

Bulut geçiği : Kısa süren, hafif yağmur. Nohut bitkisinde görülen bir hastalık.

Bulut geçintisi : Kısa süren, hafif yağmur.

Diğer dillerde Bulut anlamı nedir?

İngilizce'de Bulut ne demek? : n. cloud, white puffy collection of water in the sky

Fransızca'da Bulut : nuage [le], nue [la], nuée [la]

Almanca'da Bulut : n. Wolke

Rusça'da Bulut : n. облако (N), туча (F)